13 Nisan 2017 Perşembe

Ebû Ömer b. Dâvûd Yazdı: İlahiyat

Ebû Ömer b. Dâvûd
Gözlerimi akademide ilahiyat fakültesinde açtım. Burada çalıştım, burada sevindim, burada üzüldüm. Öğrencilerimle sevinçlerimizi paylaştık, onların üzüntüleriyle üzüldük.
Yıllar önce bulunduğum ilden ayrılmaya karar verdiğimde başka bir üniversitenin eğitim fakültesinin din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliği bölümünden davet aldım. Ancak tereddütsüz reddettim. Zira ilahiyat dışında bir yerde hocalık yapmayı düşünmüyordum. Tereddütler yaşıyor olsam da bu düşüncemi şimdilik muhafaza ediyorum.
Kuşkusuz ilahiyat fakültelerinin birçok müspet tarafları olduğu gibi menfi tarafları ve sıkıntıları var. Burada bütün sorunlara değinme imkânım yok. Sadece gelecekte bu mesleği icra edecek gençlerin yaşayabileceklerini düşündüğüm bir soruna işaret etmek istiyorum.
İlahiyat fakültelerinin ülkemizdeki diğer fakültelerin tamamından farklı bazı yönleri var. Burada işaret etmek istediğim farklılık, fakülteye gelen öğrencilerin bir kısmının buraya gelmeden önceki aidiyetleri sebebiyle fakülteye düşman olmaları…
Başka hiçbir fakülteye öğrenci o fakültenin diplomasına, fakülteye düşman olmak için ihtiyaç duymaz. Fakülteye gittiğinde hocaların bilgilerini reddederek gitmez. Hocaların ideolojisi ile bilgileri arasında doğrudan bir bağ kurmaz. Örneğin hoca ateisttir, Darwin evrim teorisine iman etmektedir. Ona öğrenci olan filanca grubun mensubu, hocanın ürolojiyle ilgili anlattıklarını can kulağıyla dinler. Hocanın dersine sırf onu kızdırmak için uyumaya gitmez. Hocasına karşı saygısızlık yapmaktan çekinir, çünkü bunun kendisine pahalıya patlayacağını bilir.
Mimarlığa gittiğinde, mimarların geleneksel ev yapımızı tahrip ettikleri, çizdikleri ucube binalarla şehirleri ifsat ettikleri düşüncesiyle hareket etmez. Hocaların nazına ve hatta kaprislerine sırf diplomayı alabilmek ve belki de bir şeyler öğrenmek için katlanır. Ancak ilahiyat fakültesine gelen öğrencilerin bir kısmı hocalarına zerre kadar inanmaz, hatta saygı duymaz. Onların ilmine itimat etmemeleri, müsteşriklerin etkisinde oldukları, hatta cahil oldukları telkin edilir. Hocayı dinlemez, onu dinlemediğini hissettirir.
Öğrenci fakülte dışında bir hocadan okur. Ya fakültedeki derse gitmez, ya da geç gider. Gittiğinde de dersle ilgilenmez. Onun açısından derste geçirilen zaman kayıp bir zamandır.
Aslında yukarıda tasvir ettiğim zihniyete sahip bir kişinin ilahiyat fakültesine gönderilmemesi ve kendisinin de gitmemesi, kişilikli bir tutumdur. Rızkı Allah verdiğine göre diploma peşinde koşmamalı, fakülteye gidip gelmek için harcanan boş zamana dahi kıyılmamalıdır. Ya Allah boşa harcanan bu zamandan dolayı o kişiyi sorguya çekse?
Doğru ve tutarlı olanı ilahiyatın kapısının önünden geçmemektir. Gelin görün ki bu çocuklar buralara yönlendirilmektedir. Gelecekte bu ikili kimliğin çocukların ruh dünyası üzerinde derin izler bırakacağını düşünüyorum. Bir kere üzerlerine yapışacak ilahiyatçı kimliğiyle kavgalı olacaklardır. Bir süre sonra sloganik bir din anlayışının kendilerini tatmin etmemesi, ancak buna rağmen üzerlerine yapışan diğer kimlikten kurtulmaları mümkün olmayabilir.
Şahsen bu fakültelere karşı olsam bir an orada durmam. Bir insanın düşman olduğu kimlikten ekmek yemesi, sürekli onunla yüzleşmesi nasıl bir duygudur?
İnşaallah düşündüğüm olumsuzluklar gerçekleşmez.


5 yorum:

  1. Dostunu yakın düşmanını daha yakın tut demişler..
    V

    YanıtlaSil
  2. Problem çift taraflı, hocalar ve talebeler...

    YanıtlaSil
  3. Bence geleneksel din algısı, gençlerin içine sinmiyor. Doğru dini hikmet metodu ile anlatsanız buna yok diyecek kimse olmaz. Kimse kaynağından çıkmış buz gibi suya yok demez. Hud 1, 2 ayetlerde kuranı açıklamak insana bırakılmamış tır. İnsan açıklarsa iste günümüzde ki gibi bir sürü dinler olur. Mezhepler olur, tarikatlar olur vs vs. Din tek dir islam dir,

    YanıtlaSil
  4. Bence geleneksel din algısı, gençlerin içine sinmiyor. Doğru dini hikmet metodu ile anlatsanız buna yok diyecek kimse olmaz. Kimse kaynağından çıkmış buz gibi suya yok demez. Hud 1, 2 ayetlerde kuranı açıklamak insana bırakılmamış tır. İnsan açıklarsa iste günümüzde ki gibi bir sürü dinler olur. Mezhepler olur, tarikatlar olur vs vs. Din tek dir islam dir,

    YanıtlaSil
  5. hocam şöyle söyleyeyim. Bence durum sandığınızdan daha vahim İlahiyat fakültesine gelen öğrencilerin ( okuduğum üniversite açısından söylüyorum) böyle bir dertleri yok hatta hiçbir dertleri yok belki belirttiğiniz gibi olsa gerçekten bu farklılıklardan yararlanılabilir ve islama ümmetine daha faydalı olabilecek görüş ve düşünceler ortaya çıkabilir ama ne yazık ki böyle bir durum söz konusu değil... öğrenciler tamamen diploma almaya ve atanmaya odaklanmış birer robot gibi hareket ediyorlar davasız,şuursuz ve sadece dünyevi amaç güderek.

    YanıtlaSil

Yazarlar