15 Şubat 2017 Çarşamba

Ebû Ömer b. Dâvûd Yazdı: Haberler


Ebû Ömer b. Dâvûd
Çocukluğumda merhum babam, saat başlarında mutlaka -o dönemde- ajans [hatta yerli telaffuzla acans] dedikleri haberleri radyodan dinler, gündemi takip etmeye çalışırdı. Televizyonun henüz insanın hayatının iğfal etmediği yıllardı. Ayrıca ilçemizde gazete bayii olmadığı için abone olduğu Tercüman Gazetesi’ni bir hafta, kış aylarında iki haftalık gecikmeyle okumayı ihmal etmezdi. İmkânlar çerçevesinde bir hafta sonra okuduğu gazete üzerinden dünyayı anlamaya çalışırdı. Dinlediği ajansların ve okuduğu gazetelerin hayatında nasıl bir dönüşüme vesile olduğunu bilmiyorum. Ancak siyaseti takip ettiğini, CHP’ye muhalif olduğunu ve bu partiyi din karşıtı bir parti olarak algıladığını biliyorum. Acaba dinlediği haberler ve okuduğu gazete mi onun bu görüşünü şekillendirmişti, yoksa sahip olduğu görüşleri besleyecek kaynaklar mı arıyordu? Her insanın algı dünyası için sorulabilecek bir soru…

Doğrusunu söylemek gerekirse haberdar olduğumuz haberlerin büyük bir kısmını bilmemek, haberdar olmamak bir konfor… Acaba uyandığımız andan, yatıncaya kadar karşılaştığımız tabelalardan tutun da sosyal medyaya, televizyondan gazeteye bizi haber bombardımanına tutan binlerce aracın bize kattığı değer ne? Koskocaman bir hiç!

Haksızlık etmeyelim. Bilgi kirliliği, algı sapması, yalan-yanlış bilgiler, gereksiz bir sürü ayrıntı. Kimin kimle yediği yemek beni neden ilgilendirsin ki? Bilmem kaçıncı haftadır, evlilik programına çıkan falancanın bu hafta da taliplerini beğenmemesi beni ne kadar ilgilendirir? Hatta devlet başkanının kararları? Bunları bilmemin hayatımdaki faydaları ne? Evet, birkaç faydası olabilir bazı öğrendiklerimizin… Ama emin olun ki bunları bilmesek çok daha mutlu olurduk. En azından ben haberleri dinlemediğim dönemde zihnen rahatlamış hissediyorum kendimi.

İlgili olanların dışında çoğumuzu ilgilendirmeyen ayrıntılarla zihnimizi yoruyor, yönlendiriliyoruz. Her an bir algı operasyonuna maruz kalıyoruz. Hem de kendi isteğimizle, üstelik farkında olmadan… Peki, bu ulaşan haberler objektif mi? Hiç sanmıyorum. Zira haberlerin çeşitli zihinlerin süzgecinden geçerek bize ulaştığı bir gerçek. Bir de resmi süzgeçler var. Ama asıl vurgulanması gereken Batı’nın süzgeci. Zira bütün haber ajanslarının bir şekilde Batı medyasıyla ilişkisi var ya da Batı’nın iletişim araçlarını kullanmak zorundalar.

Sosyal medyayı ele alalım. Batı’nın istemediği bir bilgiyi burada üretmek ve yaymak ne kadar mümkün? Her an müdahaleye açık bir alandan söz ediyoruz. O halde haber kaynaklarının süzülmüş haberlerine neden güveneyim?

Hikâye o ki, bir papaz Kızılderili’ye Hristiyanlığı anlatmış. Konuşmasında “Tanrı’nın dediklerini yapmazsan seni ateşe atar, cehennemde yanarsın.” demiş. Kızılderili sormuş: “Peki bunları bilmeseydim Tanrı beni yine de cezalandırır mıydı?” Papaz, “Hayır!” demiş; “Tanrı bilgisi olmayan insanları cezalandırmaz.” Bunun üzerine Kızılderili kızgınlıkla, “O halde bunları bana neden anlattın be adam?” diye çıkışmış.

En iyisi habersizlik…

15.02.2017

ebuomerbindavud@gmail.com


0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar