Prof. Dr. Adnan Demircan
Bu yazımın konusu olan Ḳadḳadiçké
kelimesinin etimolojisi hakkında bir değerlendirme yapamayacağım. Bildiğim bir
şey varsa çocukluğumuzda hoşumuza giden bir şey olduğuydu. Belki yemeğin
sunulma şekliyle ilgili bir anlamı vardır. Arapça bir kelimenin yerel telaffuzu
olması muhtemel olduğu gibi Kürtçe ya da Süryancadan gelmiş olması da ihtimal dâhilinde…
Bilenlerin katkısına müteşekkir olacağız.Kaynak: www.omerlim.com
Kelime anlamı bir yana,
ritüeli ve sebebini anlatayım. Çocuk ölümlerinin yüksek olduğu yıllar… Doğan
çocukların çoğu bir yaşına girmeden ölüyor. Tedavi imkânlarının oldukça kısıtlı
olduğu, henüz birçok aşının bulunmadığı dönemden bahsediyorum.
Tedavi imkânlarının kısıtlı
olması insanların çare aramadıkları anlamına gelmiyor. Eskiden beri geçmişten
gelen birikime dayanarak çoğu geleneksel olan ilaçla tedavi yapıldığı gibi
okuyarak tedavi de yaygın olarak var.
Genellikle ellerindeki
imkânları kullandıkları halde sonuç alamayanlar, Allah’ın her şeye bir sebep
yarattığı düşüncesiyle bunun da bir sebep olacağına inanarak bir hocaya ya da
cinciye başvurmayı ihmal etmiyorlardı. Kuşkusuz insanlara yardımcı olmak için dua
makamında okuyan, muska yazan iyi niyetlilerin yanında onların çaresizliğini
istismar eden birçok sahtekâr vardı. öte yandan türbelerden medet uman
insanlar, bazen kitabî inancı zorlayıcı işler yapıyorlardı.
İşin farkında olan Hocalar,
muhtemelen çekindikleri için insanların dini inançlarını ve zaaflarını
sömürenlere karşı tavır koyamıyorlardı. Düşük tondaki eleştirileri dahi
tepkiyle karşılaşabiliyorlardı. Onlarla oturduğunuzda eleştirdikleri
davranışları, bazen kendileri de yapmak zorunda kalıyorlardı.
Bahsettiğim dönemde ilçede
eczane yok. Bakkallarda ağrı kesici olarak Gripin, yanık ve göz merhemi
satılıyor. Sonraları her derde deva Aspirin satılmaya başladı.
İnsanlar içip faydalı
gördüklerini söyledikleri haplardan birkaç tanesini ellerine geçen buruşmuş bir
gazete kâğıdına sarıyor, komşularına veriyordu. Yıllar sonra petrol
taşımacılığının geliştiği yıllarda şoförlere Irak’tan ilaç ısmarlandığı dahi
oluyordu. Hem ucuz, hem de ülkemizde satılandan daha etkili olduğuna
inanılıyordu bu ilaçların…
Yanığın domates salçasıyla
(may ıfrınci) ya da diş macunuyla tedavi edildiğini anlatmak kolay değil…
Yapılana tedavi denir mi onu da bilmiyorum. Belki de daha büyük hasarlara sebep
olunuyordu. Kim bilir kaç çocuk, uygulanan tedaviden sonra hayatını göremeden
sürdürmek zorunda kaldı ya da başka bir engelle yaşadı?
İşte bu ortamda doğan
çocukların yaşaması için tasaddukta bulunmaya önemli bir koruma yöntemi olarak sık
sıkı başvuruluyordu. Ḳadḳadiçké de bebeğin yaşaması için kan akıtma ve kesilen
hayvanın etinin pişirilerek pilavla çocuklara ikram edilmesi şeklinde
gerçekleştirilen bir tasadduktu.
İmkânı iyi olanlar bazen bir
kuzu da kesebiliyorlardı, ancak genellikle Ḳadḳadiçké için bir horoz ya da
tavuk kesiliyordu. Ailenin beslediği tavuklardan birisi kesilip haşlanır.
Haşlanmış tavuğun suyuna ev yapımı şehriyeli (ış‘îreyé) bulgur pilavı (bırğıl)
pişirilir. Tavuğun eti pilavın üzerine dizilir. Düz bir satıha, evin avlusuna
ya da damına çıkarılır ve çocuklara seslenilir: “Ta‘av lı’l-Ḳadḳadiçké” [Ḳadḳadiçké
yemeye gelin]. Zaten daha önce Ḳadḳadiçké’nin ne zaman yapılacağı
duyurulmuştur.
Duyan çocuklar bu haberi
hızlı bir şekilde kendi aralarında yayarlar. Ḳadḳadiçké yemek, törensel bir
havada ve neşe içinde gerçekleşir. Genellikle dışarıda çökerek yenir Ḳadḳadiçké…
Ḳadḳadiçké yemeye gelen her
çocuk, kendi kaşığını getirir. Usul böyledir. Kaşıklar pilava daldırılır, kısa
sürede mensef denen bakırdan yapılmış geniş pilav tabağındaki pilav ve nefis tavuk
etleri bitirilir.
Çocuklar Ḳadḳadiçké’yi
bitirdikten sonra “Alla yıtḳabbel” [Allah kabul etsin] der ve kalkınca bir ağaç
dalını yere saplarlar. Bu, adağın kabul edilmesi için niyaz anlamına gelen bir
ritüeldir. Nereden geldiğini bilmiyorum, ama eski bir gelenek olduğu kuvvetle
muhtemel…
Ḳadḳadiçké yemeyen çocuk
bunları nereden bilecek?
Birçok şeyi yitirdiğimiz gibi
bu güzellikler de tarihin derin sayfalarında kaybolup gitti.
Allah razı olsun sayın hocam. Unuttuklsrımızı hatırlatıp geçmişi yaşattın. Zevkle okudum.
YanıtlaSil