Ebû Ömer b. Dâvûd
Yıllar önce bulunduğum ilden ayrılmaya
karar verdiğimde başka bir üniversitenin eğitim fakültesinin din kültürü ve
ahlak bilgisi öğretmenliği bölümünden davet aldım. Ancak tereddütsüz reddettim.
Zira ilahiyat dışında bir yerde hocalık yapmayı düşünmüyordum. Tereddütler
yaşıyor olsam da bu düşüncemi şimdilik muhafaza ediyorum.
Kuşkusuz ilahiyat fakültelerinin birçok
müspet tarafları olduğu gibi menfi tarafları ve sıkıntıları var. Burada bütün
sorunlara değinme imkânım yok. Sadece gelecekte bu mesleği icra edecek
gençlerin yaşayabileceklerini düşündüğüm bir soruna işaret etmek istiyorum.
İlahiyat fakültelerinin ülkemizdeki diğer
fakültelerin tamamından farklı bazı yönleri var. Burada işaret etmek istediğim
farklılık, fakülteye gelen öğrencilerin bir kısmının buraya gelmeden önceki
aidiyetleri sebebiyle fakülteye düşman olmaları…
Başka hiçbir fakülteye öğrenci o fakültenin
diplomasına, fakülteye düşman olmak için ihtiyaç duymaz. Fakülteye gittiğinde
hocaların bilgilerini reddederek gitmez. Hocaların ideolojisi ile bilgileri
arasında doğrudan bir bağ kurmaz. Örneğin hoca ateisttir, Darwin evrim
teorisine iman etmektedir. Ona öğrenci olan filanca grubun mensubu, hocanın
ürolojiyle ilgili anlattıklarını can kulağıyla dinler. Hocanın dersine sırf onu
kızdırmak için uyumaya gitmez. Hocasına karşı saygısızlık yapmaktan çekinir,
çünkü bunun kendisine pahalıya patlayacağını bilir.
Mimarlığa gittiğinde, mimarların geleneksel
ev yapımızı tahrip ettikleri, çizdikleri ucube binalarla şehirleri ifsat
ettikleri düşüncesiyle hareket etmez. Hocaların nazına ve hatta kaprislerine
sırf diplomayı alabilmek ve belki de bir şeyler öğrenmek için katlanır. Ancak
ilahiyat fakültesine gelen öğrencilerin bir kısmı hocalarına zerre kadar
inanmaz, hatta saygı duymaz. Onların ilmine itimat etmemeleri, müsteşriklerin
etkisinde oldukları, hatta cahil oldukları telkin edilir. Hocayı dinlemez, onu
dinlemediğini hissettirir.
Öğrenci fakülte dışında bir hocadan okur.
Ya fakültedeki derse gitmez, ya da geç gider. Gittiğinde de dersle ilgilenmez.
Onun açısından derste geçirilen zaman kayıp bir zamandır.
Aslında yukarıda tasvir ettiğim zihniyete
sahip bir kişinin ilahiyat fakültesine gönderilmemesi ve kendisinin de
gitmemesi, kişilikli bir tutumdur. Rızkı Allah verdiğine göre diploma peşinde
koşmamalı, fakülteye gidip gelmek için harcanan boş zamana dahi kıyılmamalıdır.
Ya Allah boşa harcanan bu zamandan dolayı o kişiyi sorguya çekse?
Doğru ve tutarlı olanı ilahiyatın kapısının
önünden geçmemektir. Gelin görün ki bu çocuklar buralara yönlendirilmektedir.
Gelecekte bu ikili kimliğin çocukların ruh dünyası üzerinde derin izler
bırakacağını düşünüyorum. Bir kere üzerlerine yapışacak ilahiyatçı kimliğiyle
kavgalı olacaklardır. Bir süre sonra sloganik bir din anlayışının kendilerini
tatmin etmemesi, ancak buna rağmen üzerlerine yapışan diğer kimlikten
kurtulmaları mümkün olmayabilir.
Şahsen bu fakültelere karşı olsam bir an
orada durmam. Bir insanın düşman olduğu kimlikten ekmek yemesi, sürekli onunla
yüzleşmesi nasıl bir duygudur?
İnşaallah düşündüğüm olumsuzluklar
gerçekleşmez.
Dostunu yakın düşmanını daha yakın tut demişler..
YanıtlaSilV
Problem çift taraflı, hocalar ve talebeler...
YanıtlaSilBence geleneksel din algısı, gençlerin içine sinmiyor. Doğru dini hikmet metodu ile anlatsanız buna yok diyecek kimse olmaz. Kimse kaynağından çıkmış buz gibi suya yok demez. Hud 1, 2 ayetlerde kuranı açıklamak insana bırakılmamış tır. İnsan açıklarsa iste günümüzde ki gibi bir sürü dinler olur. Mezhepler olur, tarikatlar olur vs vs. Din tek dir islam dir,
YanıtlaSilBence geleneksel din algısı, gençlerin içine sinmiyor. Doğru dini hikmet metodu ile anlatsanız buna yok diyecek kimse olmaz. Kimse kaynağından çıkmış buz gibi suya yok demez. Hud 1, 2 ayetlerde kuranı açıklamak insana bırakılmamış tır. İnsan açıklarsa iste günümüzde ki gibi bir sürü dinler olur. Mezhepler olur, tarikatlar olur vs vs. Din tek dir islam dir,
YanıtlaSilhocam şöyle söyleyeyim. Bence durum sandığınızdan daha vahim İlahiyat fakültesine gelen öğrencilerin ( okuduğum üniversite açısından söylüyorum) böyle bir dertleri yok hatta hiçbir dertleri yok belki belirttiğiniz gibi olsa gerçekten bu farklılıklardan yararlanılabilir ve islama ümmetine daha faydalı olabilecek görüş ve düşünceler ortaya çıkabilir ama ne yazık ki böyle bir durum söz konusu değil... öğrenciler tamamen diploma almaya ve atanmaya odaklanmış birer robot gibi hareket ediyorlar davasız,şuursuz ve sadece dünyevi amaç güderek.
YanıtlaSil