Ebû Ömer b. Dâvud
“İşte gerçek inanç… Hakikat
budur, başkası değil!” Herhalde bu cümleler, dünyadaki bütün dinlerin bağlılarının
bir kısmı tarafından ifade edilmiştir. Dünyada öyle inançlar var ki bir insanın
inanması için beyinsiz olması gerekir, diye düşünüyorsunuz, ancak bakıyorsunuz
bir sürü insan ölümüne bu inanca inanıyor, hatta onun uğrunda ölüyor.
Şimdi diyeceksiniz ki
insanların inançlarının doğruluğuna inanmalarından doğal bir şey yok. Tamam,
öyle…
Peki, insan, saçma olana inanmak zorunda mı?
Mesela göz göre göre bir sahtekâr
tarafından sömürülmeyi inanç olarak kabul edebilir mi?
Maalesef kabul edebiliyor.
Diğer inanç sistemleri
üzerinden çok şeyler söyleyebiliriz. Ancak önce iğneyi kendimize batıracağız.
Yani İslam dinine bağlı olduğunu söyleyen bizlere…
Adam ortaya çıktığında
bildiğin sakalıyla ve cübbesiyle insanları etrafında topluyor. Müritlerini müşteri
ve pazarlamacı olarak kullanıyor. Bunu yaparken de “Müslümanın kâfirlerle
mücadele etmesi için zengin olmalı” diyerek onları motive ediyor. Paraya para
demiyor. Lüks içinde yaşıyor. Milyon dolarlık evlerde oturuyor. Bildiğin
ticaret yapıyor, ama din ticareti…
Bir gün de müritlerinden biri
de kalkıp “Be adam, ‘Müslüman zengin olmalı’ diyorsun da sen zengin oluyorsun.
Biz ise hep fakir kalıyoruz. Bir tek Müslüman sen misin?” diye sormuyor.
Dahası adamın başladığı yerle
geldiği yer arasında büyük bir fark var. Neredeyse yön değiştirmiş. Tabii bazı
kopmalar olmuştur. İşin farkına varanlar sessizce trenden inmişlerdir. Ancak
bir inmiş, bin binmiştir. Sonra gelsin paralar, gitsin fabrikalar…
Adam insanlara cenneti
vadediyor. Utanmadan Allah adına karar vererek kendisinin cennetlik olduğunu
söylüyor. Ayrıca kendine inananlara cenneti vadediyor, başkalarının cehennemlik
olduğuna hükmediyor. Bu arada yaptığı ticaretten zengin oluyor.
Söylediği gibi yaşamadığı
ortaya çıkınca, insanların hata yapabileceğini söylüyor. Kendisine ve
yakınlarına gösterdiği müsamahaya Müslümanları yaklaştırmıyor. Milyonlar onu
hoca zannediyor. Yolundan giderek kurtulacağına inanıyor. Kandırmaya devam
ediyor…
Bırakın yaşayanların
sözleriyle kandırılmayı, insanlar ölülerle de kandırılıyor. Ölenlerin
mezarlarından medet ummak, onların tasarrufta bulunduklarına inanmak inanılası
bir şey değil. Tabii İslam inancı açısından söylüyorum. Ama buna inanan
yüzbinler, milyonlar var… Maalesef İslam dinine bağlı olduğunu söyleyerek…
Yıllar önce bir İlahiyat
profesörü asırlar önce ölmüş birisinin tasarruf ettiğini söylemişti. Bunun İslam
inancı açısından sapıklık ve din dışı olduğunu söylemiştim. Daha sonra
savunduklarıyla ilgili kitap da yazdı. Üstelik kendisini Allah’ın kitabının
hafızıydı ve onu açıklama konusunda yetkin görüyordu alanı itibariyle…
İslam’ın geldiği ortama
bakıyorsunuz, Mekke müşriklerinin inançları bunlardan çok farklı değil… Onlar
da Allah’a inanıyor, onu yüce kabul ediyor, dengi olmadığını düşünüyor. Ancak ilah
kabul ettikleri varlıkların -İslam inancına göre- Allah’a ait olması gereken
tasarrufların bir kısmını yapabileceklerini düşünüyor.
İslam Peygamberi’nin (sas)
tebliği bu yozlaşma ve bulanıklığı gidermeyi hedefliyor. İnsanın inançla
sömürülmemesini, kandırılmamasını istiyor, anlatıyor, yaşantısıyla gösteriyor.
Çok geçmiyor… Onun dinine
inananlardan bazıları, mücadele ettiği sapkınlıkların bir kısmını İslam
kisvesiyle anlatmaya başlıyorlar. Bununla da yetinmiyorlar, buna karşı çıkanı
İslam dışı olmakla itham ediyorlar, yargılıyorlar.
Şimdi diyeceksiniz ki, “sen de dediklerinin
hakikat olduğunu iddia ediyorsun.” Ben söylediklerimin mutlak hakikat olduğunu söylemiyorum.
Allah’ın kitabından ve onu bize tebliğ eden Peygamberi’nin söylediklerinden,
yaşantısından ve mücadelesinden anladıklarımı anlatıyorum.
Başta kendimi olmak üzere
herkesi, akletmeye, anlamaya ve Allah’ın bize çizdiği sınırlarda kalmaya davet
ediyorum.
Bu sınırların bizi
özgürleştireceğine, sömürülmemize engel olacağına inanıyorum.
Sorumlu olmaya ve sorumluluk
üstlenmeye çağırıyorum.
Başkalarının oyununa gelmemek
ve dinle aldanmamak için her Müslümanın yapması gerektiği gibi uyarı görevimi
yapıyorum.
0 yorum:
Yorum Gönder