Hz. Peygamber’in torunlarından olan Hz. Hüseyin İslâm tarihinin en
önemli şahsiyetlerinden biridir. İslâm tarihinin en elim olaylarından olan
Kerbelâ faciasında şehit edilmesi sonucu o, günümüze kadar yaşayan bir kahraman
haline gelmiştir. Bizlerde bu olayı ideolojik yaklaşımlardan uzak olarak ele
alan Adnan Demircan hocanın Kerbelâ –Keder ve Belâ- adlı eserini
değerlendirmeye çalışacağız.
Kerbelâ olayı Şia tarafından birçok efsanevi rivayet ortaya
atılmıştır. Eserde bu efsanevî anlatılar ele alınmış ve uydurma oldukları
ortaya konmuştur. Şia tarafından ortaya konan bu uydurmaların, zamanla Sünnî
kaynaklarda da yer bulduğu açıklanmıştır (s.15-20).
Kerbelâ olayı ele alınırken en büyük sıkıntıların başında ideolojik
ve siyasi yaklaşımlar gelmektedir. Demircan hoca bu olayın nasıl ele alınması
gerektiğini maddesel olarak özetleyerek tarafsız bir yaklaşımın reçetesini ortaya
koymaktadır (s.24-25).
Hz. Hüseyin’in Kûfe’ye gitmemesi hakkında birçok yorum
yapılmaktadır. Fakat bu noktada tatminkâr ifadeler ortaya konmamıştır. Demircan
hoca Hz. Hüseyin’in neden Kûfe’yi tercih ettiğini o dönemdeki Ehl-i Beyt
taraftarlarının yoğunluğu ve siyasi gücü bakımından izah etmiştir. Bu analiz
esere ayrı bir değer katmaktadır (45-46). Ayrıca Demircan hoca Hz. Hüseyin’i
Kûfe’ye giderken kötü durumlara karşı önlem almamak ve gelişmeleri yönetme
noktasında zayıf kaldığını belirtmektedir (s.61). Bu eleştiri olayların akışı
içerisinde ele alınması açısından dikkat çekicidir. Kanaatimizce olaylara
ideolojik yaklaşanlarca tepki çekecek bir tespittir.
İdeolojik olarak Kerbelâ olayına yaklaşma adına Ehl-i Sünnet
ekolünün içinde üç farklı şekilde değerlendirildiğini eserde görebilmekteyiz.
Kimi âlimler, Hz. Hüseyin’i haklı görüp Yezîd’e lanetlerken, kimi âlimler, Hz.
Hüseyin’i sorumlu tutmuş, kimisi âlimlerde Hz. Hüseyin’i haklı görmekle beraber
ihtiyatı da elde bırakmamaktadır. Yezid, İslam hükümetinin başkanlığını ele
almışken haklı olsun veya olmasın hiçbir şekilde kendi aleyhine bir hareketin
oluşmasını kabul etmesi mümkün olmazdı. Bu durumu hiçbir hükümdarın kabul
etmesi de mümkün değildir. Demircan hocanın bu yorumu ve yorumun devamındaki
analizler ihtiyat noktasında üçüncü görüşü benimseyen âlimlere meyil edilmesini
sağlamaktadır (s. 69- 89).
Eserde adı geçen bazı yerlerin ve kişilerin bilgilerinin
dipnotlarda verilmesi de bilgi edinme noktasında önemlidir (s.33,37,54,66,68).
Eserde az olmakla beraber bazı yazım ve imla yanlışları da
bulunmaktadır (s. 29,93).
Ana hatları ile birkaç makalenin bir araya getirilmesi ile
oluşturulan eserde, Kerbelâ olayı ile ilgili ideolojik birçok görüş ele
alınmıştır. Olması muhtemel birçok fikirde ifade edilmiştir. Fakat bu görüşler
etrafında objektif bir bakış açısından Kerbelâ olayının nasıl ele alınması
gerektiği de dile getirilmiştir. Bu açıdan elimizdeki eser Kerbelâ olayına
farklı bir bakış açısı edinmemiz noktasında bizlere yerinde tespitler
sunmaktadır.
0 yorum:
Yorum Gönder