Prof. Dr. Mehmet Azimli
Esma’nın
Yaşı
Doğrul,
Hz. Aişe’nin ablası Hz. Esma’nın vefatında
100 yaşında olmasından hareketle hicret sırasında 27 yaşında olacağı,
ablasından 10 yaş küçük olan Hz. Aişe’nin de buna göre 17 yaşında olacağı
sonucuna ulaşmaktadır. Hz. Aişe de hicretten hemen sonra evlendiğine göre,
evlendiği sırada 17-18 yaşlarında olması gerektiği görüşünü dile getirmektedir.[2]
Hz. Esma, H. 73
yılında oğlu Abdullah b. Zübeyr’in
Haccac tarafından şehit edilmesinden birkaç ay sonra vefat etmiştir.[3] Bu konuda tarih kitaplarında
ihtilaf yoktur.[4] Öldüğü sırada 100 yaşında
olduğu ise çok net değildir. Arapçada genelde 40, 70, 100[5]
gibi sayıların çokluktan kinaye olarak kullanılabileceği[6]
prensibinde olduğu gibi, bazı bilginlerimiz yuvarlak bir rakam olarak 100
yaşında öldüğünü bildirmişlerdir.[7] Yani, bu bilgiyi veren
bilginlerin kasıtları Hz. Esma’nın uzun süre
yaşadığını belirtmektir. Yoksa net olarak tam yaşını vermek değildir. Bu
şüpheli bilgiden dolayı Zehebi ve İbn İmad, Hz. Esma’nın
90 yaşında veya bunu biraz aşmış bir yaşta vefat ettiğini net olarak
belirtirler.[8]
Ayrıca
Hz. Esma’nın hicret
sırasında 27 yaşında olduğu tezi bazı problemler içermektedir. Biliyoruz ki Hz.
Esma hicret sırasında ilk çocuğu Abdullah b. Zübeyr’e
hamile idi.[9] Kızların çocukken nişanlandığı,
9-10 yaşlarında evlendiği bir yörede 27 yaşında evlenerek[10]
ilk çocuğu doğurmak oldukça geç bir yaştır. Sıcaktan dolayı ergenliğin erken
yaşlarda başladığı bir yörede Mekke gibi çok evliliğin yaygın
olduğu ve kadınların bu yaşa kadar bekar kalmalarının mümkün olmadığı bir
bölgede, Hz. Esma’nın 27 yaşında evlenmesini kabul etmek oldukça zor, hatta
muhaldir diyebiliriz. Söz konusu yaş o günkü şartlarda, [11] torun sahibi olunabilen bir
yaştır.
Bu
muğlaklık sebebiyle Hz. Esma’nın yaşını şu
şekilde tespit edebiliriz. Tarihçiler, Hz. Aişe’nin H. 58 yılında 66 yaşında
vefat ettiğini kabul etmektedirler.[12]
Hz. Aişe vefat
ettiğinde (H. 58), Hz. Aişe’den 10 yaş büyük olan Hz. Esma’nın 76 yaşında olması
gerekir. (66+10=76) Hz. Aişe vefat ettiğinde yani H. 58’de 76 yaşında olan Hz.
Esma, hicret sırasında 18 yaşlarında, (76-58=18) 10 yaş küçük olan[13] Hz. Aişe ise 8-9 yaşlarında
olacaktır. Bu hesaba göre Hz. Esma ise vefat ettiğinde 100 değil, 91 yaşındadır
(H. 73). Böylece nübüvvetten 6 yıl önce doğan Hz. Esma, Hz. Aişe doğduğunda 10
yaş civarındadır. Hicrette ise genç bir kadın olarak Hz. Peygamber’e erzak
taşımış ve 18 yaşlarında ilk çocuğuna hamiledir.
Ev
Hanımı
Doğrul,
Hz. Aişe’nin 9 yaşında
evlenmediğine bir diğer delil olarak; Hz. Peygamber’in Hz. Hatice’nin
vefatından sonra evi idare edecek, çocuklara bakacak birisine ihtiyacının
olduğunu, bu vazifeyi ise 9 yaşlarında bir çocuğun yapamayacağını belirterek
bundan dolayı Hz. Aişe ile 18 yaşlarında evlenmesinin daha makul olacağını, bu
konuda nakledilen Hz. Peygamber’in ev işlerini görmesi için Sevde ile
evlenmesiyle ilgili rivayetlerin güvenilir olmadığını, şayet bu rivayetler
kabul edilse bile Sevde’nin iri, yaşlı
ve yavaş haliyle ev işlerini yapmaya elverişli bir hanım olmadığını
belirtmektedir.[14]
Doğrul’un
görüşlerinden yola çıkarak, Hz. Hatice’nin
vefatından sonra ev işlerini üstlenecek, çocuklara bakacak birisi lazımsa,
neden Hz. Peygamber Hz. Aişe ile (yazarın
iddialarına göre Hz. Hatice’nin vefatında Hz. Aişe 15 yaşlarında idi) Mekke’de evlenmedi de Medine dönemine kadar
bekledi? Ev işlerini çocuk bakımını neden ihmal etti? Kaldı ki Hz. Peygamber’in
en küçük çocuğu Hz. Fatıma bile hicret
sırasında 18 yaşında idi[15] ve Hz. Aişe’den büyüktü.
Bu nedenle, Hz. Aişe ile evliliğini, çocuk ve ev bakımı gerekçeleriyle
açıklamak kabul edilebilir bir izah değildir.
Ayrıca
Hz. Sevde’nin Mekke
döneminde, Hz. Hatice’nin
vefatından hemen sonra, Hz. Peygamber’le evlendiği sabittir.[16] Bu rivayetlerin güvenilir
olmadığı şeklindeki yazarın görüşü pek tutarlı görünmemektedir. Tersine bir
rivayet de yoktur. Müslim’de geçen “Sevde Resulullah’ın benden sonra
nikahladığı (tezevvece) ilk kadındı”[17]
ifadesindeki “tezevvüc” ifadesi “söz kesmek” anlamında olmalıdır. Zira Hz. Aişe
kendisinin söz kesilmesini anlatırken de aynı kelimeyi “tezevvece”yi
kullanmakta; “Resulullah beni altı yaşımda iken nikah etti (söz kesti), dokuz
yaşımda iken de zifafa girdi” demektedir.[18]
İlmi
Yetenek
Doğrul’un
iddia ettiği gibi, Hz. Peygamber’in Hz. Aişe ile evlenme
sebebinin ev işlerini yaptırmak olmadığını şu şekilde de izah edebiliriz: Hz.
Peygamber, Hz. Aişe ile küçük yaşta evlenerek onun, diğer hanımlarından daha
iyi bir şekilde İslami bilgileri kendisinden almasını ve Müslümanlara
aktarmasını amaçlamış olmalıdır. Çünkü diğer hanımları hem yaşları hem de zeka
seviyeleri bakımından Hz. Aişe ile kıyaslanamazlardı. Hz. Aişe’nin erken
yaşlarda peygamber hanesine girmesinin en önemli nedeni bu olmalıdır diye
düşünüyoruz. Bu küçük ve zeki kız sayesinde diğer sahabenin göremedikleri Hz.
Peygamber’in evinde meydana gelen olayların özellikle kadınlarla ilgili özel
meselelerin Müslümanlara aktarılmasını ve Hz. Peygamber’in Müslüman kadınlarla
olan bilgi alışverişini o sağlamıştır. Bundan dolayı, kaynaklarımızda yer alan
İslami bilgilerin neredeyse ¼’i Hz. Aişe’den gelmiştir diyebiliriz.
“Hz.
Aişe’nin üstlenmiş olduğu bu görevi diğer hanımları üstlenemez miydi?”
şeklindeki bir soruya şu şekilde cevap verebiliriz: Hz. Peygamber’in diğer
hanımları, daha önce birkaç evlilik hayatı geçirmiş, zeka olarak yorulmuş ve
yaşlanmış olan kadınlardı. Bir kısmının, çocuk sahibi olmak gibi, zihinsel
anlamda önemli meşguliyetleri de bulunuyordu ki bu durum, Hz. Aişe’nin bilgi
edinmedeki konumu ile kıyaslandığında hanımlar arasındaki fark daha iyi
görülebilir. Hz. Aişe ise özel
yetenekleri, diri zekası ile müstesna bir kadın olarak, İslam’ın bütün Medine
dönemi hadiselerini gözlemlemiş ve bizlere aktarmıştır. Hz. Aişe’nin meziyet ve
gayretleri konusunda şu alıntıyı yapalım:
Hz. Peygamber’le erken yaşta evlenen Hz. Aişe’nin eğitim ve talimi
bizzat Hz. Peygamber’in rehberliği ve nezareti altında gerçekleşti. Hz. Aişe
çok zeki, tecessüs sahibi, hıfzı kuvvetli, çok çabuk öğrenmeye kabiliyetli idi.
