Bu çalışmada
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da kurulan üç Artuklu devletinden en uzun ömürlüsü
olan Mardin Artuklularının kurucusu Necmettin İlgazi’yi tanıtmak istiyoruz.
Çalışmamızda Artuk Bey’in Kudüs Emiri olmasının ardından oğullarının değişik
bölgelerde hakim olması ve nihayet Necmettin İlgazi’nin Bağdat şahneliğinden
sonra Mardin’e hakim olup bölgede kurulan üç Artuklu şubesinden en uzun
ömürlüsü olan Mardin Artuklu devletini kurması ve siyasi faaliyetlerinden
bahsedeceğiz.
Necmettin
İlgazi’nin babası Artuk b. Eksük, Alparslan ve Melikşah döneminin ünlü bir
komutanıdır. İsminden de anlaşılacağı üzere Türkmen olan Artuk Bey, soy olarak
Oğuzlar’ın Döğer veya Kayı[1]
boylarından[2]
birine mensup olup M. 1063 yılında kendisine bağlı Türkmenlerle Sultan
Alparslan’ın hizmetine girmiş ve diğer savaşlarla birlikte Malazgirt Savaşı’nda
da sultanın maiyetinde bulunmuştur. Klasik kaynakların kendisinden Türkmani
şeklinde bahsetmelerine rağmen, son yüzyılda yazılan kimi kaynaklardaki onun
soyu ile ilgili yanlış anlatımlara da rastlıyoruz.[3]
Artuk Bey,
Malazgirt sonrası Bizans’la imzalanan antlaşmanın yerine getirilmemesi üzerine,
Alparslan’ın emriyle Anadolu’da Yeşilırmak ve Kızılırmak havzalarında fetihler
yaptıktan sonra Sakarya ırmağını geçerek İzmit’e kadar ulaşmıştır. Ancak
Alparslan’ın ölümü ve kardeşi Kavurd’un saltanat iddiasıyla isyanı üzerine
merkeze çağrılıp Kavurd’un bertaraf edilip Melikşah’ın saltanatta kalmasında
önemli rol oynamıştır. Daha sonra 1079 tarihinde Sultan Melikşah tarafından
Anadolu’daki fetih görevinden alınıp Ahsa ve Bahreyn’de isyan eden Karmatiler
üzerine gönderilmiş ve Karmatiler’i itaat altına almıştır. [4]
Artuk Bey,
1083’te Sultan Melikşah’ın buyruğuyla Diyarbekir bölgesinin fethiyle
görevlendirilen Fahrüddevle Muhammed b. Cuheyr maiyetinde sefere katıldı.[5]
Fakat Fahrüddevle ile anlaşmazlığa düştüğü için kuvvetleriyle birlikte Tutuş’un
hizmetine girdi. Tutuş tarafından kendisine Kudüs ikta edildi.(1085) Artuk Bey,
Tutuş’la beraber Suriye’de Anadolu Selçuklu Sultanı Süleyman Şah’ın ordusu ile
savaşıp tecrübesiyle savaşın kazanılmasını sağladı.[6] Sonuçta
mağlup olan Süleymanşah öldü.(1086) Artuk Bey, bundan sonra Kudüs’e çekildi[7]
ve orada öldü.(1091)[8]
İbnü’l-Esir, onun girdiği bütün savaşlarını kazandığını söyler.[9]
Onun çocukları konusunda İbn Ezrak’ta geniş bilgiler[10] varsa
da, biz burada Hasankeyf’te Sokmaniyye beyliğini kuran Sökmen’i, Harput’ta
beylik kuran Belek’in babası Abdulcebbar’ı ve üç asırlık Mardin kolunu kuran
Necmettin İlgazi’yi hatırlatmakla yetinelim.[11]
Artuk Bey’in
oğullarından Necmettin İlgazi, kardeşi Sökmen ile birlikte babasının ölümünden
(1091) sonra Kudüs’e hakim oldu. Tutuş’un 1095 tarihinde yeğeni Berkyaruk ile
giriştiği saltanat mücadelesi sonucu ölümü üzerine, Necmettin İlgazi Tutuş’un
kendisini yanında bıraktığı [12]
Tutuş’un oğlu Dımaşk Selçuklu Meliki Şemsülmülük Dukak‘ın hizmetine girdi.
Ancak Dukak, İlgazi’yi[13] hapsetti. Bunun sebebi, Necmettin İlgazi’nin
kayınpederi de olan[14]
Rıdvan ve Sökmen’e yardım edebileceği korkusu idi. Daha sonra araları düzeldi
ve[15]
Necmettin İlgazi, hapisten kurtuldu.[16] Bu
sırada Fatımiler, Rıdvan ile Dukak arasındaki mücadeleden istifade ederek
Kudüs’ü ele geçirmek için harekete geçtiler. Emirü’l-Cüyüş Efdal b. Bedrettin
el-Cemali kumandasındaki Fatımi ordusu, 1098’de Kudüs üzerine yürüdü. İlgazi ve
Sökmen, şehrin müstahkem surlarına ve Türkmenlerin gücüne güvendikleri için
Efdal’in şehrin mukavemet edilmeden teslimi için yaptığı teklifi reddettiler.
