29 Ağustos 2020 Cumartesi

Okuduğumuz Metin Bize Ne Söylemeli?

 

Ebû Ömer b. Dâvud

Geçmişte meydana gelen bir olayı bir edebiyatçıdan okursanız duygularını ve hayallerini kattığı bir metinle karşılaşmanız büyük bir olasılık… Edebiyatçı kuru, duygusuz ve ruhsuz bir metinle edebiyatçı olamaz zaten… Aynı olayı bir film olarak izlerseniz, yönetmenin hayal gücünü görürsünüz. Onun etkisinde kalır, onun penceresinden dünyayı okursunuz.


Olayı bir tarihçiden okursanız, gelişmelere sadık kalarak, olayın kahramanlarından kimseyi kayırmayarak, düşmanlık yapmayarak, karalamayarak ve aklamayarak anlatmasını beklemelisiniz.

Bu sebeple tarihçinin anlatımı, bizi yanıltmamalı, bilinçli olarak bazı verileri gizlememeli ya da veri üretmemeli… Bir inancın, ideolojinin, ön kabulün ispatını ya da reddini hedeflememeli… Sözüm ona niyet okuyarak insanlara konum belirlememeli.  Tarihçinin metninde aramamız gereken bunlar…

Tarihçi anlatımını hakikat arayışının serüveni olarak inşa etmeli. Kendisini hakikate ulaşmaktan engellemeye hazır birçok engeli aşarak yapmalı bunu… Bunun için verilerdeki engelleri, zihinsen bariyerleri, kültürü, çevre faktörlerini, aidiyetlerini aşarak metnini inşa etmeli… Elbette tarihçi bunu yapabildiği oranda başarılı olur.

Oysa bizde başarılı kabul edilen tarihçiler, taraf olan basmakalıp düşünceleri temellendirmek için tarihi istihdam eden kişilerdir çoğunlukla… Bu istihdamın istismara kapı araladığını bilmeden tarihçinin işini yapmasına mani olacak talep ve beklentilerin içine girilir.

Burada kalsak iyi… Bir de her konuda sözü olanlar var. Ortaya herhangi bir konu atın, hemen onunla ilgili bir konuşma ya da metin ortaya çıkarabilir. Herkes işini yapsa ve işinin hakkını verse böyle olmayacak. Ama nafile… Her konuda görüşü olanlara, hatta her konuda konuşanlara ve yazanlara bakıyorum ve üzülüyorum. Sığlaşma, sığlaştırma, yanılma ve yanıltmadan başka bir şey değil…

Bir gün bir Hoca bana bir hadisi yorumlatmak ve hüküm çıkartmak için bir usul-i fıkıh uzmanı sordu. Ben de fıkıh alanında doktora yapmış bir araştırmacıyı tavsiye ettim. Alanı ne, diye sordu. Her alandan anlar, dedim. Her alandan anlayan hiçbir alanı bilmez, diye cevap verdi.

Yukarıda arz ettiğim çerçevenin dışına çıkan tarihçileri, özellikle her alanda at koşturan uzmanlığı kendinden menkul kişileri okurken dikkat etmek gerekir. Tarih okuyacaksak iyi tarihçiyi, hukuk okuyacaksak iyi hukukçuyu, felsefe okuyacaksak iyi felsefeciyi araştırmalı, bulmalı ve okumalıyız.

Zamanımız kıymetli… Yıllar sonra yanıltıldığımızı söylememiz bizi rahatlatsa da kayıplarımızı telafi etmez. Defalarca yürünen ve hatalı olduğu bilinen yoldan tekrar yürümenin ne anlamı var?

0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar