13 Şubat 2017 Pazartesi

Ebû Ömer b. Dâvud Yazdı: Slogan


Ebû Ömer b. Dâvud
Sloganlar çok etkileyicidir. İyi bir sloganın modern dünyada bir varlık kazanmaya kolaylıkla imkân verdiği tecrübe edilmiştir. Bazı ticaret erbabının, sermayelerinin önemli bir kısmını reklama ve tanıtıma ayırdıklarını gördüğümüzde şaşırıyoruz. Zira iyi bir tanıtım olmadan bir ürünü satmanın imkânı olmadığını herkes kabul ediyor. Sloganlar etkileyicidir ve bir anlamda ayartıcıdır. Sloganların insanları çarpma ve etkileme gücü vardır. Yıllar önce -henüz uçak kullanımının bu kadar yaygın olmadığı bir dönemde- Mardin’in ilçelerinden birisine ait bir otobüs firmasının “Rakibimiz Türk Havayolları” şeklinde bir reklam sloganıyla karşılaştığımda bununla konforu mu yoksa hızı mı kastettiklerini anlamamıştım. Hızı kastediyorlarsa aynı zamanda trafik hız sınırlarını ihlal etmeleri ya da ihlale yakın olmaları gerekirdi. Bu da aynı zamanda Türk Havayolları’nın taşımadığı kadar risk üstlenmek anlamına geliyordu. Anlayacağınız durum oldukça karışıktı. Ancak sloganın amacına ulaştığı anlaşılıyor, firmanın adını unutmama rağmen slogan hala aklımda… Bir dönem insanların tekerleme gibi söylediği bir çakmak reklamı sloganı vardı: Çakar çakmaz çakan çakmak. Çakmak çakıldığı zaman çakması tabiatından olmalı ama tekerleme benzeri bir sloganla marka insanların zihnine yerleştirilmişti.

Bir insanı kısa yoldan etkilemenin onu yönlendirme amacı taşıdığı aşikârdır. Bilim, uzun vadeli ve yavaş bir dönüşüm meydana getirir slogan ise kısa süreli manipüle edilmeye müsait bir dönüşüme imkân verir.

Sloganlar, insanı yönlendirebilir etkileyebilir; ancak ona bir derinlik kazandırmaz. Modern dünyanın tüketim anlayışına uygun olarak sloganlarla insanları yönlendirmek ve onları maddi ve manevi açıdan sömürmek modern bir etkileme yöntemiyse de tarihin en eski dönemlerinden beri mevcut olmalıdır. Sloganlar, bir yönüyle riyanın en kestirme araçlarıdır.

Eskiden kitap adları kısa akılda kalan, etkileyici, kafiyeli, tekerleme gibi olmasına dikkat edilirdi. Birçok kitabın adı kulağa şiir gibi gelirdi. Mesela bu isimlerden biri Tafdîlu’l-Kilâb ale Kesîrin mimmen lebise’s-Siyâb [Köpeklerin elbise giyenlerden birçoğuna üstün kılınması] şeklindedir. Ashâb’ın hayatını anlatan iki eser: İbn Abdilberr’in (ö. 463/1071) el-İstiʻâb fî Maʻrifeti’l-Ashâb, İbn Hacer’in (ö. 852/1449) el-İsâbe fî Temyîzi’s-Sahâbe. Kâtib Çelebi’nin (ö. 1067/1657) eserinin adı da kulağa hoş geliyor: Keşfü’z-Zunûn an Esâmi’l-Kütüb ve’l-Fünûn.

Günümüzde din dilinde de sloganların önemli bir etkileme gücüne sahip olduklarına şahit oluyoruz. Aslında geçmişte de ona benzer örneklerle karşılaşmaktayız. Yoğun bir anlamı kısa ve özlü sözlerle ifade etmek her dönemde etkili olmuştur. Ancak sloganlar üzerinden bir din anlatımının yönlendirici olması itibariyle tehlikeli olduğunu düşünmek yanlış olmaz. Dinin sloganlarla değil din diliyle ve dini kavramlarla anlatılması önem arz eder. Bu bakımdan slogan birçok açıdan tehlikelidir.

ebuomerbindavud@gmail.com


2 yorum:

  1. Anlaşılan o ki, fast foot denilen şey dini alanı da alabildiğine kuşatmış. Bir tarafta hamaset, bir tarafta bu, gel de salim bir kafa bul.

    YanıtlaSil
  2. Bugün özellikle ışid denilen terör örgütünün de kullandığı bir yöntemdir. Çünkü kelam fıkıh daha normatif çerçevede orta yaşlılara, tasavvuf daha ileri yaşlılara hitap ediyorsa selefilik gibi hareketler de ergen yaşlara hitap ediyor ve cesaret göstermenin, aksiyona geçmenin altı bu sloganlarla çiziliyor. Dikkat etmekte fayda var.

    YanıtlaSil

Yazarlar