Ebû Ömer b.
Dâvûd
İnsanoğlu, geçmişiyle ilgili merakını
tatmin etmek için her yıl binlerce araştırma yapmaya ve tezleri ileri sürmeye
devam etmektedir. Dillerin nasıl oluştuğu sorusu da araştırılan ve açıklanmaya
çalışılan konulardan biri. Dinlerin bu konudaki açıklamaları ile ilim
adamlarının açıklamaları genellikle birbirinden farklı. Hangisinin senaryosunun
doğru olduğunu kesin olarak ispat edecek karine yok elimizde. Doğrusunu Allah
bilir, diyerek biz de düşündüklerimizi paylaşalım.
İnsanoğlunun fıtratında iletişim kurma
özelliği var. Hatta diğer canlılarla iletişim kurma, aynı zamanda onun için bir
ihtiyaç. Hemcinsleriyle de çeşitli yollarla iletişim kurduğu bir gerçek. Bakış,
dokunma, konuşma, gösterme gibi yolların hepsini bugünde kullanıyor.
İlk insan/insanların iletişimi
düşüncelerini ifade sadedinde sınırlı yollarla kullandığı söylenebilir. O
dönemde kelimelerin sade ve çoğunlukla tek heceli olması gerekir.
Karşılaştıkları insanların sayısının az olması, varlık ve nesneler hakkındaki
bilgileri oldukça sınırlı olduğu için iletişim kurmak için çok fazla kelimeye
ihtiyaç olmadığı açık. Muhataplar arttıkça ve ilişki kurulan varlık ve nesneler
arttıkça dil de gelişmiş olmalı. Bugün de böyle olmuyor mu? Diller toplumlar
gibi insanlar gibi gelişip daha sonra zayıflamıyor mu? Hatta ölmüyor mu?
Dillerin farklılaşması, insanların
birbirlerinden uzak yerlerde yaşamaya başlamalarıyla ilgili. Dilin coğrafya ve
hayatla, dolayısıyla kültürle doğrudan ilişkisi olduğu için bir bünyenin
parçaları birbirlerinden uzaklaştıkça dil de yeni bir yol olarak varlığını
devam ettiriyor. Böylece aynı dilin önce ağızları, sonra lehçeleri oluşuyor.
Daha ileriki aşamalarda ise bu lehçeler dile dönüşüyor.
Dilleri farklılaştıran ve etkileyen önemli
bir unsur, birbirinden uzakta yaşayan insanların ilişki kurmaya başladıklarında
dillerinin birbirinden etkilenmesi ve yeni bir karışımın ortaya çıkmasıdır.
Böylece toplulukların her yeni ilişkisi diller üzerinde etkiler doğurarak
onları yeni bir dile doğru eviriyor.
Nihayet insanların iletişim için
kullandıkları en önemli araçlardan biri olan dil, birbirleriyle iletişim
kurmalarını zorlaştıran, hatta engelleyen bir özelliği de bürünebiliyor. Henüz
insanoğlu bu alandaki iletişim engellerini kaldıracak bir çözüm üretebilmiş
değil. Çin’de yaşayan bir insanla iletişim kurmam için çeşitli yazılımlar
üretiliyor, ancak bunların başarısı bugün için oldukça düşük. Umarım gelecekte
insanlar, bilmedikleri dilleri konuşan insanlarla onların dil mantıklarını
çözecek yöntemler geliştirerek iletişim kurarlar.
Bugün dillerin karşı karşıya oldukları
önemli riskler var. Batı’nın anam iletişim dili olan İngilizce, her geçen gün
hâkimiyet alanını biraz daha genişletiyor. Bunun ne zamana kadar devam
edeceğini şimdiden kestirmek zor. Ancak bu emperyalist baskı her geçen gün
konuşanı az olan dilleri yok ederek tarihin sayfalarına gömüyor. Bu sebeple
dilleri korumak, aynı zamanda emperyalizme karşı durmanın yollarından biridir.
Herkesin bir Batı dilini öğrenmesi gerektiği safsatası insanları henüz
anadillerini öğrenmedikleri çocukluklarında başka dilleri öğretmeye sevk
ediyor. Kendi çocuklarıyla İngilizce konuşan aileler tanıyorum.
İnsanlığın kazanımı olan dilleri korumanın
önemli olduğu inkâr edilemez bir gerçektir. Bunun için dilleri konuşarak
yaşatmalıyız.
0 yorum:
Yorum Gönder