26 Mart 2017 Pazar

Ebû Ömer b. Dâvûd Yazdı: Dil

Ebû Ömer b. Dâvûd
 İnsanoğlu, geçmişiyle ilgili merakını tatmin etmek için her yıl binlerce araştırma yapmaya ve tezleri ileri sürmeye devam etmektedir. Dillerin nasıl oluştuğu sorusu da araştırılan ve açıklanmaya çalışılan konulardan biri. Dinlerin bu konudaki açıklamaları ile ilim adamlarının açıklamaları genellikle birbirinden farklı. Hangisinin senaryosunun doğru olduğunu kesin olarak ispat edecek karine yok elimizde. Doğrusunu Allah bilir, diyerek biz de düşündüklerimizi paylaşalım.
İnsanoğlunun fıtratında iletişim kurma özelliği var. Hatta diğer canlılarla iletişim kurma, aynı zamanda onun için bir ihtiyaç. Hemcinsleriyle de çeşitli yollarla iletişim kurduğu bir gerçek. Bakış, dokunma, konuşma, gösterme gibi yolların hepsini bugünde kullanıyor.
İlk insan/insanların iletişimi düşüncelerini ifade sadedinde sınırlı yollarla kullandığı söylenebilir. O dönemde kelimelerin sade ve çoğunlukla tek heceli olması gerekir. Karşılaştıkları insanların sayısının az olması, varlık ve nesneler hakkındaki bilgileri oldukça sınırlı olduğu için iletişim kurmak için çok fazla kelimeye ihtiyaç olmadığı açık. Muhataplar arttıkça ve ilişki kurulan varlık ve nesneler arttıkça dil de gelişmiş olmalı. Bugün de böyle olmuyor mu? Diller toplumlar gibi insanlar gibi gelişip daha sonra zayıflamıyor mu? Hatta ölmüyor mu?
Dillerin farklılaşması, insanların birbirlerinden uzak yerlerde yaşamaya başlamalarıyla ilgili. Dilin coğrafya ve hayatla, dolayısıyla kültürle doğrudan ilişkisi olduğu için bir bünyenin parçaları birbirlerinden uzaklaştıkça dil de yeni bir yol olarak varlığını devam ettiriyor. Böylece aynı dilin önce ağızları, sonra lehçeleri oluşuyor. Daha ileriki aşamalarda ise bu lehçeler dile dönüşüyor.
Dilleri farklılaştıran ve etkileyen önemli bir unsur, birbirinden uzakta yaşayan insanların ilişki kurmaya başladıklarında dillerinin birbirinden etkilenmesi ve yeni bir karışımın ortaya çıkmasıdır. Böylece toplulukların her yeni ilişkisi diller üzerinde etkiler doğurarak onları yeni bir dile doğru eviriyor.
Nihayet insanların iletişim için kullandıkları en önemli araçlardan biri olan dil, birbirleriyle iletişim kurmalarını zorlaştıran, hatta engelleyen bir özelliği de bürünebiliyor. Henüz insanoğlu bu alandaki iletişim engellerini kaldıracak bir çözüm üretebilmiş değil. Çin’de yaşayan bir insanla iletişim kurmam için çeşitli yazılımlar üretiliyor, ancak bunların başarısı bugün için oldukça düşük. Umarım gelecekte insanlar, bilmedikleri dilleri konuşan insanlarla onların dil mantıklarını çözecek yöntemler geliştirerek iletişim kurarlar.
Bugün dillerin karşı karşıya oldukları önemli riskler var. Batı’nın anam iletişim dili olan İngilizce, her geçen gün hâkimiyet alanını biraz daha genişletiyor. Bunun ne zamana kadar devam edeceğini şimdiden kestirmek zor. Ancak bu emperyalist baskı her geçen gün konuşanı az olan dilleri yok ederek tarihin sayfalarına gömüyor. Bu sebeple dilleri korumak, aynı zamanda emperyalizme karşı durmanın yollarından biridir. Herkesin bir Batı dilini öğrenmesi gerektiği safsatası insanları henüz anadillerini öğrenmedikleri çocukluklarında başka dilleri öğretmeye sevk ediyor. Kendi çocuklarıyla İngilizce konuşan aileler tanıyorum.
İnsanlığın kazanımı olan dilleri korumanın önemli olduğu inkâr edilemez bir gerçektir. Bunun için dilleri konuşarak yaşatmalıyız.


0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar