27 Haziran 2018 Çarşamba

Diyarbakır ve Güneydoğu Seçimleri Analizi

İbrahim Halil Er
Seçimde Güneydoğu Anadolu bölgesindeydim. Yaklaşık 6 bin km. yol yaptım. Ankara’dan Diyarbakır, Mardin, Urfa, Gaziantep, Maraş, Elazığ, Osmaniye bölgelerinde bulundum. Özellikle Diyarbakır’ın tüm ilçelerini ve bazı köylerini dolaştım, Gaziantep’in etkili kişileri ve sanayicileri ile konuştum. Bu arada bölgede etkili olan aşiret ve seydalarla da görüştüm. 
Bütün bu geziler, incelemeler sonucu seçim sonuçları hakkında arkadaşların yoğun soruları üzerine derli toplu bir analiz yazısını yazmaya karar verdim. İnşaallah bölgede siyaset yapmak isteyenlere yararlı olur.

Diyarbakır sonuçları nasıl okunmalı?
İnsanlarda Diyarbakır seçim sonuçları konusunda kafa karışıklığı bulunmaktadır. Özellikle Hendek ve Sur olayından sonra hala HDP’nin bölgede güçlü olmasını anlamamaktadırlar. Halbuki Ak Parti %27 ve Erdoğan %33 oy alarak bölgedeki oylarını artırdığı gibi, Erdoğan’ın partisinden 6 puan fazla oy almasının Ak partiye olan teveccühün Reisinden kaynaklandığını da göstermektedir. Ayrıca 26 bin oy, Ak Parti ve yanında huda-par'in bagimsiz adayi Zekeriy bey'e verildiği için iptal edilmiştir. Bunun nedeni köylü Cumhurbaşkanlığında Erdoğan’ı ve milletvekilliğinde başka parti özellikle bağımsız adaya verilmek istendendiği için aynı kağıda oy basılmasından dolayı geçersiz sayıldı. Bu oylar geçerli olsaydı Erdoğan’ın yüzdeliği bölgede daha fazla artmış olacaktı. 
Diyarbakır belediyesinin olumlu icraatları ve Devletin yaraları sarma çalışması bölgede olumlu karşılık bulduğu gibi listelere bu kadar eleştiri gelmesine rağmen bu sonucun alınması önemlidir ve gittikçe bölgede oylarını da yükseltmektedir. HDP’nin çok oy almış gözükmesinin diğer bir nedeni de bölgedeki CHP’nin HDP’ye oy vermiş olmasıdır. Çünkü her zaman CHP’nin Diyarbakır’dan bir milletvekili kontejanı vardı ve bunu HDP’ye vermiş oldu. Yani HDP ve CHP ortak oylarıdır bu. 
Şimdi bölge ile ilgili analizlerimizi sürdürelim. 
Öncelikle Diyarbakır’a Ak Parti gerekli önemi vermedi. Ben adaylık sürecinde Ak Parti’nin Diyarbakır’a çok önem vereceğini (Diyarbakır’ın sembol özelliğinden dolayı) bu nedenle halkta karşılığı olan adayları seçeceğini düşündüm. Hatta benden görüş ve tavsiye isteyenlere bu doğrultuda bilgi verdim. Dayandığım bir diğer argümanda Ak parti’nin MHP ile ittifak yapmasından dolayı Kürt seçmen üzerinde bir kırgınlık oluşacağını daha önce Refah Parti’nin Mhp ile ittifak yapmasından dolayı bölgede sönmesine benzer bir travmanın yaşanacağını, Erdoğan’ın da böyle bir olaya meydan vermemek için halkta gerçekten büyük karşılığı olan akil kişileri seçeceğini düşündüm ve çevremdeki kişileri de bu şekilde yönlendirdim. 
Fakat maalesef listeler büyük bir hüsranla neticelendi. Bu liste ile değil Diyarbakır’ı kazanmak, Diyarbakır’ı kızdırmaktı. Hele hele Büyük Birlik Partisinin Başkan Yardımcısı Remzi Çayır’ı ve yine bbp adayını buradan listeye almak Diyarbakır’ı istememekle eş anlamlıydı ve ben bunu ilk zamanda da yazdım. Remzi Çayır gibi değerli bir insanın Diyarbakır listesine alınması aynı zamanda onun da harcanmasına yol açmıştır. Halbuki o memleketi Maraş’tan aday olsaydı burada Ak parti daha büyük bir oy almış olurdu. Remzi Çayır’ı Diyarbakır’dan aday yapmak Cübbeli’yi Tunceli’den aday yapmak gibi bir şeydir ve seçim sürecinde de bu durum muhalifler tarafından kullanıldığı gibi, Diyarbakır teşkilatları da bu durumu seçmenlerine anlatamamanın sıkıntısını yaşadılar. 
Konuştuğumuz bir ilçe başkanı bize partim kimi gönderirse desteklerim ama ilk kez bana gelen milletvekilleri adaylarını tanımadım. Yanıma geldiklerinde onlara “Hele kendinizi bir tanıtın da sizleri tanıyalım” dedim diyordu. Başka bir ilçe başkanı da hiç bizim yanımıza uğramayan ve ismi geçmeyen insanlar merkezden gönderildi. Bu durum tabi ki teşkilatlarda kırgınlık ve isteksizliğe yol açtı. Madem genel merkez istediğini gönderiyor, o halde temayül komedisini de ortadan kaldırsalar daha gerçekçi olunurdu. Konuştuğumuz bir belediye başkanı da “adayları halka anlatma sıkıntısından bahsetti.” Biz ise adayları halkın karşısına çıkarmak yerine Erdoğan’ı öne çıkarın ve Erdoğan için destek isteyin diye tavsiyelerde bulunmuş olduk. 
Listede Erdal Atik ve Çiğdem Akyıl gibi dayı yeğenin olması da seçmen yelpazesi açısından yanlıştı. Ayrıca Nezihe hanim gibi hasta ve kemoterapi goren bir hanimi aday yapmak ne kadar dogruydu. Ayni zamanda Oya Eronat gibi bölgede de karşılığı bulunmayan birisini koymak da yanlıştı. Bu arada kadın milletvekilleri adaylarının da iyi seçilmediği anlaşılmıştır. Bölgede karşılığı olmayan, hatta Kürtçe bilmeyen bu kadın adayların adın seçmenlerle nasıl bir empati kuracakları da düşünülmedi. Üstelik köylü kadınlarının Türkçesinin zayıf olacağı ve Kürtçe’ye hakim olan kadın adayların bunlarla daha iyi diyalog kuracakları göz önüne alınmadı. Ayrıca kadın adaylardan Çiğdem Akyıl’ın hdp’yi destekleyen resimlerinin bulunması da ayrı bir sorundu. Listede zenginlerin bulunduğu ve parayla burada yer aldığı gibi dedikodular da halkta tepkiye neden oldu. 
Diyarbakır gibi muhafazakar bir şehirde milletvekili adayları arasında dindar seçmenlere hitap edecek adayların olmaması da yanlıştı. Ayrıca Ulu Cami imamı Mehmet Said beyin aday adayı oldugu halde listeye konulmaması bir yanlışlıktı. Onun şahsında muhafazakar kesimlere ulaşılabileceği gibi, medreselere ve melelere de ulaşılabilinirdi. 
Biz Diyarbakır listelerinin yanlış olduğunu söylerken genelde bize yönelik eleştirilerde Ak Parti’de listeye değil Erdoğan’a bakıldığı söylenmektedir. Bu önerme başka şehirler için doğru olurken Diyarbakır için yanlıştır. Çünkü Diyarbakır zaten HDP’nin kalesi olan bir şehirdir ve Ak Parti bu kaleyi feth etmek için yola çıkmıştır. Yani burayı almak için halkın oylarına ve gönüllerine ulaşacak kişiler seçilmeliydi ama yapılmadı. Liste üstün körü hazırlandığı gibi, en kazanmayacak liste sunuldu ve bir anlamda Diyarbakır halkına hakaret edildi. Özellikle milliyetçileri burada aday göstermek halkta Türk Milliyetçileri iyi oluyor da Kürt Milliyetçileri  neden iyi olmuyor tepkisine yol açtı ve ciddi biçimde oyların HDP’ye yönelmesine neden oldu. 
Seçimlerden önce bizim öngörümüz Diyarbakır’ın ful alınacağı şeklindeydi. Gerçekten de hendek olayından sonra Diyarbakır halkı ve esnafı ilk kez rahat nefes almış, Ak partiye yönelmişti ve bunu sandıkta da göstermek istiyordu. Ama listeler soğuk duş etkisi yaptı. 
Listelerdeki diğer bir yanlışlık da Diyarbakır’ın dörtte birinden fazlasını oluşturan Zazalara da yer verilmemesiydi. Zazalar ilk kez listeyi protesto gösterisi yaptılar. Bu gösteri bile Zazaların aslında Ak partiye oy vermek istediğini fakat listeden dolayı mütereddit olduğunu göstermektedir. Halbuki Zazalar geleneksel olarak Ak parti tabanıdır. Zaza ilçesi olan Çermik ve Çüngüş Hdp’nin en güçlü olduğu dönemde bile Ak partiyi desteklemiş ve ak parti belediyesine sahip olmuştu. Onlar da kırgındı.
Milletvekili dağılımında ilçeler ve bu ilçeler arasındaki rekabet de dikkate alınmadı. Örneğin Silvan, Kulp gibi ilçelerden bir kişi bile konulmazken Bismil’den 3 kişi listeye girmişti. Bu da ilçeler ve daha doğrusu aşiretler arası rekabeti alevlendirdiği gibi, hdp veya iyi partiden kendi bölge ve aşiretinden konulan adaylara destek olarak yönelmiştir.
HDP, listelerden önce ciddi bir şekilde sıkıntılıydı. Fakat listelerin açıklanması ve halkın tepkisi üzerine canlandılar ve çalışmalarını hızlandırdılar. Onlar bile ayaklarına atılan bu pası kaçırmadılar. Böyle bir amatörlüğü beklemiyorlardı. Böyle bir amatörlük 16 yıl iktidarda olan bir partiye yakışmamıştı. Ak parti bolgenin dilini ve halja uzanacak soylemleri bilmiyordu. Bolge milletvekilleri de sadece kendi sahsi cikarlari ve konumlarini onceliyorlardi.
Liste tartışmasında halkın suçladığı kişi eski bakan Mehdi Eker oldu. Herkes listenin onun tarafından şekillendiğini düşünüyor ve tepkilerini ona yönlendiriyorlardı. 
Listeler ile ilgili sıkıntı bu 
Diğer sıkıntıları da şöyle özetleyebiliriz. 
1. Bölge, istihbarat örgütlerinin ve dünya ajanslarının ilgi odağı haline gelmişti. Biz Diyarbakır’da iken bunu gördüğümüz gibi Japon gazeteci de gördük. Hatta bu gazeteciler ilçe başkanlıklarını dolaşarak listeler ile ilgili sorular soruyorlardı ve onlar da dananın ipinin listelerden kopacağının farkındaydılar. 
2. Diyarbakır teşkilatının oluşan listeye tepki göstermesi ve bu nedenle seçimlere fazla asılmaması.
3. Dindar kesimlere hitap edecek bir muhatabın ve adayın olmaması.
4. Kadın seçmenlerle iletişim kuracak ve onlara ulaşacak bir adayın olmaması.
5. Huda-Par’ın Cumhurbaşkanlığında Erdoğan’ı desteklerken milletvekilliğinde bağımsız adayla girmesi ve bir anlamda kendisine çalışması. Doğrusu Huda-Par’ın Diyarbakır’dan bir aday çıkarmasını bekliyordum ama o da gerçekleşmedi. Bunun temel nedeni Huda-Par’ın tabanının Ak Partiye yönelmesiydi. 
6. Ak Parti’nin yaptığı yenilikleri ve yapacaklarını halka iyi anlatamaması ve bunda da adayların yeteneksiz olmasının etkili olduğu
7. Ak Parti’nin Kürt seçmenlerin oylarını ve tercihini etkileyecek flaş bir proje ortaya koymaması. Özellikle ana dilde eğitim gibi konularda yapacağı bir çıkış fikirleri değiştirecekken onların MHP ile milliyetçi bir söylem izlemesi Kürt seçmeni ürküttü. Ak partinin gittikçe milliyetçi bir söyleme ulaştığı ve mhp’leştiği şeklinde düşünüldü. Hatta bölgede “derin devletin Bahçeli’yi Ak Partiye kayyum olarak atadığı” söylenmeye başlandı. 
8. Ak Parti’nin Mhp ile ittifak yapması ve bu ittifakın mhp’nin etkisine girmiş olduğunu düşünmeleriydi. Mhp ile ittifak yapması Kürt seçmeni karşı noktasında mevzilenmiş olan partiye ittiği gibi Ak Partiye oy verme eğiliminde olan kişilerde de MHP’nin olduğu listeye oy vermeye ellerinin gitmemesiydi. Buna rağmen Erdoğan’ın aldığı oylar gerçekten partisinin aldığı oylardan oldukça fazlaydı ve %33 oranında oy alması bölge halkının hala Erdoğan’a karşı sevgi beslediği ve sorunlarının çözümünün Ak Parti’den ziyade Erdoğan’da gördüğü şeklindeydi. 
9. Urfa Suruç olayları da bölgedeki halkın çekinmesine ve Ak Parti’den soğumasına yol açtı. Sonuçta insanların bölgede tanıdıkları vardı. Telefon denilen bir icad da vardı ve anında olayın ne olduğu bölgedeki tanıdıkları aracılığıyla öğrenirken, Ak parti’nin tefecilerden yana tavır almasına da tepkiliydiler. 
10. Ak Parti döneminde bölge bir anlamda HDP’ye verildi. HDP, bu süreçte belediye imkanlarını kullanarak gençlere ve köylere ulaştı. Artık eli silahlı olarak değil hizmet getiren ve gençlere iş bulan bir hareket olmuştu. Hatta her bölgede kurdukları kültür merkezleri ile gençleri burada eğitmeye yetiştirmeye başladılar. Onların verdiği eğitim seküler bir eğitimdi. Gençler artık serbest cinsellik ve din dışı bir hayata yönelmişti. Hatta onlara göre din yüzünden sömürülüyorlardı ve tüm geri kalmışlıklarının nedeni dindi. İşte bu yeni nesil hem hdp’nin oy deposu ve hem de bölgedeki yeni tabanlarıydı. Ak parti gençlere ulaşacak bir yol inşa edemedi. Onları kazanacak çalışmalara yönelmedi. Bunun alt yapılarının kurulması gerekir. Bu alt yapı salt medrese ile olmaz çünkü seküler gençlik için modern kültür merkezleri kurulması gerektiği gibi burada görev yapacak olan kişiler de adanmışlık ruhu ile çalışmalıdırlar. 
11. Batıda Diyarbakır’ın nankörlüğü ve teröristliği konuşulurken bölgenin cidden geri kaldığı ve sokakların işsizlerle dolu olduğu görülmemektedir. Bölge halkı üzerlerindeki propaganda nedeniyle olaydan Ak Partiyi ve devleti sorumlu tutmaktadır. Diyarbakır halkı başka bölgedeki halka benzememektedir. Yıllarca sorun merkezi olmasından dolayı aşırı politize olmuştur. Türkçe bilmeyen avamlar bile politik bir söyleme kapılmıştır. İstihbarat örgütleri ve yabancı ajanslar bölgede cirit atmaktadır. Devletin gücü ve etkisi daha yeni bölgede hissedilmeye başlamışken, yıllarca bölge terör örgütlerinin ve yabancı ajanların etkisine açık bırakılmıştır. Diyarbakır kökenli Ermenilerin ve diğer azınlıkların da tekrar bölgeye gelmesine yönelik çalışmaların da yapıldığı söylenmektedir. Diyarbakır sıradan bir il değildir. Bu ildeki her türlü değişim diğer bölgeleri ve hatta İstanbuldaki Kürtleri de etkilemektedir. Fakat maalesef Ak parti burayı sıradan bir il gibi görmüştür. 
12. Bölge halkı listeye tepkili dedik ama halk biz bu listeyi kabul edersek artık bizim eğilimimize göre değil belli güç odaklarına göre adaylar seçilir ve bizim oylar çantada keklik olarak görülür. Bu nedenle listeyi onaylamayacağız diyordu. 
13. Ekip, sıkıntılı olduğu için iyi çalışmadı. Örneğin ildeki bayramlaşma programı saat 14:30’da başladı. ve 16’30’da suruc’a gidiyoruz bahanesi ile bitti. Halbuki bayramlaşma vesilesi ile tüm stk, ileri gelen kişiler, kanaat önderleri ve devlet idarecileri ile görüşülebilinirdi. Hatta bayramlaşma programı geniş bir konferans salonunda organize edilebilir, gelenlere kokteyl verilebilir, konuşmalar yapılabilirdi. Ama onlar bunu düşünmediler çünkü katılım düşüktü. Buna rağmen birebir davet yöntemi ile katılımı artırabilirlerdi.
14. Bölge insanı Kürtçe konuşmasına rağmen Kürtçe çok ön planda değildi. Halbuki HDP bilbordlarda bile Kürtçe ve zazaca kullanıyordu. Köylü kadınlar, onlar bizim adamımız, bizim dilimizi kullanıyor diye sempati duyuyor, gençler ise Kürtçeyi küçümseyen ve Kürtçe ile siyaset yapmayanlara karşı onlara yöneliyorlardı. Ak Parti il teşkilatı bayram kutlamasının Kürtçe versiyonunu bile yanlış yazacak kadar bu dile ve bölgeye uzaktı. 
15. Dini ve İslami kaygısı olanların listede olmaması, Kadın adayların açık olması ve Ak Parti’nin dini özelliği olan bir partiden çok liberal bir parti görüntüsü çizmesi de dindar oylarda ürkmeye ve uzaklaşmaya yol açtı. 
Buna rağmen Diyarbakır’dan Ak partiye ve Erdoğan’a büyük bir kayış gözlemlendi. Ak Parti %27 alırken Erdoğan %33 oy aldı. Partisi ile arasında %6 lık bir farkın olması, halkın Erdoğan’a olan sevgisini göstermiştir. Biraz daha bölge üzerinde çalışılsaydı bu oran ikiye katlanırdı. Buna rağmen bu mesaj iyi okunmalıdır. Halk Erdoğan’ı terk etmediğini ve hala çözümü kendisinde aradığını göstermekle birlikte Partiye kırgın olduğunu ve daha duyarlı olması gerektiğini söylemiştir. Erdoğan’a oylar AVANS, Ak Partiye ÖDÜNÇ verilmiştir. 
16. Erdogan'in Barzani ile ilgili soylemleri ve onlari ac birakiriz demesi muhaliflerce iyi kullanildi.
Yeni dönemde iyi hazırlıklar yapılmalı, Diyarbakır büyükşehir belediyesinin alınması için mücadele edilmelidir. Bu konuda bence en iyi aday mevcut kayyum olan Cumali Atila’dır. Halk tarafından hizmeti takdir edilmekte olup, eşinin de zaza olması zaza oylarının gelmesine yol açacaktır. Belediyecilikte başarılı hizmet yapan Cumali Bey, Diyarbakır için iyi bir seçenek olacaktır. Ak parti şimdiden belediye için hazırlıklarına başlamalıdır. 
Diğer İller
Urfa ile ilgili kısaca bir şey söylemek istersek adayların ağa veya mafya kökenli olması, çocuk adayın bulunması ve adayların ekabir davranışı tepkiye neden olmuştur. Halbuki Ak parti iyi bir aday profili ile ortaya çıksaydı tüm Urfa’yı alabilirdi. 
Şırnak
Ak partinin dinin güncellemesi avam tabakada ve meleler üzerinde az da olsa olumsuz etki yarattı. Şırnak’ta Cumhur ittifakı bir vekil çıkarttı. Liste düzgün olsaydı ikincisini de alınabilirdi. 
Seçim esnasında Şırnak’ta idim. Tabir caiz ise devlet ve hükümet bir olup seçim çalışması yapıldı ve buna rağmen çok düşük bir oy alındı. Saadet’in Şırnak’ta sahipsiz olması buradaki oyların hdp ye ve hüda-para kaymasının bir nedendir. 
Şu da bir gerçektir ki bölgenin ileri gelenlerinin çoğu güçlü olandan yana. Bunun sebebi de dengesiz gelir paylaşımı ve terörün etkin olmasıdır. Sn Erdoğan’ın Kürt politikası güneydoğuda yeteri kadar tanıtılmadığı, parti yetkililerinin halktan kopuk ve aileleri ile birleşik olması başarısız olmanın nedenlerindendir. 
Örnek olarak Şırnak’ta il başkanı seçilen milletvekili; üniversite Rektörü, il özle idare sekreteri, kayyumlardaki belediye Başkan yardımcıları, kurulan vakıf ve derneklerin başkanları aynı aileden olan kişilerdir. Bunun en büyük sebebi de genel merkezdeki kişilerin basiretsizliği, insanlara üstten bakmaları ve Erdoğan ismine olan güven gibi sıralanabilir.
Diğer iller de benzer nedenlerle oylarda düşüş yaşandığı gibi bazı illerde halkta feto örgütü ile ilsaklı olduğunu düşünülen kişilerin aday gösterilmesi de ayrı bir sıkıntı oluşturdu. Ayrıca muhafazakar bölge olan Güneydoğu’da her listede bir çocuğun aday yapılması da halka “bu iş çoluk-çocuk işi midir? Biz şimdi çocuklarla mı muhatap olacağı? O ne anlar?” şeklinde tepkiye neden oldu. 
Sonuç
Sonuçta bu benim ilk gözlemlerim ama böyle sosyolojik olayların birçok yönleri ve faktörleri bulunur. Bunun yetkili kişilerce iyi bir şekilde analiz edilmesini bekliyoruz. Bölgede Ak Parti ekseninde olayları incelememiz diğer partiden olan arkadaşların tepkisini çekebilir ama sonuçta en büyük parti ve aynı zamanda iktidar partisi Ak Parti olduğu için olayları onun ekseninde inceledik. Bu eleştirilerimizi diğer partiler de göz önünde bulunarak benzer hatalar yapmamalarını sağlayacaktır. 
Not
Diğer partileri ayrı ayrı değerlendiren bir analizimiz de bulunmaktadır.

1 yorum:

  1. 1- Bence başlık yanlış atılmıştır. "Diyarbakır ve Güneydoğu Seçimleri Analizi" yerine "Ak Parti'nin Diyarbakır ve Güneydoğu Seçim Analizi" şeklinde olmalıydı.
    2- Yazarın döne döne Akparti oyu %27, Erdoğan'ın oyu ise %33 demesi, bunu ısıtarak defalarca dile getirmesi yazının aşırı derecede yanlı yazıldığını göstermektedir. Ayrıca MHP Mersin'de yaptığı miting kadar kalabalık olmasa da geçen seçimde Diyarbakır'da yaptığı miting gayet kalabalık hatta tahminlerin çok üzerindedir. Sayın Erdoğan'ın Ak Parti'den %11 fazla oy almış olmasının nedenlerinden birisi de MHP'nin CB adaylığında Sayın Erdoğanı desteklemesidir. Yazar ısrarla bu gerçeği yazmamış ve sayın Erdoğan'ın popiliterisini arttırmaya çalışmıştır. İttifaksız yüzde 1 olan oy ittifak ile yüzde 3 ile 4 arası oynamaktadır. Sayın Erdoğan'ın Ak parti'den fazla oy aldığı aşikardır fakat bunda ittifakın oyunu da düşünmek lazım. Elbette Mhp ile ittifakın getirisi kadar götürüsü olmuştur o ayrı bir bahis ama eleştirdiğim kısım söylenemeyen ve hatta abartılarak söylenen şeyleredir.

    YanıtlaSil

Yazarlar