28 Mayıs 2017 Pazar

Hz. Ömer ve Hz. Abbas Arasındaki İhtilaf

Ebû Ömer b. Dâvud 
Hz. Ömer döneminde Müslümanlar çoğalınca, mescit onlara dar gelmeye başladı. Bunun üzerine Hz. Ömer -Hz. Abbas’ın eviyle müminlerin annelerinin odaları hariç- mescidin etrafındaki evleri satın aldı. Bir gün Ömer, Abbas’a şöyle dedi:

-Ey Ebü’l-Fadl! Bildiğin gibi Müslümanların mescidi kendilerine dar gelmeye başladı. Senin evin ve müminlerin annelerinin odaları hariç, mescidin etrafındaki evleri, Müslümanlara mescitlerinde genişlik sağlamamız için satın almıştım. Müminlerin annelerinin odaları için çare yok. Senin evine gelince, onu bana Müslümanların beytülmalinden istediğin bedel karşılığında, onunla Müslümanların mescitlerinde genişlik sağlamam için sat!
-Bunu yapacak değilim!
-Sana önereceğim şu üç şeyin birini seç: Ya bana onu Müslümanların beytülmalinden istediğin bedel karşılığında satman; ya Medine’den istediğin yerde senin için bir arsa belirleyip senin için Müslümanların beytülmalinden evinin karşılığı olmak üzere yeni bir ev etmem veyahut senin onu Müslümanlara tasadduk ederek Müslümanların mescitlerinde genişlik sağlamamız!
-Hayır, onlardan hiçbiri de değil!
Bunun üzerine Hz. Ömer Hz. Abbas’a birisini hakem olarak kabul etmesini önerdi:
-Benimle senin arana istediğin kişiyi koy!
-Übey b. Kaʻb!
İkisi Übey’e gidip ona olayı anlattılar; Übey şöyle dedi:
-İsterseniz, Peygamber’den (s) işittiğim bir hadisi size anlatırım!
-Anlat!
-Resûlullah’ı (s) şöyle derken işittim: “Allah Dâvûd’a, ‘Benim için içerisinde anılacağım bir ev bina et!’ diye vahyetti. O da O’nun için bu arsayı -Beytülmakdis’in arsasını- belirledi. Ama bir de görüldü ki, arsanın dörtte biri, İsrâîloğullarından bir adamın evi. Dâvûd da ondan evini kendisine satmasını istedi, ama adam kabul etmedi. Sonra Dâvûd kendi kendine evini ondan zorla almayı kararlaştırdı. Bunun üzerine Allah ona, ‘Ey Dâvûd! Ben sana benim için, içerisinde anılacağım bir ev bina etmeni emrettim. Sen ise benim evime gaspı sokmak istedin. Hâlbuki gasp benim işim değildir. Senin cezan ise onu bina edememendir!’ diye vahyetti. Dâvûd, ‘Ya Rab! Benim çocuğum mescidi inşa edebilecek mi?’ diye sordu. Allah, ‘Senin çocuğun inşa edecek!’ dedi.
Bunun üzerine Hz. Ömer, Übey b. Kaʻb’ın yakasına yapışarak şöyle dedi:
-Ben sana bir şey getirdim, sen ise ondan daha ağır olanı getirdin. Söylediğin şeyi mutlaka terk edeceksin!
Hz. Ömer, Übey’i o halde mescid-i Nebevî’ye gitti. Sonra içlerinde Ebû Zer’in de olduğu Resûlullah’ın (s) Ashâbından bir halkanın yanında durup şöyle dedi:
-Allah’ın Dâvûd’a Beytülmakdis’i sadece kendi zikri için inşa etmesini emrettiği hadiseyle ilgili Resûlullah’ı (s) işiten bir adamdan Allah adına istekte bulunuyorum!
Ebû Zer,
-Ben onu Resûlullah’tan (s) işittim, dedi.
Başka biri,
-Ben de onu işittim, dedi.
Bir başkası,
-Ben de onu işittim, dedi.
Bunun üzerine Hz. Ömer, Übey’i bıraktı. Übey dönüp Ömer’e şöyle dedi:
-Ey Ömer! Resûlullah’ın (s) hadisi hakkında beni itham mı ediyorsun?
-Ey Ebü’l-Münzir! Hayır, vallahi o konuda seni itham etmiyorum. Ancak Resûlullah’tan (s) bu hadisin aşikâr olmasını hoş karşılamadım!
Hz. Ömer Hz. Abbas’a şöyle dedi:
-Git! Ben de artık evinle ilgili senden herhangi bir talepte bulunmayacağım!
-Sen böyle davranırsan, ben de onu kuşkusuz Müslümanlara tasadduk ederim ki, onunla onlara mescitlerinde genişlik sağlayayım. Ama benimle münakaşa edersen böyle bir şey yapmam!
Bunun üzerine Ömer, Hz. Abbas’ın ailesi için onların bugün kendilerine ait olan evlerinin yerini belirleyerek onu Müslümanların beytülmalinden inşa etti.
(İbn Saʻd, Tabakât, IV, 19-20)

0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar