Adam
onu da öldürüp cinayetlerinin sayısını yüze tamamladı. Adam, yeryüzünün en
bilgin adamını araştırmaya devam etti. Kendisine âlim bir kişiden bahsedildi.
Ona gelip, yüz kişi öldürdüğünü, kendisi için bir tövbe imkânı olup olmadığım
sordu. Âlim,
-Evet,
vardır, seninle tövben arasına kim perde olabilir, dedi ve ekledi:
-Ancak,
falan memlekete gitmelisin. Zira orada Allah'a ibadet eden kimseler var. Sen de
onlarla Allah'a ibadet edeceksin ve bir daha kendi memleketine dönmeyeceksin.
Zira orası kötü bir yer.
Adam
yola çıktı. Giderken yarı yola varır varmaz ölüm meleği gelip ruhunu kabzetti.
Rahmet ve azap melekleri onun hakkında ihtilafa düştüler. Rahmet melekleri:,
-Bu
adam tövbekâr olarak geldi. Kalben Allah'a yönelmişti, dediler.
Azap
melekleri ise,
-Bu
adam hiçbir hayır işlemedi, dediler.
Onlar
böyle çekişirken insan suretinde bir başka melek, yanlarına geldi. Melekler onu
aralarında hakem yaptılar. Hakem onlara,
-Onun
çıktığı yerle, gitmekte olduğu yer arasını ölçün, hangi tarafa daha yakınsa ona
teslim edin, dedi.
Ölçtüler,
gördüler ki, gitmeyi arzu ettiği (iyiler diyarına) bir karış daha yakın. Onu hemen
rahmet melekleri aldılar.
(Buhârî,
“Enbiya” 50; Müslim, “Tevbe” 46; İbn Mace, “Diyat” 2)
Not: Hocam, Hz. Peygamber’in hadislerinde onun dilinden anlatılan
hikâyeleri paylaşmam talimatını verdiği için şimdilik bu rivayetleri
paylaşıyorum. Görelim Mevla’m neyler, neylerse güzel eyler.
Mesafeden değilde niyetten girmiştir tevbe ettiği an yeterlidir
YanıtlaSil