10 Eylül 2017 Pazar

Siyerdeki Abbas Portresi-I


Prof. Dr. Mehmet Azimli
    Siyer kaynaklarında Hz. Peygamber’in amcası Abbas b. Abdulmuttalib’in hayat hikayesinin anlatıldığı bölümlerindeki "mübalağalara değinmek istiyoruz. Bilindiği gibi klasik siyer yazarlarının büyük yoğunluğu Abbasi döneminde yaşamış yazarlardır. Bu durum hadis müellifleri için de geçerlidir. Aynı sebeple Abbasi halifelerinin dedesi olan Hz. Abbas hakkındaki rivayetlere dönemin siyasi gücünün etkisi muhtemeldir.

İslam Öncesi Abbas
Olayların aktarımına Hz. Peygamber’in doğumu öncesinden başlamak istiyoruz. Hz. Peygamber’in babası Abdullah’ın kurban edilmesi olayında Abbas’ın, kardeşi Abdullah’ı babasının ayağı altından -tam boğazlanacakken- çekip aldığı, bu esnada yüzünün çizildiği ve bu izi ölünceye kadar yüzünde taşıdığı kaydedilir.[1] Halbuki bu kurban olayı sırasında Abbas’ın 2 yaşlarında, Abdullah’ın da 25 yaşlarında olduğu bilinen bir gerçektir.[2] Bu rivayet, Abbasilerin sonraki yıllarda devamlı şekilde Alioğullarına söyledikleri “siz ezildiniz biz sizi kolladık” tarzındaki sözlerini akla getirmektedir.[3]
Abbas ile ilgili rivayetler, Hz. Peygamber’in doğumu sırasındaki olaylarda da görülür. Hz. Peygamber, doğunca konuşmakla birlikte beşikteyken ay ile konuşmuş, ağlamaması için elini nereye hareket ettirirse, ay o tarafa giderek onu avutmuştur. Rivayetlere göre; Abbas’ın İslamiyetten sonra Müslüman olmasına sebep olan olayın bu manzarayı seyretmesi olduğu aktarılır.[4] Hz. Peygamber doğduğu sırada ancak 3 yaşlarında olan[5] Abbas’ın olayı fark edip birçok insanın fark edememesi ve üç yaşlardaki bir çocuğun bunları hatırlayıp Müslüman olması bu tür rivayetlerin uydurma olduğunu açıkça göstermektedir.[6] Bu tür rivayetler, çocuklardan ilk iman eden şahsın Hz. Ali olması gerçeğini[7] bastırmaya yönelik bir Abbasi propagandası olmalıdır. Ayrıca Abbas’ın neden İslam gelince değil de 20 yıl geçtikten sonra Müslüman olduğunu da düşünmek gerekir.
Haşimoğullarının Abdulmuttalib’den sonra Mekke’deki etkinliğini kaybetmelerindeki temel sebeplerden birinin Abbas’ın cimriliği olduğunu söylersek abartmış olmayız. Abdulmuttalib’den sonra Haşimoğullarında lider konumundaki Ebu Talib, Abbas’a nispetle fakir bir kimse idi. Abbas, Ebu Talib’den Rifade ve Sikaye görevlerini borç alacağına karşılık olarak devralmıştı.[8] Ancak bütün bunlara rağmen Mekke liderliği için zengin ve cömert birinin olması gerekiyordu. Bu zenginlik Abbas’ta vardı, ancak o malını harcamaktan korkan biriydi. Bu da Haşimoğulları’nın Mekke’deki etkinliğine zarar verdi. Fakat onun bu durumu siyer kaynaklarına net olarak yansıtılmamıştır.[9]
Hz. Peygamber’in 35 yaşlarında Kabe tamiri sırasında Abbas ile birlikte taş taşırken vücudunu acıtmaması için elbisesini çıkarması, çıplak olarak taş taşırken yere düşmesi ve uyarılması aktarılır.[10] Bu anlatım tarzı Mekke’deki iki saygın tüccara -Hz. Peygamber ve Abbas- yakışmayacak bir anlatım tarzıdır. olayı anlatan Abbas’ın bu sözü sanki onun Hz. Peygamber’e nasıl yakın biri olduğuna vurgu yapmak için aktarılmış olmalıdır ve bu noktada Abbas’ın geç Müslümanlığına da dikkat etmek gerekir.
Mekke Döneminde Abbas
Siyerciler, Abbas’ı Mekke dönemindeki Müslümanlar arasında sayarlar.[11] Esasen o, ilk günden itibaren İslam’ı yakından gözleyen ve akrabalarına yaptığı ilk davette davetliler arasında bulunup Hz. Peygamber’in “ben kimseyi kurtaramam”[12] şeklindeki uyarılarına muhatap olmasına rağmen Mekke fethine kadar İslam’a girmeyen birisidir.[13] Ancak Mekke dışından gelen dostlarına Hz. Peygamber ve İslam hakkında detaylı bilgiler verebilmektedir. Nitekim Yemenli tüccar bir arkadaşına Kabe’de namaz kılan Hz. Ali, Hz. Hatice ve Hz. Peygamber’in durumunu anlatmış,[14] fakat Müslümanlığa girmemiştir. Bunun en önemli sebebi Abbas’ın pragmatik bir insan olmasıdır. O, kendisi ve ticareti açısından faydalı hale gelinceye kadar da dini durumunu değiştirmemiş, ancak Ebu Leheb’in yaptığı gibi kabile kurallarını çiğneyerek Hz. Peygamber’e düşmanlık da yapmamıştır.
Abbas’ın Mekke dönemi boyunca Müslümanları korumaya yönelik hiçbir tavrına rastlamıyoruz. Sadece Ebu Zer’in Müslümanlığı sırasında Mekkelilerin onu öldüresiye dövmeleri üzerine Ebu Zer’i kurtarmıştı. Bu kurtarışındaki sebebi de Mekkelilere hitaben şöyle açıklamıştı:
Yazıklar olsun size! Siz Ğıfar kabilesinden bir adamı öldürüyorsunuz da onun Gıfar kabilesinden olduğunu ve tüccarlarınızın Şam’a giden yolunun bunların yurdundan geçtiğini bilmiyorsunuz!? Ey Kureyş cemaati! Sizler tüccarsınız! Ticaret yolunuz da Ğıfar yurdunun üzerindedir! Yoksa siz ticaret yolunuzun kesilmesini mi istiyorsunuz?[15]
Bu sözler, onun yaptığı iyiliği niçin yaptığını da ortaya koymaktadır. O, ticaretini ve menfaatini düşünmektedir. Ebu Zer’i kurtarmak, onun için çok da önemli olmasa gerektir. Aynı Abbas -menfaati gerekmediği için olsa gerek- Mekke’de işkence gören Müslümanları kurtarmaya yönelik bir şey yapmamıştır. O, kendisinin ve ailesinin şerefini yerle bir etse bile ticaretini sekteye uğratacak hiçbir olaya müdahil olmamıştır.[16] Hatta o Haşimilerin lideri konumunda sayılırken bile, Taif’ten dönen ve Mekke’de sığınacağı kimse bulamadığı için Mutim b. Adiy’e sığınan Hz. Peygamber’e koruma sağlamamıştır.[17]
Bütün bunlara rağmen Abbas’ın Mekke döneminde Müslümanlığını ihsas ettiren rivayetler,[18] Alioğullarına karşı iktidarlarını kaptırmamak için[19] kıyasıya mücadele eden Abbasilerin ataları Abbas’ı övmeye yönelik olması açısından dikkat çekicidir.[20] Ebu Talib’in ölümü sırasında Hz. Peygamber’in ısrarlarına rağmen kelime-i şahadet getirmeyip müşriklerin ısrarını kırmayarak Abdulmuttalib’in dini üzere olduğunu belirten Ebu Talib’in bu durumuna Hz. Peygamber çok üzülmüştü. Bu sırada Abbas Hz. Peygamber’e Ebu Talib’in kelime-i şehadet getirdiğini belirtmişti, ancak Hz. Peygamber onun sözünü “ben duymadım” diye reddettiği zikredilir.[21]
Abbas’ın, Akabe biatları sırasındaki tavırlarında da abartılar gözükmektedir. Akabe’de Ensar’a karşı söylediği “onu koruyamayacaksanız, biz koruruz” şeklindeki sözleri de dikkat çekicidir.[22] Halbuki Abbas, Ebu Talib’den sonra Hz. Peygamber’in korumasını üstlenmemişti ve onu koruyacak bir şey de yapmamıştı.[23] Ayrıca onun Mekke fethi öncesi Müslüman olduğu belli iken, rivayetlere yansıyan Akabe’de Müslüman olmuş gibi[24] davranması da ilginçtir.[25] Taif dönüşü Hz. Peygamber’i kollamayan Abbas’ın buradaki tavrı kendini hiçbir riske atmayan karakterine uymamaktadır.[26]






[1]       Halebi, I, 42.

[2]       İbn Sad, I, 99.

[3]       Abbasilerin bu tür düşüncelerine bir örnek olması için Ebu Cafer Mansur’un Alioğullarından isyan eden Muhammet en-Nefsu’z-Zekiyye’ye hitaben, gönderdiği mektuptaki şu ifadeler önemlidir: “Emeviler sizi her yerde ezdiler, öldürdüler, esir ettiler. Bundan dolayı biz ayaklandık. Sizin için uğraştık. Onlara sert davrandık. Ebu Talib ailesini doyurduk (Dedesi Abbas’ı kastediyor). Yine hacılara su içirme işini Allah bize tevdi etti.” (Abbas’ta bulunan hacılara su içirme görevi olan sikaye görevini kastediyor) dedi. Taberi, IV, 432; geniş bilgi için bkz. Azimli, X. Yüzyıla kadar Şii Karakterli Hareketler, 48 vd.

[4]       İbn Kesir, II, 222.

[5]       İbn Sad, IV, 5.

[6]       Mehmet Özdemir, “Peygamberlik Öncesinde Bir İnsan Olarak Muhammed b. Abdillah”, Cahiliyye Toplumundan Günümüze Hz. Muhammed, ed. Ahmet Yaman, Ankara 2007, 127.

[7]       Belazuri, I, 130.

[8]       İbnü’l-Esir, II, 23; Abbas hakkında aşırı zengin, Ebu Talib hakkında da aşırı fakir olduğuna dair rivayetlerin Abbasilerin eskiden beri Alioğullarına karşı “Biz sizi hep kolladık, besledik” şeklindeki başa kakmaları ile uyumlu olmasını da düşünmek gerekir. Bkz. Caetani, I, 371.

[9]       Heykel, I, 177.

[10]      İbn İshak, 56.

[11]      İbn Sad, IV, 10; geniş bilgi ve liste için bkz. Köksal, IV, 20.

[12]      Buhari, Tefsir, 233.

[13]      İbnü’l-Esir, II, 62.

[14]      İbn İshak, 175; Taberi, I, 537.

[15]      İbn Sad, IV, 5.

[16]      Bedir Savaşı öncesi Hz. Peygamber’in halası Atike’nin rüyası üzerine Ebu Cehil, herkesin ortasında Abbas’a ve Haşimoğulları kadınlarına hakaret etmişti de Abbas hiçbir şey dememişti. Vakıdi, 29; İbnü’l-Esir, II, 117.

[17]      Taberi, I, 555.

[18]      İbn Sad, IV, 31.

[19]      Watt, 14.

[20]      Abbas’ın Müslümanlığına karşın Hz. Peygamber’in diğer amcası olan Alioğullarının babası Ebu Talib’in cehennemlik oluşu ön planda tutulmaktadır. Bkz. Buhari, Menakıb-ı Ensar, 39.

[21]      Bu rivayet, Abbas’ın zaten Müslüman olduğuna, ancak Alioğullarının atası Ebu Talib’in ise Müslüman olmadığına telmihtir. İbn İshak, 328. Bu durumun Abbasiler dönemindeki Talibi-Abbasi mücadelesi sebebiyle ortaya çıkmış olması muhtemeldir.

[22]      Taberi, I, 562.

[23]      Bkz. Adnan Demircan, Nebevi Direniş Hicret, İstanbul 2000, 85.

[24]      Dozy, 53.

[25]      İbnü’l-Esir, II, 98.

[26]      Watt, 155.

0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar