Sümeyye
İslam Çelik
Tağlib
kabilesinin Rebai koluna mensup olan Hamdani hanedanı uzun bir süre
Cezire’de yaşamışlardı.1
Hanedanlığın kurucusu olarak bilinen Hamdan b. Hamdun, Rakka
yöresinden göçerek Musul’a yerleşmişti.2
Soyu, Hamdan b. Hamdun b. Haris b. Lokman b. Raşid b. Rafi’ b.
Mes’ud b. Delhem b. Mes’ud b. Utayf b. Mahreme b. Cariye b. Malik
b. Ganm b. Bekr b. Hubeyb b. Ömer b. Ganm b. Tağlib b. Vail b.
Kasıt b. Heneb b. Aksa b. Dü’ma b. Cüdeyle b. Esed b. Rebi’a
b. Nizar b. Ma’ad b. Adnan’dır.3
Hanedan sünni-hanefiydi, Seyfüddevle gibi bazıları ise şiiydi.4
Hamdun,
260/873 senesinden itibaren Musul’da meydana gelen karışıklıklarda
önemli bir konumda oldu. Oğlu Hamdan 272/885 yılında Harici Harun
eş-Şari ile müttefik oldu ve Mardin kalesini ele geçirdi. 281/894
senesinde Abbasi Halifesi Mu’tezid Hamdan’a karşı savaş açmış,
o da oğlu Hüseyin’i Mardin’de bırakarak kaçmıştı. Halife
Mardin’i ele geçirmiş ve kısa süre sonra da Hamdan’ı
yakalayarak Bağdat’a götürmüş ve orada hapsetmişti. Hamdan’ın
oğlu Hüseyin, Harici lideri Harun’u mağlup edince halife,
Hamdan’ı serbest bıraktı ve ona ikram ve ihsanda bulundu.
Hüseyin, Abbasilerin hizmetinde
komutan oldu ve Karmatiler’e karşı mücadele etmeye başladı.
Daha sonra halife Muktedir’e karşı ayaklandı ve kısa bir
süreliğine de olsa halifeliği ele geçirmiş olan Abdullah b.
Mu’tezz’e yardım etti. Bu nedenle Abbasi halifesi Muktedir, onu
merkezden uzaklaştırdı. Daha sonra affedip onu Kan ve Kaşan’a
vali tayin etti. Fakat kısa bir süre sonra tekrar anlaşmazlıklar
baş gösterdi ve Hüseyin, halife tarafından tevkif edildikten
sonra vefat ettiği 306/918 yılına kadar hapiste kaldı.5
Hüseyin’in
kardeşi Ebu’l Heyca Abdullah b. Hamdan, Abbasi halifesi Muktedir
tarafından 292/905 tarihinde Musul ve çevresine vali olarak
atandı.6
Abdullah’ın oğlu Hasan da onunla birlikte gitti.7
Hüseyin’in diğer kardeşleri olan İbrahim’i 307/919 yılında
Diyaru Rabia’ya, Said’i de 312/92 yılında Nihavend’e vali
olarak atadı. Aynı zamanda ailenin diğer fertlerinden bazılarını
da devlet makamlarına getirdi.8
Ebu’l-Heyca, 317/929 senesinde Muharrem ayının sonuna doğru
öldürüldü9
ve Musul valiliğine oğlu Nasıruddevle Hasan geçti.
Bu
dönemden sonra Abbasi devleti zayıflamaya başladı ve bundan
istifade eden Nasıruddevle Musul’da, kardeşi Seyfüddevle ise
Halep’te bağımsız birer devletçik kurdular.10
Nasıruddevle
Hasan, 317-319/929-931 yılları arasındaki iki sene hariç
tutulursa 308-358/920-969 tarihleri arasında bölgede hakimiyetini
korumuş, nüfuzunu Diyarbakır, Diyaru Rabia’ya kadar yaymıştır.
Halife Muttaki, ona Nasıruddevle, kardeşi Ali b. Hamdan’a11
da Seyfüddevle unvanlarını vermiştir.12
El-Ezdi bu olayın 330/941 senesi şevval ayında vuku bulduğunu
belirmiştir. Ayrıca Nasıruddevle’nin bu dönemde Emiru’l-umera
olduğunu ilave etmiştir.13
İki
kardeş de halife ile iyi geçiniyorlardı fakat bu durum uzun
sürmedi. Nasıruddevle, halktan aldığı vergileri artırarak
halifenin harcamalarını kıstı ve onun çiftliklerine el koydu. Bu
da onların arasının bozulmasına neden oldu. Bir tarafta
Nasıruddevle ve Beridiler, diğer tarafta Buveyhiler’le içi
savaşlar başlamıştı. Halife Tüzün’dan yardım istedi ve
Bağdat’taki Hamdani liderleri Musul’a geri dönmek zorunda
kaldılar. Fakat halife ve Tüzün arasında da anlaşmazlıklar
çıkınca halife, Nasıruddevle’ye sığındı ve iki taraf
arasında bir savaş vuku buldu. Bu savaş sonucunda Nasıruddevle ve
halife yenilerek Tüzün’le bir sulh imzalandı. Bu anlaşmaya
göre, Nasıruddevle, idaresi altındaki topraklara, yıllık 3
milyon 600 bin dirhem vergi ödemek şartıyla 3 yıl boyunca
hakimiyetini sağlayacaktı. Tüzün ise halifenin ona olan
düşmanlıklarından dolayı onu tevkif edip gözlerine mil
çektirmiş ve yerine de Müstekfi’yi halife ilan etmişti.14
Kısa
bir süre sonra Büveyhiler, 334/945 yılında, Bağdat’a girmiş
ve bu dönemden sonra Büveyhiler ve Abbasi halifeliği arasında
yeni bir dönem başlamıştı. Buveyhilerin lideri Muizzüddevle,
Hamdaniler’i Musul’dan çıkarmak amacıyla halife Muti ile
birlikte Nasıruddevle’ye saldırdı. O sıralarda Emiru’l-umera
olan İbn Şirzad, halife ve Muizzüddevle’nin Bağdat’tan
ayrılmasını fırsat bilerek Nasıruddevle’ye katıldı ve Bağdat
Nasıruddevle’nin eline geçti. Fakat bu şehirde ancak dört ay
hakimiyet sağlayan Nasıruddevle, Muizzüddevle’nin Bağdat’ı
geri almasıyla tekrar Musul’a dönmek sorunda kaldı. 335/946
yılında bir anlaşma imzaladılarsa da bu anlaşma aralarında
zaman zaman çıkan anlaşmazlıkları önleyemedi.15
345/956
(957) senesinde Nasıruddevle tekrar harekete geçti ve Bağdat’ı
istila etti. Fakat bu da uzun sürmedi ve Muizzüddevle Bağdat’ı
ondan geri aldı.16
Nasıruddevle, Muzizüddevle’ye vergi vermeyi bıraktı. Çünkü
Muzizüddevle, bu parayla Nasıruddevle’ye karşı bir ordu
kuruyordu. Muzizüddevle, 353/963 senesinin Recep ayında
Nasıruddevle’ye karşı harekete geçti ve Musul’u ele geçirdi.
Ardından Nasıruddevle’nin üzerine, Nusaybin’e hareket etti ve
orayı da ele geçirdi. Daha sonra Nasıruddevle, Muizzüddevle’nin
Musul’dan ayrılmasını fırsat bilip şehre girdi ve oradaki
yetmişten fazla komutanı esir alıp üzerlerindeki yüz otuz berdeh
(bin ya da on bin dirhemden oluşan para kesesi) dirhemi alarak
Musul’dan ayrıldı. Kardeşi Seyfüddevle’nin yanına Halep’e
vardı.17
Seyfüddevle’nin, Nasıruddevle’nin borçlarını üzerine alması
ve aralarını bulması ile birlikte Nasıruddevle ve Muizzüdevle,
anlaşma imzaladılar.18
Yaşadığı
bunca olumsuz olaya çok sevdiği kardeşi Seyfüddevle’nin
ölümünün de eklenmesiyle birlikte Nasıruddevle, akli dengesi
kaybetti. Oğulları da birbirlerine düşman oldu.19
Oğullarından biri olan Ebu Tağlib, babasına isyan ederek onu
Musul’da bulunan Kevaşi Kalesi’ne hapsetti. Ardından
Nasıruddevle’nin diğer oğlu Hamdan ile çarpıştı ve neticede
herkes kendi idaresi altındaki bölgede egemenliğini kurdu.
Nasıruddevle de birkaç ay sonra 358/969 senesinin Rebiülevvel
ayında vefat etti.20
Nasıruddevle’nin
vefatının ardından Musul Hamdaniler’inin zayıflaması hızlandı
ve oğulları arasındaki ihtilaf büyüdü. Sonunda iki gruba
ayrılan oğulların bir grubu Hamdan b. Nasıruddevle’nin, diğer
bir grubu ise kardeşi Ebu Tağlib’in tarafını tutuyordu. İki
grup arasındaki mücadelede Hamdan, peş peşe mağlubiyetler yaşadı
ve Bağdat’ta bulunan Büveyhi sultanı Bahtiyar’a sığınmak
zorunda kaldı. Bahtiyar onu destekledi fakat Ebu Tağlib kardeşi
Hamdan’ı hezimete uğrattı. Ebu Tağlib, Büveyhilerle mücadele
etti ve onların Irak’taki hakimiyetlerine son vermek için
çabaladı. Bahtiyar’ın Bağdat’tan ayrılmasını fırsat bilen
Ebu Tağlib, Bağdat’ı işgal ederek şehri ele geçirme noktasına
geldi. Düşmanının yapacaklarından korkan Bahtiyar, Ebu Tağlib’le
bir anlaşma imzaladı. Anlaşma şartlarına göre Ebu Tağlib
Hamdan’dan aldığı yerleri ona geri verecek buna karşılık
kendisi “Sultan” unvanı alacaktı. Fakat aralarında tekrar
savaş başladı ve bu savaş 363/973-974 yılında imzalanan
anlaşmayla sona erdi. Bundan sonra Büveyhi Sultanı Azududdevle
Musul, Diyaru Rebia, Meyyafarikin, Amid ve Diyaru Mudar’ı Ebu
Tağlib’in elinden aldı. 369/979 yılında Ebu Tağlib öldürüldü.
Hamdaniler, on yıl sonra Musul ve çevresini geri aldılarsa da bu
uzun sürmedi ve neticede Musul, 386/994 yılında Büveyhiler’in
eline geçti.21
Hamdaniler’in
ikinci kolu da Seyfüddevle unvanıyla bilinen Ali b. Hamdan
tarafından Halep’te kurulmuştu. 333/944 senesinde Seyfüddevle
Halep’e gitmiş ve orayı Yanis el-Munisi’den almıştı. Daha
sonra Humus’a gitmiş fakat orada bir başarı elde edemeyince
Cezire’ye geri dönmüştü. Sonra da tekrardan Halep’e dönerek
orada hakimiyetini kurmuş ve Bizanslılarla savaşarak onları
mağlup etmişti.22
Rivayetlere göre Seyfüddevle döneminde, Bizans’la kırk kadar
savaş yapılmış. Çoğunda Seyfüddevle galip gelmiş ve çok
sayıda Rum askerini esir almıştı. Seyfüddevle, yalnızca
Bizans’la değil Beridiler ve Türklere karşı da birçok sefer
düzenlemişti.23
Onun dönemi Bizans’la yaptığı savaşlar ve kazandığı
başarılar sayesinde Hamdaniler’in en parlak dönemi sayılmış
ve Seyfüddevle, Hamdaniler’in en başarılı sultanı diye anılır
olmuştur.24
Halep’e
hakim olan Seyfüddevle, daha sonra Şam şehri üzerine yürüdü ve
karşısına çıkan İhşid’i Kınnesrin’de yendi. Ancak daha
sonra İhşid, ordusuyla birlikte Halep’e girdi ve Şam’ı
Hamdaniler’den geri aldı. Bu savaşta İhşid galip gelmesine
rağmen Halep ve Suriye’nin kuzeyinde Halep’e komşu bölgeleri
Hamdaniler’e bırakmak ve kendilerine senelik vergi vermeleri
şartıyla onlarla anlaşma imzaladı. Fakat İhşidiler ve
Hamdaniler arasında yapılan bu anlaşma uzun sürmedi.25
324/945 senesinde İhşid, altmış
küsur yaşında Dımışk'ta vefat etmiş ve yerine oğlu
Ebü'l-Kasım Ebu Cür geçmişti. Ancak yaşı küçük olduğundan
İhşid’in kölesi Kafur atabek olmuştu. Atabek bütün memleketin
idaresini, bütün işleri kontrolünde tutuyordu. Kafur, Mısır'a
doğru gitti ve Seyfüddevle ise ardından Dımaşk'a hücum etti ve
orayı İhşid'in adamlarının elinden aldı. Kafur, bu haberi
alınca büyük bir orduyla geldi ve Seyfüddevle’yi hem Dımaşk’tan
hem de Halep’ten çıkardı. Halep’te yerine birini vekil tayin
ederek Mısır’a dönünce Seyfüddevle Halep’e saldırarak orayı
tekrardan geri aldı.26
Bir
yandan İhşid’le savaşırken diğer yandan Bizans’a karşı da
seferler düzenlemeye devam eden Seyfüddevle, bu savaşlar sırasında
birçok Rum askerini öldürmüş ve birçoklarını esir etmişti.
Seyfüddevle’nin ordusu Bizanslı komutan Konstantin b. Fardas’ı
mağlup ederek Fırat’ı geçmiş ve Fardas’ın ordusuyla tekrar
karşılaşarak onları yine mağlup etmişlerdi. Komutanlarını
öldürdükten sonra son derece önemli bir kale olan Hades’i tamir
etmeye gitti. Bu durumu gururuna yediremeyen Bizans, Seyfüddevle
üzerine kalabalık bir ordu gönderdi. İki ordu karşılaştı ve
Seyfüddevle, Fardas’ın damadını ve yeğenini esir alıp çok
sayıda Rum askerini de öldürdü. Dönemin ünlü şairleri,
şiirlerinde Seyfüddevle’nin bu zaferlerine bolca yer
vermişlerdir.27
Seyfüddevle,
23 yıllık hükümdarlığının ardından 356/967 senesinin Safer
ayında Halep’te vefat etti.28
İbn Kesir, Seyfüddevle’nin Şiiliğe meyyal olduğunu, cesur bir
kumandan ve ihsanı bol bir insan olduğunu belirtir.29
Ondan
sonra yerine oğlu Sa’dudevle Ebü'l-Mealî eş-Şerif geçmişti.
Saduddevle iktidarı sırasında Halep Hamdanileri zayıflamaya
başlamıştı. Saduddevle, 357/968 yılında dayısı meşhur şair
Ebu Firas’ı öldürmüş, babasının kölesi Karguveyh de bunun
üzerine ona karşı ayaklanarak Halep’i ele geçirmişti.
