Prof. Dr. Mehmet Azimli
Bütün bu izahlardan sonra
şimdi Hz. Peygamber’in evliliklerinin sebeplerini -eşlerini sayarak- teker
teker izah edelim:
Eşleri
1. Hz. Hatice
Mekke’deki birçok kişinin
özellikle mallarını elde etmek için evlenmek niyetiyle peşinde koştuğu[1]
Hz. Hatice, kervanın karını ikiye katlayarak getiren Hz. Peygamber’e
aracılar vasıtasıyla evlenme teklifinde[2]
bulununca, Hz. Peygamber de onun bu teklifini kabul etti.[3]
Hz. Hatice, daha önce iki evlilik yapmıştı ve bu evliliklerden çocukları vardı.[4]
Evlendiği sırada Hz. Peygamber 25 yaşında idi.[5]
Kaynaklar, Hz. Hatice’nin evlendiği sıradaki yaşını genelde yuvarlak bir rakam
olarak 40 olduğunu bildirir.[6]
Hz. Peygamber onunla 25 yıl yaşadı. İbrahim hariç tüm çocukları ondan oldu. O, bu kendinden yaşlı
kadınla evliyken başka kadınla evlenmedi.
2. Hz. Sevde
Hz. Peygamber, Hz. Hatice’nin vefatının ardından yakını Havle’nin teklifi ile
muhtemelen Hz. Peygamber’in ev işlerini görecek biri lazım olduğu için o
günlerde kocası vefat etmiş mağdur durumda olan 50 yaşlarındaki Hz. Sevde ile onu sahiplenmek için evlenmişti.[7]
Ayrıca bu evlilikle Ben-i Abdişems’in Müslümanlara olan husumetinin azaltılması
düşüncesi de olabilir.
3. Hz. Aişe
Hz. Peygamber’in Hz. Aişe ile evliliği hicretin I. yılında olmuştur. Onun bakire
olarak evlendiği tek eşi Hz. Aişe’dir ve bu evlilikteki en temel amaçlarından biri İslam’da
ikinci şahıs olarak ifade edebileceğimiz Hz. Ebu Bekir ile irtibatını çoğaltmak, onun devamlı evine gelip
gidebilmesini ve en önemlisi de Hz. Aişe’nin, diğer hanımlarından daha iyi bir
şekilde İslami bilgileri kendisinden almasını ve Müslümanlara aktarmasını
sağlamaktır. Çünkü Hz. Aişe’nin, erken yaşlarda (9 yaşında) peygamber hanesine
girmesi sayesinde özellikle kadınlarla ilgili özel meselelerin, Müslümanlara
aktarılması sağlanmıştı.[8]
4. Hz. Hafsa
Hz. Hafsa, Hz. Ömer’in kızı idi. Hz.
Ömer, Hz. Ebu Bekir ile birlikte
Hz. Peygamber’in en yakınındaki iki kişiden biri idi. Ayrıca Mekke’de Sefaret
görevini yapacak derecede öncü bir insandı. Hz. Peygamber, onunla daha iyi
görüşebilmek, devlet işlerinde ondan faydalanabilmek ve onun evine rahat girip
çıkmasını sağlamak için kocası ölmüş olan dul kızı yirmi yaşındaki Hafsa ile
evlendi.[9]
5. Hz. Ümmü Seleme
Ümmü Seleme, Mekke’de kocası ile birlikte Müslüman olmuş ve
Medine’ye hicret etmiş dört çocuk sahibi bir kadındı. Kocası Uhut savaşında vefat edince, Medine’de kimsesiz kalmıştı. Hz.
Peygamber, Mekkeli bu dul kadınla evlenerek, Mekke’deki İslam’a en büyük
düşmanlığı yapan ve Halid b. Velid gibi öncü
insanların bulunduğu Ebu Cehil’in kabilesi olan Ben-i Mahzum kabilesinin Müslümanlara karşı olan tutumunu
hafifletmeye çalışmıştı. Bu kadın Hz. Peygamber’den evlilik teklifi aldığında,
“Ya Rasûlallah! Senin için bende rağbet edilecek bir şey yoktur. Çünkü hem
yaşlıyım ve hem de çocukluyum” şeklindeki sözüne Hz. Peygamber’in “Yaşlı isen
ben senden daha yaşlıyım” demesi, onun bu evlilikteki hedefinin şehvet üzerine
olmadığını anlatan güzel bir anekdottur.[10]
6. Hz. Ümmü Habibe
Hz. Peygamber, Habeşistan’a hicretten sonra kocası (Ubeydullah b. Cahş) Hıristiyan olup ölen çocuk sahibi olup otuz
yaşını geçmiş olan[11]
Ümmü Habibe ile evlenerek,
onun Mekke lideri olan babası Ebu Sufyan’la, dolayısıyla İslam düşmanlığı yapan Ümeyyeoğulları ile ilişkilerini yumuşatmaya çalışmıştır. Dolayısıyla
bu bir aşk evliliği değil, politik bir girişimdi.[12]
Hz. Peygamber, bunun karşılığını da görmüş, kayınpederi Ebu Sufyan bir daha hiçbir savaşta Hz. Peygamber ile
savaşmamıştır. Bu evlilik aynı zamanda Mekke fethi sonrası Ümeyyeoğullarının Müslümanlar tarafından hor görülüp
dışlanmamasını sağlamıştır. Şu ayet sanki bu durumu anlatır gibidir: “Olur
ki Allah, sizinle düşman olduklarınız arasında yakında bir dostluk meydana
getirir.”[13]
7. Hz. Zeyneb bint Cahş
Zeyneb bint Cahş, Hz. Peygamber’in halasının kızıydı. Onu azatlı
kölesi Zeyd ile bizzat kendisi evlendirmişti. Ancak Zeyneb, bir azatlı köle ile
kendini denk görmediğinden bu evlilik yürümemişti. Hz. Peygamber, Zeyd’e boşanmamasını telkin ettiği halde, Zeyd onu boşamıştı. Hz.
Peygamber belki de köle ile asil arasında İslam nezdinde farkın önemli
olmadığını ispat sadedinde böyle bir girişimde bulunmuştu ancak bu evliliğin
yürümeyeceğini bilemezdi.[14]
Zeyd’in bu geçimsizlik sebebiyle Zeyneb’ten boşanması akabinde Hz. Peygamber
otuz beş yaşlarındaki[15]
Zeyneb b. Cahş’la evlenmişti. Hz. Peygamber’in onlar evli iken
Zeyneb ile evlenmeyi arzu duyduğu (onu bir defasında evinde iken gördüğü,
hoşlandığı ve evlenmeyi arzu ettiği) ancak bunu gizlediği rivayetlere
yansımıştır.[16]
Bu sebeple “(Resûlüm!) Hani Allah’ın nimet verdiği, senin de kendisine
iyilik ettiğin kimseye: Eşini yanında tut, Allah’tan kork! diyordun. Allah’ın
açığa vuracağı şeyi, insanlardan çekinerek içinde gizliyordun. Oysa asıl
korkmana layık olan Allah’tır. Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana
nikahladık ki evlatlıkları, karılarıyla ilişkilerini kestiklerinde (o
kadınlarla evlenmek isterlerse) müminlere bir güçlük olmasın. Allah’ın emri
yerine getirilmiştir.”[17]
Bu ayette de ifade edildiği gibi halkın anlayışına göre; Zeyneb ile evliliği
uygun bulunmasa da Hz. Peygamber Zeyneb ile evlenmek istiyordu ve halkın
dedikodusundan çekinerek bunu gizliyordu. Ancak onun içinde sakladığı bu
arzuları vahiy yoluyla ortaya döküldü. Bundan dolayı Hz. Aişe, “Eğer Resulullah kendisine inen vahiyden bir şey
saklayacak olsaydı elbette bu ayeti saklardı” demektedir.[18]
Ayetin devamı ise
Arabistan’da geçerli olan “Azatlı kölenin boşanmış eşiyle evlenilemeyeceği,
çünkü onun evlat gibi görülmesi gerektiği” şeklindeki cahiliyye adetini yıkmak
için inmiştir. Sonuçta Hz. Peygamber, Arapların tenkidi sebebiyle önceleri
çekindiği bu evliliği sonradan yapmıştır.[19]
Ayrıca Zeyneb’in babasının ailesini himaye eden Mekke lideri Ebu Sufyan ile arayı yumuşatma isteği de bu evlilikte önemli bir
amil olabilir.[20]
Onun Zeyneb’i görünce aşık
olup Zeyd’den boşattırarak kendisi evlendiği şeklindeki düşünceler tutarlı
değildir. Watt’ın dediği gibi “55 yaşında olan bu insanın 35’lik bir kadına
aşkı uydurmadır.”[21]
Çünkü Hz. Peygamber, Zeyneb’i ilk defa görmemektedir. Halasının kızıdır.[22]
Çocukluğundan beri onu görmüş ve bizzat kendisi Zeyd ile evlendirmiştir.
Üstelik Zeyneb’in eskiden beri Hz. Peygamber’i istediği ve onunla evlenebilmek
için adaklar adadığı bilinmekte iken bunu yapmıştır.[23]
Bu noktada Hz. Peygamber’in de Zeyneb’i istemesi ise gayet doğal beşeri bir
durum olarak telakki edilmelidir.
8. Hz. Zeyneb bint Huzeyme
Zeyneb bint Huzeyme, Necidli olup Hevazin’e mensup olan ve o
sıralarda Arabistan’ın en güçlü kabilelerinden biri olan Amir ibn Sasa’a kabilesindendi. Bu büyük kabile ile İslam’a olan
husumetinin daha uzun süre devam etmesini önleyecek bir şeyler yapılması
gerekiyordu. Hz. Peygamber, otuz yaşındaki[24]
Hz. Zeyneb ile nikahlanmak
suretiyle Amir ibn Sasa’a kabilesi ile
İslam arasında belki de bir uzlaşma zemini oluşturmuş oluyordu. Bu evlilikten
sonra bu kabileden heyetler gelip Müslüman oldular. Hz. Zeyneb, Hz. Peygamber
ile 8 ay yaşadı.[25]
9. Hz. Cüveyriye
Hz. Peygamber dönemi harp
örfü gereği galip komutan mağlup liderin kızı veya eşi ile evlendirilirdi. Hz.
Peygamber bu kuralı uygulama girişiminde bulunmadığı halde, Ben-i Mustalik savaşı sonrası, liderin kızı yirmi yaşındaki[26]
Cüveyriye gelip Hz. Peygamber ile görüşmüş ve kendisi ile
evlenmesini istemiştir. Bunun sonucu olarak bu kabilenin bir kısım esirleri
sahabe tarafından serbest bırakılmış ve bu kabilenin İslam’a girmesi
sağlanmıştır. Böylece bu kavimdeki İslam düşmanlığı dostluğa dönüşmüştür.[27]
Bu durumu şu söz çok güzel ifade eder, “Cüveyriye kadar kavmine faydalı bir
kadın görülmemiştir.”[28]
Cüveyriye daha önce amcasının oğlu Abdullah ile evliydi.[29]
10. Hz. Safiyye
Hz. Peygamber, Hayber savaşı sonrası Yahudi Ben-i Nadir liderinin kızı Safiyye ile evlenerek Yahudilerin düşmanlığını azaltmış, sahabenin onlara karşı aşırıya
kaçabilecek tavırlarını kontrol altına almıştır. Hz. Peygamber, “mağlûplarla
uzlaşma ve anlaşma” şeklindeki politikasının bir neticesi olarak onu kendisine
nikahlamıştır.[30]
Hayber dönüşü beraber bindikleri devenin tökezlemesi sonucu ikisi birlikte yere
düşmüş ve sahabenin yardımıyla yola devam etmişlerdir.[31]
11. Hz. Meymune
Hz. Peygamber, iki çocuklu
dul yirmi yedi yaşındaki[32]
Meymune ile evlenerek Meymune’nin 8 kız kardeşinin evli olduğu 8
ünlü kabile lideriyle bacanak olmuş ve onların İslam’a yakınlaşmalarını
sağlamıştır.[33]
Hz. Peygamber’in kaza umresi sırasında ihramlıyken onunla evlenmiştir.[34]
Cariyeleri
1. Hz. Mariye
Hz. Peygamber’in, bu kadınlar
dışında iki de cariyesi vardı ki; biri Mısır Mukavkısı’ndan hediye gelen Mariye idi. Hz. Peygamber’in hanımı Hz. Hatice’den olan çocukları dışındaki tek çocuğu olan İbrahim bu kadından olmuştur.[35]
2. Hz. Reyhane
Medine’deki Yahudi Kureyza kabilesine mensup bir hanımdır. Bu kabile ile yapılan
savaş sonunda, Hz. Peygamber’in payına ganimet olarak düşmüştür. Bazı
tereddütlerden sonra İslam’ı kabul etmiştir. Bunun üzerine Hz. Peygamber ona
nikahlanma önerisinde bulunmuş ve böylece özgürlüğüne kavuşacağını söylemiş, o
ise şu cevabı vermiştir: “beni nikahlamaktansa cariyen olarak al! Ben bir
cariye olarak kalmayı yeğlerim, zira hür Müslüman kadınlar gibi başıma örtü ve
yüzüme peçe takmak istemiyorum.” Hz. Peygamber de buna rıza göstermiş ve o,
eski evinde oturmaya devam ederek, Medine şehrine bile gelip yerleşmemiştir.
