21 Nisan 2017 Cuma

Fas’a Yolculuk/Fas İzlenimleri

Prof. Dr. Mehmet Salih ARI
“Andolsun ki biz her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tağuttan uzak durun” diyen bir elçi gönderdik. Onlardan kimini Allah doğru yola iletti, kimileri de saptırılmayı hak ettiler. Yeryüzünü dolaşın da hak dini yalanlayanların akıbetinin ne olduğunu görün.” (Nahl, 16/36)
Yukarıdaki ayeti kerimede olduğu gibi birçok ayet ve hadis seyahate teşvik etmekte ve seyahatin maddi ve manevi yararlarından bahsetmektedir.
Gezimiz Kazablanka, Marakeş, Fes, Meknes ve Rabat şehirlerini kapsayan 4 gece beş gün süren (23-28 Ocak 2017) bir seyahat programı idi. Bu program, İstanbul’da bulunan bir seyahat acentesi aracılığıyla çoğunluğu öğretmen, memur, öğrenci ve birkaç akademisyenin olduğu yirmi sekiz kişilik bir grupla gerçekleşti. Gezi notlarına geçmeden önce bazı tarihi ve genel bilgilerin verilmesi yararlı olacaktır.
Afrika’nın kuzeybatısında yer alan Fas, İslam dünyasında el-Mağribü’l-aksa Batı dünyasında Maroc (Morocco) isimleriyle tanımlanır. Bugün resmî adı el-Memleketü’l- Mağribiyye’dir. Kısaca Mağrib diye de ifade edilir. Türkiye’de ise İdrisiler ve Merinîler’e başkentlik yapan Fes şehrinden dolayı Fas denilmiştir. Osmanlı feslerinin bu ülkede bulunan Fes (Fez) şehrinden üretilmiş olması nedeniyle zamanla bu ülkeye Fas denildiği belirtilmektedir. Ülkenin başkenti Ribat/Rabat’tır. Para birimi Mağrib dirhemidir (MAD). Yaklaşık olarak bir Türk lirası (TL), 2,58 Fas dirhemi (MAD)’dir.
Nüfusun çoğunu Arapların oluşturduğu Fas, başta yerli halkı Berberiler olmak üzere çeşitli etnik grupları da içerisinde barındırıyor. Yaklaşık 35 milyonluk nüfusu ile Afrika kıtasının dokuzuncu büyük ülkesidir. Nüfusun yarısı Arap diğer yarısı başta Berberiler olmak üzere diğer etnik gruplardan oluşuyor. Ülke kraliyetle yönetiliyor. VI. Muhammed adında bir kralı bulunmaktadır. Fas’ta Adalet ve Kalkınma Partisi diye bir parti de vardır. Amblemi ise gaz lambasıdır. Temelleri 1967’lere dayanan bu parti 1997 milletvekili koltuklarına kavuşmuştur. Arapça, Berberice ve Fransızca resmi dil olarak kabul edilmiştir. Tabelaların çoğunda bu üç dile göre yazılmış yazılar bulmak mümkündür. Berberice’nin ayrı bir alfabesi bulunmaktadır. Ülkede 36 şehir bulunmaktadır.
Müslümanların Mağrib diyarını fethetmeleri, Emevi valilerinden Ukbe b. Nafi’in önemli fetih hareketleri ile birinci valilik dönemi (666-6749) ile başlar; ondan sonra bölgede valilik yapan Züheyr b. Kays, Hassân b. Numan, Musa b. Nusayr gibi valilerin komutasındaki İslâm orduları sayesinde ve uzun bir çaba neticesinde bölgede fetih tamamlanır. Daha sonra sırasıyla aşağıdaki hanedanlık ve devletler kurulmuştur:
İdrisîler (Şerifler)                   : M.789 - 985
Murâbıtlar (Berberîler)           : M.11. yüzyıl ortaları - 1147
Muvahhidler (Berberîler)       : M.1130 - 1269
Merinîler (Berberîler) : M.1196 - 1549
Sâdiler (Şerifler)                    : M.1511 - 1654
Filâliler (Şerifler)                   : M.1631 - Devam ediyor.
Fas ülkesine
Gezi için 22 Ocak 2017 saat 22.00’da İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nda buluşuldu. Tanışma ve görüşmelerden sonra bagaj, bilet ve biniş işlemlerinin ardından Air Arabia Havayolları’na ait bir uçak ile 23 Ocak günü saat 01.15’de Kazablanka’ya hareket edildi. Dört saat süren bir yolculuktan sonra Kazablanka Muhammed V Havaalanına iniş yapıldı. Orada hiç dinlenme molası verilmeden Fes şehrine hareket edildi. Yaklaşık olarak 5 saat süren bir yolculuktan sonra Fas’ın adını aldığı önemli tarihi şehirlerinden Fes’e varıldı. Otele yerleşilmeden kahvaltı yapıldıktan sonra yorgun bir şekilde şehir turuna başlanıldı.
Fes şehri krallığın kültürel başkenti olarak bilinmektedir. Eski şehir Fasu’l-Bali UNESCO listesinde yer almaktadır. Eski şehrin güneybatısında Fasu’l-Cedide diye yeni bir şehir kurulmuştur. Eski şehirlere rehberler Medine kelimesinin batı dillerindeki aksanı ile “Medina” demektedirler. Geziye eski şehrin giriş kapılarından biri olan Babu’l-Celud (Bab Boujloud)’dan başlıyoruz. Kapının giriş ve çıkış yönündeki mavi ile yeşil çinileri ve işlemeleri görmeye değerdir. Yahudilerin oturduğu bir mahalle gezildikten sonra eski şehri tepeden seyretmek üzere güney burca gidilerek şehir uzaktan seyredildi, fotoğraflar çekildi. Hem eski hem de yeni şehir surlar ile çevrilidir. Bu sur duvarları günümüze kadar korunmuştur. Yani şehrin tarihi dokusu büyük oranda korunmuştur. Eski şehrin genel olarak Endülüs ve Kareviyyun olmak üzere iki bölüme ayrıldığı belirtildi. Daha sonra Fas’a özgü bir tezyinat mimarisi olan zelic imalathanesi gezildi. Seramiği andıran bu tezyinat parçacıkları killi toprakların fırında işlenmesi ile elde edilir. Daha sonra ise çeşmeler, masalar, kapılar ve duvarlar mozaik ve seramiği andıran bu tezyinat ile süslenir.
Arnavut kaldırım taşları döşeli daracık sürekli kıvrılan sokaklar arasında ilerleyerek Magrib’de kurulan ilk Üniversite olarak kabul edilen Karaviyyîn Medresesi ve Karaviyyîn Camisi gezildi. Gerek cami gerekse medrese ahşap süslemeleri ve yazılarıyla insanı adeta büyülemektedir. Daha sonra Attarîn medresesi ziyaret edildi. Bu medrese zeliç süslemeleri ile dikkatimizi çekti. Fes’de deri tabaklama atölyeleri çok yaygındır. Beş yüz yıllık bir geçmişe sahip olduğu belirtilmektedir. Yüzyıllardır değişmeyen tabaklama tekniklerinin kullanıldığı atölyeleri, çevresini sarmalayan deri mağazalarının birinin terasından seyrettik. Etrafa yayılan kötü kokudan etkilenmemek için girişte elimize bir tutam yeşil nane verildi. Buna rağmen etrafa yayılan koku çok rahatsız edici idi.
Daha sonra dokuma tezgâhları gezildi. Dokumacılık Fes şehrinin en önemli geçim kaynağıdır. Erkeklerin genellikle giydikleri cellabi bu tezgâhlarda işlenmektedir.
Eski şehirde sokaklar daracık olduğu için taşımacılık eşek ve katırla yapılıyor. Hemen tüm şehirlerde eşek ve katırlara rastlamak mümkündür. Fes şehri adeta bir labirent gibi. Rehbersiz bu sokakları dolaşmak çok zordur. Bizi gezdiren rehber defalarca gelip buraları gezdiği halde yine de Faslı bir rehberden yardım alıyordu. Yorucu bir turdan sonra rehber bizi bir lokantaya götürdü. Burada Fas’ın meşhur yemeği Tajin ile tanıştık. Tajin bizdeki güvece benzemektedir. Et ve sebze yahnisi denilebilir. Daha sonra istirahat için otele gittik. Fas’ın otellerinde açık büfe olmasına rağmen su bedava değil para ile satılmaktadır. Fas’ta aç kalmamak için yemek yedik. Yemek tadı bizim damak zevkimizle uyuşmuyordu.
24.01.2017
Meknes şehrinde ihtişamlı bir kapı olarak bilinen Babu’l-Mansur’u ziyaret ile başlıyoruz. Meknes, en parlak dönemini Fas şeriflerinden Mevlây İsmail (1672-1727) zamanında yaşadığı belirtilmektedir. Dolayısıyla onun dönemine ait hala varlığını sürdüren tarihi sur ve kapılar şehirde bulunmaktadır. Zaten Fas denilince bir bakıma büyük kapılar, kadim surlar ve meydanlar hatıra gelir. Daha sonra şehrin en canlı merkezlerinden olan Hedim meydanı gezildi. Mevlây İsmail hakkında rehber abartılı bazı bilgiler verdi. Onun 500 kadın 1000 çocuğu sahip olduğunu anlattı.
Meknes’den sonra İdrisîlerin kurucusu olan I. İdris’in Zerhun’daki mezarı ziyaret edildi. Kutsal bir belde olarak kabul edilen Zerhun dağlık bir bölgede bulunuyor. Yol boyunca kaktüs bahçelerini seyrettik.
RABAT
Batılılar bu şehre Rabat deseler de Faslılar buraya Ribat demektedirler. Ribat Arapça’da nöbet tutulan yer, ileri karakol, misafirhane ve başka anlamlara gelmektedir. Tarihi bir şehirdir. Rabat’ın etrafı da surlarla çevrilidir. Yeni şehir palmiye ağaçlarının yoğunlukta olduğu geniş caddeleri dikkat çekmektedir. Şehir bir taraftan Bouregreg nehrine ev sahipliği yaparken diğer taraftan Atlas okyanusuna kıyısı bulunmaktadır. Kraliyet sarayı burada bulunmaktadır. Ülkeyi yöneten Kral VI. Muhammed burada ikamet etmektedir. Ancak gezdiğimiz her şehirde Kral’a ait sarayların olduğu dikkatimizden kaçmamaktadır.
Birçok tarihi eser bulunmaktadır. Bu eserlerin en ünlüsü sadece minaresi ve sütunları bulunan Hassân Camiidir. Bu mescit bir zamanlar dünyadaki en büyük ikinci mescidi olarak bilinmektedir. Muvahhidler’in mimari anlayışı hakkında önemli fikir veren bu eser Ebû Yûsuf el-Mansûr tarafında 587 (1191) yılında yapılmaya başlanmış ancak cami 595’te (1199) onun ölümüyle yarım kalmıştır. Hassan Camii, Sevilla’daki Ulu Camii ve Merakeş’deki Kütübiye Camii gibi camilerden biridir.
Modern Fas’ın kurucusu V. Muhammed ile şimdiki Kral’ın babası II. Hasan’ın mezarları tarihi caminin hemen bitişiğinde bulunuyor. Bu mezarları da ziyaret ettikten sonra Kasbah Oudaia dedikleri Udaye Kalesi gezildi. Turistlerin çok rağbet ettikleri bu kasabanın duvarları üzerinde Atlas Okyanusu ile birbirine yakın Rabat ve Sale şehirleri seyredildi.
25.01.2017 tarihinde Merakeş şehrini geziyoruz. 11. yüzyılda kurulan Merakeş Murabıtlara başkentlik yapan Fas’ın en önemli şehirlerindendir. 4 milyon nüfusa sahip Merakeş, Fas kültürünü yansıtan şehirlerin başında gelmektedir. Murabitlar ve Muvahhidlerin dışında Sadilere de başkentlik yapmıştır. Kütübiye Camii şehrin en önemli tarihi eserlerin başında geliyor. Kütübiye denilmesinin sebebi bir zamanlar yoğun bir şekilde kitapçıların olması imiş. Bu cami minaresi şehrin dört bir tarafında görülmektedir.
Merakeş önemli bir turizm merkezidir. Turistlerin en fazla ziyaret ettikleri yerlerin başında Sahatü’I-Murabıtin, Sahatü camii’I-Fena, Sahatü’I-Muvahhidin, Sahatü’l-meşvere ve Sahatü’l-hürriyye kesimlerinde yer alan İbn Yusuf Medresesi, Kütübiyye Camii, Kasba Camii, Babü Dükkale Camii ve Çeşmesi, İbn Salih Camii, Mevasin Camii ve Çeşmesi, Fena Camii, Sa’dî türbeleri, Bahiye Sarayı, Darülmahzen Sarayı, Cilavi Sarayı ve surlar gelmektedir. Bu tarihi yerlerin hepsini gezme imkânımız olmadı.
Güzelliği ile dillere destan olmuş Bahiyye köşkünde Endülüs mimarisinin izlerini net bir şekilde görmek mümkündür. Kapıları, duvarları ve tavanları tıpkı bir dantel gibi işlenmiştir. Seramik ve alçı kullanılarak yapılan mozaikler ve tavandaki ahşap işlemeleri ile insanı hayrete düşürmektedir.
Merakeş’te gezdiğimiz önemli yerlerden biri de Majorelle Bahçeleri idi. Çeşit çeşit kaktüsler, palmiye ağaçları ve eğrelti otlarının yer aldığı bu tropik bahçeler, Fransız ressam Jacquas Majorelle’in eseridir. Hastalığı sebebiyle Marakeş’e yerleşen ressam, stüdyosunun da bulunduğu evinin etrafında bu bahçeleri oluşturmuştur. Ressam, Fas hayatını anlatan eserleri ve tablolarında kullandığı Majorelle mavisi denen canlı mavi renk ile ünlenmiştir. Majorelle’in 1962 yılında hayatını kaybetmesinin ardından bahçelerin de bulunduğu mülkü bu kez de Fransız modacı Yves St Laurent satın almış ve bahçeleri yeniden dizayn etmiştir. St. Laurent burayı o kadar sevmiş ki, 2008 yılında öldükten sonra külleri bu bahçeye savrulduğu söylenmektedir.
Birçok kişi için Merakeş demek Camiu’l-fena demektir. Yani Kıyamet Meydanı/Sonsuzluk meydanı. Bu meydan Ortaçağ panayırlarının özelliklerini günümüze kadar taşımıştır. Yılan oynatıcıları, Atlas dağlarından getirdikleri siyah ve rengarenk yılanları dansa kaldırıyorlar. Akrobatlar hünerlerini sergiliyorlar, tiyatro gösterileri, halk oyunları, kına ile desen desen dövme yapan kadınlar, taze meyve sıkıcıları, turistik eşya satıcıları ve daha birçok ilginç oyun, olaylara rastlamak mümkündür.
Merakeş’te ziyaret ettiğimiz önemli yerlerden biri de Medresetü İbn Yusuf idi. İki katlı olan bu medresenin 132 odası vardır. Ahşap süslemeleri ve bölümleri ile dikkatimizi çekti. Avlu, revak, mescit ve mihrabıyla insanı adeta büyülüyor. Merakeş’e gitmeyenleri en azından internetten bu medresenin üç boyutlu fotoğraflarını, panoramik görüntülerini seyretmelerini tavsiye ederim.
Sadiler döneminde kalan mezarlık görülmeye değerdir. Farklı bir anlayışla mezarları inşa etmişlerdir. Bu mezarlık Marakeş’te 1524-1668 yılları arasında hüküm süren Sa’dî Hanedanı’nın 66 üyesinin mezarına ev sahipliği yapıyor. Bunlar arasında Sa’di hükümdarı Ahmad al-Mansur, halefleri ve ailesinin mezarları da bulunuyor. Büyük bir bahçenin arasında bulunan türbeleriyle Sa’di Mezarlığı, bulunduğu atmosfer olarak da görülmeye değerdir.
26 Ocak öğleden sonra İlahiyatçı üç arkadaş Tur’dan ayrı olarak Merakeş’i gezmeye karar verdik. Bu arada bir medrese öğrencisi ile tanıştık. Muhammed adındaki bu arkadaş bizlere kılavuzluk etti. Gezinin sonunda Muhammed ile bir yemek yemeğe karar verdik. Yemeği yedikten sonra Muhammed’in yemek artık ve kırıntılarını poşetlere koyduğunu gördük. Niye öyle yaptığını sorduğumuzda tanıdığı bazı fakirlerin olduğu, bu kırıntıların bile onları ziyadesiyle memnun edeceğini söyledi. Bu manzara karşısında yaptığımız israflar hatırımıza geldi ve duygulandık.
27.01.2017 tarihinde Merakeş’ten ayrıldık. Kazablanka’ya gittik. Bu şehir 1755 yılında meydana gelen Lizbon depreminde neredeyse tamamen yıkılmıştır. 1758’de şehir baştan aşağı inşa edilmiştir. Araplar bu şehre beyaz ev anlamında Daru’l-Beyda demektedir. Zira bu şehirde ağır basan renk beyazdır. Bir liman şehridir. Atlas okyanusunun yanı başında kurulan şehir dört tarafı palmiye ağaçları ile doludur. Fas’ın İstanbul’u denilebilir. Şimdiki kralın babası olan II. Hasan’ın inşa ettiği cami bu şehirde görülmesi gereken en önemli dini ve mimari eserlerdendir. II. Hasan Camii diye bilinen bu camii dünyanın en büyük ve geniş camilerindendir. Aynı anda yüz bin kişi namaz kılabiliyor. Minaresi dünyanın en yüksek minaresi olarak bilinmektedir. Fas tipi köşeli, kalın minare tipinde inşa edilen minaresini yakından görenler ise perspektifine minareyi sığdırmakta zorlanıyor çünkü II. Hasan Camii’nin minaresi tam 210 metre uzunluğa sahip ve dünyanın en uzun minaresi.
Fas denilince hatırımızda kalan bazı hususları da kısaca anlatalım: Fas’ın Argan yağı meşhurdur. Argan yağı hem salatalarda hem de cilt bakımında kullanılmaktadır. Giyim eşyalarında cilbab ve pabuçları yaygındır. Yiyecek ve içecek olarak etli sebze yahnisi Tajin yemeği, etten mamul kuskus yemeği ve pastilya yemeği meşhurdur. Nisnis kahvesi, naneli çay en önemli içeceklerdir. Yeşil çaya nane ve şeker ilave ederek içiyorlar. Naneli çayı çok şekerli yapıyorlar. Biz genellikle şekersiz içmeyi tercih ettik. Sokakta satılan kaynamış salyangoz pek rağbettedir. Mantar (tıpa mantarı) bahçeleri ve kaktüs tarlaları da dikkatimizi çeken alanlardır.
Dini hayatla ilgili bir iki hususu belirtmekte yarar var. Genellikle musluktan abdest alınmıyor. Maliki mezhebinin bir gereği olarak taslarda abdest alınıyor. Temizlik pekiyi değildir. Öğle ezanı iki defa okunuyor. Vakit girişinden bir iki saat sonra ikinci bir ezan daha okunur. Cemaatle kıldığımız vakitlerde gördüğümüz kadarıyla namaz secdeleri uzun tutuluyor. Namaz bir selam ile sona erdiriliyor. İkinci selam okunmuyor.
Fas’ta yaşayan en meşhur kabileler, Zenata, Sinhace ve Ebreke oldukları söylendi.

Çarşılar, hareketli; bize göre ucuz; pazarlık payı sonsuz fazladır. İnsanlar genellikle orta halli fakir, dilenci çok. Bir an gözünüz birine çarpsa, bu para istemesi için kâfi bir sebeptir. Emniyetli, temiz ve görmeye değer bir memlekettir.

5 yorum:

  1. Fasta hanbeli yok diye biliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mehmet Salih Arı23 Nisan 2017 14:12

      Yanlışlıkla Maliki mezhebinin yerine Hanbeli yazılmıştır. İnşaallah düzeltilecektir. Yazıda geçen Hanbeli kelimesi Maliki olarak değiştirilmesi gerekir. Mehmet Salih Arı

      Sil
  2. İtikadi mezhep anlayışı Malikilik olan Fas'ın;Fransız mandasında bir krallık olması,resmi dili Arapça olan bir ülkede 7'den 70'e Fransızca bilinirliğine de etki etmiştir.Marakeş'de çök iklimi hakimiyetine karşılık üzüm bağlarının varlığı bakarsan bağ,bakmazsan dağ olur sözünün haklılığına işaret eden bir diğer husustur.

    YanıtlaSil
  3. İtikadi mezhep anlayışı Malikilik olan Fas'ın;Fransız mandasında bir krallık olması,resmi dili Arapça olan bir ülkede 7'den 70'e Fransızca bilinirliğine de etki etmiştir.Marakeş'de çök iklimi hakimiyetine karşılık üzüm bağlarının varlığı bakarsan bağ,bakmazsan dağ olur sözünün haklılığına işaret eden bir diğer husustur.

    YanıtlaSil
  4. Isaallah oglumla kasim ayinda gidecegiz,marekes meknes fes ribat ve kazabalanka her sehirde bir gece kafimidir acaba?

    YanıtlaSil

Yazarlar