5 Mart 2017 Pazar

Ebû Ömer b. Dâvûd Yazdı: Komşuluk

Ebû Ömer b. Dâvûd
   
Sosyal bir varlık olan insan yaşadığı toplumda akrabalık, meslektaşlık, komşuluk ve hemşehrilik gibi ilişkiler kurar. Bilindiği gibi komşuluk ilişkilerinin beşeri münasebetlerde önemli bir yeri vardır. Bu sebeple dinimiz, komşu haklarının gözetilmesine büyük önem vermiştir.
   İslam, sosyal yardımlaşma ve dayanışmada yakın çevreden uzak çevreye doğru bir açılıma dikkat çeker. Komşuların sorunlarıyla ilgilenmek, onlara yardım etmek önemli bir husustur. Kur’an’da şöyle buyurulur: “Ana-babaya, akrabaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara iyi davranın.” (Nisâ 4/36)
 Komşuların zaman zaman birbirlerinin maddî ya da manevî desteğine ihtiyaç duymaları kaçınılmazdır. Meşhur bir atasözümüzde “Komşu komşunun külüne muhtaçtır.” denir.
   Hz. Peygamber, komşusu açken tok yatan bizden değildir.” buyurur.
Komşuların birbirlerine hakları geçebilir. Komşuyu rahatsız etmemek, hiçbir şekilde zarar vermemek, Müslümanın özelliklerindendir. Özellikle günümüzde apartman hayatında komşuları rahatsız edecek şekilde ses yapmak, çöpü ortalıkta bırakmak, ortak alanları temiz tutmamak, ortak alanların kullanımında hassasiyet göstermemek, çamaşırları komşuları rahatsız edecek şekilde görüntü kirliliğine sebep olmak gibi sorunlarla karşılaşmaktayız. Dinimiz, komşuya eziyet etmeyi yasaklamış, ona yardımcı olmayı ve himaye etmeyi tavsiye etmiştir. Hz. Peygamber, “Komşusu kötülüklerinden emin olmayan kişi iman etmiş olamaz.” (Buhari, “Edeb”, 29; Müslim, “İmân”, 73; Tirmizî, “Kıyâme”, 60) buyurur. Bir başka hadiste “Allah’a ve kıyamet gününe inanan komşusuna eziyet etmesin” (Buhari, “Nikâh”, 80) buyurulur.
   Allah Resûlü’ne “Komşunun hakkı nedir?” diye soruldu. “Senden isterse borç vermen, yardım talep ederse yardım etmen, ihtiyacı olursa karşılaman, hastalanırsa ziyaret etmen, ölürse cenazesine gitmen, bir hayırla sevinirse beraber sevinip tebrik etmen, bir belaya uğrarsa üzüntünü belirtip teselli etmen, tencerende pişen yemeğin kokusuyla ona eziyet vermemen veya ondan bir miktar ona tattırman, izni olmadan rüzgârını kesecek şekilde binanı yükseltmemen, aldığın meyveden ona da vermen ya da çocukları gördüğünde istememeleri ve bu sebeple onlara kızmaması için gizlice evine götürmen, çocuğunu elindeki yiyecekle dışarı çıkartmamandır. Komşunun hakkını tam olarak ancak Allah’ın acıdığı az sayıda kimse yerine getirebilir.” (Sanʻanî, Sübülü’s-Selam, III, 1025) Müslümana yakışan, bu insanlardan olmaktır.
   Hz. Peygamber şöyle buyurur: “Cebrail bana komşu hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki, komşuyu varis kılacağını zannettim.” (Buhari, “Edeb”, 28; Müslim, “Birr”, 140)
Hz. Peygamber başka bir hadiste ise şöyle buyurur: “Dört şey kişinin saadetindendir: Saliha kadın, geniş mesken, Salih komşu ve uysal binek. Şu dört şey de kişinin şekavetindendir: Kötü komşu, kötü kadın, dar mesken ve kötü binek.”
   “Allah katında komşuların en hayırlısı komşusuna iyi davranandır.” (Tirmizî, “Birr”, 28).

ebuomerbindavud@gmail.com


0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar