Prof. Dr. Adnan Demircan
Uzun zamandır dövmeyle ilgili
bazı şeyler okumak istiyordum. Çünkü son zamanlarda dövmeli insanların
sayısında ciddi bir artış olduğunu gözlemliyorum. Ancak konuyla ilgili İlahiyat
alanında Hadis Anabilim Dalında tamamlanmış bir yüksek lisans tezi ile İslam
Hukuku Anabilim Dalında devam eden bir yüksek lisans tezi dışında pek çalışma
yapılmadığını hayretle gördüm. Adli Tıp alanında hazırlanmış bir yüksek lisans tezi
ile Mimarlık Anabilim Dalı Kent Çalışmaları ve Yönetimi Programı’nda hazırlanmış
bir sosyoloji yüksek lisans tez çalışması da gördüm.
Konunun ekonomik boyutu bir
yana, psikolojik, kültürel, hukuki, siyasi, tıbbi, dini boyutlarının farklı
açılardan irdelenmeyi hak ettiğini söylemeliyim.
Dövmenin köklü bir geçmişi
var. Dövmenin tarihsel gelişimi açısından süslenme akla gelen ilk önemli etken…
Ancak asırlar boyunca gördüğü ilgi sadece süslenmeyle izah edilemez. Kaldı ki
dövmenin bugün özellikle şehirlerde, ama daha çok batıdan yayılarak büyük bir
ilgiye mazhar olduğu da bir gerçek… Modern toplum açısından işin yerleşik değerleri
ve gelenekleri protesto boyutu olduğunu da düşünüyorum.
On beş yirmi yıl öncesine
kadar dövmeli insan sayısı oldukça azdı. Ülkemizde daha çok bazı bölgelerde
geleneksel tarzda karşımıza çıkıyordu. Bugün ise metropollerde hemen her yerde,
farklı şekillere sahip renkli dövmelere sahip insanlarla karşılaşıyoruz. Birkaç
ay önce metroda karşımda oturan bir kadının kolunda Arapça “Kün fe-yekûn” (كُنْ
فَيَكُونُ) (Yasin
36/82) ayetinin dövme olarak estetik bir hatla işlendiğini görmüştüm.
Uzakdoğu ülkelerinin
kullandığı alfabeden gizemli rakamlara, çiçek resimlerinden insan ve hayvan resimlerine,
manzara resimlerinden bir sanatçının ya da ünlünün veya sevilen birisinin adına
kadar farklı dövmelerle karşılaşıyoruz.
Bazı insanların
vücutlarındaki dövmeleri uzun yıllara yayarak ve çoğunlukla yaşadıkları bazı
gelişmelerle ilişkili olarak şekillendirdikleri anlaşılıyor. Dövmeleri yorumlansa
hayatlarıyla ilgili ilginç değerlendirmeler yapılır sanırım.
İnsanın vücuduyla ilgili
kalıcı ve çoğunlukla geri dönüşü imkânsız bu tür müdahaleleri anlamakta
zorlandığım doğrudur. Bugün bir erkeği seven bir kadın, onun adını ya da
resmini vücuduna dövme olarak işletiyor. Sonra herhangi bir sebeple araları
bozulduğunda adamın adını duymak istemiyor. Bu durumda acısını veya
kızgınlığını dövmeyi her gördüğünde tazelemek durumunda kalıyor. Dövmeyi kaldırmak
istediğinde ise bir sürü maddi ve manevi bedel ödediği halde bunu tam olarak
başaramıyor. Ya da insan yaptığı kuş, börtü böcekten sıkılıyor, ancak onu
kaldıramıyor. Tişört değil ki sıkıldığında değiştirsin.
Tabii bu benim düşüncem. Zaten
benim dövmem yok. Esas ilgimi çeken dövmesi olanların bunları hangi saiklerle
yaptırdıkları… Yani dövmelerinin hikâyesi…
Konunun birkaç boyutuna
işaret ederek genç araştırmacıların dikkatini çekmek istiyorum. Öncelikle geleneksel
dövmenin sadece güzellikle ilişkili olarak anlaşılmaması gerektiğini
düşünüyorum. Bunun geçmişteki inançlarla ciddi bir ilişkisi var. Muhtemelen İslam’ın
dövmeyi yasaklamasında bunun etkisi olmalı. bu konu araştırılmayı hak ediyor.
Eskiden dövmeler genellikle
yüze ve ele işlenirdi ve anlamsız gibi görünen bazı şekiller ya da noktalardan
oluşurdu. Bu şekillerin eski inançların ifadesi olduğunu düşünmek yanlış değil…
Tabii ki bu dövmeleri yapanların ve yaptıranların çoğu aradan geçen uzun zaman
sebebiyle konunun kökenini bilmiyorlardır. Ancak dövmeler üzerine yapılacak
araştırmalar bu işin dinler tarihi boyutuna dair önemli açıklamalara imkân
verebilir.
İslam dini açısından ele
alındığında dövme yapmanın ve yaptırmanın yasak olduğuna dair hem hadisler, hem
de bununla ilgili yerleşmiş bir gelenek (sünnet) var. Bu alanda hazırlanan hadis
tezinde altmış beş rivayet tespit edilmiş, yirmi bir rivayetin isnadı zayıf, kırk
dört rivayetin isnadı sahih olarak değerlendirilmiş (Harun Memetcik, Dövme
Yapmak ve Yaptırmakla İlgili Hadislerin İncelenmesi (Yayınlanmamış Yüksek Lisans
Tezi), 2019)
Rivayetler arasında küçük farklar
bulunmakla birlikte temel yaklaşımı dövme yapma ve yaptırmanın hoş bir iş
olarak görülmediğidir. Bu rivayetlerden birisine göre Allah Elçisi (sas) “Allah
saç ekleyen ve ekleteni, dövme yapan ve yaptıranı lanetledi” buyurmuştur
(Buhari, “Libas”, 83). Bazı rivayetlere “güzellik düşüncesiyle” kaydı da
vardır.
Bu rivayetlerin tarihte nasıl
anlaşıldığı ve bugün nasıl anlaşılması gerektiği hususu da bir araştırma
konusudur.
Bu arada Yahudilikte de
dövmenin yasak olduğunu ifade edelim (Rahmi Yaran, "Dövme", DİA,
https://islamansiklopedisi.org.tr/dovme (21.07.2020).
İslami açıdan bu yaygın
kabule rağmen ülkemizde gençlerin dövmeye gösterdikleri ilginin birey-inanç
ilişkisi açısından ne anlam ifade ettiği ciddi bir inceleme konusudur. Öte yandan eskiden dövme genellikle çocuklara ebeveynleri tarafından küçük yaşta yaptırılırken bugün dövme yaptıranlar kendi iradeleriyle buna karar veriyorlar. Dolayısıyla bilinçli bir tercih olduğunu söylemek mümkün. Ancak yayıldığı bölgeler ve kesimler dikkate alındığında taklitçilik ve özenti de önemli bir etken olarak düşünülebilir.
Dövmenin sağlık boyutu da
üzerinde durulması gereken bir konu… Özellikle vücutta meydana gelen bazı
yaraların bu yolla gizlendiği anlaşılıyor. Bunun psikolojik etkisi üzerinde
durulmalıdır.
Vücuda müdahale olan dövme
işleminin sağlıklı yollarla yapılıp yapılmadığı da başka bir inceleme konusu…
Hasılı dövme deyip geçmemek
lazım.
Sayın Hocam,
YanıtlaSilTeşekkür ederiz,zahmet buyurmuşsunuz,güzel bir makale...Bugün kürsülerden minberlerden bu konu anlatılsa acaba nasıl bir sonuçla karşılaşırız?Sitedeki makalenizi okuyanların sayısı kaça vasıl olur olur ,bilinmez ama anlaşılıyor ki bu dövme denilen bela münkerattan bir münkerdir ve bunun nehyi için gerekeli çalışmalara özen gösterilmelidir.