15 Temmuz 2017 Cumartesi

Hz. Aişe'nin Yaşı-I

Prof. Dr. Mehmet Azimli
 Hz. Peygamber, VII. yüzyılda Arabistan’da yaşamış ve Arap kültürü içinde yetişmiştir. Bu kültürün bir üyesi olarak insanlara tebliğ ettiği “din” yoluyla mensubu bulunduğu kültürde bazı değişiklikler yapmıştır. Sosyal yaşamın birçok alanında ve kurumlarında gelenek haline gelmiş yaşam biçiminde (adetlerde) bu değişimleri gerçekleştirmiştir. Aile yapısı, kadının konumu, evlilik ve boşanma gibi sosyal hayatın en başat değerleri de söz konusu değişimden pay alan kurumlar arasındadır.

Büyük değişimlerin mimarı olmasına rağmen, aynı geleneğin bazı adetleri, İslam dini içinde de kabul edilmiş ve sürdürülmüştür. Örneğin evlilik akdi (nikah) konusunda Hz. Peygamber önemli değişiklikler, düzenlemeler getirmiştir; fakat evliliğin yaşı, evlilik merasimi vs. gibi geleneğin hakim olduğu cihetlere dokunmamıştır. Hatta kendisi de bu alandaki geleneğe tabi olmuştur.
Bu bağlamda VII. yüzyıl Arap kültürünün bir üyesi olmasına bağlı olarak yapmış olduğu bir kısım davranışları da zaman zaman eleştiri konusu olmuştur. Hz. Aişe ile evliliği de eleştiriye konu olan hususların başında gelmektedir. Bazı oryantalistler, Arap örfüne (kültürüne) ait özel durumları kendi kültürleri ile kıyaslayarak ve yorumlayarak eleştirilerde bulunmuş ve Hz. Peygamber’in 9 yaşındaki Hz. Aişe ile evlenmesi olayını, “54 yaşlarında bir erkeğin oyuncaklarla oynama çağındaki bir çocukla evlenmesi”[2] olarak nitelendirerek bu evliliği bir anlamda şehvetperestlik, hatta daha da ileri götürerek, yaşlı bir erkeğin, bakire bir kız çocuğuyla “garip evliliği” yani bir anlamda pedofili-sübyancılık olarak şeklinde yorumlamıştır.[3]
Bu iddialara hem o dönemden hem de günümüzden bazı örnekler üzerinden cevaplar verilebilir. Doğrusu o dönemde bu tür evlilikler yaygındı. 60 yaşlarındaki Hz. Ömer’in Hz. Ali’nin çocuk yaşta olup henüz baliğ olmamış kızı ile evlenmesi[4] bu yaş farkının o dönemde problem olmadığını göstermektedir. Buna kız babası Hz. Ali de karşı çıkmamıştır. Çünkü örf buna müsaade etmektedir. Bu yaşta evlenen kızların da sonraki yıllarda buna karşı pişmanlık anlamına gelen bir tavırları hiç bilinmemektedir.
Tam tersi bir örnek verirsek; sahabeden Amr b. As oğlu Abdullah b. Amr’dan sadece 11 yaş büyüktür.[5] Buna göre Amr yaklaşık 9-10 yaşlarında evlenmiş olmalıdır. Bu durumda; 10 yaşlarındaki erkeklerin evlilik gerçekleştirebildiği bir yörede, daha erken ergenliğe giren kızların 9 yaşında evlilik yapması kadar normal bir şey olamaz.[6] Rodinson bu durumu şöyle ifade eder: “Bu durum yadsınmıyordu. Çağın şartları içinde olağan sayılıyordu.”[7]
Ergenlik yaşının yüksek olduğu ülkemizde bile kırsal kesimlerde kızlar 12-15 yaş arası evlenebilmektedir. Arabistan bölgesinde ise ergenliğin 8 yaşlarına kadar düştüğünü ve kızların 20 yaşlarında neredeyse biyolojik gençlik çağını bitirme noktasına geldiğini biliyoruz.[8] O dönemde henüz ikisi de çocukken evlendirilip zifaf yapamadan vefat edenlerden bahsedilir.[9] Arap kültüründe yer alan bu durumun günümüzde de devam ettiğini, Kur’an Mesajı adlı eserin yazarı Muhammed Esed’in Medine’de iken, başından geçen evlilik göstermektedir. Bu evlilikte ileri yaşlardaki Esed, 11 yaşlarında bir kız ile evlendirilmiştir. Buna itiraz eden Esed’e Araplar şöyle demişlerdir: “Kız kocasının evinde büyür.”[10]