Saduddevle’yi altı yıl boyunca şehre sokmamıştı. Bunun
ardından Saduddevle, Fırat’ı geçerek Hama’ya yerleşmişti.30
358/968
senesinde Bizanslılar Humus’a girerek şehri yakmış ve 100.000
kadar kişiyi de esir almışlardı.31
Bunun üzerine Saduddevle, Humus’a girerek şehri imar etmeye
başladı. 359/969 senesinde Saduddevle ve Karguveyh barış
anlaşması imzaladılar ve anlaşma gereği Karguveyh, Halep’te
Saduddevle adına hutbe okuttu. Saduddevle ise Humus’ta kalarak
Fatımileri destekledi ve hutbeyi Fatımi halifesi Muizz için
okuttu.32
Daha
sonra Saduddevle ve Humus valiliğinden azlettiği Bakcur arasında
bir anlaşmazlık çıktı ve sonunda iki taraf karşı karşıya
geldi. Bakcur, Fatımi halifesi Aziz’den yardım istedi ve ondan
Dımaşk’ın valiliğine getirilmesini talep etti. 373 yılında
Dımaşk’a giren Bakcur, burada bulunan Fatımi halifesinin veziri
Yakup b. Kilis’in vekilini öldürdü ardından da Yakup ve
askerlerini öldürerek Fatımiler’in zulmünden korkup tekrar
Saduddevle’ye sığındı ve ondan yeniden Humus valiliğine
getirilmesini istedi. İsteği yerine getirilmesine rağmen şehirde
istikrarı sağlayamadı. Bundan sonra Fatımilerle Saduddevle
arasındaki ilişki kötüleşmeye başladı. Bakcur, tekrar Halep
şehrini ele geçirmek için Fatımi halifesi Aziz’den yardım
istedi. Bakcur’un planını haber alana Saduddevle, Bizans
İmparatoru II. Basili’ye mektup yazarak ondan yardım talebinde
bulundu. Neticede Mısırlı ve Arap askerlerin desteklediği
Bakcur’la, Rum, Ermeni, Deylemi, Türk ve Kelboğulları
kabilesinden 500 kişinin de yer aldığı bir orduyu komuta eden
Saduddevle karşılaştılar.33
Saduddevle,
Hamdani askeri arasında birlik ve beraberliği sağlamak için
savaşı bırakmayı ve barış yapmayı istemişti. Bu amaçla
Bakcur’u, kendisine Humus ve Rakka arasındaki bölgeyi ikta olarak
vermeyi teklif ederek barış yapmaya çağırdı. Fakat Bakcur, bu
durumu gururuna yediremedi ve onunla savaşmaya devam etti. Ancak
kendisi büyük bir yenilgiye uğradı.34
Ölümünden
kısa bir süre önce Fatımilerle arası açılan ve onlar üzerine
sefer düzenlemeye niyet eden Saduddevle hastalandı ve 381/991
senesinde öldü. Ölümünün ardından yerine veliaht tayin ettiği
Saidüddevle geçti. Onun dönemi Fatımilerle savaşların sıkı
sık tekrarlandığı bir dönemdi.35
Saidüddevle
bir yandan Fatımilerle diğer taraftan da babasının vasi tayin
ettiği Lü’lü’ü ile uğraşmak zorunda kalmıştı. Lü’lü’ü,
onun saltanatına göz dikmiş, bunun için de hem onu hem de onunla
evlendirdiği kızını zehirleterek öldürmüş ve Hamdani
iktidarını ele geçirmişti. Lü’lü’ü’nün 399/1008 yılında
ölümü üzerine yerine Fatımi halifesinin hakimiyetini tanıyan
oğlu Mansur geçmiş ve Fatımi halifesi adına hutbe okutmuştu.
Halife tarafından kendisine Muizzüddevle unvanı verildi. Bu
tarihten sonra Fatımi idaresi Halep’i de içine aldı ve böylece
Fatımiler Halep Hamdanilerine son vermiş oldular.36
Hamdani
sultanları, ilmi ve kültürel faaliyetleri destekledikleri gibi
kendileri de şiirle ilgilenmişlerdi. Seyfuddevle, savaş
meydanındaki başarısının yanı sıra kültür ve sanata da değer
vermiş, bundan dolayıdır çevresinde çok sayıda ilim erbabı,
şair ve edip toplanmıştır. Seyfüddevle döneminde Bizans’a
karşı kazanılan savaşların da etkisiyle bir kahramanlık
edebiyatı oluşmuş, şiirlerde bu askeri başarıyı sağlayan
Seyfüddevle’ye övgüler bolca yekun tutmuştu.37
Hamdaniler,
bir asırlık bir dönem boyunca Abbasilerin topraklarında, onlardan
bağımsız bir devletçik kurmuşlar ve Abbasi siyasetinde kendi
dönemleri boyunca etkin bir rol oynamışlardır. Gerek dış
düşmanlara karşı gerekse kendi içlerindeki çekişmeler yüzünden
zamanla zayıflamışlar ve Musul koluna Büveyhiler, Halep koluna
Fatımiler son vererek Hamdaniler’i tarih sahnesinden silmişlerdir.
KAYNAKÇA
Akbaş,
Mehmet; Hamdaniler Döneminde Cizre ve Çevresinde
Kültür ve Medeniyete Dair Öğeler, Bilim Düşünce
ve Sanatta Cizre: Uluslararası Bilim, Düşünce ve Sanatta Cizre
Sempozyumu Bildirileri, (ed. M. Nesim Duru), İstanbul-2012, s.
47-54.
-
Hamdani Sultanı Seyfüddevle Döneminde Anadolu’da İlk
Haçlı Yapılanması, Beşinci Uluslararası Orta
Doğu Semineri: İslamiyet’in Doğuşundan Osmanlı İdaresine
Kadar Orta Doğu, Fırat Üniversitesi Orta Doğu Araştırmaları
Merkezi Yayınları, Şam, 2-4 Kasım 2010, s. 141-148.
Bosworth,
Clifford Edmund; Doğuşundan Günümüze İslam Devletleri
Tarihi; Devletler,Prenslikler, Hanedanlıklar Kronolojisi ve Soy
Kütüğü El Kitabı, (çev. Hande Canlı), Kaknüs
Yayınları, İstanbul-2005.
el-Ezdi,
Ali b. Zafer; Hamdaniler, (thk. Temime Ravvaf), (çev.
Mehmet Akbaş), Ravza Yayınları, İstanbul-2011, s. 19-20.
Hasan,
İbrahim Hasan; Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam Tarihi,
(çev. Ahmed Turan Aslan; Hamdi Aktaş; İsmail Yiğit; Sadrettin
Gümüş), Kayıhan Yayınları, İstanbul-1985.
İbnü’l-Esir,
Ebü’l-Hasen İzzüddin Ali b. Muhammed b. Muhammed eş-Şeybani
el-Cezeri, İslam Tarihi: el-Kamil Fi’t-Tarih Tercemesi,
(çev. Ahmet Ağırakça, Beşir Eryarsoy, Zülfikar Tüccar,
Abdulkerim Özaydın, Yunus Apaydın, Abdullah Köşe), Hikmet
Neşriyat, İstanbul-2008.
İbn
Kesir, Ebü’l-Fida’ İmadüddin İsmail b. Şihabiddin Ömer b.
Kesir b. Dav’ b. Kesir el-Kaysi el-Kureşi el-Busravi ed-Dımaşki
eş-Şafii, Büyük İslam Tarihi: el-Bidaye Ve’n-Nihaye,
(çev. Mehmet Keskin) Çağrı Yayınları, İstanbul-1995.
Karaaslan,
Nasuhi Ünal; “Hamdaniler”, DİA, 1977, c. 15, s.
446.
Öztuna,
Yılmaz; Devletler
ve Hanedanlar: İslam Devletleri,
Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara-1996.
1
Clifford Edmund Bosworth, Doğuşundan Günümüze İslam
Devletleri Tarihi; Devletler,Prenslikler, Hanedanlıklar Kronolojisi
ve Soy Kütüğü El Kitabı, (çev. Hande Canlı), Kaknüs
Yayınları, İstanbul-2005, s. 134
2
Nasuhi Ünal Karaaslan, “Hamdaniler”, DİA, 1977, c. 15,
s. 446
3
Ali b. Zafer el-Ezdi, Hamdaniler, (thk. Temime Ravvaf); (çev.
Mehmet Akbaş), Ravza Yayınları, İstanbul-2011, s. 19-20; Yılmaz
Öztuna, Devletler ve Hanedanlar: İslam Devletleri, Kültür
Bakanlığı Yayınları, Ankara-1996, c. 1, s. 458
4
Yılmaz Öztuna, Devletler ve Hanedanlar: İslam Devletleri,
c. 1, s. 458
5
Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam
Tarihi, (çev. Ahmed Turan Aslan; Hamdi Aktaş; İsmail Yiğit;
Sadrettin Gümüş), Kayıhan Yayınları, İstanbul-1985, c. 3-4,
s. 12
6
Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam
Tarihi, c. 3-4, s. 13; Clifford Edmund Bosworth, Doğuşundan
Günümüze İslam Devletleri Tarihi, s. 134
7
Clifford Edmund Bosworth, Doğuşundan Günümüze İslam
Devletleri Tarihi, s. 134
8
Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam
Tarihi, c. 3-4, s. 13;
9
Ali b. Zafer el-Ezdi, Hamdaniler, s. 24
10
Mehmet Akbaş, Hamdaniler Döneminde Cizre ve Çevresinde Kültür
ve Medeniyete Dair Öğeler, Bilim Düşünce ve Sanatta Cizre:
Uluslararası Bilim, Düşünce ve Sanatta Cizre Sempozyumu
Bildirileri, (ed. M. Nesim Duru), İstanbul-2012, s. 47-54
11
Mehmet Akbaş, Hamdani Sultanı Seyfüddevle Döneminde
Anadolu’da İlk Haçlı Yapılanması, Beşinci Uluslararası
Orta Doğu Semineri: İslamiyet'in Doğuşundan Osmanlı İdaresine
Kadar Orta Doğu, Fırat Üniversitesi Orta Doğu Araştırmaları
Merkezi Yayınları, Şam, 2-4 Kasım 2010, s. 141-148
12
Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam
Tarihi, c. 3-4, s. 13; Ali b. Zafer el-Ezdi, Hamdaniler,
s. 30-31
13
Ali b. Zafer el-Ezdi, Hamdaniler, s. 30-31
14
Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam
Tarihi, c. 3-4, s. 13-14
15
Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam
Tarihi, c. 3-4, s. 14-15
16
Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam
Tarihi, c. 3-4, s. 15
17
Ali b. Zafer el-Ezdi, Hamdaniler, s. 35-36
18
Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam
Tarihi, c. 3-4, s. 15
19
Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam
Tarihi, c. 3-4, s. 15
20
İbnü’l-Esir, Ebü’l-Hasen İzzüddin Ali b. Muhammed b.
Muhammed eş-Şeybani el-Cezeri, İslam Tarihi: el-Kamil
Fi’t-Tarih Tercemesi, (çev. Ahmet Ağırakça, Beşir
Eryarsoy, Zülfikar Tüccar, Abdulkerim Özaydın, Yunus Apaydın,
Abdullah Köşe), Hikmet Neşriyat, İstanbul-2008, c. 10, s. 237
21
Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam
Tarihi, c. 3-4, s. 16-18
22
İbn Kesir, Ebü’l-Fida’ İmadüddin İsmail b. Şihabiddin Ömer
b. Kesir b. Dav’ b. Kesir el-Kaysi el-Kureşi el-Busravi
ed-Dımaşki eş-Şafii, Büyük İslam Tarihi: el-Bidaye
Ve’n-Nihaye, (çev. Mehmet Keskin) Çağrı Yayınları,
İstanbul-1995, c. 11, s. 364-365
23
Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam
Tarihi, c. 3-4, s. 18
24
Mehmet Akbaş, Hamdani Sultanı Seyfüddevle Döneminde
Anadolu’da İlk Haçlı Yapılanması, s. 141-148
25
Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam
Tarihi, c. 3-4, s. 19-20
26
İbn Kesir, Büyük İslam Tarihi: el-Bidaye Ve’n-Nihaye,
c. 11, s. 366-368
27
Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam
Tarihi, c. 3-4, s. 20-21
28
Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam
Tarihi, c. 3-4, s. 22
29
İbn Kesir, Büyük İslam Tarihi: el-Bidaye Ve’n-Nihaye,
c. 11, s. 448-449
30
Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam
Tarihi, c. 3-4, s. 21-22
31
İbn Kesir, Büyük İslam Tarihi: el-Bidaye Ve’n-Nihaye,
c. 11, s. 452-453
32
Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam
Tarihi, c. 3-4, s. 22-23
33
Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam
Tarihi, c. 3-4, s. 23-24
34
Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam
Tarihi, c. 3-4, s. 24
35
Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam
Tarihi, c. 3-4, s. 24-25
36
Hasan İbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kültürel, Sosyal İslam
Tarihi, c. 3-4, s. 25
37
Mehmet Akbaş, Hamdaniler Döneminde Cizre ve Çevresinde Kültür
ve Medeniyete Dair Öğeler, s. 47-54
0 yorum:
Yorum Gönder