DEPREMDEN KORUNMA VE KURTULUŞ: SAĞLAM
BİNA SAĞLAM İMAN
Prof. Dr. Cağfer KARADAŞ
أعوذ
بالله، بسم الله...
اِذَا زُلْزِلَتِ الْاَرْضُ زِلْزَالَهَاۙ، ...
“Yer dehşetli bir sarsıntıyla sarsıldığında …”
İki tür deprem vardır. Birincisi dünyada cari olan doğal depremler.
İkincisi ise kıyamet depremi.
Yüce Allah’ın evrene koyduğu âdetullah denilen kanunlar
çerçevesinde dünyada birçok doğal olay meydana gelmektedir. Bu olayların bir
kısmı insana fayda sağlarken, iyilik ve güzellikler sunarken bir kısmı ise
zarar verir, istenmeyen sonuçlar doğurur, felaketlere yol açar. Sel, yangın, fırtına
ve deprem bunlar arasındadır.
Sık aralıklarla olmadığı ve olduğunda da büyük yıkımlara neden
olduğu için deprem, insanı en çok etkileyendir. Bu yüzden insanlar depreme
karşı çoğu zaman hazırlıksız yakalanmaktadırlar. Bu da büyük can kayıplarına
yol açmanın yanında yaşayanlara yönelik de altından kalkılması zor psikolojik
sarsıntı ve maddi kayıpların oluşmasına neden olmaktadır.
Çok boyutlu büyük yıkım meydana getirmesi dolayısıyla depremler
adeta bir takvim başlangıcı gibi zihinlere kazınır. Depremi yaşayan herkesin
mutlaka bir hikâyesi, ıstırabı veya acı kaybı bulunur. Yaşadıkları acı hikâyeler,
çektikleri sıkıntılar; can, mal ve beden kayıplarının oluşturduğu boşluklar zihinlerinde
her daim tazeliğini korur, toplantıların baş konusu olur.
Böylesine ağır yıkımlar meydana getiren depremler, bir yönüyle
yeniden diriliş, yeniden ayağa kalkma ve yeni bir hayat kurma anlamı taşırken
diğer yönüyle bir göçün başlangıcı, farklı bir yurt bulma arayışı ve yeni bir
çevreye yerleşme telaşı olmaktadır. Bu gelişmeler her depremde eş zamanlı olarak
yaşanmış ve yaşanmaktadır.
Kıyametin deprem olarak gerçekleşecek olmasının hikmeti, sanki bu
ikinci anlamında saklıdır. Büyük bir deprem olacak ve insanlar topyekûn bir ayrılış
süreci yaşayacaklar. Bu son deprem, son göç, son intikal olacak ve herkes ebedî
yurduna yerleşecek.
Bunu en çarpıcı şekilde Zilzâl Suresi anlatır. “Dehşetli büyük bir
deprem olacak.” Yeniden diriliş depremi. Bu sefer sadece yıkmayacak aksine
insanları ayağa kaldıracak. Ölmüş, berzah hayatına intikal etmiş, olacaklardan
habersiz insanı yeryüzüne atacak ve onu derin bir uykudan uyandıracak. İnsan
şaşkın bir vaziyette “Ne oluyor buna?!” diyecek. Sonra etrafına bakacak, bütün
olanları yeryüzü ona lisan-i haliyle ve kendisine bildirilen şekliyle haber
verecek. Bunların hepsi Yüce Allah’ın izni, emri ve iradesiyle gerçekleşecek.
1999 Sakarya depreminde bu halin küçük bir misalini uzaktan da olsa
yaşadım. Sarsıntıyla derin uykudan uyandım ve şaşkın bir vaziyette kendi
kendime “ne oluyoruz?” dedim. Sokağa çıkan insanları görünce durumu anladım.
Sonra 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depreminde enkazdan çıkarılan küçücük bir
çocuğun şaşkın bir şekilde “Ne oluyor ya ne oluyor?!” diye haykırışını görünce,
kendi yaşadığım hal aklıma geldi.
Evet, bu iki depremden korunmanın ve kurtuluşun yolu sağlamlıktan
geçiyor. Dünyadaki için sağlam bina, kıyametteki için sağlam iman.
Deprem uzmanları çok net söylüyor: “Deprem öldürmez, çürük bina
öldürür.” Demek ki dünyevî doğal depremden hasarsız kurtulmak istiyorsak,
sağlam zemin üzerine sağlam bina yapacağız. Yüce Allah ne buyuruyor: “İnsan ancak
yapıp ettiklerinin karşılığı vardır/bedeliyle karşılaşır” (Necm 39). Bunun
anlamı sağlam bina yaparsak korunuruz, çürük bina yaparsak yıkılırız.
Kıyamet depreminden kurtuluşun
çaresiyse sağlam iman. Sağlam iman sadece inandım demekle olmaz. Kişi kalbiyle
ve kalıbıyla iyi olmalı, hayra yönelmeli ve kötülükten uzak durmalı. Çünkü o
depremin hemen akabinde, hep birlikte, mahşer denilen toplantı yerinde,
Allah’ın huzurunda hesap vereceğiz. Hesabımız bütün sözlerimizin ve
eylemlerimizin not edildiği hayat kitabımız üzerinden olacak. Hatta
organlarımız şahit kılınacak. Kendisine hiçbir şeyin gizli olmadığı Yüce Allah
hakkımızda karar verecek.
O kitap kuru-yaş, az-çok, küçük-büyük, gizli-açık bütün
sözlerimizin ve eylemlerimizin kayıtlarının eksiksiz tutulduğu bir belgedir.
Bir tek kalbimizden geçenler bulunmamakta orada. Çünkü o notları tutan melekler
kalbimizden geçenleri bilemezler. Kalplerimiz sadece Allah’a açık, herkese
kapalıdır. En mahrem yerimizdir. Kalbin iki tercümanı vardır: Biri sözlerimiz,
değeri eylemlerimiz. Eğer söze ve eyleme dökmediysek düşüncelerimizi, en mahrem
yerimizde saklı duruyor demektir. Yüce Allah insana olan merhametiyle kalpte
kurulan ve orada saklı kalan kötü planlara ceza kesmeyecek ama orada kalsa bile
iyi düşüncelere mükâfat verecektir. Bunların hepsinin sonucu orada, o mahşer
yerinde görülecektir.
Aslında gerçek anlamda iman bilincini yakalamış insan hem dünyanın
hem de kıyametin depreminden korunur ve kurtuluşa erer. Çünkü mümin, her iki
dünyasının güzelliği, iyiliği ve faydası için çalışan insandır. Zaten ilahî emir
de bu yöndedir. Nitekim her namazın başında ve sonunda okuduğumuz dualar bu
konuda yol ve yön kılavuzdur: Ey Rabbimiz! “Cennet nimetini hak eden kimselerin
gittiği doğruluk ve dürüstlük yolu üzere kıl bizi, kötülük ve çirkinlik yapıp
yoldan atılanlardan veya yanlışa yönelip yoldan sapanlardan eyleme bizi! (Fatiha
6-7;). “Ey Rabbimiz! Bize hem dünyada hem ahirette güzellik ver. Bizi kötülük
ve çirkinliği kendisine yakıştıran kimselerin maruz kalacağı cehennemden
azabından koru!” (Bakara 201).
Zilzâl Suresi
أعوذ بالله، بسم
الله
اِذَا زُلْزِلَتِ الْاَرْضُ
زِلْزَالَهَاۙ،
وَاَخْرَجَتِ الْاَرْضُ اَثْقَالَهَاۙ،
وَقَالَ الْاِنْسَانُ مَا لَهَاۚ،
يَوْمَئِذٍ تُحَدِّثُ اَخْبَارَهَاۙ، بِاَنَّ
رَبَّكَ اَوْحٰى لَهَاؕ،
يَوْمَئِذٍ يَصْدُرُ النَّاسُ اَشْتَاتاً
لِيُرَوْا اَعْمَالَهُمْؕ،
فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْراً
يَرَهُؕ،
وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَراًّ
يَرَهُ
Meâli
“Yer dehşetli bir sarsıntısıyla
sarsıldığında,
İçindeki ağırlıklarını dışarı attığında,
İnsan “Ne oluyor buna!” dediğinde,
O gün yer, bütün haberlerini
rabbinin ona bildirdiği şekilde anlatır.
İşte o gün bütün insanlar kendilerine
yapıp ettikleri gösterilsin diye gruplar halinde yola düşerler.
Vardıkları yerde,
Kim zerre miktarı hayır yapmışsa
onun karşılığını bulur,
Kim de zerre miktarı şer işlemişse onun bedelini görür.”
(Zilzâl Suresi 99/1-8)
10 Şaban 1445 / 20 Şubat 2024
Allahım bu acıyı korkuyu hiçbir kula yaşatmasın inşallah amin 🤲
YanıtlaSil