18 Eylül 2017 Pazartesi

Siyerdeki Abbas Portresi-V

Prof. Dr. Mehmet Azimli
Hükümdarlık Abbasilerin(!)
Abbas ile ilgili olarak hadis ve tarih kitaplarına yansıyan onun evladı olan Abbasilerin hükümdarlığı hakkındaki rivayetlere göz atmak istiyoruz.
Hz. Peygamber, Abbas’a hitaben “Ey Abbas! Sen kıyamete kadar benim ümmetimden meliklerin babasısın.”[1] Yine “Ey Abbas! Nübüvvet ve mülk sizindir”[2] demektedir. Bu rivayetlerde Abbasilerin halifeliklerinin kıyamete kadar baki olduğu ve bunun Hz. Peygamber tarafından söylendiği aktarılıyor. Hz. Peygamber, “Allahım Abbas’ı, çocuklarını, onları sevenleri affet, günaha düşürme, onu ve çocuklarını ateşten koru”[3] demiştir. Bu tür rivayetler, tarihçileri şu satırları yazmaya itmiştir: “Hz. Peygamber, Abbas’ın çocuklarına hilafeti müjdelemişti, Abbasiler bunu bekliyorlardı.”[4]

Hz. Peygamber bir gün Süreyya yıldızına baktı ve “Ey Abbas! Şu gökyüzündeki yıldızlar sayısınca senin neslinden melikler bu ümmeti yönetecektir”[5] dedi. Burada Abbasilerden ne kadar çok sultanın geleceği anlatılıyor. Böylece halka Hz. Peygamber’in Abbas’ın soyundan birçok sultanın geleceğini önceden haber verdiğini, dolayısıyla hükümdarlığın onların hakkı olduğunu Abbasilere karşı hilafet iddiasıyla yola çıkan Alioğullarının yanlış yolda olduklarına delalet-i nübüvvet cephesinden vurgu yapılmaktadır.
Abbasiler döneminde Hz. Ali taraftarlarına yoğun baskılar yıllar boyu sürmüştü. Alioğulları artık bu mücadeleyi başaramayacaklarını düşünüyorlardı. İşte bu umutsuz durum, Şia’da kurtarıcı bir mehdi düşüncesini geliştiriyordu. Hatta sonunda Şia’da 12. İmam’ın gaib olduğu ve kurtarıcı olarak geleceği gibi düşünceler yayıldı. İşte bu düşüncelere karşı iktidarlarını korumayı düşünen Abbasiler de antipropaganda amaçlı düşünceler ortaya sürdüler ve mehdinin kendilerinden geleceğini belirttiler. Bu düşünceler de o dönemdeki hadis ve tarih kitaplarına yansıdı.
Doğu’dan birtakım insanlar çıkacak ve mehdinin hükümdarlığını hazırlayacak.[6]
Horasan’dan siyah bayraklar çıkacak hiçbir kuvvet onları önleyemeyecek.[7]
Bu rivayetler, isyan eden Şiilerin yeşil alemlerine karşı, siyah alem kullanarak ihtilallerini Horasan’dan hareket ederek başlatan Abbasileri göstermektedir. Ayrıca Şia’nın “Mehdi Ehli Beyttendir”[8] gibi düşüncesine karşı Ebu Cafer Mansur’un oğluna Mehdi adı verilip halka “gerçek Mehdi budur” mesajı verilmek istenmiştir. Hz. Ali için söylenen “Benden sonra veliniz Ali’dir” hadisine karşı[9] “Abbas bendendir, ben de Abbas’tanım” şeklinde hadisle cevap verilmeye çalışılmıştır.[10] Yine Abbasi dönemi muhaliflerinin Abbasiler ve dolayısıyla Abbas’a kötü sözler söylemesi üzerine Hz. Peygamber ağzından şu sözlerle bu muhalifler susturulmak istenmiştir: “Abbas bendendir, ona söven bana sövmüş olur.”[11] Esasen Hz. Peygamber döneminde Abbas’a sövülmesi mümkün değildir. Bunu kimse göze alamaz. Bu tür rivayetler bu anlamda sonraki siyasi mücadeleler gereği ve sonraki dönemlerdeki sövmelere karşı uydurulsa gerektir. Şu örnek de bunu anlatmaktadır:
Bir gün Abbas b. Abdulmuttalib öfkeli bir vaziyette Resulullah (sav)’ın yanına girdi. Resulullah (sav) niçin öfkelisin diye sordu. Abbas “Ey Allah’ın Rasûlü! Biz Haşimoğulları ile Kureyş arasında ne var, kendi kendilerine buluştuklarında güler yüzle buluşuyorlar bizim karşımıza çıktıkları zaman değişik yüzle çıkıyorlar.” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber kızdı, yüzü kırmızılaştı ve şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Her kim benim amcama eziyet ederse bana eziyet etmiş olur. Bir insanın amcası onun babası gibidir.[12]
Buradaki hedef de hilafeti gasp eden Emeviler olmalıdır.
Son olarak Abbas hakkında kaynaklarımızdaki mübalağalı bir anlatımı aktaralım:
Abbas şerefli, heybetli, akıllı, güzel, beyaz derisi yumuşak, iki örgülü saçını uzatmış, düzgün vücutlu, insanların en uzunu, en güzel suretlisi, en parlağı, en gür seslisi, hilmi çok olan, şahsında efendilik bulunan, çevresine hakimiyeti olan birisiydi.[13]
Yukarıda aktardıklarımız, Abbas hakkında anlatılan abartılı aktarımların tamamı değildir. Abbasi halifelerinin atası olan Abbas hakkındaki bu abartılı ifadeler, onu gereği gibi tanımamızı zorlaştırmış ve olduğunun çok ötesinde bir Abbas portresi karşımıza çıkarmıştır. Esasen o, çok pragmatist, risk alamayan, menfaatlerini ön planda tutan, Müslümanların gücü ortaya çıkınca İslam’ı seçen birisidir. Bununla da kalmamış Hz. Peygamber’in yakınlığını kullanarak menfaatlerini artırmaya çalışıp her fırsatta mal edinmeye gayret eden birisidir.
Tuleka’dan sayılması gerektiği halde onun aleyhine hiçbir rivayet bulunmamaktadır. Bütün rivayetler onu övmeye ve Huneyn’de olduğu gibi kahramanlaştırmaya yöneliktir. Bu ifadelerin tersine Abbasilerin rakipleri olan Emeviler ise çok kötü ifadelerle anlatılmaktadır. Bunlar bir arada düşünülünce bu tür rivayetlerin Abbasi döneminde yazılan kitaplarda dönemin sultanlarının etkisi ile olduğu gerçeğini ortaya çıkmaktadır.[14] Bu ifadeler daha sonraki dönemdeki kitaplara da bu kitaplardan yansımıştır.[15]






[1]       İbn Ezrak, Meyyafarikin ve Amid Tarihi, çev. Ahmet Savran, Erzurum 1992, 47.

[2]       Belazuri, III, 9; Zehebi, II, 93.

[3]       Zehebi, II, 89.

[4]       İbnü’l-Esir, V, 408.

[5]       İbn Hanbel, I, 209; Zehebi, II, 97.

[6]       İbn Mace, Fiten, 34.

[7]       Tirmizi, Fiten, 64; tabi ki rakipleri de bunun tersini uydurmuşlardır, “Ahir zamanda bir kavim gelecek. Beyazı siyaha çevirecek, Onlar yaratıkların en kötüleri olup ateştedirler”; Dırar b. Amr, Kitabu’t-Tahriş, çev. Mehmet Keskin, İstanbul, 2014, 115.

[8]       İbn Mace, Fiten, 34.

[9]       Tirmizi, Menakıb, 19.

[10]      Zehebi, II, 102.

[11]      İbn Sad, IV, 24.

[12]      Tirmizi, Menkabe, 83.

[13]      Zehebi, II, 79.

[14]      Örnek olarak bkz. İbn Habib, el-Munemmak, 38-41(Abbas’ın fezaili bölümü)

[15]      Ahmet Önkal, “İslam tarihçiliğinde Tarafsızlık Problemi”, İslami Araştırmalar Dergisi, C. 6, Sayı: 3, Ankara 1992.

0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar