1 Ağustos 2017 Salı

Aklı ve Kalbi Paklayan Kar


 Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
            Yaşadığımız zamanlar, ruh ve zihinleri kirletmektedir. Kötünün ve şerrin yaygınlık kazandığı, insanî ve vicdanî özelliklerin yitirildiği haller, toplumsal hayal kırıklıklarını da beraberinde getirmektedir.
            Her şeye rağmen hayır ve iyiyi temsil eden beyaz, saflığı, arılığı, duruluğu sembolize eder. Güzelliğin ve erdemin hayatımıza ruh vermesi, arınmanın varlık kazanmasıyla gerçekleşir. Kışları resmeden tablolar, “ak”lığın yoğunluğuyla canlanır. Bembeyaz kar manzaraları, aslında iyiliğin resmini çizmek için sınırsız duygular aşılar.
Yürekleri aklaştırıp kar gibi tertemiz arındırmak, hakikatin rotasını takip etmekle gerçeklik kazanır. Hakikat ise, gönül zenginliğinin ana kaynağıdır. Şiddet, terör, kan, gözyaşı, yüreklerin vicdanla buluştuğu anlarda yok olur.
            Bir insana zarar veren, bütün insanlığa zarar vermiş olur. Kadim değerlerimiz, bize karıncayı bile incitmeye izin vermez. Nitekim cihan sultanı Kanunî’nin, sarayın bahçesindeki solup kurumaya yüz tutmuş ağacın karıncalar tarafından istila edilip zarar görmesi üzerine, sorunu gidermek için, bir çözüm arar. Sonunda karıncaların bertaraf edilmesi gündeme gelir. Bunun için her dâim yaptığı gibi, zamanın şeyhülislâmı Ebussuud Efendi’den bir fetva talep eder. Bu isteği de, divan sahibi padişah, şiirsel bir dille ifade eder:
 Drahta ger ziyan etse karınca
Zarar var mıdır anı  kırınca
            Şeyhülislâm Ebussuud Efendi’nin Padişahın bu fetva isteğine, yine kendince veciz bir dille cevap verir:
 Yarın Hakk’ın divanına varınca
Süleyman’dan hakkın alır karınca
İşte medeniyet tarihimizin erdem ve vicdan hikâyelerinden birisi…
Hâsılı, akıl, zihin, kalp, gönül ve ahlâkın kar gibi ak olması, hikmet ve adaletin yaygınlık kazanmasıyla gerçekleşir.
Benlik ve enaniyetin yerine, cemiyet içindeki ilişkilerimizde kültür ve medeniyet değerimiz diğerkâmlığı öne çıkarmalıyız. Kendisini, başkasının yerine koymak, yani modern tabiriyle “empati” yapmak. Hatta onu aşarak, kendimizin ihtiyacı olanı, muhtaç olan başkasına vermek (isâr). Bir başka ifadeyle başkasını kendimize tercih etmek…
Hülasâ, çağın kaotik ideolojik bağnaz ve modası geçmiş fikirlerinin aklımızı; modern ahlâkî marazların kalbimizi karartmasına izin vermemeliyiz. Yürüklerin kar gibi tertemiz kaldığı, selim bir akıl sahibi olmanın yollarını aramalıyız. Bunu yaparken en büyük yoldaşımız, hakikat ve erdem olmalıdır.

0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar