4 Temmuz 2018 Çarşamba

Tek “Şâh”lı Satranç


Prof. Dr. İhsan Süreyya SIRMA
Klasik ve oldukça masum gibi görünen “Satrançoyunu”, aslında zannedildiği kadar da masum değil. Neden “Vezir” her tarafa oynayabiliyor da, zavallı “at” sadece eğri bir tekme atabiliyor. Ya “fil”? Koca gövdesine rağmen, kendisine ayrılmış olan çizgisinin dışına çıkamıyor. “Kale”ler, asla kendisine çizilmiş olan kuralın dışında hareket edemiyor, yoluna ancak düz adımlarla(uygun adımlarla dememek için), yâni sağına soluna bakmadan/bakamadan devam edebiliyor... “Piyon”a gelince, herkes onun üzerine basıp geçiyor; o ise, bir adımdan fazla atamıyor; hizmetten hizmete koşuyor. Ve nihâyet, “Şâh” hazretleri geliyor ki, bütün oyun onun için oynanır.

Oyunun menşei Hindistan olduğu için, “Şâh”tan, “Piyon”a / “piyonlar”a doğru, tam da bir kast sistemi mevcut. Vezir, Kale, Fil, At ve bütün Piyonlar, “Şâh” için savaşır, “Şâh” için ölürler. “Şâh”ın, maiyetindekiler için ölmesi ise, asla düşünülemez! Çünkü varlık onun için, payidarlık onun içindir. Her şey onun için olduğu için de, herkes de onun içindir! Böylece oyunun bütün kuram ve kuralları “Şâh” hazretlerine endeksli olduğundan, “Şâh” öldürülence/mat olunca, oyun da biter. Yâni hâlâ yaşamakta olan Vezir, Kale, At, Fil ve Piyonlar, yaşıyor olmalarına rağmen, “yaşamıyor” ya da “yaşayan ölüler” olurlar; ve onlar için dünyanın sonu olur...
Oyunun “tabu” kurallarına göre, “Şâh”a en çok hizmet ettiğinden dolayı, en büyük yetkilere sahip olan “Vezir” öldürüldüğünde; bir “Piyon”, göstereceği büyük fedakârlıklarla vezir olabilir, ve “Devlet’te süreklilik esastır” kanununca, ölen selefinin yerine “Şâh”a hizmete devam edebilir. Ama “Şâh” ölürse, hiç kimse onun yerine “Şâh” olamaz!
Satrançtaki bütün bu hiyerarşik rezalete rağmen, kuralları koymuş olan zat lutfedip, bir “Şâh” yerine, iki “Şâh” kuramını getirmiş... Böyle olunca da, her iki “Şâh” da, karşılıklı olarak, tam bir serbesti içerisinde değiller! Dolayısıyla hangi “Şâh”ın emrindekiler(bazı mahfillerce/localarca rolleri belirlenmiş siyasiler; nerede, ne zaman olaylara müdâhale etmeleri gerektiği kendilerine belletilmiş askerler; kazançlarını sisteme göre ayarlamış tüccarlar, sanayiciler; sistemin meşruiyetine dair “altın fetvalar” veren hocalar, ve bu hocaların marifetleriyle, çarpık bir din anlayışına sahip olan, ve bu çarpık din anlayışları yüzünden sistemi kutsayan, ona asla karşı çıkmayan/çıkmayı düşünmeyen/düşünemeyen, kazara düşünen olsa bile, hemen onu “vatan hâini”, “din düşmanı”, “bölücü” yaftalarıyla suçlayan/karalayan halk kitlesi) daha çok çalışırlarsa, onların “Şâh”ı kazanır, diğer “Şâh” öldürülür, yâni kaybeder. 
Ya oyunun kuramcısı böyle yapmaz, oyununu tek “Şâh”lı düşünseydi, işte esas felâket o zaman olurdu. Çünkü “Tek Şâh”ın rakibi olmayınca, “Tek Şâh” bütün kuralları emrine tahsis edecek, Satrancı bir anarşi tahtasına çevirecekti. Bu durumda da, onun emri altında yaşayanların/ölmemeye çalışanların, yaşayabilmeleri için yapabilecekleri tek şey, başlarındaki “Tek Şâh”ı değiştirmek, ya da yetkilerini elinden almak, yahut da, Satranca yeni bir sistem getirerek, “Tek Şâh”ı “al aşağı etmek”le mümkün olacaktı.
         “Tek Şâh” rolünü, Siyonizm’in emrinde çalışan Trump kliğine; VezirKaleAtFil, ve Piyon rolünü, Amerika’nın müttefikleri/ emrindeki büyük-küçük devletlere; Satranç tahtası rolünü de içerisinde yaşadığımız Dünyaya vererek bir daha okuyalım yazıyı... 


2 yorum:

  1. Gerçekten çok zevk alarak okudum.Muhteşem bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  2. Heryöne gidebilen vezir gün gelir kaçacak yer bulamaz.Küçük gördüğün piyon vezir olur.Mazlumun ahı indirir Şahı.Farklılıkları farkettirenlerden Allah razı olsun

    YanıtlaSil

Yazarlar