BANA NEYDİ OKUMAK…
İhsan Süreyya Sırma
Küçüktüm ve küçücük bir dünyam vardı Pervari'de. Bu küçük dünyamın, en fazla kırk kilometre karelik bir alanı vardı. Bu alanın içine, bahçesi, yaylası, çarşısı, mer'ası bile dâhildi. Bütün tanıdıklarım, bu alan içinde fonksiyon icra eden iki bin kadar insandı. O zamanlar ilçemizde bulunan tek okul olan ilkokula da gitmeseydim, bu insanların çoğunu tanımamış olacaktım ve dünyam daha da küçücük, daha da sempatik kalacaktı. Ne olurdu hiç ilçemden dışarı çıkmasaydım ve o zamanlar yapımına başlanan ve fakat bir türlü bitirilmeyen araba yoluna da hiç başlanmasaydı.
İlkokulu
bitirmeseydim ve Siirt'te ortaokula, liseye kaydolarak, bana tamamen yabancı,
çocukluk değerlerime bile ters düşen bir kültürü almaya zorlanmasaydım.
Pervari'deki değerlerimi, hayatımı, gerçeklerimi bulamadığım bir eğitim için,
bir çocuğun yapamayacağı özveriyi göstermeye değer miydi? Bana "ilâh"larmış
gibi benimsetilen Batı Klasikleri'ni okumasaydım, edebiyat
Hocasının anlattığı romantizm cereyanını, kaynağından öğrenmek için, Victor
Hugo'nun Sefiller'ini, Doksan Üç İhtilâlini okuyup,
körpe dimağıma, Jean Valjean masalını işlemeseydim ne olurdu?
Bana ne'ydi Karamazof Kardeşler, Faust'lar, Hamlet'ler, Othello'lar?...
Bir gün benim akıbetim de aynı olacak idiyse, Kartaca Muharebeleri'nde
kaç kişinin öldürüldüğünü öğrenmenin ne yararı vardı? Hiç öğrenmeseydim iki
kere ikinin dört olduğunu, üçgenin alan formülünü, “pi sayısı”nın maharetini...
Okunanlarla
çelişkili bir hayat yaşanacak idiyse, ne diye "adam olmak için" Ankara'da
okumaya gittim, bilmem ki! "Şeriatçı" naralarını
atarak Müslümanlara kan kusturanlara karşı Şeriat'ı, yâni İslâm'ı
sahiplenerek Şeriat'ın yanında olunmayacak idiyse, o ne biçim İlâhiyat
Fakültesinde öğrenci olmaktı?.. Onlarca sene sonra, ruhuna tamamen ters
düşecek şekilde rejime müdâhene edilecekse, neden okunsundu
ki Risâle-i Nûr Külliyatı? Bütün bunlar olup bitmişken, daha
da büyütmek için dünyamı, Paris'e doktoraya gitmeseydim n'olurdu? Görmeseydim
Cezayir'de milyonlarca can alan De Gaulle'ün "örnek
kültürü"nü, “lejyon katiller”ini... Dünyam küçük kalıp da,
insanlığın yüz karası olan ve Batı'ya kölelikte nişanlar kazanmış Tunus
Habib Burgiba'sı ile hiç karşılaşmasaydım, küçük dünyam daha kutsal olmaz
mıydı? İslâm dünyasından çalınan antikalarla doldurulmuş olan British
Museum'u gezmesem, sonra da çıkıp Oxford Street'in bir
kenarında oturup, Müslümanları idare ederek onlara ihânet edenleri
lânetlemesem, daha içten, daha masumane olmaz mıydı küçücük dünyam?...
Doktorayı
bitirdikten sonra, tayin edildiğim Erzurum İmâm-Hatip Lisesi'nde
kalıp, Üniversiteye geçmeseydim ve namaz kıldıkları hâlde İslâm'a ihânet
edenlerle tanışmasaydım ne kadar daha güzel olurdu dünyam!... Bana rağmen
büyüyen dünyam, yuvarlanarak Sakarya'da biraz daha büyümeseydi ne olurdu? Mecidiye
dostları bana yetmez miydi ki, mahkûm oldum üniversitenin kaypak
patikalarını çıkmaya? Kendi demokratik anlayışına göre azınlığı çoğunluğa
tercih eden Demirel'in tayin etmiş olduğu ve tek özelliği,
şuraya-buraya Müslümanları ihbar etmek olan rektörlerin, dekanların
yüzünü hiç görmeseydim daha anlamlı bir dünyam olmaz mıydı benim? Risâle-i
Nur'a bağlı olduklarını söyleyen ve fakat onun ruhuna tamamen ters
düşerek, qalîl semen peşine düşen bir zamanki sırdaşlarımı bu
vaziyette görmektense, Sakarya İlâhiyat’a hiç gitmeseydim olmaz mıydı? Ve
nihâyet, siyasete dair hiç okumasaydım ve de makamında kalmak için tek hüneri,
Müslümanları Diyar-ı küfr’e şikâyet etmek olan, Güney Doğu'da
insanlar yok olurken, rey uğruna başkalarına yüzme havuzları vadeden, Müslüman
Filistinli kardeşlerimizin kollarını kameralar karşısında kıran
Yahudilerle "arz-ı mev'ud" ideallerini paylaşan ve o
zamanlar bana Ulu'l-Emr konumunda bulunan “ulu’l-emr”lerin
adını, ve de onlara “İbn ‘Alqami” rollerini oynayan, yaptıklarında
başarı dualarını yapan hocalar(!)ın isimlerini hiç duymamış
olsaydım, hiç öğrenmemiş olsaydım, daha güzel olmaz mıydı dünyam? Ah! Dünyam
hep küçük kalsaydı!
Şimdi birileri çıkıp, "bu kadar yakınıyorsan, dön eski küçük
dünyana!" diyeceklerdir elbette... Onlara diyorum ki:
- İçinde yaşanabilecek bir dünya mı bıraktınız?
0 yorum:
Yorum Gönder