Hz. Peygamber’den ne görüp duydu ise onu hatırladı ve başkalarına nakletti. Bu
sebeple Hz. Peygamber ona çok yakınlık duydu ki her söylediğini dinleyip
izlesin ve yaptığını daha hevesli yapsın. Böylece Hz. Aişe, İslam prensiplerini
ve Resulün sünnetini diğer hanımlarından daha fazla öğrendi ve hafızasında
tuttu. O, bu ilmi Hz. Peygamber’den sonra yaklaşık 45 yıl kadar anlattı. Hz.
Peygamber’den 2210 hadis rivayeti ile en fazla hadis rivayet eden altıncı
sahabi olmuştu.[19]
Öğrenim
Yaşı
Doğrul,
Hz. Aişe’nin bilgisi, kabiliyeti ve İslami bilgilerdeki büyüklüğünü genişçe
anlatarak: “Bütün bunları 9-18 yaş arasında bir çocuk öğrenemez. Bu evliliğin
18-27 yaş arasında olması daha makul değil midir?”[20]
şeklinde bir akıl yürütmeye girmiştir. Benzer bir akıl yürütme de şu
şekildedir: Hz. Aişe’nin “İfk hadisesi”
sırasında Hz. Peygamber’e karşı sarf ettiği sözlerin o sıralarda 15 yaşlarında,
olgun olmayan bir kızın söyleyebileceği sözler olmadığı, dolayısıyla Hz. Aişe’nin yaşının
daha büyük olması gerektiği şeklindedir.[21]
Böyle
bir akıl yürütmenin zorlama ve tamamen sübjektif olduğunu söyleyebiliriz.
Çocukların zeka ve öğrenme yaşına baktığımızda, çocuk eğitimcilerinin büyük
çoğunluğunun kabul ettiği ve dünyada hemen hemen her yerde benimsenen öğrenme
yaşı 7-20 yaşları arası olduğunu görürüz.[22]
Bu yaşlar, genelde çocukların her bilgiyi toplama çağıdır. Yirmi yaş sonrası
ise, artık bilgileri değerlendirme çağı başlamaktadır. Bir de sıcak iklimde
çocukların bedensel ve zeka bakımından erken geliştikleri düşünülürse, öğrenme
yaşının birkaç yıl daha düşebildiği görülecektir. Buna göre, Hz. Aişe’nin Hz.
Peygamber’le birlikte yaşadığı (9-18), yaşları arası, onun öğrenmek için en
müsait olduğu yaşlardır diyebiliriz.
İnsanın
önemli sözler söylemesi, yine önemli işler görmesi kişiye ve yaşa göre değişir.
Çok küçük yaşlarda, ileri zeka seviyesi gösterenler her zaman var olmuştur. Bu
nedenle, Hz. Aişe için “15 yaşında böyle önemli sözleri sarf edemez” demenin
bir anlamı yoktur ve bilimsel bir dayanağı da söz konusu değildir. Bu yaşlarda
o sıcak bölgede genç kızlığının tam zirvesinde olan üstelik 6 yıldır Hz.
Peygamber’in yanında yaşayan, daha önce de Hz. Ebu Bekir gibi
İslam’ın en önemli şahsiyetlerinden birinin yanında bulunan bir kimse, bu
sözleri rahatlıkla söyleyebilir. Üstelik bu kimse Hz. Aişe gibi gayet
kabiliyetli, zeki bir kimseyse…
Müşrikle
Nikah
Doğrul,
“Hz. Aişe’nin Hz. Peygamber’le nişanlanmadan önce, Cubeyr b. Mutim’in
oğlu ile nişanlanmasından hareketle bu nişanlanmanın nübüvvet geldikten sonra
olamayacağı, çünkü İslam’a göre müşriğe kız verilmeyeceğinden dolayı bu nişanın
nübüvvet gelmeden önce vuku bulması gerektiğini, bunun sonucu olarak da Hz.
Aişe’nin İslam’dan önce doğduğunu dolayısıyla da evlendiğinde yaşının 18
civarında olduğu” şeklinde bir düşüncesini aktarmaktadır.[23]
Bu
iddiada iki yanlış tespit etmekteyiz: Birincisi, aktarılan rivayetteki Hz. Aişe
ile nişanlanan şahıs Cubeyr b. Mutim’in
oğlu değil, bizzat Cubeyr’in kendisidir.[24]
Yazar burada bir isim yanlışlığı yapmıştır. İkincisi ve daha önemli hatası ise,
nübüvvetin gelişinden sonra müşriğe kız verilmeyeceği görüşüdür. Halbuki Mekke döneminde böyle
bir yasak yoktu. Bu yasağı bildiren ayet Medine’de inmiş[25] ve bu nedenle ashab müşrik
eşlerini boşamışlardı. Mekke döneminde, sadece Hz. Ebu Bekir değil,
Hz. Peygamber bile İslam’ın en büyük düşmanı olarak Kur’an’da ismi zikredilen Ebu Leheb’in iki
oğluna verdiği iki kızını nübüvvet geldikten sonra Ebu Leheb, oğullarını
zorlayıp bu iki kızı boşatıncaya kadar boşatmamıştı.[26]
Müslümanlar
için durum böyle olduğu gibi, müşrikler için de böyle bir yasak söz konusu
değildi. Mekke’de bu yasak ilk defa Mekkelilerin Müslümanlara boykot yaptıkları
sırada gündeme gelmiş ve Müslümanlarla kız alışverişini durdurmuşlardı.[27] Fakat Hz. Sevde’nin Hz.
Peygamber ile evliliğinde olduğu gibi, boykottan sonra da bu yasağa
uyulmuyordu. Nitekim Hz. Sevde’nin müşrik olan babası, nübüvvetin 10. yılında[28] Hz. Peygamber’i beğendiği
ve kızına denk bir insan gördüğü için onunla evlendirmişti.
Doğu
toplumlarında, ülkemizde de olduğu gibi, çocukların küçük yaşta “beşik
kertmesi” adı altında sözlenmeleri oldukça yaygındır. Hz. Ebu Bekir gibi
Mekke’nin saygın iş adamlarından birinin kızını, almak isteyenlerin çok olacağı
muhakkaktır. İşte Hz. Aişe’nin Cubeyr ile sözlenmesi
de bu kabil bir söz kesme olayıdır diyebiliriz. Dolayısıyla, söz konusu
nişanlanmadan hareketle, Hz. Aişe’nin yaşının büyük olması gerektiği şeklindeki
çıkarıma katılmıyoruz.
Burada
şu noktayı da zikretmeliyiz: Eğer Hz. Peygamber’in bu evliliği, içinde yaşadığı
toplum tarafından garip bir evlilik olarak karşılanmış olsaydı, Hz. Peygamber
aleyhinde en küçük eksikliği dahi kaçırmayan Mekkeliler bu durumu dillerine
dolayacaklar ve Hz. Peygamber aleyhine kullanacaklardı. Fakat bu doğrultuda
herhangi bir şey kaynaklarda nakledilmemektedir.[29]
Ayrıca Hz. Aişe, Hz.
Peygamber’den önce Cubeyr’le
nişanlanmıştı yani Hz. Peygamber ile nişanlanmasından daha küçük bir yaşta iken
yapılmış olan bu tür evlilikler ya da nişanlanmalar, o günkü koşullarda doğal
karşılanıyordu. Bu gerçeği Doğrul da kabul etmektedir.[30]
Bölgenin iklim yapısını ve evlilik kültürünü göz önüne aldığımızda o
zaman ve hatta günümüzde bu tür evliliklerin hiç de garip karşılanamayacağı
ortadadır. Onun küçük yaşta oluşu hiçbir zaman problem edilmemiş,
oyuncaklarıyla oynamasına ses çıkarılmadan, onun Hz. Peygamber’le evliliği
devam etmiştir. Nitekim Kur’an henüz hayız görmeyen kızların iddetinin 3 ay
olduğundan bahsederek, dönemin örfünün getirdiği sıkıntıları gidermeye
çalışmıştır.[31]
(Bkz. Mehmet Azimli, Siyer Okumaları, Ankara 2017)
[1] .
[2] Doğrul, III, 264.
[3] İbn Sad, VIII, 255.
[4] İbnül-Esir IV, 363; Zehebi, Siyeru
Alamu’n-Nubela, II, 288.
[5] Bu tür çokluktan kinaye ifadelere
Kur’an’da da rastlanabilir. Bkz. Tevbe, 80; Araf, 155; Bakara, 259-261; Enfal,
65 vs..
[6] Bkz. Muhyiddin ed-Derviş, İ’rabu’l-Kur’an
ve Beyanuhu, Beyrut 1994, VIII, 315- IV, 142.
[7] İbn Hacer, el-İsabe, IV, 230; İbn
Abdilberr, IV 234; Ö. Rıza Kehhale, Alamu’n-Nisa, byy. 1977, I, 53.
[8] Zehebi, el-İber, I, 60; İbn İmad,
I, 3308.
[9] Zehebi, Siyeru Alamu’n-Nubela, I,
288.
[10] İbn Sad, VIII, 250.
[11] İbn Kesir, VIII, 86.
[12] İbn Sad, VIII, 78; İbnül-Esir, III, 520;
Zehebi, el-İber, I, 60; İbn İmad, I, 308; Kehhale, III, 126; İbn
Hallikan, III, 116.
[13] Zehebi, Siyeru Alamu’n-Nubela, I,
287.
[14] Doğrul, III, 265.
[15] Taberi, II, 252.
[16] İbn Hanbel, VI, 211.
[17] Müslim, Rada, 48.
[18] Müslim, Nikah, 70.
[19] Afzalurrahman, II, 198.
[20] Doğrul, III, 266.
[21] Yaşar Kaplan, 13-14 Aralık 1993 tarihli Vakit
Gazetesi.
[22] Kerim Yavuz, Çocukta Dini Duygu ve
Düşüncenin Gelişimi, Ankara 1987, 200.
[23] Doğrul, I, 266.
[24] İbn Hanbel, II, 211.
[25] Bakara, 211.
[26] İbn Sad, VIII, 36, 37.
[27] İbn Hişam, II, 3.
[28] İbn Hanbel, VI, 310.
[29] Doğrul, III, 267; kitaptaki bu iddiaların
devamındaki Hz. Aişe’nin çocukluğu bölümüne bakınız.
[30] Doğrul, 151.
[31] Bkz. Talak, 4, bu ayeti “adet göremeyen
hastalıklı kadınlar” şeklinde yorumlayıp anlam kaydırması yaparak, Hz.
Aişe’nin erken yaş evliliğinin gerçek olmadığı şeklinde yorumlar bulunmaktadır.
Ayrıca Kur’an’daki “evlilik çağı” ibaresinden (Nisa, 6) yola çıkarak,
Hz. Peygamber’in bu ayete ters davranamayacağı dolayısıyla Hz. Aişe ile 9
yaşında iken evlenmediği gibi yorumlara gidilmektedir. Öncelikle bu ayette bir
yaş sınırı yoktur ve evlilik çağını Arapların anladığı şekilde uygulanması
önerilmektedir. Araplar için evlilik çağının ne zaman olduğunu o günkü kültür
belirlemiştir ve bu (9 yaş) o günlerde evlilik için gayet normal
karşılanmaktadır. Ayrıca Kur’an’daki “evlilik çağı” ibaresini yukardaki
gibi (yüksek bir yaş olarak) yorumlasak bile, bu ayetin Hz. Peygamber’in Hz.
Aişe ile evliliğinden sonra nazil olduğunu da not etmiş olalım.
Hz. Esma’nın yaşı için çokluk ifadesi kullanılmamıştır. Hicretten 27 yıl önce doğduğu, 73 yıl sonra da vefat ettiği açıkça ve net olarak kaynaklarda belirtilmektedir. Aksi olsaydı doğum ve vefat tarihi net olmazdı. Ayrıca Hz. Aişe’nin Kamer suresinden duyduğu ayeti belirtmemişsiniz. Kamer suresi pek çok kaynağa göre 614’te inmiştir. Eğer 9 yaşında evlendiğini var sayarsak o zaman Hz. Aişe 614’te doğmamış olurdu.
YanıtlaSilBen de sana şunu sormak isterim (Nisa 6) dan önce Efendimiz ve HZ. Aişe nin evlendiğini biliyoruz peki ALLAH CC. İçin
YanıtlaSilZamanın öncesi ve sonrası yoktur O zaman dan münezzehtir biz Müslüman lara yasakkıyacağı bir davranışı öncesin de pak ve temiz. Olan Resulüne yaptırır mıydı (Nisa 6). Tek başına HZ. Aişe nin 9 yaşında evlenmedğinin delilidir sen kanıtlarla ispatlamaya çalışmışsın ama net bir şekilde kendi yorumunu kattmış sın İslam tarihi diye bir sayfa açmışsın hayatını İslama adamış büyük alimlerin görüşlerini değil de kendi düşüncelerini insanlara aksetmeye çalışıyorsun