25 Mayıs 2017 Perşembe

Hamdaniler (294-394/906-1004)

Sümeyye İslam Çelik
Tağlib kabilesinin Rebai koluna mensup olan Hamdani hanedanı uzun bir süre Cezire’de yaşamışlardı.1 Hanedanlığın kurucusu olarak bilinen Hamdan b. Hamdun, Rakka yöresinden göçerek Musul’a yerleşmişti.2 Soyu, Hamdan b. Hamdun b. Haris b. Lokman b. Raşid b. Rafi’ b. Mes’ud b. Delhem b. Mes’ud b. Utayf b. Mahreme b. Cariye b. Malik b. Ganm b. Bekr b. Hubeyb b. Ömer b. Ganm b. Tağlib b. Vail b. Kasıt b. Heneb b. Aksa b. Dü’ma b. Cüdeyle b. Esed b. Rebi’a b. Nizar b. Ma’ad b. Adnan’dır.3 Hanedan sünni-hanefiydi, Seyfüddevle gibi bazıları ise şiiydi.4
Hamdun, 260/873 senesinden itibaren Musul’da meydana gelen karışıklıklarda önemli bir konumda oldu. Oğlu Hamdan 272/885 yılında Harici Harun eş-Şari ile müttefik oldu ve Mardin kalesini ele geçirdi. 281/894 senesinde Abbasi Halifesi Mu’tezid Hamdan’a karşı savaş açmış, o da oğlu Hüseyin’i Mardin’de bırakarak kaçmıştı. Halife Mardin’i ele geçirmiş ve kısa süre sonra da Hamdan’ı yakalayarak Bağdat’a götürmüş ve orada hapsetmişti. Hamdan’ın oğlu Hüseyin, Harici lideri Harun’u mağlup edince halife, Hamdan’ı serbest bıraktı ve ona ikram ve ihsanda bulundu. Hüseyin, Abbasilerin hizmetinde komutan oldu ve Karmatiler’e karşı mücadele etmeye başladı. Daha sonra halife Muktedir’e karşı ayaklandı ve kısa bir süreliğine de olsa halifeliği ele geçirmiş olan Abdullah b. Mu’tezz’e yardım etti. Bu nedenle Abbasi halifesi Muktedir, onu merkezden uzaklaştırdı. Daha sonra affedip onu Kan ve Kaşan’a vali tayin etti. Fakat kısa bir süre sonra tekrar anlaşmazlıklar baş gösterdi ve Hüseyin, halife tarafından tevkif edildikten sonra vefat ettiği 306/918 yılına kadar hapiste kaldı.5
Hüseyin’in kardeşi Ebu’l Heyca Abdullah b. Hamdan, Abbasi halifesi Muktedir tarafından 292/905 tarihinde Musul ve çevresine vali olarak atandı.6 Abdullah’ın oğlu Hasan da onunla birlikte gitti.7 Hüseyin’in diğer kardeşleri olan İbrahim’i 307/919 yılında Diyaru Rabia’ya, Said’i de 312/92 yılında Nihavend’e vali olarak atadı. Aynı zamanda ailenin diğer fertlerinden bazılarını da devlet makamlarına getirdi.8 Ebu’l-Heyca, 317/929 senesinde Muharrem ayının sonuna doğru öldürüldü9 ve Musul valiliğine oğlu Nasıruddevle Hasan geçti.
Bu dönemden sonra Abbasi devleti zayıflamaya başladı ve bundan istifade eden Nasıruddevle Musul’da, kardeşi Seyfüddevle ise Halep’te bağımsız birer devletçik kurdular.10
Nasıruddevle Hasan, 317-319/929-931 yılları arasındaki iki sene hariç tutulursa 308-358/920-969 tarihleri arasında bölgede hakimiyetini korumuş, nüfuzunu Diyarbakır, Diyaru Rabia’ya kadar yaymıştır. Halife Muttaki, ona Nasıruddevle, kardeşi Ali b. Hamdan’a11 da Seyfüddevle unvanlarını vermiştir.12 El-Ezdi bu olayın 330/941 senesi şevval ayında vuku bulduğunu belirmiştir. Ayrıca Nasıruddevle’nin bu dönemde Emiru’l-umera olduğunu ilave etmiştir.13
İki kardeş de halife ile iyi geçiniyorlardı fakat bu durum uzun sürmedi. Nasıruddevle, halktan aldığı vergileri artırarak halifenin harcamalarını kıstı ve onun çiftliklerine el koydu. Bu da onların arasının bozulmasına neden oldu. Bir tarafta Nasıruddevle ve Beridiler, diğer tarafta Buveyhiler’le içi savaşlar başlamıştı. Halife Tüzün’dan yardım istedi ve Bağdat’taki Hamdani liderleri Musul’a geri dönmek zorunda kaldılar. Fakat halife ve Tüzün arasında da anlaşmazlıklar çıkınca halife, Nasıruddevle’ye sığındı ve iki taraf arasında bir savaş vuku buldu. Bu savaş sonucunda Nasıruddevle ve halife yenilerek Tüzün’le bir sulh imzalandı. Bu anlaşmaya göre, Nasıruddevle, idaresi altındaki topraklara, yıllık 3 milyon 600 bin dirhem vergi ödemek şartıyla 3 yıl boyunca hakimiyetini sağlayacaktı. Tüzün ise halifenin ona olan düşmanlıklarından dolayı onu tevkif edip gözlerine mil çektirmiş ve yerine de Müstekfi’yi halife ilan etmişti.14
Kısa bir süre sonra Büveyhiler, 334/945 yılında, Bağdat’a girmiş ve bu dönemden sonra Büveyhiler ve Abbasi halifeliği arasında yeni bir dönem başlamıştı. Buveyhilerin lideri Muizzüddevle, Hamdaniler’i Musul’dan çıkarmak amacıyla halife Muti ile birlikte Nasıruddevle’ye saldırdı. O sıralarda Emiru’l-umera olan İbn Şirzad, halife ve Muizzüddevle’nin Bağdat’tan ayrılmasını fırsat bilerek Nasıruddevle’ye katıldı ve Bağdat Nasıruddevle’nin eline geçti. Fakat bu şehirde ancak dört ay hakimiyet sağlayan Nasıruddevle, Muizzüddevle’nin Bağdat’ı geri almasıyla tekrar Musul’a dönmek sorunda kaldı. 335/946 yılında bir anlaşma imzaladılarsa da bu anlaşma aralarında zaman zaman çıkan anlaşmazlıkları önleyemedi.15
345/956 (957) senesinde Nasıruddevle tekrar harekete geçti ve Bağdat’ı istila etti. Fakat bu da uzun sürmedi ve Muizzüddevle Bağdat’ı ondan geri aldı.16 Nasıruddevle, Muzizüddevle’ye vergi vermeyi bıraktı. Çünkü Muzizüddevle, bu parayla Nasıruddevle’ye karşı bir ordu kuruyordu. Muzizüddevle, 353/963 senesinin Recep ayında Nasıruddevle’ye karşı harekete geçti ve Musul’u ele geçirdi. Ardından Nasıruddevle’nin üzerine, Nusaybin’e hareket etti ve orayı da ele geçirdi. Daha sonra Nasıruddevle, Muizzüddevle’nin Musul’dan ayrılmasını fırsat bilip şehre girdi ve oradaki yetmişten fazla komutanı esir alıp üzerlerindeki yüz otuz berdeh (bin ya da on bin dirhemden oluşan para kesesi) dirhemi alarak Musul’dan ayrıldı. Kardeşi Seyfüddevle’nin yanına Halep’e vardı.17 Seyfüddevle’nin, Nasıruddevle’nin borçlarını üzerine alması ve aralarını bulması ile birlikte Nasıruddevle ve Muizzüdevle, anlaşma imzaladılar.18
Yaşadığı bunca olumsuz olaya çok sevdiği kardeşi Seyfüddevle’nin ölümünün de eklenmesiyle birlikte Nasıruddevle, akli dengesi kaybetti. Oğulları da birbirlerine düşman oldu.19 Oğullarından biri olan Ebu Tağlib, babasına isyan ederek onu Musul’da bulunan Kevaşi Kalesi’ne hapsetti. Ardından Nasıruddevle’nin diğer oğlu Hamdan ile çarpıştı ve neticede herkes kendi idaresi altındaki bölgede egemenliğini kurdu. Nasıruddevle de birkaç ay sonra 358/969 senesinin Rebiülevvel ayında vefat etti.20
Nasıruddevle’nin vefatının ardından Musul Hamdaniler’inin zayıflaması hızlandı ve oğulları arasındaki ihtilaf büyüdü. Sonunda iki gruba ayrılan oğulların bir grubu Hamdan b. Nasıruddevle’nin, diğer bir grubu ise kardeşi Ebu Tağlib’in tarafını tutuyordu. İki grup arasındaki mücadelede Hamdan, peş peşe mağlubiyetler yaşadı ve Bağdat’ta bulunan Büveyhi sultanı Bahtiyar’a sığınmak zorunda kaldı. Bahtiyar onu destekledi fakat Ebu Tağlib kardeşi Hamdan’ı hezimete uğrattı. Ebu Tağlib, Büveyhilerle mücadele etti ve onların Irak’taki hakimiyetlerine son vermek için çabaladı. Bahtiyar’ın Bağdat’tan ayrılmasını fırsat bilen Ebu Tağlib, Bağdat’ı işgal ederek şehri ele geçirme noktasına geldi. Düşmanının yapacaklarından korkan Bahtiyar, Ebu Tağlib’le bir anlaşma imzaladı. Anlaşma şartlarına göre Ebu Tağlib Hamdan’dan aldığı yerleri ona geri verecek buna karşılık kendisi “Sultan” unvanı alacaktı. Fakat aralarında tekrar savaş başladı ve bu savaş 363/973-974 yılında imzalanan anlaşmayla sona erdi. Bundan sonra Büveyhi Sultanı Azududdevle Musul, Diyaru Rebia, Meyyafarikin, Amid ve Diyaru Mudar’ı Ebu Tağlib’in elinden aldı. 369/979 yılında Ebu Tağlib öldürüldü. Hamdaniler, on yıl sonra Musul ve çevresini geri aldılarsa da bu uzun sürmedi ve neticede Musul, 386/994 yılında Büveyhiler’in eline geçti.21
Hamdaniler’in ikinci kolu da Seyfüddevle unvanıyla bilinen Ali b. Hamdan tarafından Halep’te kurulmuştu. 333/944 senesinde Seyfüddevle Halep’e gitmiş ve orayı Yanis el-Munisi’den almıştı. Daha sonra Humus’a gitmiş fakat orada bir başarı elde edemeyince Cezire’ye geri dönmüştü. Sonra da tekrardan Halep’e dönerek orada hakimiyetini kurmuş ve Bizanslılarla savaşarak onları mağlup etmişti.22 Rivayetlere göre Seyfüddevle döneminde, Bizans’la kırk kadar savaş yapılmış. Çoğunda Seyfüddevle galip gelmiş ve çok sayıda Rum askerini esir almıştı. Seyfüddevle, yalnızca Bizans’la değil Beridiler ve Türklere karşı da birçok sefer düzenlemişti.23 Onun dönemi Bizans’la yaptığı savaşlar ve kazandığı başarılar sayesinde Hamdaniler’in en parlak dönemi sayılmış ve Seyfüddevle, Hamdaniler’in en başarılı sultanı diye anılır olmuştur.24
Halep’e hakim olan Seyfüddevle, daha sonra Şam şehri üzerine yürüdü ve karşısına çıkan İhşid’i Kınnesrin’de yendi. Ancak daha sonra İhşid, ordusuyla birlikte Halep’e girdi ve Şam’ı Hamdaniler’den geri aldı. Bu savaşta İhşid galip gelmesine rağmen Halep ve Suriye’nin kuzeyinde Halep’e komşu bölgeleri Hamdaniler’e bırakmak ve kendilerine senelik vergi vermeleri şartıyla onlarla anlaşma imzaladı. Fakat İhşidiler ve Hamdaniler arasında yapılan bu anlaşma uzun sürmedi.25 324/945 senesinde İhşid, altmış küsur yaşında Dımışk'ta vefat etmiş ve yerine oğlu Ebü'l-Kasım Ebu Cür geçmişti. Ancak yaşı küçük olduğundan İhşid’in kölesi Kafur atabek olmuştu. Atabek bütün memleketin idaresini, bütün işleri kontrolünde tutuyordu. Kafur, Mısır'a doğru gitti ve Seyfüddevle ise ardından Dımaşk'a hücum etti ve orayı İhşid'in adamlarının elinden aldı. Kafur, bu haberi alınca büyük bir orduyla geldi ve Seyfüddevle’yi hem Dımaşk’tan hem de Halep’ten çıkardı. Halep’te yerine birini vekil tayin ederek Mısır’a dönünce Seyfüddevle Halep’e saldırarak orayı tekrardan geri aldı.26
Bir yandan İhşid’le savaşırken diğer yandan Bizans’a karşı da seferler düzenlemeye devam eden Seyfüddevle, bu savaşlar sırasında birçok Rum askerini öldürmüş ve birçoklarını esir etmişti. Seyfüddevle’nin ordusu Bizanslı komutan Konstantin b. Fardas’ı mağlup ederek Fırat’ı geçmiş ve Fardas’ın ordusuyla tekrar karşılaşarak onları yine mağlup etmişlerdi. Komutanlarını öldürdükten sonra son derece önemli bir kale olan Hades’i tamir etmeye gitti. Bu durumu gururuna yediremeyen Bizans, Seyfüddevle üzerine kalabalık bir ordu gönderdi. İki ordu karşılaştı ve Seyfüddevle, Fardas’ın damadını ve yeğenini esir alıp çok sayıda Rum askerini de öldürdü. Dönemin ünlü şairleri, şiirlerinde Seyfüddevle’nin bu zaferlerine bolca yer vermişlerdir.27
Seyfüddevle, 23 yıllık hükümdarlığının ardından 356/967 senesinin Safer ayında Halep’te vefat etti.28 İbn Kesir, Seyfüddevle’nin Şiiliğe meyyal olduğunu, cesur bir kumandan ve ihsanı bol bir insan olduğunu belirtir.29
Ondan sonra yerine oğlu Sa’dudevle Ebü'l-Mealî eş-Şerif geçmişti. Saduddevle iktidarı sırasında Halep Hamdanileri zayıflamaya başlamıştı. Saduddevle, 357/968 yılında dayısı meşhur şair Ebu Firas’ı öldürmüş, babasının kölesi Karguveyh de bunun üzerine ona karşı ayaklanarak Halep’i ele geçirmişti. Saduddevle’yi altı yıl boyunca şehre sokmamıştı. Bunun ardından Saduddevle, Fırat’ı geçerek Hama’ya yerleşmişti.30
358/968 senesinde Bizanslılar Humus’a girerek şehri yakmış ve 100.000 kadar kişiyi de esir almışlardı.31 Bunun üzerine Saduddevle, Humus’a girerek şehri imar etmeye başladı. 359/969 senesinde Saduddevle ve Karguveyh barış anlaşması imzaladılar ve anlaşma gereği Karguveyh, Halep’te Saduddevle adına hutbe okuttu. Saduddevle ise Humus’ta kalarak Fatımileri destekledi ve hutbeyi Fatımi halifesi Muizz için okuttu.32
Daha sonra Saduddevle ve Humus valiliğinden azlettiği Bakcur arasında bir anlaşmazlık çıktı ve sonunda iki taraf karşı karşıya geldi. Bakcur, Fatımi halifesi Aziz’den yardım istedi ve ondan Dımaşk’ın valiliğine getirilmesini talep etti. 373 yılında Dımaşk’a giren Bakcur, burada bulunan Fatımi halifesinin veziri Yakup b. Kilis’in vekilini öldürdü ardından da Yakup ve askerlerini öldürerek Fatımiler’in zulmünden korkup tekrar Saduddevle’ye sığındı ve ondan yeniden Humus valiliğine getirilmesini istedi. İsteği yerine getirilmesine rağmen şehirde istikrarı sağlayamadı. Bundan sonra Fatımilerle Saduddevle arasındaki ilişki kötüleşmeye başladı. Bakcur, tekrar Halep şehrini ele geçirmek için Fatımi halifesi Aziz’den yardım istedi. Bakcur’un planını haber alana Saduddevle, Bizans İmparatoru II. Basili’ye mektup yazarak ondan yardım talebinde bulundu. Neticede Mısırlı ve Arap askerlerin desteklediği Bakcur’la, Rum, Ermeni, Deylemi, Türk ve Kelboğulları kabilesinden 500 kişinin de yer aldığı bir orduyu komuta eden Saduddevle karşılaştılar.33
Saduddevle, Hamdani askeri arasında birlik ve beraberliği sağlamak için savaşı bırakmayı ve barış yapmayı istemişti. Bu amaçla Bakcur’u, kendisine Humus ve Rakka arasındaki bölgeyi ikta olarak vermeyi teklif ederek barış yapmaya çağırdı. Fakat Bakcur, bu durumu gururuna yediremedi ve onunla savaşmaya devam etti. Ancak kendisi büyük bir yenilgiye uğradı.34
Ölümünden kısa bir süre önce Fatımilerle arası açılan ve onlar üzerine sefer düzenlemeye niyet eden Saduddevle hastalandı ve 381/991 senesinde öldü. Ölümünün ardından yerine veliaht tayin ettiği Saidüddevle geçti. Onun dönemi Fatımilerle savaşların sıkı sık tekrarlandığı bir dönemdi.35
Saidüddevle bir yandan Fatımilerle diğer taraftan da babasının vasi tayin ettiği Lü’lü’ü ile uğraşmak zorunda kalmıştı. Lü’lü’ü, onun saltanatına göz dikmiş, bunun için de hem onu hem de onunla evlendirdiği kızını zehirleterek öldürmüş ve Hamdani iktidarını ele geçirmişti. Lü’lü’ü’nün 399/1008 yılında ölümü üzerine yerine Fatımi halifesinin hakimiyetini tanıyan oğlu Mansur geçmiş ve Fatımi halifesi adına hutbe okutmuştu. Halife tarafından kendisine Muizzüddevle unvanı verildi. Bu tarihten sonra Fatımi idaresi Halep’i de içine aldı ve böylece Fatımiler Halep Hamdanilerine son vermiş oldular.36
Hamdani sultanları, ilmi ve kültürel faaliyetleri destekledikleri gibi kendileri de şiirle ilgilenmişlerdi. Seyfuddevle, savaş meydanındaki başarısının yanı sıra kültür ve sanata da değer vermiş, bundan dolayıdır çevresinde çok sayıda ilim erbabı, şair ve edip toplanmıştır. Seyfüddevle döneminde Bizans’a karşı kazanılan savaşların da etkisiyle bir kahramanlık edebiyatı oluşmuş, şiirlerde bu askeri başarıyı sağlayan Seyfüddevle’ye övgüler bolca yekun tutmuştu.37
Hamdaniler, bir asırlık bir dönem boyunca Abbasilerin topraklarında, onlardan bağımsız bir devletçik kurmuşlar ve Abbasi siyasetinde kendi dönemleri boyunca etkin bir rol oynamışlardır. Gerek dış düşmanlara karşı gerekse kendi içlerindeki çekişmeler yüzünden zamanla zayıflamışlar ve Musul koluna Büveyhiler, Halep koluna Fatımiler son vererek Hamdaniler’i tarih sahnesinden silmişlerdir.






KAYNAKÇA
Akbaş, Mehmet; Hamdaniler Döneminde Cizre ve Çevresinde Kültür ve Medeniyete Dair Öğeler, Bilim Düşünce ve Sanatta Cizre: Uluslararası Bilim, Düşünce ve Sanatta Cizre Sempozyumu Bildirileri, (ed. M. Nesim Duru), İstanbul-2012, s. 47-54.
- Hamdani Sultanı Seyfüddevle Döneminde Anadolu’da İlk Haçlı Yapılanması, Beşinci Uluslararası Orta Doğu Semineri: İslamiyet’in Doğuşundan Osmanlı İdaresine Kadar Orta Doğu, Fırat Üniversitesi Orta Doğu Araştırmaları Merkezi Yayınları, Şam, 2-4 Kasım 2010, s. 141-148.
Bosworth, Clifford Edmund; Doğuşundan Günümüze İslam Devletleri Tarihi; Devletler,Prenslikler, Hanedanlıklar Kronolojisi ve Soy Kütüğü El Kitabı, (çev. Hande Canlı), Kaknüs Yayınları, İstanbul-2005.
el-Ezdi, Ali b. Zafer; Hamdaniler, (thk. Temime Ravvaf), (çev. Mehmet Akbaş), Ravza Yayınları, İstanbul-2011, s. 19-20.
Hasan, İbrahim Hasan; Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam Tarihi, (çev. Ahmed Turan Aslan; Hamdi Aktaş; İsmail Yiğit; Sadrettin Gümüş), Kayıhan Yayınları, İstanbul-1985.
İbnü’l-Esir, Ebü’l-Hasen İzzüddin Ali b. Muhammed b. Muhammed eş-Şeybani el-Cezeri, İslam Tarihi: el-Kamil Fi’t-Tarih Tercemesi, (çev. Ahmet Ağırakça, Beşir Eryarsoy, Zülfikar Tüccar, Abdulkerim Özaydın, Yunus Apaydın, Abdullah Köşe), Hikmet Neşriyat, İstanbul-2008.
İbn Kesir, Ebü’l-Fida’ İmadüddin İsmail b. Şihabiddin Ömer b. Kesir b. Dav’ b. Kesir el-Kaysi el-Kureşi el-Busravi ed-Dımaşki eş-Şafii, Büyük İslam Tarihi: el-Bidaye Ve’n-Nihaye, (çev. Mehmet Keskin) Çağrı Yayınları, İstanbul-1995.
Karaaslan, Nasuhi Ünal; “Hamdaniler”, DİA, 1977, c. 15, s. 446.
Öztuna, Yılmaz; Devletler ve Hanedanlar: İslam Devletleri, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara-1996.
1 Clifford Edmund Bosworth, Doğuşundan Günümüze İslam Devletleri Tarihi; Devletler,Prenslikler, Hanedanlıklar Kronolojisi ve Soy Kütüğü El Kitabı, (çev. Hande Canlı), Kaknüs Yayınları, İstanbul-2005, s. 134
2 Nasuhi Ünal Karaaslan, “Hamdaniler”, DİA, 1977, c. 15, s. 446
3 Ali b. Zafer el-Ezdi, Hamdaniler, (thk. Temime Ravvaf); (çev. Mehmet Akbaş), Ravza Yayınları, İstanbul-2011, s. 19-20; Yılmaz Öztuna, Devletler ve Hanedanlar: İslam Devletleri, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara-1996, c. 1, s. 458
4 Yılmaz Öztuna, Devletler ve Hanedanlar: İslam Devletleri, c. 1, s. 458
5 Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam Tarihi, (çev. Ahmed Turan Aslan; Hamdi Aktaş; İsmail Yiğit; Sadrettin Gümüş), Kayıhan Yayınları, İstanbul-1985, c. 3-4, s. 12
6 Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam Tarihi, c. 3-4, s. 13; Clifford Edmund Bosworth, Doğuşundan Günümüze İslam Devletleri Tarihi, s. 134
7 Clifford Edmund Bosworth, Doğuşundan Günümüze İslam Devletleri Tarihi, s. 134
8 Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam Tarihi, c. 3-4, s. 13;
9 Ali b. Zafer el-Ezdi, Hamdaniler, s. 24
10 Mehmet Akbaş, Hamdaniler Döneminde Cizre ve Çevresinde Kültür ve Medeniyete Dair Öğeler, Bilim Düşünce ve Sanatta Cizre: Uluslararası Bilim, Düşünce ve Sanatta Cizre Sempozyumu Bildirileri, (ed. M. Nesim Duru), İstanbul-2012, s. 47-54
11 Mehmet Akbaş, Hamdani Sultanı Seyfüddevle Döneminde Anadolu’da İlk Haçlı Yapılanması, Beşinci Uluslararası Orta Doğu Semineri: İslamiyet'in Doğuşundan Osmanlı İdaresine Kadar Orta Doğu, Fırat Üniversitesi Orta Doğu Araştırmaları Merkezi Yayınları, Şam, 2-4 Kasım 2010, s. 141-148
12 Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam Tarihi, c. 3-4, s. 13; Ali b. Zafer el-Ezdi, Hamdaniler, s. 30-31
13 Ali b. Zafer el-Ezdi, Hamdaniler, s. 30-31
14 Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam Tarihi, c. 3-4, s. 13-14
15 Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam Tarihi, c. 3-4, s. 14-15
16 Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam Tarihi, c. 3-4, s. 15
17 Ali b. Zafer el-Ezdi, Hamdaniler, s. 35-36
18 Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam Tarihi, c. 3-4, s. 15
19 Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam Tarihi, c. 3-4, s. 15
20 İbnü’l-Esir, Ebü’l-Hasen İzzüddin Ali b. Muhammed b. Muhammed eş-Şeybani el-Cezeri, İslam Tarihi: el-Kamil Fi’t-Tarih Tercemesi, (çev. Ahmet Ağırakça, Beşir Eryarsoy, Zülfikar Tüccar, Abdulkerim Özaydın, Yunus Apaydın, Abdullah Köşe), Hikmet Neşriyat, İstanbul-2008, c. 10, s. 237
21 Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam Tarihi, c. 3-4, s. 16-18
22 İbn Kesir, Ebü’l-Fida’ İmadüddin İsmail b. Şihabiddin Ömer b. Kesir b. Dav’ b. Kesir el-Kaysi el-Kureşi el-Busravi ed-Dımaşki eş-Şafii, Büyük İslam Tarihi: el-Bidaye Ve’n-Nihaye, (çev. Mehmet Keskin) Çağrı Yayınları, İstanbul-1995, c. 11, s. 364-365
23 Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam Tarihi, c. 3-4, s. 18
24 Mehmet Akbaş, Hamdani Sultanı Seyfüddevle Döneminde Anadolu’da İlk Haçlı Yapılanması, s. 141-148
25 Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam Tarihi, c. 3-4, s. 19-20
26 İbn Kesir, Büyük İslam Tarihi: el-Bidaye Ve’n-Nihaye, c. 11, s. 366-368
27 Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam Tarihi, c. 3-4, s. 20-21
28 Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam Tarihi, c. 3-4, s. 22
29 İbn Kesir, Büyük İslam Tarihi: el-Bidaye Ve’n-Nihaye, c. 11, s. 448-449
30 Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam Tarihi, c. 3-4, s. 21-22
31 İbn Kesir, Büyük İslam Tarihi: el-Bidaye Ve’n-Nihaye, c. 11, s. 452-453
32 Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam Tarihi, c. 3-4, s. 22-23
33 Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam Tarihi, c. 3-4, s. 23-24
34 Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam Tarihi, c. 3-4, s. 24
35 Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam Tarihi, c. 3-4, s. 24-25
36 Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam Tarihi, c. 3-4, s. 25
37 Mehmet Akbaş, Hamdaniler Döneminde Cizre ve Çevresinde Kültür ve Medeniyete Dair Öğeler, s. 47-54

0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar