FİRAVUN KİM?
YAHUDİLER
NEREYE DÜŞTÜ?
MAZLUM GAZZE BİR MUSA MI BEKLİYOR?
Cağfer
KARADAŞ
فَاَتْبَعُوهُمْ مُشْرِقٖينَ
فَلَمَّا تَـرَٓاءَ الْجَمْعَانِ قَالَ اَصْحَابُ مُوسٰٓى اِنَّا
لَمُدْرَكُونَۚ
قَالَ كَلَّاۚ اِنَّ مَعِيَ رَبّٖي سَيَهْدٖينِ
Nihayet Firavun ve askerleri onlara yaklaştılar. Her iki topluluk birbirini gördüğünde Mûsâ’nın yanındaki mazlumlar, “Eyvah bize yetiştiler!” diye çaresizce feryat ettiler. Mûsâ, “Hayır! Eminim ki rabbim benimledir, bana bir çıkış yolu gösterecektir” dedi. (Şuara 26/60-62)
ZALİM FİRAVUN, MAZLUM YAHUDİLER VE MUSA
Firavun yıllarca baskı kurduğu Yahudilerin, yetmiyormuş gibi,
erkeklerini katletmiş, kadınlarını köle edinmişti. Daha da yetmemiş gibi yeni
doğan çocuklarını katletmeye başlamıştı. İşte Musa bu katliamdan kurtulan yegâne
çocuktu. Annenin kalbine indirilen ilahî ilham ile çocuk bir beşik içinde nehre
bırakılmış, Firavunun sarayına ulaşmıştı.
Firavun böylece iktidarını bitirecek, zulmüne son verecek ve mazlum
Yahudileri elinden kurtaracak Musa’yı kucağında ve sarayında beslemiş ve
büyütmüştü.
Musa büyüdü, aklı erdi, gücü yerine geldi, zulmü fark etti, haksızlığa
başkaldırdı, Firavun tarafından takip edildi, oradan uzaklaştı, gurbette pişti,
evlendi ve aile kurdu… Hâsılı insan olmanın bütün aşamalarını gördü ve yaşadı. Bir
gün Rabbin’den emir geldi: “Git, Firavuna emrimi bildir, zulmettiği kullarımı
bıraksın!” Emir büyük yerdendi. Kardeşini yanına aldı ve gitti.
Firavun onun nazikçe ikazlarını dinlemek yerine, baskılarını daha
da artırdı. Kibri gurunu besledi ve haykırdı: “En büyük rab benim!”
Azgın Firavunun zulmünün, eziyetinin ve işkencesinin sınırı aştığı
gün Yüce Allah’ın mazlum kullarını bu zalimin elinden kurtarması emri geldi.
Hep birlikte yola koyuldular.
Firavun durur mu? Derhal askerlerini topladı, peşlerine düştü ve
denizin kenarında onları kıstırdı.
Yahudiler korktular, feryad u figanı ettiler. Nasıl etmesinler ki,
önlerinde engin deniz, arkalarında azgın ve zalim Firavun ve ordusu. Ya kılıç
darbesi ya da denizde boğulma.
Hz. Musa sakin, sabırlı ama kararlı. Çünkü kendisine vaatte
bulunanın rahmet, kudret ve adalet sahibi Yüce Allah olduğu bilgisi ve
bilincinde. “Hayır!” diye haykırdı. “Rabbim benimledir ve o bize bir çıkış yolu
gösterecektir.”
Öyle de oldu. Yüce Allah’ın izni ve emriyle deniz açıldı, Hz. Musa
ve mazlumlar geçti, ardından deniz kapandı, azgın Firavun ve askerleri
boğuldular, helak olup gittiler. Aslında onların insanlıkları içlerinde
biriktirdikleri kin ve nefret denizinde zaten boğulmuştu. Şimdi ise her sabah
ve akşam hak ettikleri ve kendi elleriyle hazırladıkları çetin azaba uğrayıp
duracaklardı.
ZALİM NETANYAHU, YANINDA YAHUDİLER, ARKALARINDA EMPERYALİSTLER VE DENİZİN
KIYISINDA KISTIRILMIŞ YALNIZ VE MAZLUM GAZZELİLER
Şimdilerde Gazze, denizin kenarında.
İki buçuk milyon mazlum onun bağrında. Önlerinde engin deniz, arkalarında zalim
ve azgın Netenyahu, Yahudiler ve destekçileri…
Ne kadar garip değil mi? Şimdi söyleyin, Firavun kim ve Yahudiler
nereye düştü?
Bu çağdaş Firavun ve askerleri çocuk, kadın, yaşlı, sivil demeden deniz
kenarında kıstırdıkları mazlumların üzerlerine ateş yağdırıyorlar, öldürmeye
adeta ant içmişler, gözlerini kan bürümüş, insanlıklarını yitirmişler,
vahşilikte dibe vurmuşlar...
Gazze ise adeta ashâbü’l-uhdûd kuyusu. Bu sefer ateş altlarında
değil, üzerlerine yağdırılıyor.
Ne diyor baş zalim çağdaş Firavun: “Yeşeya’nın kehanetini
gerçekleştireceğim!”
Firavun ne demişti: “En büyük rab benim!”
Birisi kendisini zalim rab ilan etmiş,
öteki rabbini zalim ilan ediyor.
Bu sahnede bir tek Musa eksik?
Musa da o topraklardan çıkacak belki. Çağdaş Firavunun öldüremediği
çocuklardan biri ya da hepsi olarak.
Kim bilir?
Belki de çıktı.
17 Rebiulahir
1445 / 1 Kasım 2023
0 yorum:
Yorum Gönder