17 Kasım 2023 Cuma

Siyer İlminin Öncüleri: Vehb b. Münebbih


SİYER İLMİNİN ÖNCÜLERİ: VEHB B. MÜNEBBİH

Prof. Dr. Adem APAK

GİRİŞ

İlk siyer çalışmaları esas olarak sahâbe nesliyle başlar. Fakat onlar bu konuda müstakil kitap yazmamışlar, sadece ulaştıkları bilgileri bir taraftan düzensiz bir şekilde kaydederken diğer taraftan da kendilerinde bulunanı sonraki kuşağa şifahi olarak nakletmişlerdir. Bu sebeple siyer ve meğâzîye ait ilk eserleri yazmak Müslümanların ikinci nesli olan Tâbiûna nasip olmuştur. Nitekim onlar da Hz. Peygamber (sav) zamanına ait bazı yazılı vesikalar yanında ashâbdan kendilerine sözlü gelenekle intikal eden haberleri hem nakletmeye hem de kronolojik esasa göre yazmaya başlamışlardır. Bu tür telif faaliyeti hicretin birinci asrında süratli bir gelişme göstermiş, bilhassa Emevîlerin sonu ile Abbâsîlerin başında ilk büyük siyer eserleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Siyer alanında zikri geçen dönemin en mühim simaları ise Ebân b. Osman, Urve b. Zübeyr, Şurahbil b. Sa’d ile Vehb b. Münenbbih’tir. Vehb aynı zamanda İslâm öncesi haberlerin rivayetiyle meşgul olanlar arasında da yer alır ki bu konuda kendisiyle birlikte öne çıkanlar ise Ubeyd b. Şeriyye, Muhammed b. Sâib el-Kelbî, Ka’bu’l-Ahbâr’dır. Adı geçen âlimler eski hikâyeleri ve hurafeleri rivayet etmekle birlikte Yahûdî efsanelerini de nakletmişlerdir. Dolayısıyla onlar İslâm’daki İsrâiliyâtın da kaynakları kabul edilirler.[1]

A.  HAYATI

Ebû Abdullah olarak künyelenen Vehb b. Münebbih b. Kâmil b. Sîc b. Zîkibâr[2] hicretin 34. (654-55) yılında Hz. Osman’ın halifeliği döneminde Yemen topraklarında San‘a yakınlarındaki Zimâr’da doğdu. Fars asıllı olan babası Horasan’ın Herat şehrindendir. İran Kisrâsı tarafından bu şehirden sürgüne gönderilenlerden[3]  veya Yemen’i işgal etmiş bulunan Habeşlilere karşı yerli halka yardım etmeleri için Yemen’e yollanan ve buraya yerleşen Fars askerlerin çocuklarındandır. Bu çocuklar daha sonra Ebnâ olarak isimlendirilmiş ve Yemen siyasetinde büyük etkinlik göstermişlerdir. Yemen’deki kültür ve siyaset gücünü elinde bulunduran bu topluluk zamanla Araplaşmıştır. Yerli Arap kabileleriyle Ebnâ arasında özellikle İran nüfuzunun azalmaya başladığı sıralarda bazı mücadeleler olmuştur.[4] Vehb b. Münebbih babası Farslı annesi Arap olan Ebnâ grubuna mensup olarak dünyaya gelmiştir. Zehebî onun hakkında şöyle bir açıklamada bulunur: “Vehb’in babası Münebbih, Herat’tan Kisrâ zamanında ayrılmış, Nebî (sav) zamanında Müslüman olmuştur”.[5]

Vehb’in annesi Arapların Kahtânî koluna mensup kabilelerden Himyerî soyundan gelir. Vehb’in Hemmâm, Ma‘kıl, Abdullah, Mesleme (veya Ömer) ve Gaylân adlı beş erkek kardeşi vardır.[6] Kendisinden daha büyük olan kardeşi Hemmâm, Ebû Hüreyre’den rivayette bulunmuş ve Vehb’den önce ölmüştür.[7] Vehb b. Münebbih Yemen’de dünyaya gelmiş olmasına ve burada yaşamasına rağmen asıl vatanı ve baba yurdu olan Herat’la ilişkisini kesmemiş, sık sık burayı ziyaret etmiştir.[8]

Yahûdî kaynaklı rivayetleri çok iyi bilmesi onun yahûdî asıllı olduğunu hatıra getirse de kendisi Yahûdî değildir. Bununla birlikte Arap teliflerinde yaygın olarak bulunan İsrâiliyâttın çoğu kendisine nisbet edilir. Vehb, sahâbeden Abdullah b. Abbâs, Abdullah b. Ömer, Câbir b. Abdullah, Enes b. Mâlik, Ebû Saîd el-Hudrî ve Nu‘mân b. Beşîr’den hadis rivayet etmiştir. Tâbiînden Tâvûs b. Keysân, kardeşi Hemmâm, Ebû Halîfe el-Basrî, aynı zamanda talebesi olan Amr b. Dînâr ve Amr b. Şuayb gibi isimlerden rivayette bulunmuş, kendisinden ise oğulları Abdullah ve Abdurrahman, kardeşi Ma‘kıl’in oğulları Abdüssamed ve Akīl, torunları İdrîs b. Sinân ve Bekkâr b. Abdullah, ayrıca Amr b. Dînâr, Dâvûd b. Kays es-San‘ânî, Rebîa b. Ebû Abdurrahman gibi isimlerin rivayetleri vardır.[9]

Emevî halifesi Ömer b. Abdülazîz’in Yemen valisi Urve b. Muhammed b. Atıyye döneminde San‘a kadılığı yapan Vehb[10] hayatının son yıllarında Vali Yûsuf b. Ömer es-Sekafî tarafından hapsedilmiş ve işkenceye mâruz kalmıştır. Onun vali tarafından hapsedilip işkence görmesinde kader konusundaki görüşlerinin etkin olduğu ileri sürülür. Vali Yemen idaresini üstlendiği zaman Vehb b. Münebbih’i dövdürmüştür.[11] Nitekim onun ölümü yediği bu dayaklara bağlanmıştır. Nitekim bu konuda Ebu’s-Saydâ “Bu habis Yûsuf’un, Vehb b. Münebbih’i dövdürerek öldürdüğüne şahidim” demiştir.[12] 

Vehb b. Münebbih’in vefat tarihi hakkında kaynaklarda farklı bilgiler bulunmaktadır. Nitekim onun ölüm tarihi olarak hicri 110, 111, 113, 114 ve 116 yılları verilir. Bununla birlikte onun Hicretin 113 veya 114. yılında (m.731-732) yıllarında vefat ettiği bilgisi daha makbuldür. İbn Sa’d, onun Hişam b. Abdülmelik zamanında San’a’da öldüğünü zikreder.[13] Bazı kaynaklarda ise onun gördüğü işkence yüzünden öldüğü belirtilmektedir.[14] Kabrinin ise Busrâ’nın batısında Asem denilen köyde olduğu zikredilir.[15]

B.  İLMÎ ŞAHSİYETİ ve METODU

Vehb b. Münebbih’in ilim dünyasında şöhret kazanmasında zengin ilmî ve kültürel birikiminin büyük rolü vardır. İlk yazılı hadis metinlerinden eṣ-Ṣaḥîfetü’ṣ-ṣaḥîḥa adlı mecmuanın sahibi olan kardeşi Hemmâm hadis rivayetiyle tanınırken[16], Vehb ise daha ziyade kadîm tarih ile meşgul olmuştur. Onun tarih konusundaki ilgi alanları ise özellikle peygamberler tarihi ve İsrâilî haberlerdir. Nitekim Tevrat’dan ve İsrailoğulları’na ait kitaplardan pek çoğunu okumuştur. İbn Sa’d’da ondan şöyle bir rivayet aktarılır: “92 kitap okudum. Bu kitapların hepsi gökyüzünden indirilmiştir. Bu kitapların 72 tanesi kiliselerde ve insanların elinde bulunmaktadır. Bunların 20 tanesini az insan bilmektedir. Bu kitaplardı bulduğum şudur: Kim arzulardan bir şeyi nefsine eklerse, kafir olur”, “Ben otuz peygambere inan otuz kitabı okudum”. [17]

Kur’ân’a ve diğer ilâhî kitaplara vukufiyeti Kur’ân ve hadislerde geçmiş ümmetler hakkında verilen sınırlı bilgilerin ayrıntılarına dair rivayetleri elde etmesi, ayrıca Yunan, Süryânî ve Himyerî dillerini iyi bilmesi hiç kimsenin okuyamadığı kadim metinleri okuyabilmiş olması[18] kendisine ilim aleminde haklı bir şöhret kazandırmıştır. Onun eski kitabelerdeki maharetine dair Mes’ûdî şöyle bir rivayette bulunur: “Dımeşk Mescidi’nin duvarında Yunanca yazılmış bulunan bir taş levha vardı. Ehl-i Kitap’tan bir topluluğa bu yazıyı okumaları istendi. Ancak hiçbiri yazıyı okuyamadılar. Bunun üzerine kitabe Vehb b. Münebbih’e götürülürdü. Vehb bu kitabenin Dâvûd oğlu Süleyman zamanında yazıldığını söyledikten sonra üzerindeki metni şu şekilde çevirdi: “Allah’ın adıyla. Ey Âdemoğlu, azıcık ecelinden arta kalanı görseydin, uzun emelinde arta kalan için zühde çekilirdin. İsteklerinden ve oyunlarından vazgeçerdin. Ayağın seni kaydırıp ailen seni teslim ettiği zaman, sevgilin senden ayrıldığı zaman, yakının seni uğurladığı zaman, sen ayağını sadece pişmanlığa atarsın. Sonra çağırır durursun. Cevap veren olmaz, ailene dönemezsin, amelinde artma olmaz. Bu yüzden ölümden önce hayatı, yok olmadan ve bir şey yapamaz halde senden alınmadan, seninle işin arasına girmede önce gücü fırsat bil. Dâvûd oğlu Süleyman zamanında yazıldı”.[19]

Vehb b. Münebbih’in İsrâiliyât alanındaki bilgisinin diğer İsrâlî bilgilerin kaynaklarından olan Kâ‘b el-Ahbâr ve Abdullah b. Selâm’dan ileride olduğunu söylediği nakledilmektedir.[20] Kendisi müktesebatı sayesinde bilhassa İsrâiliyat’ın konusunda en önemli kaynaklardan kabul edilir.[21] Nitekim Zehebî onun hakkında: “ Onun müsned rivayeti azdır. İlminin büyük bir kısmı İsrâiliyât konusundandır” değerlendirmesinde bulunmuştur.[22]

Vehb b. Münebbih, özellikle Yemen ve eski Arap kavimleri hakkında detaylı bilgiler verir. Bilhassa Necran Hıristiyanları ve Zû Nuvâs’ın onlara işkence etmesiyle ilgili rivayetleri onun Hıristiyan kaynaklarından veya Necran hadisesiyle ilgili haberleri duyan kişilerden alıntı yaptığını gösterir. Bu kaynaklar vesilesiyle veya Hıristiyanlarla olan irtibatı neticesinde Mesih’in doğumu ve hayatı gibi konularda geniş bilgiler elde etmiştir. Vehb’in eski Yemen kralları ve eski Araplar hakkında rivayet ettikleri bilgiler ise büyük oranda kıssalardan ibarettir. Onun zikredilenler dışında Araplar hakkında tarih bilgisi niteliğinde olan malumatı son derece kısıtlıdır. Nitekim onun rivayetlerinde Kuzey ve Orta Arabistan’da meskûn Hîre, Necid ve Gassânî Arapları hakkında bilgiler bulunmaz. Dolayısıyla Vehb bu konuda Ubeyd b. Şeriyye gibi hikâyeciler tabakasından olup haber ravileri seviyesine ulaşamaz. Belki de kendisini genel tarih ve Arapların tarihi konusunda zayıf bulduğu için kimsenin ilgilenmediği bir alana meylederek bu alanlarda rağbet gören kimse haline gelmiştir. Binaenaleyh tarihçiler arasında onu aranır kılan hususiyeti İsrâilî hikayeler ile Kur’ân’da zikri geçen geçmiş kavimlerle ilgili malumatıdır.[23]

Yaşadığı dönemde Tevrat ve Talmut çalışmalarını öğrenmek isteyen âlimlerin Vehb b. Münebbih’in rivayetlerinden istifade etmeleri mümkündür. Zira Vehb’in kendi diliyle aktardığı rivayetler Tevrat ve diğer kutsal kitaplardan alınmış metinlerin tercümeleridir. Tevrat, Talmut, Mişna ve Yahudilerin diğer kitaplarındaki metinlerle karşılaştırdığımızda bunların gerçekten o kitapların doğru yapılmış tercümeleri olduğu tespit edilirse bu kitapların bölümlerinin en eski örneklerini elde etmiş olacağız. Bu da onlardan da eski tercümelere rehberlik ederek o dönem Araplarının kültürlerini öğrenmede belki bize yardımcı olacaktır.[24]

Ebü’l-Hasan el-İclî, Ebû Zür‘a er-Râzî, Nesâî ve İbn Hibbân gibi âlimlerden Vehb’in sika bir râvi olduğu nakledilmiştir.[25] Kaldı ki Rivayetlerinin Kütüb-i Sitte’de yer alması Vehb’in sika kabul edildiğinin önemli bir delilidir. Ahmed b. Hanbel onun hakkında “Kendisi Ebnâü’l-Furs’tan şerefli bir kişi idi. Yemen ehlinden kimin Zî veya kimin Zû unvanı varsa o şereflidir”[26] derken, İclî, Ebû Zür’a ve Nesâî onun sika olduğunu beyan etmişlerdir.[27]

Kütüb-i Sitte’deki rivayetlerinin hiçbiri esas alanı olan kadîm tarihle veya peygamber kıssalarıyla alâkalı değildir. Onun tarih ve peygamber kıssalarıyla ilgili rivayetleri ise bilhassa Abdürrezzâk es-San‘ânî ile İbn Ebû Şeybe’nin musannefleri, İbn Kuteybe’nin el-Maʿârif’i ve ʿUyûnü’l-Aḫbâr’ı, Ebû Nuaym’ın Ḥilye’si gibi eserlerde ve İbn Kesîr’in el-Bidâye’si gibi tarih kitaplarında bulunmaktadır.

Yukarıda zikredildiği gibi ulemânın ekseriyetinin Vehb hakkındaki olumlu görüşlerine katılmadığını söyleyen M. Reşîd Rızâ, onun rivayetler veya teşeyyu‘ doktrini aracılığıyla İslâm’ı içeriden yıkmaya çalışan Farslılar’la iş birliği içine girdiğini ileri sürmüştür.[28] Benzer şekilde Vehb b. Münebbih aracılığıyla birçok İsrâilî rivayetin tefsir kitaplarına girdiğini, ancak bunların bizzat Vehb tarafından uydurulduğu düşüncesini benimsemediğini söyleyen Muhammed b. Muhammed Ebû Şehbe de İsrâiliyat’ın nakline aracılık etmesi yüzünden Vehb’in eleştirilebileceğini belirtmiştir.[29]

Vehb b. Münebbih’in sayıları yetmiş ile doksan üç arasında değişen kutsal metinleri okuduğunu söylediği zikredilmektedir.[30] Bu sayı abartılı olmakla birlikte kendisinin önceki kitaplara vukufiyetini göstermesi bakımından önemlidir. Onun geçmiş peygamberler ve ümmetler hakkındaki bilgisinin bir kısmını bu metinlerden bir kısmını da yahudi ve hıristiyan âlimleriyle teması sayesinde elde ettiği belirtilir.[31]

Vehb b. Münebbih, erken devrin önemli tartışma konularından biri olan kader meselesiyle de ilgilenmiş, bir dönem kaderi inkâr eden anlayışı benimseyip bu konuda Kitâbü’l-Ḳader adıyla bir eser kaleme almış[32], ancak kutsal kitapları okuduktan sonra bu görüşünden vazgeçerek pişmanlığını dile getirmiştir.[33]

C.  ESERLERİ.

1. Meğazî Resûlillâh. Eserin 228 (843) yılında istinsah edildiği söylenen ve Heidelberg’de bulunan bir parçası Raif Georges Khoury tarafından Almanca çevirisiyle birlikte neşredilmiş, M. J. Kister bu neşirdeki eksiklik ve yanlışlıklarla ilgili bir makale yazmıştır. [34] İki bölümden oluşan bu parçanın ilk bölümünde Hz. Peygamber’in Akabe buluşması, müşriklerin Dârünnedve toplantıları ve hicret, ikinci bölümünde Hz. Ali’nin bir seriyyesi hakkında bilgiler yer almaktadır. Bununla birlikte İbn İshâk, Vâkıdî, İbn Sa’d, Taberî gibi tarihçiler onun eserini hiçbir yerde kaynak olarak göstermemişlerdir.[35]

2. Kitâbü’l-Mülûki’l-mütevvece min Ḥimyer ve aḫbârihim ve ḳıṣaṣıhim ve ḳubûrihim ve eşʿârihim. Yemen tarihine ilişkin efsanevî halk hikâyeleriyle Tevrat ve İncil’den alınmış rivayetlerden meydana gelen eser kısa bir dünya tarihini de ihtiva eder. Vehb’in soyundan gelen İbn Hişâm’a nisbetle neşredilen Kitâbü’t-Tîcân fî mülûki Ḥimyer’in (nşr. Fritz Krenkow, Haydarâbâd 1347; nşr. Abdülazîz el-Mekālih, San‘a 1979, 2008; Kahire 1996) önemli bir kısmı Vehb’den aktarılan rivayetlerden teşekkül ettiğine göre bu iki eserin aynı metin olduğu yahut İbn Hişâm’ın Vehb’in eserinden büyük oranda faydalandığı ileri sürülebilir. Bu kitapta eski Yemen krallarının haberleri ele alınmıştır. Görünen o ki, Hindistan’da basılan ve İbn Hişâm’ın rivayetiyle gelen Kitâbü’t-Tîcân fî mülûki Ḥimyer kitabı onun eserine dayanmaktadır. Bu kitabın içinde eski Yemen krallarına ve başka kavimlere ait pek çok şiir ve kaside mevcuttur. Kitapta bu anlamda İsrailiyat, Yemenlilerin hikayeleri ve başka haberler birbirine girmiş halde bulunur. Ayrıca Tevrat’tan alınma İbranice teleffuz edilen ve bizzat metniyle nakledilen bazı isimler de geçmektedir. Bu durum insanı söz konusu bilgilerin Yahûdî kaynaklardan alındığı zannına sevk etmektedir. Kitapta geçen diğer rivayetler ise genelde basit bilgilerden oluşmakta olup bu kitapta İbnü’l-Kelbî ve ondan sonra yaşayan Hemdânî’nin kitaplarında görülen derinliği bulmak mümkün değildir.[36]

3. Kitâbü’l-İsrâʾîliyyât. Mitolojik unsurları tarihsel materyaller diye kabul ettiği ileri sürülen Vehb b. Münebbih, bu eserinde geçmiş ümmetlere dair Kur’ân âyetlerini açıklarken Eski Ahid’de yer alan mitolojik unsurlardan ve hikâyelerden yararlanmıştır. Ayrıca bu eserinde Kâ‘b el-Ahbâr ve Abdullah b. Selâm’a dayandırılan rivayetleri de toplamış, kutsal metinlerden yararlanarak bunlara başka hikâyeler de eklemiştir.

4. Kitâbü’l-Mübtedeʾ (ve ḳıṣaṣü’l-enbiyâʾ). Bazı kaynaklarda Ḳıṣaṣü’l-enbiyâʾ adıyla geçen eser kısas-ı enbiyâ türünün ilk örneklerinden sayılır. Onun bu eserinde bir kısım rivayetler gerek tarih gerekse tefsir eserleri vasıtasıyla bizlere kadar ulaşmıştır. Nitekim İbn Hacer bu eserden doğrudan alıntı yapmıştır.[37]

5. Tefsîrü’l-Ḳurʾân. Zümer sûresinden Vâkıa sûresine kadar olan âyetleri tefsir ettiği zikredilen eserin bir nüshası Hindistan’da (Salar Jang Ktp., nr. 391) bulunmaktadır.

Bunların dışında Vehb’e nisbet edilen diğer eserler şunlardır: Zebûr-i Dâvûd Tercemetü Vehb b. Münebbih, Mevʿiẓa, Ḥikmetü Vehb b. Münebbih, Ḥikmetü Luḳmân, Fütûḥü Vehb b. Münebbih, Ḳıṣaṣü’l-aḫyâr (aḫbâr), Vehb’e izâfe edilen Ḥadîs̱ü Dâvûd (nşr. R. G. Khoury, Wiesbaden 1972) ile biri Hz. Peygamber’in sîreti (nşr. R. G. Khoury, el-Meşriḳ, LXIV/4-5 [Beyrut 1970], s. 592-614) diğeri astrolojiyle (nşr. R. G. Khoury, Arabica, XIX [Leiden 1972], s. 139-144) ilgili iki risâlenin ona aidiyeti şüphelidir.[38] 

 

  

KAYNAKLAR

·        Buhârî. et-Târîhu’l-kebîr. 8 cilt, (thk. Seyyid Hâşim en-Nedvî), Dâru’l-Fikr, Beyrut:ts.

·        Cevad Ali. el-Mufassal fî târihi’l-Arab kable’l-İslâm.10 cilt Beyrut:1993.

·        Fayda Mustafa. “Ebnâ”, Türkiye Diyanet İslam Ansiklopedisi 10:78-79. Ankara: TDV Yayınları, 1994.

·        Hatiboğlu İbrahim-Birışık Abdülhamit. “İsrâliyât”, Türkiye Diyanet İslam Ansiklopedisi 23:199-202. Ankara: TDV Yayınları, 2001.

·        Hizmetli Sabri. İslâm Tarihçiliği Üzerine, Ankara: 1991.

·        Horovitz Josef. “Vehb b. Münebbih”, İslam Ansiklopedisi, 8:261.

·        Horovitz Josef. İslâmî Tarihçiliğin Doğuşu, (çev. Ramazan Altınay-Ramazan Özmen), Ankara: 2002.

·        İbn Hacer. Tehẕîbü’t-tehẕîb, 12 cilt, Haydarabad: 1325-1327.

·        İbn Hacer. el-İsâbe fî temyîzi’s-sahâbe, 8 cilt, thk. Ali Muhammed el-Becâvî, Beyrut: 1992.

·        İbn Kesîr. el-Bidâye ve’n-nihâye, 14 cilt, Dâru’l-Ma’rife, Beyrut: 1998.

·        İbn Kuteybe. el-Maʿârif, (nşr. Servet Ukkâşe), Kahire: 1981.

·        İbn Sa’d. et-Tabakât, 8 cilt, Beyrut: ts, (Dâru Sâdır).

·        Kister, M. J. “On the Papyrus of Wahb b. Munabbih”, BSOAS, XXXVII (1974), s. 545-571.

·        M. Ebû Şehbe. el-İsrâʾîliyyât ve’l-mevżûʿât fî kütübi’t-tefsîr, Beyrut: 2005.

·        Mes’ûdî. Mürûcü’z-Zeheb, (thk. Muhammed Muhyiddin Abdülhamid), 4 cilt, Mısır: 1964.

·        Mizzî, Tehẕîbü’l-Kemâl fî Esmâi’r-Ricâl, (nşr. Beşşâr Avvâd Ma’rûf), 35 cilt, Beyrut: 1403-13/1982-92.

·        Öz Şaban. İlk Siyer Kaynakları ve Müellifleri, İstanbul: 2008.

·        Özafşar M. Emin-Mahmut Demir. “Vehb b. Münebbih”, Türkiye Diyanet İslam Ansiklopedisi 42:608-610. Ankara: TDV Yayınları, 2012.

·        Reşîd Rızâ. Tefsîrü’l-Menâr, 12 cilt, Kahire: 1353-54; Beyrut: ts. (Dâru’l-Ma’rife), IX, 44.

·        Sandıkçı Kemal. “Hemmâm b. Münebbih”, Türkiye Diyanet İslam Ansiklopedisi 17: 89. Ankara: TDV Yayınları, 1998.

·        Şeşen Ramazan. Müslümanlarda Tarih-Coğrafya Yazıclığı, İstanbul:1998.

·        Zehebî. Siyeru A’lâmi’n-nübelâ, (thk. Şuayb Arnavud), 23 cilt Beyrut:1985.

 

 

 

 



[1]    Cevad Ali, el-Mufassal fî târihi’l-Arab kable’l-İslâm, 1:83.

[2]    Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr, I-VIII, (thk. Seyyid Hâşim en-Nedvî), Dâru’l-Fikr, Beyrut: ts., 8:164.

[3]    Zehebî, Siyeru a’lâmi’n-nübelâ, (thk. Şuayb Arnavud), Beyrut:1985, 4:544-546.

[4]    Mustafa Fayda, “Ebnâ”, Türkiye Diyanet İslam Ansiklopedisi (Ankara: TDV Yayınları, 1994), 10:78-79.

[5]    Zehebî, Siyeru a’lâm, 4:545-546.

[6]    İbn Kuteybe, el-Maʿârif, (nşr. Servet Ukkâşe), Kahire: 1981, 459; Zehebî, Siyeru a’lâm, 4:545.

[7]    İbn Sa’d, et-Tabakât, Beyrut: ts, (Dâru Sâdır), 5: 544; Zehebî, Siyeru a’lâm, 5:311.

[8]    Mizzî, Tehẕîbü’l-kemâl fî Esmâi’r-Ricâl, (nşr. Beşşâr Avvâd Ma’rûf), I-XXXV, Beyrut: 1403-13/1982-92, 31:143.

[9]    Zehebî, Siyeru a’lâm, 4: 545. Bu konuda bk. Şaban Öz, İlk Siyer Kaynakları ve Müellifleri, İstanbul: 2008, 109-110.

[10] Mizzî, Tehẕîbü’l-kemâl 31:142; Zehebî, Siyeru A’lâm, 1:545.

[11] Zehebî, Siyeru a’lâm 4:556.

[12] Mizzî, Tehẕîbü’l-kemâl, 31:161.

[13] İbn Sa’d, et-Tabakât, 5:543.

[14] İbn Hacer, Tehẕîbü’t-tehẕîb, Haydarabad: 1325-1327, 11:168.

[15] İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-nihâye, Dâru’l-Ma’rife, Beyrut: 1998, 9:323.

[16] Kemal Sandıkçı, “Hemmâm b. Münebbih”, Türkiye Diyanet İslam Ansiklopedisi (Ankara: TDV Yayınları, 1998), 17:189.

[17] İbn Sa’d, et-Tabakât, 5:543.

[18] Cevâd Ali, el-Mufassal, 1:84. Ayrıca bk. Josef Horovitz, “Vehb b. Münebbih”, İslam Ansiklopedisi, 8:261.

[19] Mes’ûdî, Mürûcü’z-Zeheb, (thk. Muhammed Muhyiddin Abdülhamid), Mısır: 1964, 3:166.

[20] Zehebî, Sireyu a’lâm, 4:546.

[21] Bu konuda bk. İbrahim Hatiboğlu-Abdülhamit Birışık, Abdülhamit, “İsrâliyât”, Türkiye Diyanet İslam Ansiklopedisi (Ankara: TDV Yayınları, 2001), 23:199-202.

[22] Zehebî, Sireyu a’lâm, 4:545.

[23] Cevad Ali, el-Mufassal, 1:85-86. Vehb b. Münebbih’in metodu hakkında bk. Öz,Şaban, İlk Siyer Kaynakları ve Müellifleri, 113.

[24] Cevad Ali, el-Mufassal, 1:87.

[25] Mizzî, Tehẕîbü’l-kemâl, 31:142.

[26] Mizzî, Tehẕîbü’l-kemâl, 31:142.

[27] Zehebî, Siyeru a’lâm, 1:545.

[28] Reşîd Rızâ, Tefsîrü’l-Menâr, Kahire: 1353-54; Beyrut: ts. (Dâru’l-Ma’rife), 9:44.

[29] M. Ebû Şehbe, el-İsrâʾîliyyât ve’l-mevżûʿât fî kütübi’t-tefsîr, Beyrut 2005, 105.

[30] İbn Kuteybe, el-Maʿârif, 459.

[31] Cevâd Ali, el-Mufassal, 1:85-86.

[32] Zehebî, Siyeru a’lâm, 4:548.

[33] Mizzî, Tehẕîbü’l-kemâl,31:147. 

[34] M. J. Kister, “On the Papyrus of Wahb b. Munabbih”, BSOAS, XXXVII (1974), 556.

[35] Horovitz, Josef, “Vehb b. Münebbih”, 8:261.

[36] Cevad Ali, el-Mufassal, 1:186-187.

[37] İbn Hacer, el-İsâbe fî temyîzi’s-sahâbe,, thk. Ali Muhammed el-Becâvî), Beyrut: 1992, 2:290.

[38] Bu konuda bk. Ramazan Şeşen, Müslümanlarda Tarih-Coğrafya Yazıclığı, İstanbul 1998, 23; Sabri Hizmetli, İslâm Tarihçiliği Üzerine, Ankara: 1991, 115-116; Josef Horovitz, İslâmî Tarihçiliğin Doğuşu, (çev. Ramazan Altınay-Ramazan Özmen), Ankara: 2002, 121-122; Öz, İlk Siyer Kaynakları ve Müellifleri, 110-113; M. Emin Özavşar-Mahmut Demir, “Vehb b. Münebbih”, Türkiye Diyanet İslam Ansiklopedisi (Ankara: TDV Yayınları, 2012), 42:608-610.


 

0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar