Ebû Ömer b. Dâvud
Bir gün Hz. Ali konuşma yapmak üzere kalkıp minbere çıktı ve konuşmaya
başladı. Ancak kendisine muhalif olan Haricîler kalkıp onun konuşmasını
kestiler. Hz. Ali hemen minberden inerek evine gitti. Canı sıkılmıştı. Yanında bulunanlara
içinde bulunduğu durumu,
-Ben beyaz [öküzün] yenildiği
gün yenilmiş bir adamım, dedi.
Sonra şöyle devam etti:
-Benim durumum, üç öküzle bir
aslanın hikâyesine benzer. Vaktiyle biri kırmızı, biri siyah, biri de beyaz
olmak üzere üç öküzle bir aslan ağaçlık bir ormanda karşılaştılar. Aslan beyaz
öküzü yemek istiyordu, fakat diğer öküzler onu savunuyorlardı. Bunun üzerine
aslan kırmızı ve siyah öküze, “Bu
ormanda bizi rezil-rüsva eden, bizi teşhir eden ve başkalarının bizi
görmelerine yol açan şu beyaz öküzdür” dedi. Siyah ve kırmızı öküzler,
beyaz öküzle aslanı baş başa bıraktılar. Aslan yalnız kalan beyaz öküzü yedi. Aslan
diğer iki öküze bir şey yapamıyordu. Beyaz öküze uyguladığı planı kırmızı öküze
uygulayarak, ‘Benim rengim de senin
rengin gibidir. Ancak bizi bu ormanda rezil-rüsva edip teşhir eden bu siyah
öküzdür’ dedi. Bunun üzerine kırmızı öküz siyah öküzü, onu yiyecek olan
aslanla baş başa bıraktı. Aslan onu da yedi. Artık önünde bir engel kalmayan
aslen kırmızı öküze, ‘Seni yiyeceğim’
dedi. Kırmızı öküz, ‘Tamam, ancak
müsaade et de, üç kez yüksek sesle bağırayım’ dedi. Aslan, ‘Peki, bağır’ dedi. Kırmızı öküz, ‘Hey! Herkes bilsin ki, beyaz öküz yenildiği
gün ben de yenilmiştim’ diye bağırdı. Hey! Herkes bilsin ki, Osman
öldürüldüğü gün ben değersiz hale getirildim. (Belazüri, Ensab)
Değerli insanların linç
edilmeye kalkışılması, ülkemizi dibe çeken yozlaşmışlığın sonucudur. İtibarsızlaştırmaya
karşı duruş ilkesel ve ahlaki bir görevdir.
0 yorum:
Yorum Gönder