23 Eylül 2020 Çarşamba

İslam Tarihinin İlk Dönemlerindeki Evliliklerle İlgili Çağdaş Tartışmalara Dair (2)

 

Adnan Demircan

Daha önceki yazımızda geçmişte yapılan evliliklerle ilgili tarihsel olguyu ve bunun nasıl okunması gerektiğini arz etmeye çalışacağımızı söylemiştik. Bu yazımızda dönemin ele alacağımız boyutuyla okunmasına dair nerede durduğumuzu göstermek üzere ilkesel bir çerçeve çizmeye çalışalım.


1.     Geçmişte yaşayan insanların rol model olarak gösterilmesi ve hayatlarındaki olumlu ve örnek alınabilecek yönleri etrafında bir anlatım tercihi, bu insanların her davranışlarının örnek olduğu anlayışının oluşmasına sebep olmaktadır. Oysa her insanın hayatında olumlu davranışlarının yanında olumsuz davranışlar olabilir. Hatta bir insanın kendisine sorma imkânımız olsa bizzat kendisi hatalarından, yanlışlarından, zaaflarından bahsedecektir. İnsanların hayatı mekanik bir yapıya sahip değildir. Duruma, ortama, psikolojik yapısına göre değişkenlik gösterir. Kaynaklarda da rol model olarak sunulan insanların hayatlarında yaptıkları yanlışlara ilişkin bilgiler bulmak mümkündür. O halde bir insanın rol model olarak gösterilmesi her davranışında rol model olduğu anlamına gelmez.

2.     Seçmeci ve yüceltici tarih anlatımı, bazı insanların karşılaştıklarında kabul etmekte zorlandıkları bilgileri inkâr etmelerine yol açmaktadır. Oysa tarih bizim kabullerimizle şekillenmez, yaşananlarla şekillenir. Tarih, yakıştırma ya da yakıştıramama işi değildir. Teville olayları tersyüz etmek de yanlıştır.

3.     Günümüz insanının yaşam koşulları, kültürü, sosyal ilişkileri, hayat felsefesi geçmişte yaşayanlardan farklılık gösterir. Hayat bir boyutuyla benzer, başka boyutuyla farklıdır. Bugün düne suyun benzediği gibi benzer, ama aynı nehirde iki kez yıkanılmaz. Nereden baktığımıza bağlı olarak ikisi de doğrudur.

4.     Günümüz insanına geçmişteki gibi yaşamasını dayatma, geleceği olan bir tavır değildir. Esasen bu mümkün de değildir.

5.     Geçmişte yaşananlar, bugün için doğru olmayabilir. Geçmişi geçmişte, bugünü bugünde okumak gerekir. Geçmişi günümüz değerleriyle yargılamak doğru değildir.

6.     Toplumlar ve hatta bireylerin aile ve evlilikle ilgili algıları değişkendir. Bu algı değişimi dünyanın her tarafında vardır. Bugün Batıdaki aile algısıyla bir asır önceki aile algısı arasında büyük bir fark vardır.

7.     Hz. Peygamber ve ilk halifeler dönemindeki uygulamalarla ilgili rivayetlerin şekillendiği ilk asırlardan bir asır öncesine kadar dönemin evlilik ve aile hayatıyla ilgili anlatılanlar bugünkü insanın bakış açısına benzer şekilde eleştirilmemiştir. O rivayetler kaynaklarda duruyordu ve insanlar tarafından okunuyordu, ancak bu konularda insanların zihinlerinde istifhamlar ve bugünkü gibi inkârcı bir yaklaşım yoktu. Bu da anlatılanlarla modern döneme kadarki zamanda bir çatışma yaşanmadığını gösterir.

8.     Kaynaklarda anlatılan evlilik yaşı, çok eşlilik gibi konular meydana geldiği dönemde eleştiri konusu yapıldığına dair bir bilgi yoktur. Oysa evlatlığın boşadığı eşiyle evlenme konusunun daha Hz. Peygamber döneminde müşriklerin eleştirisine sebep olduğu anlatılmaktadır. O halde bugün kabullenilmekte zorlanılan konular, yaşandıkları dönemde problem olarak görülmemiştir.

9.     Bugün kadınların evlilik yaşının büyütülmesiyle ilgili rivayetlere yapılan zorlama yorumların bu asrın insanını ikna etme çabalarının ürünü olduğu görülmektedir. Bu ikna çabaları yeni soruları engelleyemeyeceği gibi insanların çoğunu ikna etmekten uzaktır. Yakın zamanda okuduğum Hz. Aişe’nin evlilik yaşının rivayetlerde zikredilenden büyük olduğuna dair iddiaları ihtiva eden bir makalenin altında bir okuyucunun özetle, “Dediğiniz gibi olsa bile yaşı elliyi geçkin bir insanın on sekiz yaşında bir kızla evlenmesi kabul edilemez” şeklindeki eleştiri, soruların ve eleştirilerin durmayacağını gösteriyor. Haydi, yaş meselesini zorlama yorumlarla hallettiniz, on kadar kadınla evlilik konusunu nasıl çözeceksiniz? Bu kadınların yaşamadıklarını mı söyleyeceksiniz?

10. Soruların iyi niyetle ya da kötü niyetle ileri sürülmüş olması da önem arz eder. Kendisini dini değerler mücadeleye şartlandırmış bir insanı ikna etmek neredeyse imkânsızdır. Ancak hakikati arayış çabasında olan iyi niyetli insanların soruları ve araştırmaları önemlidir.

Tartışma konularını ileride yukarıda çizdiğimiz çerçevede değerlendirmek ümidiyle şimdilik bu kadar…

0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar