Ebû Ömer b. Dâvud
Bugüne kadar köşe yazarlığı yapmadım. Zira iletişim aracı olarak yazmaktan çok konuşmayı tercih edenlerdenim. www.islamtarihi.info’nun değerli editörleri bana platformlarında yazma önerisinde bulununca duraksamadan reddettim. Ancak yazmanın da ihmal edilmemesi gereken bir iletişim kanalı olduğunu, sosyal medyada sohbetlerimizden kesitler paylaşan Adnan Demircan’ın paylaştıkları alıntıların ilgiyle karşılandığını söyleyerek ısrar ettiler. Israrlar karşısında düşünmek için zaman istedim. Düşüneceğimi söylememin bir sebebi de bu platformda düşüncelerimi özgürce ifade edebileceğimi biliyor olmamdı.
Bildiğiniz gibi sosyal medya dâhil herhangi bir yerde
yazmıyorum. Sözün gücü ve anında etkisini göstermesi, yazının zamanla bağlamını
yitirme ihtimalinin yüksek olması beni yazmaktan alıkoymaktadır. Gerçi söz de
muhatabının anlayış ve kavrayışına mahkûmdur. Yine de söylendiği yerde sözü
tashih etme ihtimali var. Oysa yazı öyle mi? Kim bilir okuyan hangi duyguyla
okuyordur? Sizin hakkınızda neler düşündüğünü, o anki yargısını bilemezsiniz.
Aradan zaman geçtikten sonra yazılanların nasıl bağlam sapmasına maruz
kalacağını kestirmek zor. Bunu geçmişte yazılanların başına gelenlerden
biliyoruz. Nasip olursa ileride söz ve yazıyı ele alacağım. Sözü uzatmadan asıl
konumuza döneyim. Önce Adnan Demircan’la istişare ettim. Malumunuz kendisiyle
dostluğumuz var. Buna dayanarak özel görüşmelerimizi dahi sosyal medya
hesaplarında paylaşmasına ses çıkarmadım bugüne kadar. Zira arkadaşlığa, hele
hele dostluğa önem veren biriyim.
Bana yapılan teklifi Adnan Bey’e anlatınca düşünmeden
öneriyi reddetmemi söyledi. Neden reddetmemi tavsiye ettiğini sorunca, yazı
yazmanın benim işim olmadığını, Türkçe imla kurallarını dahi bilmediğimi
söylemesin mi? Tavrından, biraz kıskançlık duyduğunu hissettim. Kaldı ki
yazanların hepsi Türkçeyi biliyorlar mı Allah aşkına? Edebiyat
eleştirmenlerinin yazdıklarına bakılırsa edebi eser yazarlarının hiçbiri
Türkçeyi doğru dürüst bilmiyor. Gerekçesi beni tatmin etmedi. Bundan dolayı onun
tavrı öneri üzerinde durmama sebep oldu. İstihare, istişare, istihale, istiane, istifade gibi süreçlerden
sonra yazmaya karar verdim. Ancak benim yazacaklarım bilim insanlarının yazdıkları
gibi anlaşılmaz ve uzun olmayacak. O kadar uzun yazıyorlar ki yazdıklarını
ancak mecbur olan öğrencileri okuyor. Hatta onların okudukları bile meçhul.
Yine onlar gibi hayata dokunmayan şeyler yerine hayattan, kitabın ortasından,
bizden şeyler yazmaya karar verdim. Hayata dokunmayan ilmin sadırlarda değil
satırlarda kaldığını düşünüyorum. İlim adamı olmadığıma göre beni bağlayan bir
sistem, dipnotlar, hocaların anlaşılmaz kaprisleri yok. İstediğim gibi ve
istediğim yerden başlayarak yazabilirim. www.islamtarihi.info
bana bu imkânı verdiği sürece yazmaya devam etmeyi düşünüyorum. Bana ayrılan
köşede sizi bıktırmayacak kadar kısa, zihinlerinizi bulandırmayacak kadar açık,
zamanınızı harcamayacak kadar size dokunan yazılar kaleme almayı düşünüyorum.
İnsana ait olanı, insanca düşünceyi paylaşmayı ümit ediyorum. Bunu yapamadığımı
düşündüğüm an ise bırakmayı, dünyanızdan çekip gitmeyi istiyorum.
Sizi muhabbet ve hürmetle selamlıyorum.
25.01.2017
ebuomerbindavud@gmail.com
25.01.2017
ebuomerbindavud@gmail.com
Allah hayırlara vesile kilsin
YanıtlaSilAmin. Sağolun.
SilGerçek hayattan ibretlik yazılarınızı sabırsızlıkla bekliyorum hocam. Allah kolaylık versin.
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Allah razı olsun.
Sil