Adnan Demircan
Bir süre önce Cuma namazı kıldığım bir camide hoca hutbe okurken hadisin bitiminden sonra, -hadislerin vahiy gibi kesin olmadığını ifade sadedinde okunan- “Allah Elçisi söylediği sözde ya da benzer sözde doğru söylemiştir” “Sadaḳa Resûlullah fî-mâ ḳâl ev kemâ ḳâl” ibaresini “Sadaḳa Resûlullah ev kemâ ḳâl fî-mâ ḳâl” şeklinde okudu. İlk gittiğimde bunun dil sürçmesi olduğunu düşündüm, ama sonraki haftalarda da ibareyi bu şekilde okumaya devam etti. Anladığım kadarıyla ibareyi yanlış ezberlemiş veya aklında yanlış kalmıştı. Namazdan sonra cami için yardım toplayan görevlinin yanına gittim. “Hoca için bir not bırakmak istiyorum” dedim. “Bana söyleyin, ben Hoca’nın oğluyum” dedi. Ben de ona durumu izah ettim. Cemaatin çoğunun Arap olduğunu ibarenin bu şekilde okunmasının onları rahatsız edeceğini ifade ettim. Hoca, sağ olsun sonraki haftalarda ibareyi hutbeden tamamen kaldırdı. Ya oğlu anlattıklarımı tam aktaramadı ya da hocanın dili yeni ve doğru olan forma alışamadı. Neyse önemli değil, ama sorun kalmadı.
Biliyorsunuz son zamanlarda
ilahiyatlara karşı yoğun bir saldırı var. Bunu özellikle bazı kişiler ve hatta
gruplar sosyal medyada organize ediyorlar, destekliyorlar. Aslında sayıları ve
etkileri çok güçlü değil ve toplumun gövdesini oluşturmuyorlar, ancak sesleri
çok çıkıyor. Bunu yapmalarının sebebi için çok şeyler söylenebilir, ancak
konumuz bu değil. Binlerce takipçisi olan biri ilahiyat okumadığı için Allah’a
şükrediyor. Şunu demek istiyor: “İlahiyat okusaydım, benim de itikadım bozuk
olurdu.” Hatta bu ifadeleri kullanıyor, kullanıyorlar. Bu, ilahiyatlar için ağır
bir iftiradır. İlahiyat fakültelerinden mezun olanların sayıları yüzbinleri
bulmuştur. Halen bu fakültede görev yapan binler, öğrenim gören onbinler var. Bunların
içinde çeşitli renkler olması kaçınılmaz. Standart bir ilahiyatçı tipolojisi
yok anlayacağınız gibi. Bunların bir kısmının görüşlerine katılmayanlar
olabilir. Ancak tekfir etme, İslam’da olmayan aforoz mekanizmasını işleterek
cemaatten atmak kabul edilebilecek bir şey değil. Aynı durum ilahiyat dışında
din eğitimi aldığını söyleyen insanlar arasında yok mu? Medrese denen
yapılardan standart insanlar mı çıkıyor? Peki birini eleştirmek, bütün bir
geçmişi ve birikimi eleştirme hakkı verir mi insana?
İlahiyat düşmanlığı bilinçli
bir şekilde pompalanıyor ve insanlar arasında yayılıyor. Ülkemizin yüksek din
öğretiminin yapıldığı bu kurumlardan çalışan 5.000’e yakın öğretim elemanı var.
Hepsini zan altında bırakacak saldırıları iyi niyetli eleştiriler olarak
değerlendirmek mümkün değil. Bu işin sonu iyi yerlere varmayacak, belli…
Bir süre önce yazının
girişinde kendisinden söz ettiğim hoca Cuma namazından önce vazediyor. Bir kişinin
dini konuları kendisiyle tartıştığını, onun da kendisine Kur’an’dan birer sayfa
açıp okumayı ve mealini vermeyi önerdiğini, ancak bu kişinin Kur’an’ı yüzünden
okumayı bilmediğini söylediğini anlattı. Bu adama karşı eleştirilerini sıraladıktan
sonra tevazu göstermek istedi. Aslında kendisini büyük bir âlim olarak
göstermek niyetinde olmadığını, ihtilal dönemlerinde hafızlık yaparken
kurslarının kapandığını, köye döndüğünü, çobanlık yaparken ne öğrendiyse o
sırada öğrendiğini söyledi. Ardından da “İyi ki ilahiyat okumamışım. Allah
korusun okusaydım, belki benim itikadım da bozulurdu. Bir ilahiyat profesörü ‘Arabistan’da
fil ne gezer? Fil suresinde anlatılan efsanedir’ diyor” dedikten sonra ilahiyat
okumamakla ne büyük bir erdem elde ettiğini birkaç cümle ile anlatmaya devam
etti.
O anda itiraz etseydim, konu
muhtemelen istemeyeceğim bir şekil alacaktı. Kaldı ki bizim gelenekte camilerde
bu tür tartışmalar yapmak pek hoş karşılanmamış. Yaptığının yanlış, ayrıca suç
olduğunu söylemek için bekleyecektim, ancak dersim olduğu için hemen ayrılmam
gerekti. İleriki günlerde müsait olduğumda bu konuyu hocayla konuşma niyetindeyim.
İkna olur mu bilmem, ama tepkisiyle ilgili kayda değer bir durum olursa onu da anlatırım.
İlginçtir, başkanı ve yardımcılarının
bir kısmı İlahiyat fakültesinde öğretim üyeliği yapmış olan, görev yaptığı
şehrin müftüsünün de ilahiyat hocası olduğu bir kuruma mensup camide görev
yapan hoca, ilahiyat okumadığı için şükrediyor.
Bir kere ilahiyat okumamakla
imanını koruduğunu zanneden bir adamın imanıyla problemi olması muhtemel. Çünkü
imanını gelebilecek saldırılara karşı korumasız görüyor. Diğer taraftan
ilahiyat fakültesinde 20 ayrı bilim dalında çalışmalar yapılıyor ve hocanın
hayal edemeyeceği kadar renkli bir yer. Kur’an kursunda ve dışarıdan bazı
hocalara giderek ne öğrenmiş olabilir ki bunlar ilahiyatta bulunmasın.
Çok yazık, okumayarak ve
öğrenmeyerek, düşünmeyerek ve tartışmayarak iyi yolda olduğunu düşünüyor hoca… Bu
insanlara cehaleti savunmanın kötü bir şey ve hatta ayıp olduğunu anlatmak
gerekir.
0 yorum:
Yorum Gönder