Güngör Aksu
Hz. Peygamber’den sonra İslam fetihleri ve fetihlerin kalıcı olması
yönünde birçok uygulamanın esas alınması bakımından dikkat çeken dönem, Hz.
Ömer dönemidir. Hz. Peygamber’in işaret ettiği, Hz. Ebû Bekir’in başlattığı
fetih hareketi, Hz. Ömer döneminde yoğun bir şekilde devam etmiştir. Fetih
hareketi birçok noktada başarılı olmuştur. Fakat bu hareketin kalıcı olması
yönündeki uygulamalar açısından Hz. Ömer dönemi ayrı bir öneme haizdir. Bu
bağlamda bu konulara özellikle dikkat çekmesi açısından Mustafa Fayda hocanın
Hz. Ömer döneminde Gayr-ı Müslimler adlı eserini değerlendirmeye çalışacağız.
Eser altı bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde fetihlerden sonra ele
geçen topraklar ve Gayr-i Müslimlerin durumu, ikinci bölümde harac, üçüncü
bölümde cizye ve diğer şartlar, dördüncü bölümde ticaret malları vergisi veya
uşûr, beşinci bölümde Hz. Ömer’in divan teşkilatı, son bölümde ise Necran ile
Hayber ve çevresindeki gayr-i Müslimlerin yerlerinden çıkarılması konuları ele
alınmıştır.
Eserde konuların ekserisi, rivayetlerin karşılıklı değerlendirilmesi
yoluna gidilerek ele alınmıştır. (s. 16, 36, ). Birçok noktada Fayda hoca
dikkat çekme ve kendi kanaatini belirtme noktasında da soru yöntemini
kullanmıştır (ör. s. 55.).
Fetih hareketlerinin yoğun olması sebebiyle birçok bölgenin ismi
zikredilmiş ve bu yerler ile ilgili dipnotlarda açıklamalar yapılmıştır (s. 18,
54, 99, 125). Bunun yanında çok bilinmeyen ve tarih içerisinde kullanılan
birçok kelime hakkında da bilgiler verilmiştir (s.17, 46, 56,74). Eserin bu
yönü bu yerleri ve ifadeleri bilme açısından önemlidir. Fakat azda olsa bazı
yerler hakkında bilgi verilmediğini de görmekteyiz (s. 84, 152).
Eserde dikkat çeken ana husus, Fayda hocanın Ebû Yusuf’un Kitâbu’l-
Harac ve Ebû Ubeyd el-Kasım b. Sellâm’ın Kitâbu’l- Emvâl adlı eserleri
üzerinden konuya odaklanmasıdır. Toprak, harac, cizye vb. gelirler üzerinde
yoğun bir araştırma yaptığı ve bu konularla ilgili rivayetler bakımından bu iki
eserin ön planda olmasından dolayı Fayda hocanın bu kaynakları merkeze aldığını
görmekteyiz. Bu bağlamda harac konusu işlenirken hangi ürünlerden ne kadar
harac alındığının ve bu ürünlerin asgari toprak ölçülerinin listeler halinde
verilmesinde de bu iki kaynağı merkezde görüyoruz (s. 59-61). O dönemde
devletin vergileri noktasında bu liste dikkat çekicidir. Toprak veriminin
devamlı sabit olmamasına rağmen bu bilgiler önemlidir. Zira toprağın verimi
devamlı aynı kalmamakta ve verimi çoğu zaman dış etkenlerden düşebilmektedir.
Fayda hoca, birçok konuda Salih Tuğ (s. 77, 81, 87) ve Ali Şafak
(s. 83, 84, 101) adlı araştırmacılarında görüşlerine yer vermektedir.
Eserin birçok noktası önemli olmakla birlikte kanaatimizce en
önemli yönü çeşitli bölgelerden alınan cizye miktarlarının verilmesi, cizyenin
yanında ele alınan diğer şartlarında liste şeklinde verilmesidir (s. 133-165).
O dönemde bölgelerin ekonomik durumlarını bilmek ve oralardan gelen gelirlerin
miktarlarını tespit noktasında değerli bilgiler burada ele alınmaktadır.
Anladığımız kadarıyla bu bilgiler dağınık halde bulunmaktadır. Fayda hoca bu
bilgileri bir araya getirerek önemli tespitleri önümüze sunmuştur. Ayrıca biz
bu bilgiler sayesinde her yerden cizye alınmadığını bazı topluluklar ile farklı
anlaşmalar yapıldığında görmekteyiz. Bunlar içinde en dikkat çekici ise bazı
yöre halklarından cizye alınmayıp onlardan ajan olarak yararlanılması yoluna
gidilmesidir (s. 160-161). Müslümanların düşmanları hakkında istihbarat sağlanmasına
da önem verdiklerini görmekteyiz. Zira fetih hareketleri noktasında bilinmeyen
bölgeler ve düşman hakkında malumat elde etmek önemlidir. Bunun için en iyi
yöntemde o bölgeleri iyi bilen ajanlar kullanmaktır.
Eserin kanaatimizce en önemli bölümü ise divan teşkilatının ele
alındığı beşinci bölümdür. Divan teşkilatının kurulması aşamasında
Müslümanların o zamana kadar tasavvur etmedikleri miktarda gelen vergiler karşısında
şaşırdıkları, bu durumu nasıl çözecekleri hakkında istişare de bulunduklarını görmekteyiz.
Ve özellikle İran ve Suriye de bulunan örneklerden hareketle Hz. Ömer divan
kurma yönünde karar almıştır. O dönemde yüksek miktarda gelir ile karşılaşınca
Müslümanların şaşırmaları normaldir. Çünkü böyle bir durumla daha önce
karşılaşmamışlardır. Her ne kadar ticaret ile uğraşalar da Medine’ye gelen
gelirler yanında onların kazandıkları deve de kulak misalidir. Ayrıca
devletleşme yoluna yeni girdikleri için böyle bir durumda hemen çözüm üretme
yoluna gidilerek bu gelirlerin sarf edilmesi noktasında önlemler alarak divan
teşkilatının kurulması da önemlidir.
Fayda hocanın temas ettiği önemli bir bilgi de divanların dili
meselesidir. Ekseri kaynaklarda Suriye, Irak-İran ve Mısır bölgelerinde
hazırlanan divanların o yörede hâkim olan dillerde hazırlandığı ve Emevî
halifesi Abdülmelik b. Mervan tarafından Arapçaya çevirtildiği
belirtilmektedir. Fayda hoca burada bir ayrım yapmaktadır. Mısır’da Kıptî dili ve
Rumca, Suriye’de Rumca, Irak’ta Pehlevîce hazırlanan ve Hz. Ömer dönemine kadar
uygulanmış Divanu’l-Haraclar ile Hz. Ömer’in hazırlattığı divanın iki ayrı
müessese olduğu belirtmektedir. Abdülmelik, İslam fetihlerinden önceki
divanları Arapçaya çevirtmiştir. Hocaya göre Hz. Ömer, Medine ve diğer üç bölge
için Arapça divanlar hazırlatmıştır. Kanaatimizce bu tasnif dikkate değerdir.
Zira hâkim unsurun Arap olduğu, harac ve cizye işlerini yürütenlerin Arap unsur
olduğu dikkate alınırsa divanlarında Arapça hazırlanmış olması doğaldır. Halk
ve toprakların tespiti noktasında daha önceki divanlar da göz ardı
edilmemiştir. Kanatimizce Hz. Ömer divan oluştururken yaptığı taksimat ve
gruplamalar (s. 250-260) ile de tarihin en dikkat çekici ve ilginç divanını da
teşkil etmiştir.
Eser, eldeki mevcut kaynaklar- ki en eskilerinden yararlanılma
yoluna gidilmiş- ile o dönemler için önemli konulardan olan ve Müslümanların
egemenliğine giren Gayr-i Müslimlerin durumu incelenmiştir. Hz. Ömer devrinin
Gayr-i Müslim politikasının sadece İslam tarihi açısından değil bütün insanlık
için ne kadar önemli olduğu ortaya konmuştur. Bu bakımdan Fayda hocanın bu
eseri bu yönleri ele alması bakımından en önemli eserlerdendir.
0 yorum:
Yorum Gönder