16 Haziran 2020 Salı

Emevi İslamı

Prof. Dr. Adnan Demircan
Emeviler dönemi en az bilinen ve fakat hakkında en çok söz söylenen dönemlerden biri…
Bu dönem 661-750 yılları arasında yaklaşık doksan yıl sürmüş, iç savaşlarla fetihlerle, kültür ve medeniyetlerin karşılaşmasıyla beslenen tartışmaların yoğun olduğu bir dönem…

Elbette tarih, herkesin ilgi alanına açık, arzu edilirse derinlik kazanılabilecek bir disiplin… Sağlam bir metotla ve önyargılardan kaçınarak ele alınmazsa doğru sonuçlara ulaşmak ise mümkün değil…
Önyargılı yaklaşımlardan nasibini alan dönemlerin başında Emevi dönemi geliyor. Bunun birçok sebebi var elbette… Tarihte şekillenen din algılarının beslendiği kaynakların başında tarihte meydana gelen olaylar geliyor. Bu da Emevi düşmanlığını körükleyebiliyor.
Yanlış değerlendirmelerden biri sık sık dile getirilen “Emevi İslamı” söylemi… Dönemi ve tartışmaları derinlemesine bilen biri bu tanımlamayı yapmaktan kaçınır.
Esasında Emevi İslamı söylemini dillendirenlerin kastettikleri genellikle Sünni İslam anlayışı… Ancak işaret edilen bu anlayış, ülkemizdeki bir takım tarikat yapılanmalarının kendi anlayışlarını meşrulaştırmak için sık sık dile getirdikleri anlayıştan epey farklılık arz ediyor.
Sünni İslam anlayışı gerçekten Emevilerin oluşturduğu bir anlayış mı? Buna “evet” demek mümkün değil. Zira hem mezheplerin şekillenmesinde hem de kurumsallaşmasında Emevilerden çok Abbasiler dönemi etkili… Emevi İslamı diye tanımlanan elimizdeki neredeyse bütün metinler Abbasiler dönemine ait… Emeviler dönemindeki birkaç olaya değinen metinler de Abbasiler döneminde yazılmış.
Eğer Sünni İslam anlayışını Hz. Peygamber döneminden başlayarak Müslümanların tecrübesiyle oluşan İslam yorumlarından biri olarak tanımlarsak Emeviler dönemi de bu sürecin bir parçası olur. Bu kadar…
Şimdi gelelim Emevilere…
Emeviler, Kureyş’in iç iktidar mücadelesinin içinden kazançlı çıkmış bir aile… Zannedildiği gibi Emevilerin hepsi Mekke fethinde Müslüman olmuş değil. Hatta Hz. Peygamber’in Mekke yıllarında Müslüman olan Emevilerin sayısı Haşimilerden fazla… Ancak Allah Elçisi’nin vefatından sonraki yıllarda ortaya çıkan gelişmeler Emevilerin gücünü arttırdı ve nihayet iktidarı ele geçirdiler. O dönemde kim o güce sahip olsaydı benzer şeyler yapardı muhtemelen. Bunu Abbasilerden biliyoruz. Abbasiler, adalet, eşitlik gibi sloganlarla iktidara geldiklerinde iktidarı bir daha ellerinden bırakmamak için bir kısmı meşru olmayan yollar da dâhil olmak üzere hemen her yola başvurdular. Hatta ikinci halife Ebu Cafer Mansur aile içinden iktidarın Muhammed b. Ali soyunda kalması için yakın akrabalarını devre dışı bırakmaktan kaçınmadı.
İktidar tatlı bir şey ve ona nail olan bırakmak istemiyor.
Abbasilerin Irak merkezli olmak üzere beş asır, Mısır merkezli olmak üzere iki buçuk asır halifelikleri devam etti. Gerçi bu sürenin önemli bir kısmında iktidarın gerçek sahibi değillerdi ve iktidarlarını cebren başkalarıyla paylaşmak zorunda kaldılar. Ama onlar da ele geçirdikleri iktidarı güzellikle bırakmaya yanaşmadılar.
Emeviler de benzer bir hanedan… Karşımızda geniş bir hanedan var. Bu hanedanın mensupları arasında görüş ve yaşantı farklılığı olması kaçınılmaz… Mütedeyyin insanlar olduğu gibi dine karşı lakayt olanlar da var. Ama bu sadece Emevilere mahsus değil. İlginçtir, kaynakları karıştırdığımızda Medine’de içki için insanlara had cezası uygulandığına dair birçok örnekle karşılaşıyoruz. Bunların bir kısmı ünlü sahabilerin ahfadı. Hatta Hz. Peygamber’in akrabaları arasında farklı düşünce ve yaşantıya sahip olanlar var.
Eeeviler arasında gelenekçi olanların yanında Mutezile’nin öncüleri sayılan akımlarla ilişkili olanlar mevcut… Tek bir tip ve tek bir anlayış yok.
Peki, bu ailenin bir İslam projesi var mıydı? Bu ancak şimdi akşamdan yatıp sabaha projeyle kalkan birilerinin düşünebileceği bir şey…
Emeviler döneminde dini kurumların tazeliği, İslam dünyasının siyasi sorunları, yayıldığı coğrafya, farklı milletler arasındaki ihtidanın getirdiği imkân ve sorunlar dikkate alındığında bir proje oluşturma mümkün olsa bile bunu gerçekleştirme şansı yok. Bölgeler arasındaki siyasi eğilim farklılıkları çoğunlukla sorun oluşturabilmiş, bazı dönemlerde kontrol altına alınmışsa da çoğu zaman yeni sorunlar üretmiş.
Emevi iktidarı kısa sürede makas değiştirmiş. Aslında tek bir ailenin iktidarından söz ediyormuşuz gibi bir algı varsa da aynı aşiret içinde iki farklı kolun iktidarı söz konusu… Muaviye ve oğlu, bir de sayılacaksa torunu… Bir de Mervan ve ahfadı… Mervan’ın ölümünden yaklaşık altmış yıl sonra torunları birbirlerini öldürdüler. Böyle bir aileden bahsediyoruz. Şimdi bir parti içindeki kavgaları görünce bir hanedan içindeki kavgaları anlıyoruz.
Emevi İslamı iddiasını temellendirmeye çalışanlar, doksan yıllık bir dönemden birkaç anekdota dikkat çekerek bir projeden bahsediyorlar. Oysa bu anekdotların benzerlerini başka görüşler için de gündeme getirmek mümkün…
Şimdi bu durumda neye istinaden Emevi İslamı diye bir tanımlama yapacaksınız?
Bütüncül bir gözle bakarsanız Emevi İslamı diye bir olgudan söz etmek mümkün değil. Emevi ailesine mensup olan bireylerin farklı tercihlerinden bahsetmek mümkün. Hatta aynı kişinin farklı zamanlardaki görüşlerinden de söz edilebilir.
Eğer tarihi çektiğimiz anlık fotoğraflarla okumazsak genellemelerden daha çok kaçınırız. Başka bir ifadeyle, Muaviye her zaman oyun kuran; Hz. Ali, sırma saçlı kara kaşlı değildi… 

2 yorum:

  1. Ellerinize sağlık hocam.Evet, Suçlamalarla hareket etmek doğru değil.Demek ki mesele iktidar fırsatını yakalamak ile ilgilidir ya da fırsatı yakalamaya çalışmaktadır.

    YanıtlaSil
  2. Ahhhh Hocam birde YEZIDIN Kim oldugunu anlatsan Ah Hocam Ah

    YanıtlaSil

Yazarlar