31 Temmuz 2017 Pazartesi

Kitap Tanıtımı: Hz. Ömer Zamanında Gayr-i Müslimler

Mustafa Fayda, Hz. Ömer Zamanında Gayr-i Müslimler, İFAV Yayınları, İstanbul 2006, 300 Sayfa.
Güngör Aksu

Hz. Peygamber’den sonra İslam fetihleri ve fetihlerin kalıcı olması yönünde birçok uygulamanın esas alınması bakımından dikkat çeken dönem, Hz. Ömer dönemidir. Hz. Peygamber’in işaret ettiği, Hz. Ebû Bekir’in başlattığı fetih hareketi, Hz. Ömer döneminde yoğun bir şekilde devam etmiştir. Fetih hareketi birçok noktada başarılı olmuştur. Fakat bu hareketin kalıcı olması yönündeki uygulamalar açısından Hz. Ömer dönemi ayrı bir öneme haizdir. Bu bağlamda bu konulara özellikle dikkat çekmesi açısından Mustafa Fayda hocanın Hz. Ömer döneminde Gayr-ı Müslimler adlı eserini değerlendirmeye çalışacağız.

Eser altı bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde fetihlerden sonra ele geçen topraklar ve Gayr-i Müslimlerin durumu, ikinci bölümde harac, üçüncü bölümde cizye ve diğer şartlar, dördüncü bölümde ticaret malları vergisi veya uşûr, beşinci bölümde Hz. Ömer’in divan teşkilatı, son bölümde ise Necran ile Hayber ve çevresindeki gayr-i Müslimlerin yerlerinden çıkarılması konuları ele alınmıştır.
Eserde konuların ekserisi, rivayetlerin karşılıklı değerlendirilmesi yoluna gidilerek ele alınmıştır. (s. 16, 36, ). Birçok noktada Fayda hoca dikkat çekme ve kendi kanaatini belirtme noktasında da soru yöntemini kullanmıştır (ör. s. 55.).
Fetih hareketlerinin yoğun olması sebebiyle birçok bölgenin ismi zikredilmiş ve bu yerler ile ilgili dipnotlarda açıklamalar yapılmıştır (s. 18, 54, 99, 125). Bunun yanında çok bilinmeyen ve tarih içerisinde kullanılan birçok kelime hakkında da bilgiler verilmiştir (s.17, 46, 56,74). Eserin bu yönü bu yerleri ve ifadeleri bilme açısından önemlidir. Fakat azda olsa bazı yerler hakkında bilgi verilmediğini de görmekteyiz (s. 84, 152).
Eserde dikkat çeken ana husus, Fayda hocanın Ebû Yusuf’un Kitâbu’l- Harac ve Ebû Ubeyd el-Kasım b. Sellâm’ın Kitâbu’l- Emvâl adlı eserleri üzerinden konuya odaklanmasıdır. Toprak, harac, cizye vb. gelirler üzerinde yoğun bir araştırma yaptığı ve bu konularla ilgili rivayetler bakımından bu iki eserin ön planda olmasından dolayı Fayda hocanın bu kaynakları merkeze aldığını görmekteyiz. Bu bağlamda harac konusu işlenirken hangi ürünlerden ne kadar harac alındığının ve bu ürünlerin asgari toprak ölçülerinin listeler halinde verilmesinde de bu iki kaynağı merkezde görüyoruz (s. 59-61). O dönemde devletin vergileri noktasında bu liste dikkat çekicidir. Toprak veriminin devamlı sabit olmamasına rağmen bu bilgiler önemlidir. Zira toprağın verimi devamlı aynı kalmamakta ve verimi çoğu zaman dış etkenlerden düşebilmektedir.
Fayda hoca, birçok konuda Salih Tuğ (s. 77, 81, 87) ve Ali Şafak (s. 83, 84, 101) adlı araştırmacılarında görüşlerine yer vermektedir.
Eserin birçok noktası önemli olmakla birlikte kanaatimizce en önemli yönü çeşitli bölgelerden alınan cizye miktarlarının verilmesi, cizyenin yanında ele alınan diğer şartlarında liste şeklinde verilmesidir (s. 133-165). O dönemde bölgelerin ekonomik durumlarını bilmek ve oralardan gelen gelirlerin miktarlarını tespit noktasında değerli bilgiler burada ele alınmaktadır. Anladığımız kadarıyla bu bilgiler dağınık halde bulunmaktadır. Fayda hoca bu bilgileri bir araya getirerek önemli tespitleri önümüze sunmuştur. Ayrıca biz bu bilgiler sayesinde her yerden cizye alınmadığını bazı topluluklar ile farklı anlaşmalar yapıldığında görmekteyiz. Bunlar içinde en dikkat çekici ise bazı yöre halklarından cizye alınmayıp onlardan ajan olarak yararlanılması yoluna gidilmesidir (s. 160-161). Müslümanların düşmanları hakkında istihbarat sağlanmasına da önem verdiklerini görmekteyiz. Zira fetih hareketleri noktasında bilinmeyen bölgeler ve düşman hakkında malumat elde etmek önemlidir. Bunun için en iyi yöntemde o bölgeleri iyi bilen ajanlar kullanmaktır.
Eserin kanaatimizce en önemli bölümü ise divan teşkilatının ele alındığı beşinci bölümdür. Divan teşkilatının kurulması aşamasında Müslümanların o zamana kadar tasavvur etmedikleri miktarda gelen vergiler karşısında şaşırdıkları, bu durumu nasıl çözecekleri hakkında istişare de bulunduklarını görmekteyiz. Ve özellikle İran ve Suriye de bulunan örneklerden hareketle Hz. Ömer divan kurma yönünde karar almıştır. O dönemde yüksek miktarda gelir ile karşılaşınca Müslümanların şaşırmaları normaldir. Çünkü böyle bir durumla daha önce karşılaşmamışlardır. Her ne kadar ticaret ile uğraşalar da Medine’ye gelen gelirler yanında onların kazandıkları deve de kulak misalidir. Ayrıca devletleşme yoluna yeni girdikleri için böyle bir durumda hemen çözüm üretme yoluna gidilerek bu gelirlerin sarf edilmesi noktasında önlemler alarak divan teşkilatının kurulması da önemlidir.
Fayda hocanın temas ettiği önemli bir bilgi de divanların dili meselesidir. Ekseri kaynaklarda Suriye, Irak-İran ve Mısır bölgelerinde hazırlanan divanların o yörede hâkim olan dillerde hazırlandığı ve Emevî halifesi Abdülmelik b. Mervan tarafından Arapçaya çevirtildiği belirtilmektedir. Fayda hoca burada bir ayrım yapmaktadır. Mısır’da Kıptî dili ve Rumca, Suriye’de Rumca, Irak’ta Pehlevîce hazırlanan ve Hz. Ömer dönemine kadar uygulanmış Divanu’l-Haraclar ile Hz. Ömer’in hazırlattığı divanın iki ayrı müessese olduğu belirtmektedir. Abdülmelik, İslam fetihlerinden önceki divanları Arapçaya çevirtmiştir. Hocaya göre Hz. Ömer, Medine ve diğer üç bölge için Arapça divanlar hazırlatmıştır. Kanaatimizce bu tasnif dikkate değerdir. Zira hâkim unsurun Arap olduğu, harac ve cizye işlerini yürütenlerin Arap unsur olduğu dikkate alınırsa divanlarında Arapça hazırlanmış olması doğaldır. Halk ve toprakların tespiti noktasında daha önceki divanlar da göz ardı edilmemiştir. Kanatimizce Hz. Ömer divan oluştururken yaptığı taksimat ve gruplamalar (s. 250-260) ile de tarihin en dikkat çekici ve ilginç divanını da teşkil etmiştir.
Eser, eldeki mevcut kaynaklar- ki en eskilerinden yararlanılma yoluna gidilmiş- ile o dönemler için önemli konulardan olan ve Müslümanların egemenliğine giren Gayr-i Müslimlerin durumu incelenmiştir. Hz. Ömer devrinin Gayr-i Müslim politikasının sadece İslam tarihi açısından değil bütün insanlık için ne kadar önemli olduğu ortaya konmuştur. Bu bakımdan Fayda hocanın bu eseri bu yönleri ele alması bakımından en önemli eserlerdendir.






0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar