8 Eylül 2020 Salı

İhtiyât

Dr. Halil ORTAKCI

İnsan, bilgi-birikim olarak yeterli donanıma sahip değilse çözemediği herhangi bir mesele karşısında ihtiyâtlı bir tutum sergilemelidir. Özellikle mesele din olduğunda daha da dikkatli davranmalıdır. Mümkünse bir bilene sormalıdır. Görüş bildirecekse de prensip olarak nassları takdis ve tasdik ettiğini ifade etmesi elzemdir. Ama asl olan aczini itiraf edip susarak meseleyi bir bilene havale etmektir. Çünkü müktesebatı olmayan kişinin akıl yürütmesi yüzme bilmeyen kişinin suya dalmasına benzer. Ancak bazen dinî meselelerin, yetkin olmayan kişinin zihnini ve kalbini kemirdiği de vâkidir. Kişi böyle durumlarda İslam’ın ibadet ve ahlak boyutunu öncelemeli, normal hayatında yaptığı mesleğinde daha iyi olmak için gayret sarf etmelidir. Böylece dikkat ve ilgisini başka bir tarafa çekebilir.


Maalesef günümüzde din, -özellikle halk arasında- yaşanması gereken bir şey olmaktan çıkıp çetrefilli meselelerle boğuşmaya evrilmiştir. Kuşkusuz durumun bu hale gelmesinde sosyal medya mecralarının etkisi büyüktür. Dinî tahsil almamış kişiler, internet üzerinden kendilerine yeni bir entelektüel benlik inşa etmişlerdir. Dolayısıyla hakkında bilgi sahibi olmadığı meselelerde ahkâm kesmekte ve sağa sola sataşıp hakaretler etmektedir. Tabi söz konusu “echelü cühelâdan tecâhül etmiş” kimseler, bu cesareti maalesef medya üzerinden tartışan, alanında yetkin ve kıymetli hocalarımızdan almaktadır.  Fakat bilinmelidir ki ihtiyât, sadece avâma değil âlimlere de yakışan bir elbisedir. Dolayısıyla ilim erbabı, özellikle medya üzerinden tartışarak, halkın zihninde yeni sorunlar oluşturmamalıdır. Umûmu ilgilendirmeyen özel konularla insanların aklını ve kalbini meşgul etmemelidir. Şayet kendince yanlış bulduğu şeyi düzeltmek için TV ve sosyal medya üzerinden gereksiz tartışmalara girerse, bir akıllı kişiyi kurtarayım derken beş akılsızın kaybına sebep olur. 

Ehl-i ilm, halkı irşad ve tenvîr etmek için oluşturduğu video ve metin içeriklerini aklı başında iki kişiye kontrol ettirip öyle yayınlamalıdır. Böylece içerik sebebiyle “aslında ben öyle dememiştim, siz yanlış anladınız.” vb. hatalar ortaya çıkmaz. Suni gündemlerle Müslümanlar meşgul edilmemiş olur. Ayrıca Mü’minlerin birliğini zedeleyecek, hassasiyetlerini tahrik edici, ayrıştırıcı ve dışlayıcı konuşmalardan ve paylaşımlardan şiddetle kaçınılmalıdır. Unutulmamalıdır ki Müslümanların birbirine düşmesi ve çekişmesi tarih boyunca olumlu bir netice vermemiştir. Enerjimizi sonu gelmeyen kutuplaştırıcı bayağı tartışmalarla harcamak yerine itikadî, amelî ve ahlakî sorunlarımızın çözümüne harcamalıyız. Bin düşünüp bir konuşmalıyız. Sözün özü ihtiyâtlı olmalıyız.

 

 

 

 

0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar