Prof. Dr. Mehmet Azimli
Hz.
Peygamber, VII. yüzyılda Arabistan’da yaşamış ve Arap kültürü içinde
yetişmiştir. Bu kültürün bir üyesi olarak insanlara tebliğ ettiği “din” yoluyla
mensubu bulunduğu kültürde bazı değişiklikler yapmıştır. Sosyal yaşamın birçok
alanında ve kurumlarında gelenek haline gelmiş yaşam biçiminde (adetlerde) bu
değişimleri gerçekleştirmiştir. Aile yapısı, kadının konumu, evlilik ve boşanma
gibi sosyal hayatın en başat değerleri de söz konusu değişimden pay alan
kurumlar arasındadır.
Büyük
değişimlerin mimarı olmasına rağmen, aynı geleneğin bazı adetleri, İslam dini
içinde de kabul edilmiş ve sürdürülmüştür. Örneğin evlilik akdi (nikah) konusunda Hz.
Peygamber önemli değişiklikler, düzenlemeler getirmiştir; fakat evliliğin yaşı,
evlilik merasimi vs. gibi geleneğin hakim olduğu cihetlere dokunmamıştır. Hatta
kendisi de bu alandaki geleneğe tabi olmuştur.
Bu
bağlamda VII. yüzyıl Arap kültürünün bir
üyesi olmasına bağlı olarak yapmış olduğu bir kısım davranışları da zaman zaman
eleştiri konusu olmuştur. Hz. Aişe ile evliliği
de eleştiriye konu olan hususların başında gelmektedir. Bazı oryantalistler, Arap örfüne
(kültürüne) ait özel durumları kendi kültürleri ile kıyaslayarak ve
yorumlayarak eleştirilerde bulunmuş ve Hz. Peygamber’in 9 yaşındaki Hz. Aişe ile evlenmesi
olayını, “54 yaşlarında bir erkeğin oyuncaklarla oynama çağındaki bir çocukla
evlenmesi”[2] olarak nitelendirerek bu
evliliği bir anlamda şehvetperestlik, hatta daha da ileri götürerek, yaşlı bir
erkeğin, bakire bir kız çocuğuyla “garip evliliği” yani bir anlamda
pedofili-sübyancılık olarak şeklinde yorumlamıştır.[3]
Bu
iddialara hem o dönemden hem de günümüzden bazı örnekler üzerinden cevaplar
verilebilir. Doğrusu o dönemde bu tür evlilikler yaygındı. 60 yaşlarındaki Hz. Ömer’in Hz. Ali’nin çocuk
yaşta olup henüz baliğ olmamış kızı ile evlenmesi[4]
bu yaş farkının o dönemde problem olmadığını göstermektedir. Buna kız babası
Hz. Ali de karşı çıkmamıştır. Çünkü örf buna müsaade etmektedir. Bu yaşta
evlenen kızların da sonraki yıllarda buna karşı pişmanlık anlamına gelen bir
tavırları hiç bilinmemektedir.
Tam
tersi bir örnek verirsek; sahabeden Amr b. As oğlu Abdullah b. Amr’dan
sadece 11 yaş büyüktür.[5] Buna göre Amr yaklaşık 9-10
yaşlarında evlenmiş olmalıdır. Bu durumda; 10 yaşlarındaki erkeklerin evlilik
gerçekleştirebildiği bir yörede, daha erken ergenliğe giren kızların 9 yaşında
evlilik yapması kadar normal bir şey olamaz.[6]
Rodinson bu durumu
şöyle ifade eder: “Bu durum yadsınmıyordu. Çağın şartları içinde olağan
sayılıyordu.”[7]
Ergenlik
yaşının yüksek olduğu ülkemizde bile kırsal kesimlerde kızlar 12-15 yaş arası
evlenebilmektedir. Arabistan bölgesinde ise ergenliğin 8 yaşlarına kadar
düştüğünü ve kızların 20 yaşlarında neredeyse biyolojik gençlik çağını bitirme
noktasına geldiğini biliyoruz.[8] O dönemde henüz ikisi de
çocukken evlendirilip zifaf yapamadan vefat edenlerden bahsedilir.[9] Arap kültüründe yer
alan bu durumun günümüzde de devam ettiğini, Kur’an Mesajı adlı eserin
yazarı Muhammed Esed’in
Medine’de iken, başından geçen evlilik göstermektedir. Bu evlilikte ileri
yaşlardaki Esed, 11 yaşlarında bir kız ile evlendirilmiştir. Buna itiraz eden
Esed’e Araplar şöyle demişlerdir: “Kız kocasının evinde büyür.”[10]
Bu
yaşlarda evliliğin Batı Avrupa ve ABD’nin kırsal kesiminde halen uygulandığı
bilinmektedir.[11] Yapılan tespitlere göre
Batı Avrupa gibi iklimi soğuk bölgelerde ergenlik çok küçük yaşlara kadar
düşmüştür.[12] Günümüzde ergenlik çağı
yüksek olan Batı Avrupa ve ABD gibi soğuk bölgelerde bile 9-10 yaşlarında
bakire bir kız çocuğu bulmak zordur ve bu yaşlardaki çocukların serbestçe
cinsel ilişkiye girdikleri bilinmektedir.[13]
Bu gerçekleri göz önüne alan Rodinson,[14] Dermenghem,[15] Caetani,[16] gibi bir kısım
oryantalistler, Hz. Aişe’nin evliliğinin o dönem şartları içerisinde normal
olduğunu belirtmiştir. Watt “Arabistan
bölgesinde kızlar erken geliştiği için Aişe’nin bu yaşta evliliği normaldir”
demektedir.[17]
Ancak
bir kısım oryantalistlerin haksız ve hatalı eleştirilerine savunmacı bir refleksle
cevap veren kimi Müslüman araştırmacılar, başka bir yanlışa düşerek Hz. Aişe’nin evlilik
yaşını kendi kültürlerindeki ortalama evlenme yaşı olan 15-20 arasına çekmeye
çalışmışlar, Hz. Peygamber’in 9 yaşında bir kız çocuğuyla evlenemeyeceğini,
bunun bir iftira ve düzeltilmesi gereken bir yanlış olduğunu savunup Hz.
Peygamber’in Hz. Aişe ile 17-18 yaşlarındayken evlendiği görüşünü dile
getirmişlerdir.[18] Bu görüşü benimseyenlerin
önde gelenlerinden olan Ö. Rıza Doğrul, tercüme ettiği Mevlana Şibli’nin Asr-ı Saadet isimli eserine yaptığı
ilavede bu konuyu uzunca tartışmış ve Hz. Aişe’nin evlilik yaşının 17-18 olduğu
görüşünü savunmuştur.
Rivayetlerin,
zorlama tevillerle yorumuna dayalı bu tutum da ayrı bir problem teşkil
etmektedir. Burada, konuyla ilgili olarak Batılı bilim adamlarına cevap veren
araştırmacıların görüşlerini, kaynaklarımızda yer alan Hz. Aişe’nin evlilik
yaşıyla ilgili rivayetlerle yeniden değerlendirmeye çalışacağız. Bundaki temel
hedefimiz, bu konudaki iddiaları inceleyip tarihi rivayetler ışığında mevzuu
aydınlatmaya çalışmaktır.
Tartışmalar
Mevlana
Şibli, Hz. Aişe’nin doğum
tarihi ile ilgili bilgilerin güvenilir olmadığından hareketle evlilik yaşını
tespit etmenin de mümkün olamayacağını, dolayısıyla rivayetlerde belirtilen
yaşın, kuşkulu olduğunu söylemiştir.[19]
Doğum
Tarihi
Esasen
İslam tarihi kaynaklarında, hiçbir sahabinin doğum tarihi konusunda net bir
bilgi yoktur. O dönemde bugünkü gibi nüfus daireleri yoktu ve kimsenin doğum
kaydı yapılmıyordu.[20] Bütün sahabenin yaşları,
genelde ölüm zamanındaki yaşlarına göre hesaplanıyordu. Bu ilkeden hareketle,
Hz. Aişe’nin vefat tarihinden, yaşı çıkarıldığında yaklaşık olarak doğum tarihi
bulunabilir. İslam tarihçileri, Hz. Aişe’nin vefat
tarihi olarak genelde H. 58 yılını, vefatı sırasındaki yaşı olarak da 66 yaşını
vermektedirler.[21] Böylece Hz. Aişe’nin vefatı
esnasındaki yaşından, vefat tarihini olan hicri 58’i çıkardığımızda (66-58=8),
hicret sırasında Hz. Aişe’nin yaşının 8
olduğu ortaya çıkar. Hicretten bir yıl sonra evlendiğine göre ise evlilik yaşı
9 olacaktır.[22] Doğrul, Hz. Aişe’nin vefat
ettiği sırada 74 yaşında olduğu varsayımını ileri sürse de[23]
hiçbir tarihi kayıtta Hz. Aişe’nin bu yaşta vefat ettiği belirtilmemektedir.[24]
Doğrusu
Hz. Hatice’nin
nübüvvetin onuncu yılında vefat etmesi üzerine Havle’nin teklifi ile Hz.
Peygamber ve Hz. Aişe arasında söz kesilmiş, hicretin birinci yılında ise
evlilik gerçekleşmiştir. Bizzat Hz. Aişe’den gelen rivayetlerde 6 yaşında
sözlendiği ve 9 yaşında da evlendiği açıkça belirtilmektedir.[25] İbn Kesir, bu yaşta
evlendiği konusunda hiçbir ihtilafın olmadığını belirtir.[26]
6 yaşında Hz. Peygamber ile sözlenince hemen evlendirilmemesini de düşünmek
gerekir. Neden 3 yıl beklenmiştir? Bu bekleyiş Hz. Aişe’nin henüz evliliğe
hazır olamayacak kadar küçük olmasından dolayı olmalıdır. Hicretten sonra
ergenliğe girince evlilik gerçekleşmiştir. İbn Kesir, bu konuya
özellikle dikkat çeker ve Hz. Peygamber’in Hz. Aişe ile gerdeğe girmediğini
belirtir.[27] Taberi açıkça “yaşı
küçüktü, cimaya uygun değildi” diyerek durumu izah eder.[28]
Bu durumda ergenliğe kadar bekletildikten sonra evliliğin gerçekleştiğini
anlayabiliriz.[29] Bu durumda Hz. Aişe, hicretin ilk
yılında evlendiği sırada 9 yaşındadır ve doğum tarihi nübüvvetin 4. yılına
tekabül etmektedir.
Ravinin
Yaşı
Rıza
Savaş, Hz. Aişe’nin “kendini bildi bileli anne babasının dine inandıklarını”
belirten[30] ve devamında, Hz. Ebu Bekir’in Habeşistan’a hicret
etmek üzere yola çıktığını anlatan rivayeti delil göstererek Hz. Aişe’nin bu olayı
nakledebilmesi için, yaşının bu olayı gözlemleyecek kadar büyük olması
gerektiği sonucuna varmaktadır.[31] Doğrul ise bu rivayeti
delil alarak bu rivayetin Hz. Ebu Bekir’in
nübüvvet gelmeden önce de putperest olmayıp hanif olduğunu gösterdiğinden onun
nübüvvetten önce doğduğu konusunda delil alınabileceğini belirtmektedir.[32]
Halbuki
rivayete dikkatle baktığımızda, bu yorum iki yönden geçersizdir. Birincisi;
hadisteki din kelimesi “ed-Din” şeklinde marife olarak
kullanılmıştır. Bundan da İslam’ı kastettiği anlaşılmaktadır. İkincisi ve daha
önemlisi; Hz. Aişe rivayetin devamında bu dinin İslam dini olduğunu ve
çocukluğunda Hz. Peygamber’in devamlı kendilerine geldiğini anlatarak, kendisinin
nübüvvetin geldiği dönemde doğduğunu açıklamıştır. Rivayette yer alan vurgu,
onun İslam döneminde doğduğunu belirtmektir.
Kamer,
46
Doğrul,
Hz. Aişe’den nakledilen “Ben Mekke’de oynayan bir çocuk iken Hz. Peygamber’e “Hatta
onların vadeleri kıyamettir ve kıyamet ise daha dehşetli ve daha acıdır.”
(Kamer, 46) ayeti inmişti.” şeklindeki[33]
Hz. Aişe’den
nakledilen bir rivayeti delil alarak özetle şunları belirtir:
Bu yaşta bir çocuğun bu ayetleri ezberlemesi, müşriklere acı azabı
müjdeleyen bu ayetleri anlaması, Müslümanların başından geçen buhranlı
vakalarla bu kadar alakadar olması ruhen ve fikren mümkün değildir. Bunu kabul
etmeye imkan yoktur. Ne kadar zeki olursa olsun bu yaşta bir çocuk Kur’an’la bu
kadar alakadar olamaz. Ayrıca Kamer suresinin boykot yıllarında inmesi mümkün
değildir. Çünkü bu konuda mucize gösteriminin gerçekleşebilmesi için
Müslümanların müşriklerle görüşmeleri lazımdır. Öyleyse bu surenin
Müslümanların işkence yıllarında inmesi gerekir. Bu yıllarda Hz. Aişe’nin çocuk
olduğunu kabul etsek bile bu durumda Hz. Aişe peygamberlikten önce doğmuş
demektir.[34]
Müellifin
kendi görüşünü desteklemek için delil olarak ileri sürdüğü Hz. Aişe’den
nakledilen rivayet aslında yazarın görüşlerini nakzetmektedir. Bu yaştaki bir
çocuğun söz konusu ayetin ne şekilde indiğini bilmesi değil, bilememesi mümkün
değildir. Çünkü bu yaş grubundaki çocuklar, o dönemdeki bir olayı rahatlıkla
anlayabilecek ve kavrayabilecek bir çağdadır. Günümüzde de 5-6 yaşlarında hafız
olmuş çocuklar görebilmekteyiz.
Kamer
suresinin boykot yıllarında yani nübüvvetin 8-10. senelerinde indiği ifade
edilmektedir.[35] Bu durumda sure indiğinde
Hz. Aişe en az 5 en fazla 7 yaşları arasındadır. Bu yaşta biri de ayetleri
rahatlıkla ezberleyebilir ve anlamlarını kavrayabilir. Müellifin “Bu sure
boykot yıllarında inemez, çünkü Müslümanlar müşriklerle görüşmüyorlardı”[36] şeklindeki iddiası da doğru
değildir. Çünkü Müslümanlara bu dönemde, Haram aylarda 4 ay boykot
uygulanmıyordu ve bu dört ay içerisinde müşriklerle görüşüyorlardı.[37]
(Bkz. Mehmet Azimli, Siyer Okumaları, Ankara 2017)
[2] Dozy, I, 105.
[3] Bu konuda detaylar için bkz. Mevdudi, II,
533; Aişe Abdurrahman, Resulullah’ın Annesi ve Hanımları, çev. İsmail
Kaya, Konya 1987, II, 72; İbrahim Şuğut, Ebadil, Cidde 1983, 93.
[4] İbn Sad, VIII, 462; İbn Kesir, VIII, 86.
[5] Zehebi, III, 80; İbni Hacer bu yaş farkını
12 olarak verir İbn Hacer, el-İsabe, II, 352.
[6] 2012 yılında yüksek lisans öğrencilerimin
biri, abisinin annesinden 11, babasından 12 yaş küçük olduğunu söylemişti. Buna
göre annesi en geç 10 yaşında evlenmiş oluyor. Yine tam tersi bir örnek verecek
olursak: İlahiyat fakültesinden tefsir akademisyeni bir arkadaş, 1940’lı yıllarda
Trabzon’da babasının, henüz 9 yaşında iken kendisinden 10 yaş büyük bir kızla
evlendirildiğini anlatmıştı. Yani bu coğrafyada bile 9 yaşındaki erkeklerin
evlendirildiği görülebilir.
[7] Rodinson, 140.
[8] Vicdani, 51, 55.
[9] İbn İshak, 378.
[10] Muhammed Esed, Mekke’ye Giden Yol,
çev. Cahit Koytak, İstanbul 1998, 177.
[11] Aişe Abdurrahman, II, 72.
[12] Başkan Sağlıklı Yaşam Ailenin Tıp
Ansiklopedisi, İstanbul 1987, IV, 1353, II, 610.
[13] Mevdudi, II, 536.
[14] Rodinson, 125.
[15] Dermenghem, 128.
[16] Caetani, II, 324.
[17] Watt, 108.
[18] Bkz. Rıza Savaş, “Hz. Aişe’nin Evlenme Yaşı
ile İlgili Farklı Bir Yaklaşım”, DE İlahiyat Dergisi, Sayı: IX, İzmir
1995, ss. 139-144.
[19] Nedvi, III, 259.
[20] Nitekim günümüzde bile özellikle kırsal
kesimde, doğan çocukların doğum kaydı yapılamamakta, çocukların ailelerine
çocuğun yaşı sorulduğunda, tarih olarak “Ekinler biçildiği zamanda, narlar
kızardığında, bir kış günü veya şu önemli olay olduğunda doğdu.” şeklinde
cevaplar alınmaktadır.
[21] İbn Sad, VIII, 80; İbnü’l-Esir, IV, 363;
Zehebi, el-İber, Beyrut 1987, I, 60; İbnü’l-İmad, Şezeratü’z-Zeheb,
byy. trz. I, 308.
[22] İbn Hacer, el-İsabe, IV, 230.
[23] Doğrul, II, 142.
[24] Mustafa Fayda, “Aişe”, DİA; Müellifin,
Hz. Aişe’nin 74 yaşında öldüğü konusundaki görüşü, yalnızca Hz. Aişe’nin 17
yaşında evlendiği görüşünü esas alarak yaptığı yanlış bir kıyaslamanın
sonucudur.
[25] İbn Sad, VIII, 59.
[26] İbn Kesir, III, 131.
[27] İbn Kesir, IV, 500.
[28] Taberi, II, 211.
[29] Armstrong, 227.
[30] Buhari, Kefalet, 4.
[31] Savaş, 141; olayı Hz. Aişe’nin daha sonra
birilerinden nakletmiş olabileceği şeklindeki bir yorumun ise, ancak rivayeti
ikiye bölerek (I. kısımla II. kısmı birbirinden ayırarak) yapılabileceği, bunun
da yanlış olduğu kanaatindedir. Ancak, rivayetin ilk bölümü, Hz. Aişe’nin
nübüvvetten sonra doğmuş olduğunu apaçık gösterdiği gibi, II. kısmı ise sahabe
arasında yaygın olan ve hadisçilerin kabul ettiği Hz. Aişe’nin gelen mürsel bir
rivayet olmalıdır.
[32] Doğrul, III, 264.
[33] Buhari, Fedailül-Kur’an, 6.
[34] Doğrul, III, 260, 261.
[35] Bkz. İbn Kesir, Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azim,
VII, 449; Diyarbekri, El-Hamis, Beyrut trz, I, 108; el-Mevdudi, Tefhimü’l-Kur’an, VI, 43.
[36] Doğrul, III, 264.
[37] İbn Sad, I, 209.
0 yorum:
Yorum Gönder