25 Ocak 2017 Çarşamba

Ebû Ömer b. Dâvud Yazdı: Haydi Bismillah

Ebû Ömer b. Dâvud

Bugüne kadar köşe yazarlığı yapmadım. Zira iletişim aracı olarak yazmaktan çok konuşmayı tercih edenlerdenim. www.islamtarihi.info’nun değerli editörleri bana platformlarında yazma önerisinde bulununca duraksamadan reddettim. Ancak yazmanın da ihmal edilmemesi gereken bir iletişim kanalı olduğunu, sosyal medyada sohbetlerimizden kesitler paylaşan Adnan Demircan’ın paylaştıkları alıntıların ilgiyle karşılandığını söyleyerek ısrar ettiler. Israrlar karşısında düşünmek için zaman istedim. Düşüneceğimi söylememin bir sebebi de bu platformda düşüncelerimi özgürce ifade edebileceğimi biliyor olmamdı.
   Bildiğiniz gibi sosyal medya dâhil herhangi bir yerde yazmıyorum. Sözün gücü ve anında etkisini göstermesi, yazının zamanla bağlamını yitirme ihtimalinin yüksek olması beni yazmaktan alıkoymaktadır. Gerçi söz de muhatabının anlayış ve kavrayışına mahkûmdur. Yine de söylendiği yerde sözü tashih etme ihtimali var. Oysa yazı öyle mi? Kim bilir okuyan hangi duyguyla okuyordur? Sizin hakkınızda neler düşündüğünü, o anki yargısını bilemezsiniz. Aradan zaman geçtikten sonra yazılanların nasıl bağlam sapmasına maruz kalacağını kestirmek zor. Bunu geçmişte yazılanların başına gelenlerden biliyoruz. Nasip olursa ileride söz ve yazıyı ele alacağım. Sözü uzatmadan asıl konumuza döneyim. Önce Adnan Demircan’la istişare ettim. Malumunuz kendisiyle dostluğumuz var. Buna dayanarak özel görüşmelerimizi dahi sosyal medya hesaplarında paylaşmasına ses çıkarmadım bugüne kadar. Zira arkadaşlığa, hele hele dostluğa önem veren biriyim.
   Bana yapılan teklifi Adnan Bey’e anlatınca düşünmeden öneriyi reddetmemi söyledi. Neden reddetmemi tavsiye ettiğini sorunca, yazı yazmanın benim işim olmadığını, Türkçe imla kurallarını dahi bilmediğimi söylemesin mi? Tavrından, biraz kıskançlık duyduğunu hissettim. Kaldı ki yazanların hepsi Türkçeyi biliyorlar mı Allah aşkına? Edebiyat eleştirmenlerinin yazdıklarına bakılırsa edebi eser yazarlarının hiçbiri Türkçeyi doğru dürüst bilmiyor. Gerekçesi beni tatmin etmedi. Bundan dolayı onun tavrı öneri üzerinde durmama sebep oldu. İstihare, istişare,  istihale, istiane, istifade gibi süreçlerden sonra yazmaya karar verdim. Ancak benim yazacaklarım bilim insanlarının yazdıkları gibi anlaşılmaz ve uzun olmayacak. O kadar uzun yazıyorlar ki yazdıklarını ancak mecbur olan öğrencileri okuyor. Hatta onların okudukları bile meçhul. Yine onlar gibi hayata dokunmayan şeyler yerine hayattan, kitabın ortasından, bizden şeyler yazmaya karar verdim. Hayata dokunmayan ilmin sadırlarda değil satırlarda kaldığını düşünüyorum. İlim adamı olmadığıma göre beni bağlayan bir sistem, dipnotlar, hocaların anlaşılmaz kaprisleri yok. İstediğim gibi ve istediğim yerden başlayarak yazabilirim. www.islamtarihi.info bana bu imkânı verdiği sürece yazmaya devam etmeyi düşünüyorum. Bana ayrılan köşede sizi bıktırmayacak kadar kısa, zihinlerinizi bulandırmayacak kadar açık, zamanınızı harcamayacak kadar size dokunan yazılar kaleme almayı düşünüyorum. İnsana ait olanı, insanca düşünceyi paylaşmayı ümit ediyorum. Bunu yapamadığımı düşündüğüm an ise bırakmayı, dünyanızdan çekip gitmeyi istiyorum.
Sizi muhabbet ve hürmetle selamlıyorum.
25.01.2017
ebuomerbindavud@gmail.com

4 yorum:

  1. Allah hayırlara vesile kilsin

    YanıtlaSil
  2. Gerçek hayattan ibretlik yazılarınızı sabırsızlıkla bekliyorum hocam. Allah kolaylık versin.

    YanıtlaSil

Yazarlar