19 Haziran 2018 Salı

Tekfir


TEKFİR
Ebû Ömer b. Dâvûd
Asrımızın Müslümanının en büyük hastalığı tekfirdir. Kendisi gibi düşünmeyeni kâfir olmakla itham etmek ya da yaftalamak... Din mensuplarının tarihte oluşturdukları kurumların büyük bir kısmının bugün en azından bizim toplumumuzda karşılığı olmayınca büyük bir savrulma hali yaşanıyor. Bilen de bilmeyen de bu savrulmadan nasibini alıyor...

Tekfir, bir siyasi ve ideolojik mücadele aracına dönüşüyor. Çok rahat bir şekilde insanların küfrüne kail olanlar, dillerine doladıkları insanlar hakkında oluşturdukları algı sebebiyle Allah'a hesap verme korkusu yaşamıyorlar. Medeniyet kendi disiplini içinde bunu engelleme yeteneğini kaybedince tabir yerindeyse -sözüm ona- medeniyeti savunanların elinde oyuncağa dönüşüyor.
Bir Müslüman dilediğini tekfir edilebilir mi?
Öncelikle tekfir kavramının tarihte bu boyutuyla mezhepler arasında görüş farklılıkları sebebiyle tartışıldığını unutmayalım. Burası mezheplerini yaklaşımını tartışmanın yeri değil.
Öncelikle küfür, ilahî mesajı kabul etmeyenlerin hali için kullanılır. Biri kendisine teklif edilen Allah’ın vahyini reddederse onun durumu küfürle ifade edilir.
Peki, bir kişi Müslüman olduğunu söyledikten sonra ilahî kelamı yorumlarken farklı bir görüş beyan ederse ya da bizim kabul edemeyeceğimiz bir dil ve söylemle görüşlerini gündeme getirirse onu tekfir edebilir miyiz?
Siyasî görüşünü beğenmediğimiz, oy verdiği parti hakkında olumsuz kanaate sahip olan biri, başka bir karine olmadığı halde tekfir edilmeli mi?
Kanaatimce Tekfir mekanizması bireysel olarak kullanılmamalı…
Dileyen dilediği kişiyi dilediği yerde tekfir etmemeli…
Tekfirin önemli bir göstergesi kişinin kendisini tanımlamasıdır. İslâm’a inanmadığını ilan eden kişi kâfir olarak nitelendirilir. Ancak İslâm’ı reddettiğine dair bir beyanı olmayan bir insanın sırf bizim görüşte olmadığı için ya da söylem ve davranışını beğenmediğimizden dolayı din dışı ilan edilmesi hakkımız olmamalı. Kimsenin bu hakka sahip olmadığını düşünüyorum.
Belki bu hususta kurumsal bir tepki olabilir. Birisinin kafir olup olmadığına mahkeme karar verebilir, ancak bu konuda da ciddi çekincelerim var. Bence buna mahkemeler de karar vermemeli...
Bir kere ilke olarak tevil sebebiyle tekfir olmamalıdır.
Görüşü farklı olanı tekfir edenin bunu pervasızca kullanması, kendisinin de benzer bir durumla karşılaşmasını kaçınılmaz kılar.
Kimse Allah adına karar vermemeli... İnsanın imanını sorgulama hakkımız yok. Söylemleri ve amelleri hakkında görüş beyan edebilir, eleştirebiliriz. Ancak onu iman dairesinin dışına atma yetkisine sahip değiliz.
Tekfir eden, tekfir edilir…


0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar