18 Mayıs 2017 Perşembe

Mümin Genç ve Kâfir Kral

Ebû Ömer b. Dâvud 
Resulullah (s) şöyle buyurdu:
Sizden öncekiler arasında bir kral vardı. Onun bir de sihirbazı vardı. Sihirbaz yaşlanınca krala,
-Artık yaşlandım. Bana bir genç gönder ki ona sihir yapmayı öğreteyim, dedi.
Kral da ona sihir yapmayı öğretmesi için bir genç gönderdi. Gencin geçtiği yolda bir rahip yaşıyordu. Bir gün rahibe uğrayıp onu dinledi. Rahibin konuşması gencin hoşuna gitti. Artık sihirbaza gittikçe, rahibe uğruyor, bir süre yanında oturup onu dinliyordu. Bir gün sihirbaz yanına gelen genci dövdü. O da durumu rahibe anlattı. Rahip on,
-Eğer seni dövecek diye sihirbazdan korkuyorsan, “Ailem beni oyaladı!” dersin; ailenden korkuyorsan, "Beni sihirbaz oyaladı", dersin diye tembihte bulundu.
Genç bu halde devam ederken, insanların yoluna çıkıp geçmelerine engel olan büyük bir canavara rastladı. Kendi kendine,
-Bugün sihirbazın mı rahip mi daha üstün olduğunu anlayacağım, dedi.
 Eline bir taş alıp,
-Allah’ım! Eğer rahibin işi, sana sihirbazın işinden daha sevimliyse, şu hayvanı öldür, insanlar geçsinler, deyip taşı fırlattı ve hayvanı öldürdü.
İnsanlar yollarına devam ettiler. Genç rahibe gelip durumu anlattı. Rahip ona,
-Evet! Bugün sen benden üstünsün! Görüyorum ki, yüce bir mertebedesin. Sen imtihan geçireceksin. İmtihana maruz kalınca sakın benden bahsetme, dedi.
Genç, anadan doğma körleri ve alaca hastalığına yakalananları tedavi eder, insanları başkaca hastalıklardan da kurtarırdı. Onu kralın gözleri kör olan arkadaşı işitti. Birçok hediyeler alarak yanına gidip,
-Eğer beni tedavi edersen, şunların hepsi senindir, dedi.
O da,
-Ben kimseyi tedavi etmem, tedavi eden Allah'tır. Eğer Allah'a iman edersen, sana şifa vermesi için dua edeceğim. O da şifa verecek, dedi.
Adam derhal iman etti, Allah da ona şifa verdi. Adam bundan sonra kralın yanına gitti. Eskiden olduğu gibi yine yanına oturdu. Kral sordu:
-Gözünü sana kim iade etti?
-Rabbim!
-Senin benden başka bir rabbin mi var?
-Benim de senin de rabbimiz Allah'tır!
Kral onu yakalatıp işkence ettirdi. O kadar ki, Allah'a iman etmesini sağlayıp gözünü tedavi eden gencin yerini de gösterdi. Genç de oraya getirildi. Kral ona şöyle dedi:
-Ey oğul! Senin sihrin körlerin gözünü açacak, alaca hastalığını tedavi edecek bir dereceye ulaşmış, neler neler yapıyormuşsun?
-Ben kimseyi tedavi etmiyorum, şifayı veren Allah'tır!
Kral onu da tutuklayıp işkence etmeye başladı. O kadar ki, o da rahibin yerini haber verdi. Rahip getirilip ona,
-Dininden dön, denildi.
O ise direndi. Bir testere getirilip başının ortasından kesilerek vücudu ortadan ikiye bölündü. Sonra gence,
-Dininden dön, denildi.
O da reddetti. Kral onu da adamlarından bazılarına teslim edip şöyle dedi:
-Onu falan dağa götürün, tepesine kadar çıkarın. Zirveye ulaştığınız zaman tekrar dininden dönmesini teklif edin; dönerse ne âlâ, aksi takdirde dağdan aşağı atın!
Onu alıp dağa çıkardılar.
Genç,
-Allah’ım, bunlara karşı, dilediğin şekilde bana yetersin, dedi.
Bunun üzerine dağ sallanmaya başladı. Onu daha çıkaranların hepsi düştü. Genç yürüyerek kralın yanına gitti. Kral ona sordu:
-Arkadaşlarıma ne oldu?
-Allah, onlara karşı bana yetti!
Kral onu adamlarından bazılarına teslim edip,
-Bunu bir gemiye götürün. Denizin ortasına kadar gidin. Dininden dönerse ne âlâ, değilse onu denize atın, dedi.
Kendilerine emredildiği şekilde adamları onu götürdü. Genç orada,
-Allah’ım, dilediğin şekilde bunlara karşı bana yetersin, diye dua etti.
Derhal gemileri alabora olarak boğuldular. Genç yine yürüyerek hükümdara gitt,. Kral sordu:
-Arkadaşlarıma ne oldu?
-Allah onlara karşı bana yetti!
Sonra devam etti:
-Benim söylediklerimi yapmadıkça beni öldüremeyeceksin!
-Ne istiyorsun?
-İnsanları geniş bir düzlükte toplarsın, beni bir kütüğe asarsın, sadağımdan bir ok alırsın. Sonra oku, yayın ortasına yerleştirip, " Gencin Rabbinin adıyla" diyerek oku bana atarsın. İşte eğer bunu yaparsan beni öldürürsün!
Hükümdar, hemen halkı bir düzlükte topladı. Genci bir kütüğe astırıp sadağından bir ok aldı. Oku yayının ortasına yerleştirdi. Sonra, “Gencin Rabbinin adıyla!" diyerek oku fırlattı. Ok gencin şakağına isabet etti. Genç elini şakağına, okun isabet ettiği yere koyarak Allah'ın rahmetine kavuşup öldü. Orada bulunanlar,
-Gencin Rabbine iman ettik, dediler.
Bu sözü üç kere tekrar ettiler. Sonra kralın adamları kendisine,
-Ne emredersiniz? Vallahi korktuğunuz başınıza geldi. Halk gencin Rabbine iman etti, denildi.
Kral hemen yolların başlarına hendekler kazılmasını emretti. Derhal hendekler kazıldı. İçlerinde ateşler yakıldı. Kral şöyle dedi:
-Kim dininden dönmezse onu bunlara atın!
Beraberinde çocuğu olan bir kadın getirildi. Kadın çukura atılırken korktu. Çocuğu,
-Anneciğim sabret. Zira sen hak üzeresin, dedi.
(Müslim, “Zühd” 73)


0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar