Adnan DEMİRCAN, Emevîler, Beyan Yayınları, İstanbul 2016;
207 Sayfa
İslâm tarihinin en önemli dönemlerinden birisi de kuşkusuz Emevîler
dönemidir. Doksan yıla yakın bir süre
iktidarda kalarak İslâm dünyasını yönetmesi bakımından Emevî devri dikkat çekicidir.
Zira bu dönemde meydana gelen birçok hadise daha sonra ortaya çıkacak siyasî,
ekonomik ve fikrî problemlerin temelini oluşturmuştur. Bu bağlamda biz, Adnan
DEMİRCAN hocamızın ‘Emevîler’ adlı eserini bölümler üzerinden değerlendirmeye
çalışacağız.
Emevîler adlı eser iki bölüm şeklinde ele alınmaya çalışılmıştır.
Yazar bölümlere geçmeden önce Emevî dönemi hakkında bilgi veren birçok kaynak
hakkında bilgiler vermiştir. Bu bölüm özellikle temel kaynaklar yanında çağdaş
eserler hakkında da bilgi sahibi olunması açısından önemlidir. Temel kaynakları
da kendi arasında türleri ile belirtmesi eserin başka bir olumlu yönüdür.
Eserin birinci bölümü olan Emevîler dönemi siyasî tarihinde, Emevî
halifeleri ve görev yaptıkları dönemlerde ortaya çıkan önemli hadiseler ele
alınmaya çalışılmıştır. Eserin ikinci bölümünde ise Emevîler dönemi kültür ve
medeniyet tarihi ele alınmıştır. Emevîler dönemi toplum yapısı, dinî düşünce,
devlet kurumları, eğitim ve ilim konuları işlenmiştir. Eserde en dikkat çekici
kısım ise ekler bölümüdür. Eserin bu bölümünde özellikle tablo şeklinde verilen
bilgiler dikkatimizi çekmektedir. Emevî halifelerinin evlilikleri, evlilikte
tercih edilen kabileler, Ümmü’l-veledler, halife çocukları ve tercih edilen
isimler bu dönem hakkında doyurucu bilgilere sahiptir. Başka bir yön ise bu
bölüm içerisinde Emevîler döneminde Anadolu’ya yapılan seferler ve bu seferlere
gönderilen birlikler ile komutanlar hakkında verilen bilgilerdir.
Değerlendirmemize ilk olarak birinci bölüm üzerinden gitmeye çalışacağız.
Emevîler dönemi siyasî tarihi adlı bu bölüm, Muâviye b. Ebî Süfyan devri ile
başlamıştır. Muâviye b. Ebî Süfyan sürekli yükselen bir siyasî figür olmasından
dolayı dikkat çekici bir hayata sahiptir. Eserde onun özelliklerine ve
mücadelesine dikkat çekilmiştir. Hz. Peygamber’in kayınbiraderi olması, Hz.
Ali’ye başkaldırması önemlidir. Halife olduktan sonra Muâviye b. Ebî Süfyan’ın
yaptıklarına temas edilmiştir. Eserde Muaviye’nin kendinden önceki halifelerin
devamı olduğuna ve selefleri gibi onunda biat alarak halife olduğu
vurgulanmıştır. Oğlu Yezid’i veliaht yapması mevzusu da geniş bir şekilde ele
alınmaya çalışılmıştır. Eserde bu konuda vurgulanan “Muâviye, yerine oğlunu
veliaht olarak bırakırken bu durumun bırakacağı etkiler bakımından bizim kadar
bilgili değildi” ifadesi dikkat çekicidir. Bunu sağlamak için Muâviye’nin takip
ettiği siyaset de önemlidir. O bu konuda hem oğlunun imajını düzeltmek için
çaba sarf etmiş hem de kabile liderlerine onun veliahtlığını kabul ettirmeye
çalışmıştır. Ayrıca gözdağı vermek ve muhalifleri ikna etmek üzere Hicaz’a
gitmiştir. Eserde temas edilen bir başka konu da Hucr b. Adî’nin
öldürülmesidir. Onun öldürülmesi ile ilgili yazarın, burada önemli bir tespiti
vardır. Bu tespite göre bu olay ile birlikte “devlet ricâline muhalif olanlara
karşı suçu sabit olmadan cezalandırılması yolu açılmıştır.” Bu durum ileriki
zamanlarda devlet ricâlinin kendilerine karşı olabilecek muhalefeti sindirme
noktasında birçok problemlere neden olabilecektir.
Eserde Muâviye b. Ebî Süfyan’dan sonra İslâm tarihinde hakkında
birçok tartışmanın yapıldığı Yezîd b. Muâviye ele alınmıştır. Eserde bu dönemde
meydana gelen olaylardan olan Kerbelâ ve Harre olaylarının nasıl cereyan ettiği
ve olaylarda ön plana çıkan şahısların isimlerinin zikredilmesi değerlendirme
noktasında önemlidir. Eserde Kerbelâ olayında şehit edilen Hz. Hüseyin’in
sonraki yıllarda ortaya çıkan algıya göre insanlık için kendisini feda eden,
hakkın temsilci bir kahraman olduğunun tespit edilmesi önemlidir. Hare olayında
da Medine’ye giren Suriyeli askerlerin taşkınlıklarına göz yumulması, isyana
katılan insanlarının aşağılandığının belirtilmesi de dikkat çeken bir noktadır.
Eserde halifelerin dönemleri sırasıyla ele alınmıştır. Dikkat çeken
dönemlerden biride Abdülmelik b. Mervân dönemidir. Bu dönemde meydana gelen
önemli hadiselerden Muhtâr Sekafî’nin faaliyetleri ve Hz. Hüseyin’in
katillerini ortadan kaldırtması ile bu olaylardaki önemli kişilerin isimlerinin
verilmesi okuyucu içinde aydınlatıcı niteliktedir. Bu dönem olaylarından
Abdullah b. Zübeyr’in öldürülmesinde de yazar onun başarılı olamama nedenini,
Ümeyyeoğullarına karşı olanlarla işbirliği kuramamasına ve onları yanına
çekememesine bağlamıştır. Daha sonra eserde Ömer b. Abdülaziz dönemi hariç
diğer halifelerin dönemleri genel olarak ifade edilmiştir. Emevîler’in yıkılış
safhasında ise yıkılma nedenlerinin maddeler halinde verildiğini görmekteyiz.
Burada da başta hanedan içi çatışmalar olmak üzere, kabilecilik, mevali ile
olan ilişkiler olmak üzere ana nedenler üstünde durulmuştur. Eserde okuyucunun
dikkatini çeken bir başka tespit de Emevî devletinin yıkılışından sonra
Abbasoğullarının Emevîlere çok sert davranmasıdır.
Eserin ikinci bölümü olan Emevîler dönemi kültür ve medeniyet
birçok tespiti içinde barındırması açısından dikkatli okunmasında fayda vardır.
Yazarın burada ideolojik okumalardan kaçılması yönündeki tavsiyesi önemlidir.
İdeolojik okumanın Ümeyyeoğulları hanedanına karşı devamlı olumlu veya devamlı olumsuz
düşüncelere yol açması mümkündür. Yazar burada da tarafsızlık bağlamında
Ümeyyeoğulları içinde dindar olanları olduğu gibi dindar olmayanlarının da
olduğu örneğini vermiştir. Eserde toplum yapısı içerisinde Müslümanların,
Araplar ve Mevali şeklinde tasnif edilmesi de önemlidir. Arapların kendilerini
Gayr-ı Arap unsurlardan üstün görmeleri, bu algının devletin uygulamalarına
yansıması toplumsal sıkıntıları da beraberinde getirecek bir durumdur.
Mevali’nin zanaatların çoğunda başrolü oynamasına rağmen vergilendirme ve
devletin imkânlarından yararlanma hususunda ayrımcılığa maruz kalması eserdeki
önemli bilgilerdendir.
Dinî düşünce yapısında da birçok önemli faaliyetin temelinin
Emevîler döneminde atıldığına temas edilmesi başka bir konudur. Dinin canlı bir
kurum olduğu ve yaşandığı sürece değişim gösterdiği de eserde belirtilmiştir.
Daha sonraki kısımlarda ise bu dönemde nerelerde fetihlerin yapıldığı, devlet
kurumları, eğitim ve ekonomi durumları hakkında bilgiler verilmiştir. Fetihler
bölümünde Mâveraünnehr bölgesindeki fetih hareketleri ele alınırken, Muâviye
dönemi komutanlarından Ubeydullah b. Ziyâd’ın askerî faaliyetler sonucunda bu
bölgeden 2000 civarındaki Türk askerini Basra’da el-Buhâriyye denen mahalleye
yerleştirmesi ve Haricîler ile yapılan mücadelelerde kullanması önemli bir
bilgidir.
Eserin en dikkat çekici kısmı ise ekler bölümüdür. Emevî hanedanı
ile ilgili birçok merak uyandıran bilgi ile burada karşılaşıyoruz. Bu bölümün
başında Emevî halifelerinin ve veliahtlarının, akabinde de Emevî soy kütüğünün
tablo şeklinde verilmesi hanedan hakkında isim bilgimize katkı sağlamaktadır. Emevî
halifelerinin evlilikleri ve çocukları hakkında verilen bilgilerde dikkate
değerdir. Develerinden ve atlarından yavru alırken soya dikkat eden Arapların
evliliklerinde de soya dikkat ettiğini bu eserde görüyoruz. Araplar arasında
dikkate değer bir bilgi de aralarında sorun ya da düşmanlık varsa kabilelerin
birbirlerine kız vermek suretiyle akrabalık kurarak düşmanlıkları azaltmaya çalışmalarıdır.
Emevî halifelerinin Kureyş başta olmak üzere siyaset gereği farklı kabilelerden
evlenmelerine rağmen mevali kadınlarla evlilik kurmamaları da önemli bir
bilgidir. Arap olmayan kadınlar Emevî halifelerine cariye olarak hizmet
etmişlerdir. Halifelerin dört kadınla evlenme sınırına dikkat ettiklerine de
dikkat çekilmiştir. Halifelerin evliliklerinden ve cariyelerinden birçok
çocukları olmuştur ki bu bölümde dikkate almamız gereken bir bilgi ile daha
karşılaşıyoruz. Bu bilgiye göre halifelerin bazı çocuklarının annesinin
Hıristiyan olmasıdır. Velîd b. Abdülmelik’in Abbas adlı oğlu ile Hişam b.
Abdülmelik’in Saîd adlı oğlunun annesi Hıristiyan’dır. Buradan onların Emevî
sarayında dinî bir baskı görmedikleri anlaşılabilir. Emevî hanedanının erkeklerinin
evlilikleri kadar kızlarının evlilikleri de eserde temas edilen konulardandır.
Halifelerin kızlarının yine Ümeyyeoğulları kabilesinden erkeklerle
evlendirildikleri bilgisine de ulaşıyoruz. Arapların Arap olmayana kız
vermekten kaçındıkları ayrıca Emevîlerin rekabet içinde bulundukları Ehl-i
Beyt’ten kız almalarına rağmen onlara kız verip vermedikleri noktasında
bilgilerde önem arz etmektedir. Halifelerin çocukları ve onlara verilen
isimlerde okuyucu için değerli bilgiler ihtiva etmektedir. Halifelerin isim
noktasında Ümeyyeoğulları tarihi içindeki dikkat çekici şahsiyetlerin isimlerini
yaşatmaya çalıştıklarını, bunun yanında ailenin ismiyle bütünleşen Osman,
Muâviye Yezîd, Mervân gibi isimleri de kullandıkları bilgisine de ulaşıyoruz.
Yine Emevî halifelerinin Hz. Peygamber ve ilk üç halifenin isimlerini de çocuklarına
verdiklerini fakat Ali, Hasan ve Hüseyin isimlerini vermekten kaçındıklarını
görüyoruz.
Eserde dikkatimizi çeken bir diğer konu Emevî halifelerinin
hanımlarının ve çocuklarının belirtildiği tablodur. Burada bu tablodan halife
hanımlarının ve cariyelerinin isimleri ile hangi kabileye mensup olduklarını
öğrenebiliyoruz. Ayrıca dip notlarda verilen bilgiler de dikkatimizi
çekmektedir. Halife kızlarının kimlerle evlendikleri yönündeki dip not bilgileri
de okuyucunun dikkatini çekmektedir.
Bu bölümün son kısmında ise Emevî devleti döneminde Anadolu’ya
yapılan seferlerden, bu seferlerin genel özelliklerinden, orduların ve ordu
komutanlarının özelliklerinden bahsedilmiştir. Bu bölümde dikkat çekilen bir
husus göz ardı edilmemelidir. Bu seferlerde kalıcı fetihlerin hedeflenmemesi ve
orduların kısa zaman sonra fethettikleri yerlerden çekildikleri görülmektedir.
Diğer bir hususta seferler sonucu Anadolu tamamen ele geçirilmemişse de Bizans
idaresi iyice zayıflatılmıştır. Bu zayıflama ileriki dönemlerde Anadolu’ya
kalıcı fetihler için gelecek Müslümanların elini kuvvetlendirmiştir. Kitabın
son kısmında Emevîlerin Anadolu seferleri ve bu seferlerde görev alan
komutanlarla alakalı tablo mevcuttur.
İslâm tarihinin en önemli dönemlerinden biri olan Emevîler dönemi
bu eserde sade bir dille önemli noktalara değinilerek ele alınmıştır. Gerek
siyasî, gerek düşünce ve kültürel olmak üzere yoğun faaliyetlerin yaşandığı bu
dönem, eserde dikkat çekici bilgilerle ele alınmıştır. Esere ekler bölümünde
katılan bilgiler ise Emevî halifeleri hakkında bilinmeyen birçok hususu önümüze
sunmuştur -ki burada tabloların kullanılması ayrıca önemlidir- bu da esere ayrı
bir değer katmıştır. Çağdaş eserlerin özellikle Emevî tarihi eserlerinin
birçoklarında burada işlenen bilgilerin birçoğunu görememekteyiz.
GÜNGÖR AKSU
İstanbul Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Doktora Öğrencisi,
İslam Toplumunda Kadının Erkek Üzerindeki Baskısının Bir Örneği: Abbasi Halifesi es-Seffah’ın Evliliği başlıklı ve içeriği başlığıyla alakasız, hangi akla hizmet hazırlandığını bir türlü çözemediğim enteresan yazıya göre daha faydalı olduğu açık.
YanıtlaSil