Ancak şehir halkı Efdal ile anlaşarak kapıları açınca Kudüs, Fatımilerin eline
geçti. Efdal, İlgazi ve Sökmen’e iyi davranarak kendilerini serbest bıraktı. Onlar
da Dımaşk’a gitmek üzere Kudüs’ten ayrıldılar.[17]
İlgazi, bir süre Dımaşk’ta kaldıktan sonra Bağdat’a gitti ve maiyetindeki
Türkmen kuvvetleriyle, Sultan Berkyaruk’la saltanat mücadelesi yapmakta olan
Muhammet Tapar’ın hizmetine girdi.(1099) Muhammet Tapar, Artuk Bey’in eski
iktaı olan Hulvan ve Sincar’ı İlgazi’ye ikta etti.
Berkyaruk’a
karşı Muhammet Tapar’ın saflarında yer alan İlgazi,[18]
Muhammet Tapar tarafından imparatorluğun en önemli ve itibarlı görevi olan
Bağdat şahneliğine tayin edildi. (1102)[19] Aynı
yıl Tekiş b. Alparslan’ın kızıyla evlendi.[20] Bu
dönemde Bağdat halkıyla aralarında çıkan bazı anlaşmazlıkları ise kadılar araya
girerek çözdüler.[21]
İlgazi, çok karışık bir dönemde şahnelik
görevini başarıyla yürütürken, Sultan Berkyaruk Bağdat’a hâkim oldu ve
Gümüştegin el-Kaysari’yi 1102’de Bağdat şahneliğine getirdi. Gümüştegin
görevine başlayınca İlgazi şehri terk etmek zorunda kaldı.[22] Ancak
1103’de Muhammet Tapar Bağdat yönetimine tekrar hâkim oldu ve bu defa
Gümüştegin şehirden ayrıldı. Muhammet Tapar ile Berkyaruk arasındaki
saltanat mücadelelerinin sona ermesi ve Berkyaruk’un Bağdat’a hâkim olması
üzerine İlgazi önce Berkyaruk,[23]
onun 1104’te ölümünden sonra da oğlu Melikşah adına hutbe okuttu ve şahnelik
görevini sürdürdü. Bu dönemde Irak ve Horasan’da meydana gelen karışıklıklara
karşı kayıtsız kalmadı ve buralardaki problemleri yeğeni Belek’i göndererek
halletti.[24]
Ancak Muhammet Tapar Bağdat’ta duruma yeniden hakim olunca İlgazi’yi
şahnelikten azlederek yerine 1105’te Emîr Kasimüdevle Aksungur el-Porsuki’yi
getirdi.
Bunun üzerine
Diyarbekir taraflarına ayrılan İlgazi, bir süre sonra Halep Selçuklu Meliki
Rıdvan b. Tutuş ve müttefikleri ile Haçlılar’a karşı savaşmak için anlaşıp önce
Musul ve çevresine hakim olan Çökürmüş’ün üzerine gidildi ve 1106’da Çökürmüş
idaresindeki Nusaybin kuşatıldı. Fakat bir müddet sonra İlgazi, Çökürmüş’ün
gayretleri neticesinde Rıdvan tarafından tutuklanıp Nusaybin Kalesi’ne
hapsedildi. Ancak kendisine bağlı Türkmenlerin Rıdvan’a karşı harekete
geçmeleri üzerine hapisten kurtuldu. Bu olayın ardından maiyetindeki
Türkmenlerle birlikte kardeşi Sökmen’in oğlu İbrahim’in hakimiyetinde Emir Şems
adlı biri tarafından yönetilen Mardin’e gidip idareyi ele alan İlgazi, burada
Artuklular’ın “Tabaka-i İlgaziye“ denilen Mardin kolunu kurdu. 1108’den
itibaren artık Mardin’de Artuklular dönemi başlamış oldu.[25]
[1]
Fuat Köprülü, Artuklular, İA.
[2]
Ali Sevim, “Artukluların Soyu ve Artuk Bey’in Siyasi Faaliyetleri”, Makaleler,
Ankara, 2005, I, 127.
[3]
Bkz. Hayrettin Yücesoy, “Evrensel Tarih İçinde Mardin, Abdusselam Efendi’nin
Mardin Tarihi”, I. Uluslararası
Mardin Sempozyumu, İstanbul, 2006, 625.
[4]
Sevim, I, 137.
[5]
İbnu’l-Ezrak, Meyyafarikin ve Amid Tarihi(Artuklular Kısmı), 29.
[6]
İbnü’l-Esir, X, 147.
[7]
Ali Sevim, Artuk b. Eksük, DİA.
[8]
Turan, 151-154.
[9]
İbnü’l-Esir, X, 147.
[10]
İbnu’l-Ezrak, 100.
[11]
Köprülü, agy.
[13]
İbnü’l-Esir, X, 405.
[14]
İbnu’l-Ezrak, 100, Necmettin İlgazi, Melik Rıdvan’ın kızıyla evlendi, ancak
ölünce, bu kadınla yeğeni Belek evlendi.
[15]
Azimî, Azimî Tarihi, Haz; Ali Sevim,
Ankara, 1988, 34.
[16]
İbn Adim, Buğyetu’t-Taleb, Çeviri ve açıklamalar; Ali Sevim, Ankara,
1982, 89.
[17]
İbnü’l-Esir, X, 283.
[18]
İbnü’l-Esir, X, 309.
[19]
İbnü’l-Esir, X, 329.
[20]
İbnü’l-Esir, X, 351.
[21]
İbnü’l-Esir, X, 337.
[22]
İbnü’l-Esir, X, 368.
[23]
İbnü’l-Esir, X, 371-382.
[24]
İbnü’l-Esir, X, 395.
[25]
İbn Ezrak’ta tarih olarak 508/1114 olarak verilmektedir. Bkz. İbnu’l-Ezrak, 31.
0 yorum:
Yorum Gönder