Hz. Peygamber, Veda Haccından döndükten kısa
bir süre sonra, H. 10. yılda vefat etmiştir.[36]
Bölgesel Altyapı
Bütün bu aktarımlardan sonra
şunu söyleyebiliriz ki; Hz. Peygamber’in evliliği konusu devamlı surette söz
konusu edilip ona saldırı için kullanılabilmektedir. Buna karşı Müslümanlar da
örneklik zemininden hareketle onu savunma amaçlı literatür oluşturmaktadır. Esasen
bu konu; dönemin yasaları, örfleri ve tarihsel bağlam içinde ele alındığı zaman
bu tartışmalar geçerliliğini yitirecektir.
Hz. Peygamber, tarihte gelmiş
geçmiş en önemli insandır. Ancak şunu da kesin olarak kabul etmek gerekir ki; o
tarihinin adamıdır. Tarihinin, coğrafyasının, kültürünün gereği olarak bazı
şeyler yapmıştır. Bu tür şeyleri örnek almaya çalıştığımız zaman problem
başlamaktadır. Çünkü biz başka bir tarihin, başka bir coğrafyanın, başka bir
kültürün insanlarıyız. Hz. Peygamber’i örnek alan bizler, bu anlamda onun bu
tür tavırlarını değil de evliliğinde alınması gereken diğer birçok tavrını
örnek alıp öne çıkarmalıydık. Örneğin hanımlarına karşı nasıl davranıyordu,
onlarla nasıl şakalaşıyor, onları nasıl eğitiyor, onlara nasıl yardım ediyor,
nasıl gönüllerini alıyor, ne durumlarda onlara kızıyor, ne tür durumlarda
onları hoş görüyordu? Değilse onu savunma adına birçok çaba içine girmek
durumunda kalırız ve bu konuda ciltlerle kitaplar yazarız.
Aynı tavır ona saldıranlar
için de geçerlidir. Onlar da Hz. Peygamber’i döneminin, çağının bir adamı
olarak kabul ettikleri zaman ona saldırmaya ve iftira etmeye gerek kalmayacaktır.
Çünkü onun bu yönü ne bizim için örnektir ne de ona saldırılacak bir suçtur. O,
tarihinin adamıdır, zamanının çocuğudur. Zaten onun döneminde onu bu tür
tavırlarından dolayı düşmanları dahi suçlamamıştır.[37]
Tarihteki bir olayı, vakıayı
olumsuzlayabilmek için o dönemin şartları içinde o olayı değerlendirip bir
sonuca varmak gerekir. Değilse günümüzün değerleriyle geçmişi yargılamak hiçbir
şekilde ahlaki ve bilimsel değildir. Bu sebeple devamlı şu soruyu sormak
lazımdır: Biz o dönemde olsak ne yapardık veya o bu dönemde olsa ne yapardı,
nasıl davranırdı? Bu sorulara vereceğimiz cevaplar ve yaptığımız empati bizi
doğruya götürecektir.
Özetle şunu diyebiliriz ki;
bireyler ve toplumlar bir tarih dilimine ve kültürel geleneğe aittir. Bundan
kopmak imkansızdır. Bu nedenle, herhangi bir tarihi olayı değerlendirirken onu
kendi tarihselliği ve kültürel çerçevesi içinde değerlendirmek gerekir. Yoksa
kendi şartlarımızı ölçü alarak farklı bir tarih diliminde yaşayan ve farklı
toplumsal yapılanmalara sahip birilerini yargılamak; hem doğru değildir hem de
bilimsel bir yöntem olarak kabul edilemez.
[1] İbn
İshak, 58.
[2] İbn
Hişam, II, 153.
[3] Taberi
I, 521.
[4] İbn
Hişam, II, 153.
[5] Belazuri,
I, 112.
[6] 28
yaşında olduğuyla ilgili rivayetleri daha önce aktarmıştık. Belazuri, I, 112;
İbn Sad, VIII, 17.
[7] İbn
Sad, VIII, 59.
[8] Afzalurrahman,
II, 198.
[9] Bkz. Ziya Kazıcı, Hz. Muhammed’in Aile Hayatı ve Eşleri,
İstanbul 2003, 191.
[10] İbn
Sad, VIII, 86 vd.
[11] İbn
Sad, VIII, 76.
[12] Armstrong,
341.
[13] Mümtehine,
7.
[14] Hatiboğlu,
38.
[15] İbn
Sad, VIII, 80.
[16] Bkz.
Taberi, Tefsir, Ahzab 37. Ayetin tefsiri.
[17] Ahzab,
37.
[18] Taberi,
Tefsir, Ahzab 37. Ayetin tefsiri.
[19] Şibli,
II, 164.
[20] Watt,
165.
[21] Watt,
166.
[22] Armstrong,
288.
[23] Hamidullah
olayı şu şekilde yorumlar, “Hz. Peygamber’in Zeyneb’i görünce “gönülleri bir
halden diğer bir hale evirip çeviren Allah’ın şanı ne Yücedir!” sözünden
hareketle ona aşık olduğu ve Zeyneb’i boşattırdığı şeklindeki düşünce doğru
değildir. Hz. Peygamber onu küçüklüğünden beri görmektedir, bilmektedir. Ayrıca
Hz. Peygamber onu azatlı kölesiyle evlendirmiştir. Hz. Peygamber, bu sözü
onların geçinememelerine şaşırdığı için söylemiş olmalıdır. Zeyd’in siyahi
(zenci) olan ve kendisinden yaşça büyük hanımı Ümmü Eymen ile mutlu bir evlilik
hayatı sürdürürken, böylesine güzel, hoş, iyi bir aileden gelen ve pek seçkin
bir huy ve kişiliğe sahip Zeyneb ile uyuşamamış olması çok garibine gitmiştir
ve bu hale şaşırmaktadır”, Hamidullah, 1106.
[24] İbn
Sad, VIII, 91.
[25] İbn
Sad, VIII, 86.
[26] İbn
Sad, VIII, 92; Cüveyriye’nin hoş görünümlü bir kadın olup görenin ona tutulduğu
zikredilir, İbn Hibban, es-Siratu’n-Nebeviyye, Beyrut 2000, I, 289.
[27] Rıza
Savaş, “Hz. Peygamber’in Aile Hayatı ve Evlilikleri”, Asrı Saadette İslam, ed.
Vecdi Akyüz, İstanbul 1994, I, 304.
[28] İbn
İshak, 387; Aişe Abdurrahman bint Şatı, Resulullah’ın Annesi ve Hanımları,
çev. İsmail Kaya, Konya 1987, I, 170.
[29] İbn
Hişam, VII, 564.
[30] İbn
Sad, VIII, 120.
[31] İbn
Sad, VIII, 95.
[32] İbn
Sad, VIII, 104.
[33] Afzalurrahman,
II, 198; bunlardan biri de Mekke liderlerinden Velid b. Muğire’nin eşidir ve
Halid b. Velid’in annesidir.
[34] İbn
Sad, VIII, 104.
[35] İbn
Sad, VIII, 86.
[36] Hamidullah,
1117.
[37] Hz.
Peygamber kadına bakışı açısından şu rivayeti aktaralım; Resulullah’ın (sav.)
son söylediği şey: “Kadınlarınız ve elinizin altındakiler (cariyeler) konusunda
Allah’tan korkunuz,” idi. İbn Şihab, 134.
0 yorum:
Yorum Gönder