21 Aralık 2017 Perşembe

Mardin İlk Artuklu Emiri Necmettin İlgazi (1106-1122)

Prof. Dr. Mehmet Azimli
Bu çalışmada Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da kurulan üç Artuklu devletinden en uzun ömürlüsü olan Mardin Artuklularının kurucusu Necmettin İlgazi’yi tanıtmak istiyoruz. Çalışmamızda Artuk Bey’in Kudüs Emiri olmasının ardından oğullarının değişik bölgelerde hakim olması ve nihayet Necmettin İlgazi’nin Bağdat şahneliğinden sonra Mardin’e hakim olup bölgede kurulan üç Artuklu şubesinden en uzun ömürlüsü olan Mardin Artuklu devletini kurması ve siyasi faaliyetlerinden bahsedeceğiz.

Necmettin İlgazi’nin babası Artuk b. Eksük, Alparslan ve Melikşah döneminin ünlü bir komutanıdır. İsminden de anlaşılacağı üzere Türkmen olan Artuk Bey, soy olarak Oğuzlar’ın Döğer veya Kayı[1] boylarından[2] birine mensup olup M. 1063 yılında kendisine bağlı Türkmenlerle Sultan Alparslan’ın hizmetine girmiş ve diğer savaşlarla birlikte Malazgirt Savaşı’nda da sultanın maiyetinde bulunmuştur. Klasik kaynakların kendisinden Türkmani şeklinde bahsetmelerine rağmen, son yüzyılda yazılan kimi kaynaklardaki onun soyu ile ilgili yanlış anlatımlara da rastlıyoruz.[3] 
Artuk Bey, Malazgirt sonrası Bizans’la imzalanan antlaşmanın yerine getirilmemesi üzerine, Alparslan’ın emriyle Anadolu’da Yeşilırmak ve Kızılırmak havzalarında fetihler yaptıktan sonra Sakarya ırmağını geçerek İzmit’e kadar ulaşmıştır. Ancak Alparslan’ın ölümü ve kardeşi Kavurd’un saltanat iddiasıyla isyanı üzerine merkeze çağrılıp Kavurd’un bertaraf edilip Melikşah’ın saltanatta kalmasında önemli rol oynamıştır. Daha sonra 1079 tarihinde Sultan Melikşah tarafından Anadolu’daki fetih görevinden alınıp Ahsa ve Bahreyn’de isyan eden Karmatiler üzerine gönderilmiş ve Karmatiler’i itaat altına almıştır. [4]
Artuk Bey, 1083’te Sultan Melikşah’ın buyruğuyla Diyarbekir bölgesinin fethiyle görevlendirilen Fahrüddevle Muhammed b. Cuheyr maiyetinde sefere katıldı.[5] Fakat Fahrüddevle ile anlaşmazlığa düştüğü için kuvvetleriyle birlikte Tutuş’un hizmetine girdi. Tutuş tarafından kendisine Kudüs ikta edildi.(1085) Artuk Bey, Tutuş’la beraber Suriye’de Anadolu Selçuklu Sultanı Süleyman Şah’ın ordusu ile savaşıp tecrübesiyle savaşın kazanılmasını sağladı.[6] Sonuçta mağlup olan Süleymanşah öldü.(1086) Artuk Bey, bundan sonra Kudüs’e çekildi[7] ve orada öldü.(1091)[8] İbnü’l-Esir, onun girdiği bütün savaşlarını kazandığını söyler.[9] Onun çocukları konusunda İbn Ezrak’ta geniş bilgiler[10] varsa da, biz burada Hasankeyf’te Sokmaniyye beyliğini kuran Sökmen’i, Harput’ta beylik kuran Belek’in babası Abdulcebbar’ı ve üç asırlık Mardin kolunu kuran Necmettin İlgazi’yi hatırlatmakla yetinelim.[11]
Artuk Bey’in oğullarından Necmettin İlgazi, kardeşi Sökmen ile birlikte babasının ölümünden (1091) sonra Kudüs’e hakim oldu. Tutuş’un 1095 tarihinde yeğeni Berkyaruk ile giriştiği saltanat mücadelesi sonucu ölümü üzerine, Necmettin İlgazi Tutuş’un kendisini yanında bıraktığı [12] Tutuş’un oğlu Dımaşk Selçuklu Meliki Şemsülmülük Dukak‘ın hizmetine girdi. Ancak Dukak, İlgazi’yi[13]  hapsetti. Bunun sebebi, Necmettin İlgazi’nin kayınpederi de olan[14] Rıdvan ve Sökmen’e yardım edebileceği korkusu idi. Daha sonra araları düzeldi ve[15] Necmettin İlgazi, hapisten kurtuldu.[16] Bu sırada Fatımiler, Rıdvan ile Dukak arasındaki mücadeleden istifade ederek Kudüs’ü ele geçirmek için harekete geçtiler. Emirü’l-Cüyüş Efdal b. Bedrettin el-Cemali kumandasındaki Fatımi ordusu, 1098’de Kudüs üzerine yürüdü. İlgazi ve Sökmen, şehrin müstahkem surlarına ve Türkmenlerin gücüne güvendikleri için Efdal’in şehrin mukavemet edilmeden teslimi için yaptığı teklifi reddettiler. Ancak şehir halkı Efdal ile anlaşarak kapıları açınca Kudüs, Fatımilerin eline geçti. Efdal, İlgazi ve Sökmen’e iyi davranarak kendilerini serbest bıraktı. Onlar da Dımaşk’a gitmek üzere Kudüs’ten ayrıldılar.[17] İlgazi, bir süre Dımaşk’ta kaldıktan sonra Bağdat’a gitti ve maiyetindeki Türkmen kuvvetleriyle, Sultan Berkyaruk’la saltanat mücadelesi yapmakta olan Muhammet Tapar’ın hizmetine girdi.(1099) Muhammet Tapar, Artuk Bey’in eski iktaı olan Hulvan ve Sincar’ı İlgazi’ye ikta etti.
Berkyaruk’a karşı Muhammet Tapar’ın saflarında yer alan İlgazi,[18] Muhammet Tapar tarafından imparatorluğun en önemli ve itibarlı görevi olan Bağdat şahneliğine tayin edildi. (1102)[19] Aynı yıl Tekiş b. Alparslan’ın kızıyla evlendi.[20] Bu dönemde Bağdat halkıyla aralarında çıkan bazı anlaşmazlıkları ise kadılar araya girerek çözdüler.[21] 
 İlgazi, çok karışık bir dönemde şahnelik görevini başarıyla yürütürken, Sultan Berkyaruk Bağdat’a hâkim oldu ve Gümüştegin el-Kaysari’yi 1102’de Bağdat şahneliğine getirdi. Gümüştegin görevine başlayınca İlgazi şehri terk etmek zorunda kaldı.[22] Ancak 1103’de Muhammet Tapar Bağdat yönetimine tekrar hâkim oldu ve bu defa Gümüştegin şehirden ayrıldı. Muhammet Tapar ile Berkyaruk arasındaki saltanat mücadelelerinin sona ermesi ve Berkyaruk’un Bağdat’a hâkim olması üzerine İlgazi önce Berkyaruk,[23] onun 1104’te ölümünden sonra da oğlu Melikşah adına hutbe okuttu ve şahnelik görevini sürdürdü. Bu dönemde Irak ve Horasan’da meydana gelen karışıklıklara karşı kayıtsız kalmadı ve buralardaki problemleri yeğeni Belek’i göndererek halletti.[24] Ancak Muhammet Tapar Bağdat’ta duruma yeniden hakim olunca İlgazi’yi şahnelikten azlederek yerine 1105’te Emîr Kasimüdevle Aksungur el-Porsuki’yi getirdi.
Bunun üzerine Diyarbekir taraflarına ayrılan İlgazi, bir süre sonra Halep Selçuklu Meliki Rıdvan b. Tutuş ve müttefikleri ile Haçlılar’a karşı savaşmak için anlaşıp önce Musul ve çevresine hakim olan Çökürmüş’ün üzerine gidildi ve 1106’da Çökürmüş idaresindeki Nusaybin kuşatıldı. Fakat bir müddet sonra İlgazi, Çökürmüş’ün gayretleri neticesinde Rıdvan tarafından tutuklanıp Nusaybin Kalesi’ne hapsedildi. Ancak kendisine bağlı Türkmenlerin Rıdvan’a karşı harekete geçmeleri üzerine hapisten kurtuldu. Bu olayın ardından maiyetindeki Türkmenlerle birlikte kardeşi Sökmen’in oğlu İbrahim’in hakimiyetinde Emir Şems adlı biri tarafından yönetilen Mardin’e gidip idareyi ele alan İlgazi, burada Artuklular’ın “Tabaka-i İlgaziye“ denilen Mardin kolunu kurdu. 1108’den itibaren artık Mardin’de Artuklular dönemi başlamış oldu.[25]



[1] Fuat Köprülü, Artuklular, İA.
[2] Ali Sevim, “Artukluların Soyu ve Artuk Bey’in Siyasi Faaliyetleri”, Makaleler, Ankara, 2005, I, 127.
[3] Bkz. Hayrettin Yücesoy, “Evrensel Tarih İçinde Mardin, Abdusselam Efendi’nin Mardin Tarihi”,  I. Uluslararası Mardin Sempozyumu, İstanbul, 2006, 625.
[4] Sevim, I, 137.
[5] İbnu’l-Ezrak, Meyyafarikin ve Amid Tarihi(Artuklular Kısmı), 29.
[6] İbnü’l-Esir, X, 147.
[7] Ali Sevim, Artuk b. Eksük, DİA.
[8] Turan, 151-154.
[9] İbnü’l-Esir, X, 147.
[10] İbnu’l-Ezrak, 100.
[11] Köprülü, agy.
[12] İbnü’l-Esir, X,  246.
[13] İbnü’l-Esir, X, 405.
[14] İbnu’l-Ezrak, 100, Necmettin İlgazi, Melik Rıdvan’ın kızıyla evlendi, ancak ölünce, bu kadınla yeğeni Belek evlendi.
[15] Azimî, Azimî Tarihi, Haz; Ali Sevim, Ankara, 1988, 34.
[16] İbn Adim, Buğyetu’t-Taleb, Çeviri ve açıklamalar; Ali Sevim, Ankara, 1982, 89.
[17] İbnü’l-Esir, X, 283.
[18] İbnü’l-Esir, X, 309.
[19] İbnü’l-Esir, X, 329.
[20] İbnü’l-Esir, X, 351.
[21] İbnü’l-Esir, X, 337.
[22] İbnü’l-Esir, X, 368.
[23] İbnü’l-Esir, X, 371-382.
[24] İbnü’l-Esir, X, 395.
[25] İbn Ezrak’ta tarih olarak 508/1114 olarak verilmektedir. Bkz. İbnu’l-Ezrak, 31.

0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar