Ebû Ömer b. Dâvûd
Hayat, en önemli öğretmendir.
Yaşadığımız her tecrübe bize yeni yeni şeyler öğretir. İnsanlar, kararlarını ve
inançlarını oluştururken büyük ölçüde yaşadıkları tecrübelerden beslenirler.
Hatta meşhur, tartışılır, ne olduğu kesin olmayan birçok yargı için insanların
hayatlarını feda ettiklerini bir gün dünya tarihini değiştirecek adımlar atabildiklerini
görüyoruz. Tarih de böyle yargılarla doludur. İşte bu öznelliğin bize dayattığı
durumdan çıkmanın yolu sahip olduğumuz kanaatleri ya da yargıları sürekli
sorgulayabilmemiz, yargılarımızda ise keskin ve katı hükümler ortaya koymaktan
imtina etmemizdir. Eğer böyle davranırsak, çocuklarımızı eğitirken kendilerini
öğrendiklerimizin sorgulanabilir ve yanlışlanabilir kanaatler olduklarını söyleyebilirsek
ve onları bu şekilde yetiştirebilirsek o zaman keskin yargılar daha az olur ve
hayat daha çekilir hale gelir.
Tarihte ortaya çıkmış örgütsel
yapıların hemen hepsinde insanoğlunun hayattan öğrendiği sübjektif anlayışın temel
görüşleri oluşturduğunu görüyoruz. Çoğu zaman insanlar inandıkları şeylerin
asla tartışılamaz doğrular olduğundan kuşku duymazlar. İşte bu güven ve inanış,
insanların hata yapmalarına zemin hazırlar.
Peki, işin doğrusu nedir? Yargılarımızda
nesnel bir bilgi üzerinden mi hareket ediyoruz yoksa aslında hayatın bize
dayattığı doğrularımızı mutlak hakikatler olarak mı kabul ediyoruz?
Doğrusunu söylemek gerekirse ortada
mutlak doğrular değil, zanlar, varsayımlar ve ihtimallerin mevcut olduğudur.
Bir kere bir inançtan ya da bir ön kabulden hareket ediyoruz. Ondan sonrasını
inşa etmek kolaydır. Sorgulanamaz, tartışılamaz kabullerimiz olduktan sonra onları
meşrulaştırmak, onlar çerçevesinde değerler oluşturmak kolay…
İşte tarih doğru okunduğunda bize
bu hükmü vermemize imkân tanır. Eğer tarihi ve kendi tarihimizi doğru okursak
müsamahakâr olmayan yargılara karşı alternatifli düşünme imkânına sahip oluruz.
Hayatın bize öğrettiği bir diğer
önemli gerçek de insanın kişiliğinin, karakterinin ve düşüncelerinin inanç ve
değer oluşturmada güçlü bir etkiye sahip olduğudur. Her insanın farklı bir
karakteri vardır. Bunun yanı sıra bireyin yaşam serüveniyle de ilişkili olarak bazı
insanlar ileri derecede psikolojik sorunlar yaşayabilirler. Onların
yaşadıklarının fikrî hayatları üzerinde etkili olamayacağını düşünmek yanlış
olur. Özellikle bu durumdaki insanların lider ve yönlendirici pozisyonda
olduğunu dikkate aldığımızda durumun ne kadar vahim olabileceğini müşahede
edebiliriz.
Kanaat önderi ya da lider
pozisyondaki insanların sahip oldukları kimi insanî zaafların gündeme dahi
getirilmemesi, onların mutlak otorite kabul edilmelerinden kaynaklanmaktadır. Bir
anlamda insanlar onları oldukları halleriyle değil, onlara giydirdikleri
gömleklerle benimsiyorlar. Böylece onlar hakkında oluşan algı bir hakikate
dönüşür.
Hâsılı insanın hayatta birçok
öğretmeni var… Deneyim en önemli öğretmendir, ancak insan çoğu zaman bunun
farkında değildir.
ebuomerbindavud@gmail.com
0 yorum:
Yorum Gönder