Muhammet Arslan
Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı İslam Tarihi Bilim Dalı
GİRİŞ
Selçûkîler dönemi için Nizâmü’l-Mülk (1018-1092) önemli bir siyâsi model olarak karşımıza çıkar. Nizâmü’l-mülk Alparslan ve Melikşah gibi Selçûkîler’in iki kudretli sultanına yaklaşık olarak otuz yıl vezirlik görevinde bulunmuştur.
Sultanın değişmesi veya tayini noktasında yapmış olduğu üst düzey devlet adamlığının yanı sıra eserleriyle de dikkatleri üzerine çekmiştir. Nizamiye medreselerinin açılması ve yazmış olduğu Siyerû’l-mûlûk’ü yine kendisini ön plana çıkaran çalışmaları arasında yerini almaktadır.
NİZÂMÜ’L-MÜLK’ÜN HAYATI
Nizâmü’l-Mülk, 21 Zilkade 408'de (10 Nisan 1018) Horasan'ın Tus şehrine bağlı Ractkan köyünde doğdu. Sultan Alparslan kendisini vezir tayin ettiğinde Abbasi Halifesi Kaim Bi-emrillah tarafından Nizâmü’l-mülk, Kıvamüddevle ve'd-din ve Razi, emiri'l-mü'minin lakapları verilmiş, ayrıca Tacü'l-hazreteyn, Vezir-i Kebir, Hace-i Büzürg ve Atabekü'lcüyuş gibi lakaplarla anılmıştır. Babası Ali b. İshak, Gazneliler'in Tus arnili ve Nukan kasabasının dihkanı idi. Annesini henüz bebekken kaybeden Nizâmü’l-mülk'ün eğitimiyle babası ilgilendi.[1]
Babasıyla beraber Gazneliler'in Horasan valisi Ebü'l-Fazl Sûrî'nin yanında görev alan Nizâmü’l-mülk, Dandanakan Savaşı'nın ardından babası ile birlikte Tûs'tan Hüsrevcird'e, oradan Gazne'ye gitti. Horasan tamamen Selçukluların eline geçince baba oğul Selçukluların hizmetine girdi.[2]
Nizâmü’l-mülk öncelikle Sultan Alparslan’a vezirlik yaptı.[3] Daha sonra ise Sultan Melikşah ona vezirlik görevini tevdi etti.[4] Böylece toplamda 30 yıl vezirlik görevini ifa etmiş oldu.[5]
Vezir Nizâmü’l-mülk çocukluğundan itibaren dinî ilimlere merak duydu. Kuran’ı Kerim eğitimini tamamladıktan sonra hadis ve fıkıh başta olmak üzere bazı derslerde dinî eğitimini tamamladı.[6]
Vezirin ilmî merakı yalnızca dinî ilimlerle sınırlı değildi. Nitekim Nizâmü’l-mülk, Sultan Melikşah’la birlikte astronomi uzmanlarını toplayıp bir toplantı yapmıştır. O toplantı da Nevruz günü, takvim başlangıcı ve bir rasathanenin kurulması kararlaştırıldı.[7]
Vezirlik makamının yetkilerini layıkıyla yerine getiren Nizâmü’l-mülk’e, Sultan Melikşah tarafından hil’at giydirildi ve atabeg lakabı verildi.[8] Bu lakap Selçûkîlerin kullanmış olduğu ilk lakaptı ve ilk defa Nizâmü’l-mülk’e verilmiştir.[9]
Nizâmü’l-mülk’ün sosyal yaşantısına dair kaynaklarda bazı bilgilere ulaşmak mümkündür. Nizâmü'l-Mülk dinine son derece bağlı bir müslümandı. Ezan sesini duyduktan sonra bütün işini yarıda bırakır, namazını kılmadan yeni bir işe başlamazdı. Ayrıca fakirleri yemeğe davet etmekten çok mutlu olur, onları kendisine yakın tutardı. Bu yüzden halk tarafından çok sevilmiş ve kendisine güven duyulmuştur.[10]
Ayrıca vezir Nizâmü’l-mülk, devrin sultanlarıyla birlikte fethedilen yerlerde öncelikle mezarlıkları ziyaret ettiğine dair kaynaklar bilgileri zikreder.[11] Yine aynı şekilde askerlerin halka yaptığı zulmü sultana bildirerek yoksullara muhtelif yardımlarda bulunduğunu kaynaklar zikretmektedir.[12]
Nizâmü’l-mülk'ün İslâm eğitim tarihinde önemli bir yeri vardır. Başta Bağdat olmak üzere (459/ 1067) çeşitli şehirlerde tesis ettiği ve kendi adına nispetle "Nizamiye medreseleri" diye anılan ilk resmî eğitim kurumlarıyla ilmin gelişmesi için gayret etmiş. Medreselere kitaplar bağışlamış. Araziler vakfetmiştir[13]
Vezir Nizâmü’l-mülk’ün ölümüne sebep olanlar hakkında kaynaklarda farklı rivayetler yer alsa da ölüm tarihi ve ölüm anı hakkında verilen bilgiler uyum sağlamaktadır. Buna göre vezirin ölümü olayı; 10 Ramazan (14 Ekim 1092) senesinde Batınî bir genç tarafından bıçaklanarak öldürüldü.[14] Sultan Melikşah Nizamülmülk, Terken Hatun, Tacülmülk ve diğer devlet adamlarıyla birlikte İsfahan'dan Bağdat'a hareket etti. Nihavend yakınlarındaki Sehne (Suhne) adlı köyde konakladıkları sırada Nizamülmülk, Ebu Tahir-i Erranl isimli bir batıni fedaisi tarafından öldürüldü (10 Ramazan 485 / 14 Ekim 1092)[15]
Hayatı boyunca Selçûkîlere büyük hizmetlerde bulunan vezirin öldürülmesi hakkında pek çok görüş zikredilmiştir. Katili bu cinayete azmettirenler arasında Melikşah'ın, Terken Hatun'un ve Hasan Sabbah'ın bulunduğu rivayet edilir. Ancak bazı kaynaklarda Melikşah'ın Nizâmü’l-mülk'ün katlinden dolayı çok büyük üzüntü duyduğu ve yemin ederek olayla ilgili olmadığını belirttiği kaydedilmiştir.[16]
VEZİR NİZÂMÜ’L-MÜLK’ÜN SİYERÜ’L-MÛLÛK’Ü
Büyük Selçuklular döneminin en meşhur siyasetnamesi ünlü vezir Nizâmü’l-mülk'ün Siyasetname (Siyerü '1-mülük)adlı Farsça eseridir. Devlet kurumlarının teşekkülü, işleyişi, aksayan tarafları, alınacak tedbirler, kurumlara işlerlik kazandırmak için yapılması gereken düzenlemeler hakkında bilgiler içeren eseri Nizâmü’l-mülk, Melikşah'ın bilginlerden, bürokratlardan ve vezirlerden ülkeyi en iyi şekilde idare edebilmesi, din ve dünya işlerinde gerekli tedbirleri alması, kendi hayat düsturlarını, siyasi, içtimaî ve dini davranışlarını ayarlayabileceği bir kitap yazmalarınıistemesi üzerine kaleme almıştır. Elli bir fasıldan oluşan eser türün en güzel örneklerinden biri olarak kabul edilmektedir.[17]
Siyâsetnâme içerik açısından şöyle tasnif edilebilir. Nizâmü’l-mülk konu ile alakalı öncelikle kendi düşüncelerini zikreder. Hemen ardından konuyla alakalı varsa ayet ve hadislerden örnek verdikten sonra sahabe ve tabiinin konuyla alakalı söz veya davranışlarını zikreder. Bunlara ek olarak görüşünü desteklemek için eski İran kralları ve Gazneli sultanları hakkında da olaylara değinir.
Siyasetnâme baştan sona teoriden ziyade işin pratik yönüyle ilgilidir. Konunun felsefi boyutuna değinmeden yalnızca amelî boyutunu/ ne yapılması gerektiğini anlatır. Örneğin askerler arasında şu tarz olaylar meydana gelmiştir. Bunun düzeltilmesi için şunları yapmak gerekmektedir, şeklinde bilgilere yer vermektedir.[18]
Sultanın yapması veya yapmaması gereken nice konuyu kitabında zikreden Nizâmü’l-mülk bu konuda şu şekilde hareket edilmezse “Âl-i Selçuk yok olup gider” tarzında uyarıları mevcuttur.[19]
Kitabın muhtelif bölümlerinde haber veya hadis-i şerif başlıkları altında, varsa konuyla alakalı Hz. Peygamber’in (as.) hadisleri zikredilmektedir.
Herhangi bir konunun etkileyiciliğini artırmak veya önemine dikkat çekmek isteyen vezir Nizâmü’l-Mülk hikâye başlıkları altında eski dönem İran yöneticileri ve halkı hakkında bilgiler verir. Aynı zamanda Gazneliler zamanında şahit olduğu veya duyduğu olay var ise yine aynı başlık altında zikreder.
Kitabın pek çok bölümünde Hanefî ve Şafî mezhebine övgü diğer mezheplere yergi ifadesi bulunmaktadır. “Yeryüzünde makbul ve dosdoğru yolda ilerleyen, Allah’ın rahmetinin ikisi üzerine olası Hanefî ve Şafi diye iki mezhep vardır. Geri kalanlar beyhude ve sapkınlık, şek ve gümandan ibarettir.” şeklinde ifadeler bulunmaktadır.[20]
Mezhep taassubuna sahip olan Nizâmü’l-mülk aynı şekilde diğer mezheplere yermek maksatlı şu olayı nakleder: Nizâmü’l-mülk ile muhatap olan birisinin onun parmağındaki yüzüğü sürekli oynamasını bahane ederek onu Rafızî zannetmesi üzerine “Rafızî yaftasının üzerine atılmaması için 30.000 altın dinar harcadığını” zikreder.[21]
Nizâmü’l-mülk devlet işlerinin tanzimine dair nasihatlerinin yanı sıra kadınlarında devlet yönetiminden uzak durmasını istemektedir. “Büyük zararlara yol açacağından ve padişahın haşmet ve şanına halel getireceğinden ötürü hükümdarın astları üst yapmaması lazımdır. Bunlar özellikle ehl-i setr olup akılları bu işlere ermeyen kadınlardır. Zira bunlar nezih bir neslin devamı için vardırlar. Bu yüzden bulundukları yerde oturmalıdırlar. Onların övgüye en çok yaraşanları asil ve liyakatli, örtülü ve takvalı olanlarıdır. … Tarihin bütün devirlerinde hükümdarın karısı hükümdara egemen olduğunda rezalet, şer, fitne ve fesattan başka bir şey ele geçmemiştir.[22]
KAYNAKÇA
Abdülkerim Özaydın, “Nizâmü’l-mülk”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, İstanbul, 2007.
Ali Sevim - Erdoğan Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi Siyaset, Teşkilat ve Kültür, TTK Yayınları, Ankara, 1995.
Hasan Hüseyin Adalıoğlu, “Siyâsetnâme”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, İstanbul, 2009.
İbnû’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, thk: Ömer Abdü’s-Selâm Tedmirî, Dârû’l-Kitâbi’l-Arabî, Beyrut, 1997.
Nizâmü’l-mülk, Siyâsetnâme, çev: Mehmet Taha Ayar, İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2017.
Yazıcızâde Ali, Tevârih-i Âl-i Selçuk, hz: Abdullah Bakır, Çamlıca Yayınları, İstanbul, 2017.
[1] Abdülkerim Özaydın, “Nizâmü’l-mülk”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, İstanbul, 2007, 33/194.
[2] Abdülkerim Özaydın, “Nizâmü’l-mülk”, 33/194.
[3] Yazıcızâde Ali, Tevârih-i Âl-i Selçuk, hz: Abdullah Bakır, Çamlıca Yayınları, İstanbul, 2017, 43.
[4] Yazıcızâde Ali, Tevârih, 46.
[5] İbnû’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, thk: Ömer Abdü’s-Selâm Tedmirî, Dârû’l-Kitâbi’l-Arabî, Beyrut, 1997, 8/354.
[6] İbnû’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 8/356.
[7] İbnû’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 8/255.
[8] İbnû’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Tarih, 8/237.
[9] Abdülkerim Özaydın, “Nizâmü’l-mülk”, 195.
[10] Ali Sevim - Erdoğan Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi Siyaset, Teşkilat ve Kültür, TTK Yayınları, Ankara, 1995, 131.
[11] İbnû’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 8/311.
[12] İbnû’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 8/236-237.
[13] İbnû’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 8/166.
[14] İbnû’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 8/354
[15] Abdülkerim Özaydın, “Nizâmü’l-mülk”, 195.
[16] Abdülkerim Özaydın, “Nizâmü’l-mülk”, 195.
[17] Hasan Hüseyin Adalıoğlu, “Siyâsetnâme”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, 37/305. İstanbul, 2009.
[18] Nizâmü’l-mülk, Siyâsetnâme, çev: Mehmet Taha Ayar, İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2017, 61.
[19] Nizâmü’l-mülk, Siyâsetnâme, 93.
[20] Nizâmü’l-mülk, Siyâsetnâme, 135.
[21] Nizâmü’l-mülk, Siyâsetnâme, 136.
0 yorum:
Yorum Gönder