Bu yaşlarda evliliğin Batı Avrupa ve ABD’nin kırsal kesiminde halen uygulandığı bilinmektedir.[11] Yapılan tespitlere göre Batı Avrupa gibi iklimi soğuk bölgelerde ergenlik çok küçük yaşlara kadar düşmüştür.[12] Günümüzde ergenlik çağı yüksek olan Batı Avrupa ve ABD gibi soğuk bölgelerde bile 9-10 yaşlarında bakire bir kız çocuğu bulmak zordur ve bu yaşlardaki çocukların serbestçe cinsel ilişkiye girdikleri bilinmektedir.[13] Bu gerçekleri göz önüne alan Rodinson,[14] Dermenghem,[15] Caetani,[16] gibi bir kısım oryantalistler, Hz. Aişe’nin evliliğinin o dönem şartları içerisinde normal olduğunu belirtmiştir. Watt “Arabistan bölgesinde kızlar erken geliştiği için Aişe’nin bu yaşta evliliği normaldir” demektedir.[17]
Ancak bir kısım oryantalistlerin haksız ve hatalı eleştirilerine savunmacı bir refleksle cevap veren kimi Müslüman araştırmacılar, başka bir yanlışa düşerek Hz. Aişe’nin evlilik yaşını kendi kültürlerindeki ortalama evlenme yaşı olan 15-20 arasına çekmeye çalışmışlar, Hz. Peygamber’in 9 yaşında bir kız çocuğuyla evlenemeyeceğini, bunun bir iftira ve düzeltilmesi gereken bir yanlış olduğunu savunup Hz. Peygamber’in Hz. Aişe ile 17-18 yaşlarındayken evlendiği görüşünü dile getirmişlerdir.[18] Bu görüşü benimseyenlerin önde gelenlerinden olan Ö. Rıza Doğrul, tercüme ettiği Mevlana Şibli’nin  Asr-ı Saadet isimli eserine yaptığı ilavede bu konuyu uzunca tartışmış ve Hz. Aişe’nin evlilik yaşının 17-18 olduğu görüşünü savunmuştur.
Rivayetlerin, zorlama tevillerle yorumuna dayalı bu tutum da ayrı bir problem teşkil etmektedir. Burada, konuyla ilgili olarak Batılı bilim adamlarına cevap veren araştırmacıların görüşlerini, kaynaklarımızda yer alan Hz. Aişe’nin evlilik yaşıyla ilgili rivayetlerle yeniden değerlendirmeye çalışacağız. Bundaki temel hedefimiz, bu konudaki iddiaları inceleyip tarihi rivayetler ışığında mevzuu aydınlatmaya çalışmaktır.
Tartışmalar
Mevlana Şibli, Hz. Aişe’nin doğum tarihi ile ilgili bilgilerin güvenilir olmadığından hareketle evlilik yaşını tespit etmenin de mümkün olamayacağını, dolayısıyla rivayetlerde belirtilen yaşın, kuşkulu olduğunu söylemiştir.[19]
Doğum Tarihi
Esasen İslam tarihi kaynaklarında, hiçbir sahabinin doğum tarihi konusunda net bir bilgi yoktur. O dönemde bugünkü gibi nüfus daireleri yoktu ve kimsenin doğum kaydı yapılmıyordu.[20] Bütün sahabenin yaşları, genelde ölüm zamanındaki yaşlarına göre hesaplanıyordu. Bu ilkeden hareketle, Hz. Aişe’nin vefat tarihinden, yaşı çıkarıldığında yaklaşık olarak doğum tarihi bulunabilir. İslam tarihçileri, Hz. Aişe’nin vefat tarihi olarak genelde H. 58 yılını, vefatı sırasındaki yaşı olarak da 66 yaşını vermektedirler.[21] Böylece Hz. Aişe’nin vefatı esnasındaki yaşından, vefat tarihini olan hicri 58’i çıkardığımızda (66-58=8), hicret sırasında Hz. Aişe’nin yaşının 8 olduğu ortaya çıkar. Hicretten bir yıl sonra evlendiğine göre ise evlilik yaşı 9 olacaktır.[22] Doğrul, Hz. Aişe’nin vefat ettiği sırada 74 yaşında olduğu varsayımını ileri sürse de[23] hiçbir tarihi kayıtta Hz. Aişe’nin bu yaşta vefat ettiği belirtilmemektedir.[24]
Doğrusu Hz. Hatice’nin nübüvvetin onuncu yılında vefat etmesi üzerine Havle’nin teklifi ile Hz. Peygamber ve Hz. Aişe arasında söz kesilmiş, hicretin birinci yılında ise evlilik gerçekleşmiştir. Bizzat Hz. Aişe’den gelen rivayetlerde 6 yaşında sözlendiği ve 9 yaşında da evlendiği açıkça belirtilmektedir.[25] İbn Kesir, bu yaşta evlendiği konusunda hiçbir ihtilafın olmadığını belirtir.[26] 6 yaşında Hz. Peygamber ile sözlenince hemen evlendirilmemesini de düşünmek gerekir. Neden 3 yıl beklenmiştir? Bu bekleyiş Hz. Aişe’nin henüz evliliğe hazır olamayacak kadar küçük olmasından dolayı olmalıdır. Hicretten sonra ergenliğe girince evlilik gerçekleşmiştir. İbn Kesir, bu konuya özellikle dikkat çeker ve Hz. Peygamber’in Hz. Aişe ile gerdeğe girmediğini belirtir.[27] Taberi açıkça “yaşı küçüktü, cimaya uygun değildi” diyerek durumu izah eder.[28] Bu durumda ergenliğe kadar bekletildikten sonra evliliğin gerçekleştiğini anlayabiliriz.[29] Bu durumda Hz. Aişe, hicretin ilk yılında evlendiği sırada 9 yaşındadır ve doğum tarihi nübüvvetin 4. yılına tekabül etmektedir.
Ravinin Yaşı
Rıza Savaş, Hz. Aişe’nin “kendini bildi bileli anne babasının dine inandıklarını” belirten[30] ve devamında, Hz. Ebu Bekir’in Habeşistan’a hicret etmek üzere yola çıktığını anlatan rivayeti delil göstererek Hz. Aişe’nin bu olayı nakledebilmesi için, yaşının bu olayı gözlemleyecek kadar büyük olması gerektiği sonucuna varmaktadır.[31] Doğrul ise bu rivayeti delil alarak bu rivayetin Hz. Ebu Bekir’in nübüvvet gelmeden önce de putperest olmayıp hanif olduğunu gösterdiğinden onun nübüvvetten önce doğduğu konusunda delil alınabileceğini belirtmektedir.[32]
Halbuki rivayete dikkatle baktığımızda, bu yorum iki yönden geçersizdir. Birincisi; hadisteki din kelimesi “ed-Din” şeklinde marife olarak kullanılmıştır. Bundan da İslam’ı kastettiği anlaşılmaktadır. İkincisi ve daha önemlisi; Hz. Aişe rivayetin devamında bu dinin İslam dini olduğunu ve çocukluğunda Hz. Peygamber’in devamlı kendilerine geldiğini anlatarak, kendisinin nübüvvetin geldiği dönemde doğduğunu açıklamıştır. Rivayette yer alan vurgu, onun İslam döneminde doğduğunu belirtmektir.
Kamer, 46
Doğrul, Hz. Aişe’den nakledilen “Ben Mekke’de oynayan bir çocuk iken Hz. Peygamber’e “Hatta onların vadeleri kıyamettir ve kıyamet ise daha dehşetli ve daha acıdır.” (Kamer, 46) ayeti inmişti.” şeklindeki[33] Hz. Aişe’den nakledilen bir rivayeti delil alarak özetle şunları belirtir:
Bu yaşta bir çocuğun bu ayetleri ezberlemesi, müşriklere acı azabı müjdeleyen bu ayetleri anlaması, Müslümanların başından geçen buhranlı vakalarla bu kadar alakadar olması ruhen ve fikren mümkün değildir. Bunu kabul etmeye imkan yoktur. Ne kadar zeki olursa olsun bu yaşta bir çocuk Kur’an’la bu kadar alakadar olamaz. Ayrıca Kamer suresinin boykot yıllarında inmesi mümkün değildir. Çünkü bu konuda mucize gösteriminin gerçekleşebilmesi için Müslümanların müşriklerle görüşmeleri lazımdır. Öyleyse bu surenin Müslümanların işkence yıllarında inmesi gerekir. Bu yıllarda Hz. Aişe’nin çocuk olduğunu kabul etsek bile bu durumda Hz. Aişe peygamberlikten önce doğmuş demektir.[34]
Müellifin kendi görüşünü desteklemek için delil olarak ileri sürdüğü Hz. Aişe’den nakledilen rivayet aslında yazarın görüşlerini nakzetmektedir. Bu yaştaki bir çocuğun söz konusu ayetin ne şekilde indiğini bilmesi değil, bilememesi mümkün değildir. Çünkü bu yaş grubundaki çocuklar, o dönemdeki bir olayı rahatlıkla anlayabilecek ve kavrayabilecek bir çağdadır. Günümüzde de 5-6 yaşlarında hafız olmuş çocuklar görebilmekteyiz.
Kamer suresinin boykot yıllarında yani nübüvvetin 8-10. senelerinde indiği ifade edilmektedir.[35] Bu durumda sure indiğinde Hz. Aişe en az 5 en fazla 7 yaşları arasındadır. Bu yaşta biri de ayetleri rahatlıkla ezberleyebilir ve anlamlarını kavrayabilir. Müellifin “Bu sure boykot yıllarında inemez, çünkü Müslümanlar müşriklerle görüşmüyorlardı”[36] şeklindeki iddiası da doğru değildir. Çünkü Müslümanlara bu dönemde, Haram aylarda 4 ay boykot uygulanmıyordu ve bu dört ay içerisinde müşriklerle görüşüyorlardı.[37]
(Bkz. Mehmet Azimli, Siyer Okumaları, Ankara 2017)




[2]      Dozy, I, 105.

[3]      Bu konuda detaylar için bkz. Mevdudi, II, 533; Aişe Abdurrahman, Resulullah’ın Annesi ve Hanımları, çev. İsmail Kaya, Konya 1987, II, 72; İbrahim Şuğut, Ebadil, Cidde 1983, 93.

[4]      İbn Sad, VIII, 462; İbn Kesir, VIII, 86.

[5]      Zehebi, III, 80; İbni Hacer bu yaş farkını 12 olarak verir İbn Hacer, el-İsabe, II, 352.

[6]      2012 yılında yüksek lisans öğrencilerimin biri, abisinin annesinden 11, babasından 12 yaş küçük olduğunu söylemişti. Buna göre annesi en geç 10 yaşında evlenmiş oluyor. Yine tam tersi bir örnek verecek olursak: İlahiyat fakültesinden tefsir akademisyeni bir arkadaş, 1940’lı yıllarda Trabzon’da babasının, henüz 9 yaşında iken kendisinden 10 yaş büyük bir kızla evlendirildiğini anlatmıştı. Yani bu coğrafyada bile 9 yaşındaki erkeklerin evlendirildiği görülebilir.

[7]      Rodinson, 140.

[8]      Vicdani, 51, 55.

[9]      İbn İshak, 378.

[10]    Muhammed Esed, Mekke’ye Giden Yol, çev. Cahit Koytak, İstanbul 1998, 177.

[11]    Aişe Abdurrahman, II, 72.

[12]    Başkan Sağlıklı Yaşam Ailenin Tıp Ansiklopedisi, İstanbul 1987, IV, 1353, II, 610.

[13]    Mevdudi, II, 536.

[14]    Rodinson, 125.

[15]    Dermenghem, 128.

[16]    Caetani, II, 324.

[17]    Watt, 108.

[18]    Bkz. Rıza Savaş, “Hz. Aişe’nin Evlenme Yaşı ile İlgili Farklı Bir Yaklaşım”, DE İlahiyat Dergisi, Sayı: IX, İzmir 1995, ss. 139-144.

[19]    Nedvi, III, 259.

[20]    Nitekim günümüzde bile özellikle kırsal kesimde, doğan çocukların doğum kaydı yapılamamakta, çocukların ailelerine çocuğun yaşı sorulduğunda, tarih olarak “Ekinler biçildiği zamanda, narlar kızardığında, bir kış günü veya şu önemli olay olduğunda doğdu.” şeklinde cevaplar alınmaktadır.

[21]    İbn Sad, VIII, 80; İbnü’l-Esir, IV, 363; Zehebi, el-İber, Beyrut 1987, I, 60; İbnü’l-İmad, Şezeratü’z-Zeheb, byy. trz. I, 308.

[22]    İbn Hacer, el-İsabe, IV, 230.

[23]    Doğrul, II, 142.

[24]    Mustafa Fayda, “Aişe”, DİA; Müellifin, Hz. Aişe’nin 74 yaşında öldüğü konusundaki görüşü, yalnızca Hz. Aişe’nin 17 yaşında evlendiği görüşünü esas alarak yaptığı yanlış bir kıyaslamanın sonucudur.

[25]    İbn Sad, VIII, 59.

[26]    İbn Kesir, III, 131.

[27]    İbn Kesir, IV, 500.

[28]    Taberi, II, 211.

[29]    Armstrong, 227.

[30]    Buhari, Kefalet, 4.

[31]    Savaş, 141; olayı Hz. Aişe’nin daha sonra birilerinden nakletmiş olabileceği şeklindeki bir yorumun ise, ancak rivayeti ikiye bölerek (I. kısımla II. kısmı birbirinden ayırarak) yapılabileceği, bunun da yanlış olduğu kanaatindedir. Ancak, rivayetin ilk bölümü, Hz. Aişe’nin nübüvvetten sonra doğmuş olduğunu apaçık gösterdiği gibi, II. kısmı ise sahabe arasında yaygın olan ve hadisçilerin kabul ettiği Hz. Aişe’nin gelen mürsel bir rivayet olmalıdır.

[32]    Doğrul, III, 264.

[33]    Buhari, Fedailül-Kur’an, 6.

[34]    Doğrul, III, 260, 261.

[35]    Bkz. İbn Kesir, Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azim, VII, 449; Diyarbekri, El-Hamis, Beyrut trz, I, 108; el-Mevdudi, Tefhimü’l-Kur’an, VI, 43.

[36]    Doğrul, III, 264.

[37]    İbn Sad, I, 209.

0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar