Ebû
Ömer b. Dâvud
Hocam, Prof.
Dr. Adnan Demircan www.islamtarihi.info sitesinde yazmamı önerdiğinde hocanın
önerisinin emir anlamına geldiğinden hareketle mütereddit de olsam kabul ettim.
Ancak Hoca’ya,
-Hocam, benim yazı
yazma deneyimim yok. Konu bulmakta sıkıntı çekerim bir süre sonra. Ayrıca
insanlar yazdıklarımı beğenmezlerse gelecek eleştiriler, benim için olumsuz
sonuçlar doğurabilir, dedim.
Hoca da,
-Kendi dünyanın
kavramlarını ya da kavramlarının dünyasını yazsan güzel olur. Eleştirmek bir
hak olduğu gibi eleştirilmek de bir gerçek. Bundan korkarsan hayatın boyunca bu
çekingen ve ikircikli tavrın etkisi altında kalırsın. Benim bir Hocam vardı,
hayatı boyunca okudu, ama ne konuştu ne de yazdı. Okuduklarını ve öğrendiklerini
paylaşmazsan öğrenmenin değeri azalır ve bir ayağı eksik kalır, demişti.
Bundan cesaret
alarak bazı kavramları sözlük bilgisiyle ve ansiklopedik sunumla değil, biraz
bakılmayan yönleriyle, bazen eleştiri yaparak, mizahi bir dil de kullanarak yazmaya
çalıştım.
Düşünce
güzeldi, ancak kısa da olsa amelin devamlılığı da önemliydi. Bir süre yazı
yazdıktan sonra akademik çalışmalarım, dünya meşgalesi ya da bahanelerim beni
planladığım şekilde yazıları devam ettirme düşüncemi gerçekleştirmeme izin vermedi.
Biliyorsunuz bahane üretebilme yeteneği insanın en önemli özelliği…
İşin başka bir
boyutu da var elbette…
Söz söylemenin
başka bir türü olan yazma aynı zamanda insanlarla önemli bir iletişim kanalı…
Konuştuğunuzda
muhataplarınız üzerinde bıraktığınız etkiyi merak ediyorsunuzdur. Konuşmanızı
dinleyenlerin sizi onaylamaları ya da konuşmalarınızı beğenmeleri hoşunuza
gidiyordur. Ancak her zaman böyle olmuyor. Bazen konuştuğunuzda
söylediklerinizi iyi temellendiremeyebilirsiniz. Muhataplarınız çelişkilerinizi
ve zaaflarınızı görebilir ve bunları size hatırlatabilirler. Bazen de
konuşmalarınız muhataplarınızı rahatsız eden önermeler ihtiva edebilir. Genel
kabullerini yıkan, onlara aykırı sorular sordurmaya davet eden cümleler
kurmuşsunuzdur. Bu durum da çoğunlukla konuşanların hoşnut olacakları şeyler
değil.
Yazı da böyle
bir şey… Yalnız yazının önemli bir farkı var. Yazdığınızda muhatabınızın kim
olduğunu bilememek ve iletişimin etkilerini görememek gibi bir zaafı kabul
etmek zorundasınız. Bir süre sonra dönüşler alsanız da hiçbiri anlık iletişim
kurmanın etkileri gibi değil…
İyi yaz yazmak,
biraz yetenek ama daha çok disiplinli çalışma, okuma ve yazı yazmada süreklilik
istiyor. Alanında uzman birçok arkadaşım var. Meslekleri gereği yazı
yazmadıkları için bir sayfalık metni yazmak onlara çok zor geliyor.
Yazı yazmada
süreklilik ve gelişme olmazsa bir süre sonra bu iş sizin için sıkıcı hale
gelebilir. Hocam, eskilerden bir Hoca’dan alanıyla ilgili bir konuda yazı
yazmasını rica etmiş bir ara…
Hoca,
-Uzun zamandır
yazmadığım için yazamıyorum. Benden kalem kaldırıldı artık, demiş.
Oysa eskiden
yazdığı yazıları zevkle okuyorduk.
Yazı yazmak,
bir bakıma soru sormak, hatta sorun üretmektir.
Allah bizleri
okuyan, okuduğunu anlayan, anladığını anlatan, bunun için kınayanın
kınamasından korkmayan kullarından eylesin.
0 yorum:
Yorum Gönder