30 Haziran 2020 Salı

Adil Tarihçi

Tarih ilminin ne olduğu, o ilimle iştigal eden tarihçinin de ne ve nasıl olması ve hangi amaçla neyi nasıl araştırması gerektiğine dair ipuçları barındırmaktadır. Tarih ilmi, eğer insan toplumlarının bugününü anlamak ve yarınını inşa etmek bağlamında insan toplumlarının geçmişi ise tarihçi, bugün ve geleceğin tarihi kahramanıdır, bugün ve gelecekte hayatın içinde olandır. Eğer tarihçi, bugün ve gelecekte önemli bir misyon yüklenmemiş, bugün ve geleceğe herhangi bir etkide bulunamıyorsa, bu manada gerçek bir tarihçi sayılamaz, olsa olsa hikayeci olabilir. Zira tarih yazım kategorilerinden hikayeci ve ilmi tarihçilik arasında ancak anlatılanların kaydedilmesi, belgelendirilmesi, doğruluğu ve doğruluk seviyeleri noktasında bir fark bulunmaktadır. Geçmişe yönelik kesin objektif bilgilerin elde edilmesinin önündeki engeller, elde edilen salt bilgilerin her türlü manipülasyona ve tarafgirlik etkilerine açık olması, geçmişin bilgisine sahip olanların sadece bu yüzden artık bir etkilerinin olmadığı düşünüldüğünde ilmi tarihçiliğin ötesinde artık tarih yazan, yazılacak tarihin objesi olabilecek tarihçiler sınıfı kendisini ortaya koymaktadır. Uzun bir dönem genel manada geçmişi hikaye edenler tarihçi diye nitelendirildiler, sonraları onlar tukaka edilip yerlerine ilmi tarihçiler, tarihçi olarak kabul edilmeye başladılar. Bugün ise artık ileride tarihin yazacağı söylem ve eylem içinde olanlar tarihçi olarak kabul edilmeye başlanmıştır.  Yani artık tarih, hikâyeci ve daha çok bilimsel olmanın ötesinde daha çok insani olma eğilimindedir ve olmak zorundadır. İlahi öz sahibi adalet dışındaki adalet çeşitlerinin çok boyutluluğu, artması ve eksilmesi ve bir kısmının şartlar ve diğer arızi durumların değişmesi ile değişebilir olması gibi özellikleri düşünüldüğünde adil tarihçiliğin bugün artık bu şekilde olması gerektiği düşünülebilir.
Yukarıda aktarılanlara ek olarak İslam tarihçisinden ise daha adil bir tarihçilik sergilemesi beklenilmektedir. Zira dünya ve ahiret saadetini vaat eden İslam şeriatı, insan için temel haklardan yani zaruriyatan sayılan can, mal, din, nesil ve aklın korunması ile haciyat ve tahsiniyat babından olan diğer maslahatlarının gerçekleştirilmesini amaç olarak vaz etmiştir. Zaruriyat, haciyat ve tahsiniyat bablarındaki maslahatların tam manasıyla gerçekleşebilmesi ise insanların adalet içinde bir arada yaşamalarına bağlıdır. Bu bağlamda belki de tüm İslam ilim adamları gurupları içinde en çok adil olması gereken İslam tarihçileridir. Zira başta İslam siyasetçi ve İslam hukukçuları olmak üzere tüm guruplar üzerinde en büyük etki sahibi, İslam tarihçileridir.
Akla İslam siyasetçileri ve İslam hukukçularının adaletli olmalarının önemi gelebilir. Bu zahiren ve görünürde olması gerekendir. Onların adil olması elzemdir. Ancak bu kimselerin adil olup olamamalarında İslam tarihçilerinin adil olup olmamalarının büyük tesiri bulunmaktadır.  Zira bu sınıflar, en çok İslam tarihçilerinin sözlerinden ve bu sözleri destekleyen eylemlerinden etkilenirler.
 İslam tarihine bakıldığında siyaset ve hukuk ilişkisi bağlamında şu kategorilerin mevcudiyeti görülebilir: Hukuk bilgisi olan adil siyasetçiler, hukuk bilgisi olmayan adil siyasetçiler, hukuk bilgisi olmayan zalim siyasetçiler ve hukuk bilgisi olan zalim siyasetçiler. Siyasetçilere dair yapılan bu sınıflamada yer alan hukuk bilgisi, hukuka dair az veya çok malumatı ifade etmektedir. Adil nitelendirilmesi ise siyaset ve idarecinin hiçbir zaman zulüm işlemediği manasına gelmemektedir. Aksine bazen haksızlık ve zulüm ondan sudur etse de adalete inanan, onu önceleyen ve gerçekleştirmeye çalışan siyaset ve idareciler için adil sıfatı kullanılmıştır. Zalim ise bazen adaletle davransa da adalete inanmayan, onu öncelemeyen ve uygulamaya çalışmayan siyaset ve idarecileri nitelemektedir. Müslüman siyaset ve idareciler karşısında Müslüman hukukçular ise şöyle bir sınıflandırmaya tabi tutulabilirler: Her daim siyaset ve idarecilerin emrinde olan ve onlar tarafından yönlendirilen hukukçular; ne pahasına olursa olsun hukuk neyi emrediyor ve gerektiriyorsa onu dillendiren ve uygulamaya çalışan hukukçular ve maslahatçı hukukçular. Birinci kısım hukukçular hukukun üstünlüğüne inanmaktan ziyade gücün üstünlüğüne inanmışlardır. İkinci kısımdakiler ise ne pahasına olursa olsun hukukun her zaman üstün tutulması gerektiğine inanmışlardır. Maslahatçı hukukçular ise toplumun veya kendisinin maslahatı için tavır almış ve maslahatlar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya çalışmışlardır. Maslahatçı hukukçuların içinde hukukun üstünlüğüne inananlar bulunduğu gibi siyaset ve idareyi hukuktan üstün görenler de olmuştur.
Adil olmayanları bir tarafa bırakırsak İslam’ın adil tarihçileri, İslam siyasetçilerine siyasetin geçmişini aktarır, onlarla beraber bugünü anlar ve yine onlarla beraber geleceğin siyaset tarihini yazar. Yine İslam’ın adil tarihçisi, İslam hukukçularına hukukun geçmişini aktarır, bugünü onlarla beraber anlar ve geleceğin hukuk tarihini de yine onlarla beraber yazar. Yani bu bağlamda İslam’ın adil tarihçisi diğer birçok alan için olduğu gibi siyaset ve hukuka da bugün ve gelecek için geçmişlerini aktarır. Tarihçi bunu yaparken hem siyaset ve hem de hukukun bir şekilde içinde olur. Yani tarih yazar ve yazar. Kur’an’daki tarihi kıssalar, Hz. Peygamber’in geçmişe dair anlattıkları ve bu meyandaki fiilleri o günün adil tarihçilik anlayışını göstermektedir. Bugünün adil İslam tarihçiliği ise İslam’ın tüm geçmiş serüvenini idrak etmekle, bununla daha çok hayatın içinde olmakla, bugünü daha iyi okumakla, söz ve sözleri destekleyen eylemler ile geleceğin daha adil bir dünya olmasına çabalamakla ancak mümkün olabilir. Geçmişte başta İslam yöneticilerine ve hukukçularına nasihatler eden, onları uyaran, onların iyi işlerinde onlara yardım eden, onların kötü icraatlerini eleştirenler, aslında o günün İslam’ın adil tarihçileri idiler. Zira tüm bu söz ve eylemlerinde, geçmişten hareket etmiş, o günü anlamaya çalışmış ve geleceği daha adil bir şekilde inşa etmeyi amaçlamışlardır. Onlar bu şekilde hareket ederek geleceğin tarihi şahsiyetleri arasında yerlerini almışlardır.


0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar