28 Temmuz 2017 Cuma

Hz. Peygamber Dört Eşliydi-II

Prof. Dr. Mehmet Azimli
Kaç Eşi Var?
İslam fıtrat dinidir. Getirdiği ölçülerle bunu dünyaya ispatlamıştır. Cinsellik konusunda ne ifrat ne de tefrite gitmiştir. Watt der ki: “İslam’ın cinsellik konusundaki başarısını ve Batı’nın bu konuda ondan öğreneceği çok şey olduğunu söyleyebiliriz.”[1] Bilindiği gibi Kur’an, Müslümanlara tek evliliği tavsiye ettiği halde,[2] zaruri durumları gözeterek, dönemsel bir zorunluluk gereği ve geçiş süreci açısından tedricen dörde kadar evliliğe izin vermiştir. Hz. Peygamber, kendisini toplumda yürürlüğe koyduğu dini hükümlerin dışında saymamıştır. Öyleyse niçin dört evlilik sınırlamasının dışına çıkmış gözükmektedir?[3] Acaba onun böyle yapması ilahi vahye dayanan bir imtiyazdan, bir istisnai durumdan mı kaynaklanıyordu?

Bu sorunu aşmak için muhtemelen Hz. Peygamber’in yanlış bir durumda olmadığını ispat etme amacıyla Kur’an’da dört sınırlamasının olmadığı, Hz. Peygamber’den gelen dört sınırlamasıyla ilgili rivayetlerin de zayıf olduğu şeklinde yorumlar da bulunabilir. Ancak sahabe asrında ve İslam tarihi boyunca evlilikte dört sınırlamasının aşılmaması, meselenin böyle olmadığının en önemli delillerindendir. Dört sınırlamasının olmadığını savunma gayreti, biraz da Hz. Peygamber’in bu sınırlamaya neden uymadığı sorusunu izah etmeye yönelik bir çaba olarak telakki edilebilir. Bu gayretle ilgili olarak konuda Kurtubi der ki:
Şunu bil ki buradaki “ikişer, üçer ve dörder” sayıları Kitap ve Sünneti anlamaktan uzak, bu ümmetin selefinin kabul ettiklerinden yüz çeviren ve aradaki “vav” harfinin cem edici olmak üzere (sayıları toplamak kastıyla) kullanıldığını iddia eden kimselerin söylediği gibi, dokuz kadın ile evlenmenin mubah olduğuna delalet etmemektedir. Bu iddiada bulunanlar ayrıca Peygamber (sav)’ın dokuz hanım ile bir arada evli bulunduğunu ve bunların hepsini aynı anda nikahı altında tuttuğunu belirterek görüşlerini desteklemeye çalışırlar. Bu cahilce iddiada bulunup bu görüşü ileri sürenler rafizilerle bir takım Zahirilerdir. Bunlar “ikişer” kelimesini iki diye anladıkları gibi “üçer ve dörder” kelimelerini de böylece anlamışlardır. Yine bazı Zahiriler bundan daha da çirkin bir iddiada bulunarak, onsekiz hanımı aynı anda nikahı altında bulundurmanın mubah olduğunu söylemişlerdir. Onlar bu iddialarını ileri sürerken bu kiplerin tekrarı ifade ettiğini ve aradaki “vav”ın da toplam ifade etmek için kullanıldığını delil diye ele alırlar. Buna göre bunlar ikişer’i iki iki anlamında kabul ettikleri gibi üçer ve dörder kelimelerini de böylece anlamışlardır. Ancak bütün bunlar dili ve sünneti bilmemekten kaynaklandığı gibi, ümmetin icmaı’na da bir muhalefettir. Çünkü ashab’dan olsun, tabiinden olsun herhangi bir kimsenin, nikahı altında dört hanımdan fazla bulundurduğu işitilmiş değildir.[4]
Bu bağlamda başka bir gayret de Hz. Peygamber’in çok evliliğinin ona has durumlardan biri olduğu aktarılarak Hz. Peygamber’in 9 kadınla evliliği izah edilmeye çalışılır. Bilindiği gibi Kur’an’da sadece ona has bazı özelliklerden bahsedilmektedir. Bunlar arasında ümmetine farz olmayıp sadece ona ait olmak üzere teheccüd namazının farz olması veya onun eşleri ile kimsenin evlenememesi gibi bazı özellikleri sayabiliriz.[5] Buna şu ayeti örnek olarak verebiliriz: “…müminlerden ayrı, sırf sana mahsus olmak üzere…”[6]
Ancak bütün bu gayretlere gerek yoktur. Hz. Peygamber’in dört eşten fazla evliliği meselesi bu şekilde bir izaha gerek kalmayacak niteliktedir. Klasik İslam tarihi kaynakları incelendiğinde, Hz. Peygamber’in vefat ettiği sırada yanında hukuken 9 tane kadın bulunduğu, ancak onun ümmetine uyguladığı şekilde fiilen 4 kadınla evli olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Hz. Peygamber, bu dokuz eşinin yanına uğruyordu. Bunlardan sadece gününü Hz. Aişe’ye bağışlayan Sevde’ye nöbet günü tahsis etmemiş, diğer 8 tanesine nöbet günü tayin etmişti.[7]
Olay şu şekilde izah edilebilir: Hz. Peygamber “bunlardan istediğini bırakır, istediğini yanına alabilirsin”[8] ayetinin gelmesi üzerine, eşlerinden dördünü yanında bırakıp, diğerlerinden ayrılmak istedi. Bu kadınlar, Hz. Peygamber’in boşama teklifi karşısında ayrılmayı istemeyip, “bizi boşama! Bizi kendi halimize bırak! Nefsinden ve malından istediğini ayır” demişlerdi. Böylece Hz. Peygamber bunlardan ayrılmayıp onları evinde barındırmaya devam etti.[9]
Hz. Peygamber’in fiilen dört kadınla evli olduğunu İbn İshak açıkça ifade eder:
Bu ayetin inmesi üzerine Resulullah diğer eşlerini kendi hallerine bıraktı. Onlara dilediği şeyi ayırdı. Resulullah’ın (cinsel ilişki için) yanlarına girdiği kadınlar; Aişe, Zeyneb, Ümmü Seleme ve Hafsa idi. Aralarında kendini ve malını eşit surette taksim ederdi.[10]
İbn Sad da bu durumu açıkça şu şekilde ifade etmiştir:
Hz. Peygamber, hanımlarından bir kısmını boşamak istiyordu. “Bunlardan istediğini bırakır, istediğini yanına alabilirsin” ayet-i kerimesinin gelmesi üzerine Hz. Peygamber, eşlerinden beşini geriye bıraktı, dördü ile evliliğe devam etti. Geriye bıraktıkları Sevde, Ümmü Habibe, Safiyye, Cüveyriye, Meymune idi.[11]
Belazuri de Hz. Peygamber’in evliliğe devam ettiği ve azlettiği hanımlarının isimlerini şu şekilde sıralar:
Ayet inince Hz. Peygamber, Sevde, Ümmü Habibe, Safiyye, Cüveyriye, Meymune’yi azletti; Aişe, Hafsa, Zeyneb, Ümmü Seleme ile evliliğe devam etti.[12]
Yakubi de aynı listeyi vermekte ve Hz. Peygamber’in dört eşi ile birlikte yaşamaya devam ettiğini belirtmektedir.[13]
Bu alıntılardan da net bir şekilde anlaşılmaktadır ki; Hz. Peygamber, vefat ettiğinde dört kadınla evli idi. Diğer beş kadını ise kendi istekleri üzerine evinde barındırıyordu. Ancak bunlarla fiili bir evliliği söz konusu değildi. Yani Hz. Peygamber, dört evlilik sınırlamasına uymak için Hz. Aişe, Hz. Hafsa, Hz. Ümmü Seleme, Hz. Zeyneb bint Cahş ile fiili evlilik ilişkisini devam ettiriyordu. Geri kalan eşlerinden, gününü peygambere bağışlayan Hz. Sevde, kendisiyle amcasının teklifiyle evlendiği Hz. Meymune, Habeşistan Necaşisi’nin evlendirdiği Hz. Ümmü Habibe, cariye iken istekleri üzerine azat edip evlendiği Hz. Safiyye ve Hz. Cüveyriye (yanında kalacaklar arasında Safiyye ve Cüveyriye gibi en genç eşlerini seçmemesi dikkat çekicidir) ile fiili evlilik ilişkisini devam ettirmiyordu. Belki sadece onları barındırıyor, rızıklarını tayin ediyor, Hz. Peygamber’in bir hatırası olarak Ümmül Müminin sıfatını kullanmaya devam etmelerine izin veriyordu.
Bu konuyu izah sadedinde Hamidullah; Hz. Peygamber’in eşlerinden dördü dışındakilere boşanmayı teklif ettiğini, bunların kabul etmemesi üzerine fiili olarak evliliğinin devam etmediğini, ancak onları korumak, kollamak adına hukuki olarak bunun devam ettirildiğini” aktarır ve sonuç olarak şunları ifade eder:
Resulullah (as), bundan böyle bu dokuz hanımından ancak dördü ile karı koca ilişkilerini sürdürecektir. Resulullah (as)’ın hanımlarının hepsi, bu fiili ayrılık durumunda bile, hukuki bakımdan onun eşi olarak kalmayı tercih etmişlerdir. Muhammed (as), hanımlarına mümkün olan her türlü serbestliği tanımış, onlar da kendi seçimlerini yapmışlardır. Bu konuda bizim söyleyebileceğimiz hiçbir şey olamaz.[14]
Sonuç olarak diyebiliriz ki: Hz. Peygamber, dört evlilik sınırlaması ile ilgili ayete uymuştur. Eşlerinden beşini boşamış, ancak onlar yanında kalmayı arzu edince dört eşi ile evliliğe devam ederken, geriye kalan beşi ile fiili olarak evliliğe devam etmese de onları hukuki olarak gözetmeye devam etmiştir.



[1]       Montgomery Watt, İslam Nedir, İstanbul, çev. Elif Rıza, İstanbul, 1993, 296.

[2]       Nisa, 3.

[3]       Bu konu ile ilgili olarak yapılmış detaylı bir çalışma için bkz. Adnan Demircan, “Cahiliyye ve Hz. Peygamber Döneminde Çok Kadınla Evlilik”, İstem, Ek-1, 2008, Konya, 49.

[4]       Kurtubi, Nisa, 3. Ayetin tefsiri.

[5]       Hayrettin Karaman, “Resulullah’ın Davranışlarının Bağlayıcılığı”, Asrı Saadette İslam, ed. Vecdi Akyüz, İstanbul 1994, I, 469; ayrıca bkz. Muhammed Tahir İbn Aşûr, İslam Hukuk Felsefesi, trc. Vecdi Akyüz, İstanbul 1995, 94.

[6]       Ahzab, 50.

[7]       Buhari, Nikah, 4.

[8]       Ahzab, 50.

[9]       İbn İshak, 406.

[10]      İbn İshak, 405.

[11]      İbn Sad, VIII, 196.

[12]      Belazuri, I, 556.

[13]      Yakubi, I, 409.

[14]      Hamidullah, 1114.

0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar