21 Temmuz 2017 Cuma

Oryantalizme Bakış-I

Prof. Dr. Mehmet Azimli
Oryantalistler İslam dünyasında öteden beri kötü niyetli araştırmacılar olarak algılanmıştır. Gerçi, bu algılamayı haklı çıkaracak birçok çalışma bulunabilir. Ancak Batılı ilim adamlarının İslam dünyasında algılandığı gibi kötü niyetli olduklarını -ki içlerinde kötü niyetli olanları mutlaka vardır- farz etsek bile, bizim bilim tarihimize hizmetleri inkar edilemez.
Burada oryantalistlerin İslam tarihi alanında yaptıkları bazı çalışmalardan söz ederek hem bu çalışmaların İslami ilimlere kazandırdığı katkılardan hem de Müslüman alimlerin söz konusu çalışmalara karşı ortaya koydukları olumsuz tavırlardan bahsetmek istiyoruz. Ne müsteşriklerin görüşlerinin tamamını ne de Müslüman alimlerin yaklaşımlarını bütünüyle aktarmamız mümkündür. Bu nedenle, sadece bir tarihçimizin -M. Asım Köksal- konuyla ilgili görüşlerini örnek alarak mevzuu incelemeye çalışacağız. Bu örneği aktarmaktan maksadımız, Batı’daki çalışmalara karşı İslam dünyasında bulunan ön yargıya ve tedirgin (kuşkulu) tavra dikkat çekmek ve Batı’da yapılan çalışmalar konusundaki tavrımızın nasıl olması gerektiğini belirtmektir.
Kısa Tarihçe
Oryantalistlerin İslami konulardaki araştırmaları üç dönemde incelenebilir:
1.  Oryantalizmin çıkışından XIX. yüzyıla kadar yapılan çalışmalardır. Bu dönemde yapılan çalışmaların genelde İslam’a saldırı amaçlı ve haçlı ruhunun tesiri altında tam bir Hıristiyanlık bilinci içerisinde yapıldığını müşahede ediyoruz.[1]
2.  XIX. yüzyıl ve XX. yüzyılın ilk dönemlerindeki çalışmalar ise, nispeten birinci döneme göre ılımlı ancak yine de İslam’da bir eksik arama çabasının sürdürüldüğü dönemdir.[2] Bununla birlikte bu dönemde çok orijinal çalışmaların meydana getirildiği ve bilimsel prensiplere büyük ölçüde uyulduğu görülmektedir.[3]
3.  Son dönem olarak niteleyebileceğimiz çağdaş araştırmacıların çalışmaları ise, genel olarak objektiftir diyebiliriz. Oryantalizmin tam akademik bir hüviyet kazandığı bu dönemde bilimsel objektiflik daha ön plana çıkmış ve ideolojik yaklaşımlar büyük oranda azaltılmıştır.[4]
İslami İlimlere Katkı
Oryantalizmin İslami ilimlere katkılarına ilk elden verilecek bir örnek olarak, “Concordance”ı zikredebiliriz. Bu eser sayesinde hadis alanındaki çalışmalar büyük bir kolaylığa erişmiştir. Bu dev sistematik eser, yaklaşık 40 kişilik oryantalist bir grubun titiz çalışması sonucu meydana getirilmiştir.[5]
Ayrıca İslam tarihi alanında yapılacak olan bilimsel çalışmalarda mutlaka başvurulması gereken orijinal kaynakları ortaya çıkarıp ilk baskılarıyla hizmetimize sunmuşlardır. Bu eserlerden birkaç tanesini burada zikretmek istiyoruz: İbn Hişam’ın Siret’i, ilk defa 1860’da Wustenfelt tarafından neşredilmiştir. İbn Sad’ın Tabakat’ı 1904’de Liden’de E. Sachau tarafından neşredilmiştir. Tarihu’t-Taberi’nin ilk olarak tam neşri 1879-1900 yılları arası Leiden de Geoje tarafından yapılmıştır. İbnü’l-Esir’in el-Kamil’i ilk defa Tornberg tarafından ve Makdisi’nin Kitabü’l-Bed’ ve’t-Tarih’i, Claman tarafından Paris’te neşredilmiştir. İbn Nedim’in Fihrist’i 1872’de Leibzig de Gustave Fluel tarafından, Yakut el-Hamevi’nin Mucemu’l-Buldan’ı ilk defa 1866-1873 yıllarında Leipzig’de Wustenfelt tarafından neşredilmiştir.[6]
Yukarıda zikredilen orijinal kaynaklara dair çalışmalara ilave olarak burada zikretmemiz gereken bir diğer önemli çalışma da İslam Ansiklopedisi’dir. Bu çalışma, İslam dünyasında ancak şimdilerde yapılan benzeri çalışmalara göre neredeyse bir asır önce yapılmıştır. Günümüze kadar yazılmış Arapça eserler hakkında bilgiler veren GAL’ı (Geschichte der Arabischen Litteratur) hazırlayanlar da yine müsteşriklerdir. Kaybolmakta olan birçok el yazması Arapça eseri toplayıp kurtulmasını sağlamışlar ve yine birçok esere tahkikler yaparak neşretmişlerdir. Ayrıca, önemli sözlük çalışmaları da yapmışlardır.[7]
Yukarıda zikrettiğimiz çalışmaların, özellikle çağdaş Müslüman alimlerin bilimsel çalışmalarına çok büyük katkı sağladığını belirtmemiz gerekir. Bir hakkı teslim etme noktasında, onların mezkûr çalışmalarının sayesinde, tarihimizde karanlıkta kalmış birçok olayı öğrenip araştırma imkanına kavuşmuş olduğumuzu da itiraf etmemiz gerekir.[8]
Ön Yargı
İslam dünyası, Batı’da yapılan İslam’la ilgili çalışmaların altında çoğunlukla bir art niyet aramıştır.[9] Bu çalışmalar, genelde sömürgeci güçlerin emri altında çalışan kişilerin İslam’ı kötülemek üzere yaptıkları çalışmalar olarak görülmüştür.[10] Bu ön yargı oryantalistlerin bilimsel bir şekilde İslam’ı incelemelerinde bile kötü niyet aramaya neden olmuştur.[11]
Yukarıda da kısaca bahsettiğimiz gibi söz konusu çalışmalar içinde kötü niyetle yapılmış olanlar mutlaka vardır. Ancak, bu tür eserlerin mevcudiyeti, bilimsel ölçüler çerçevesinde ele alınmış çalışmaların olduğunu reddetmemizi gerektirmez. Ayrıca art niyetle yapılan ve bilimsel gerçekleri yansıtmayan çalışmalar, Batı’da da itibar görmemiş ve bizzat Batılı ilim adamları tarafından eleştirilmiştir.[12] Burada şu önemli noktanın da belirtilmesinde yarar görüyoruz. Bazı İslam alimleri, Batılı bilim adamlarından bir Müslüman alimin İslami konulara olan yaklaşımına benzer bir yaklaşım beklemişlerdir ki buna hakkımızın olmadığını düşünüyoruz. Önemli olan onların yaptıkları çalışmaların bilimsel değerinin olup olmadığına bakmak ve objektif bir değerlendirmede bulunmaktır.
Oryantalistleri tümüyle kötü niyetli ve tek amaçları İslam’ı tahrip etmek isteyen kişiler olarak görmek kanaatimizce doğru değildir.[13] Yukarıda yaptığımız kategori çerçevesinde kötü niyetli olanlarla, bilimsel çalışmalar yapanları birbirinden ayırt edip bu insanları çalışmalarına göre değerlendirmek gerekir. Aksi taktirde, İslami bilimlere birçok değerli katkıda bulunmuş olan bu insanlara haksızlık edilmiş olacaktır. Örneğin son yüzyılda yaşayan Philip Hitti,[14] Henry Laoust,[15] Adam Mez,[16] Marshall Hodgson,[17] T. Carlyle[18] gibi müsteşriklerin eserleri dikkatli bir şekilde okunduğu zaman, bu eserlerin sadece ilmi gerçekleri tespit etmek amacıyla çoğunlukla ön yargısız bir şekilde yazıldığı görülecektir. Hatta bu eserlerin, sanki Müslüman bir yazarın kaleminden çıkmış gibi olduklarını bile söylememiz mümkündür.
Bu kısa giriş ve açıklamalardan sonra, İslam alimlerinin sözünü ettiğimiz ön yargılı değerlendirmelerine örnek olarak ele alacağımız M. Asım Köksal’ın eserlerindeki görüşlerine ve değerlendirmesine geçebiliriz.
(Bkz. Mehmet Azimli, Siyer Okumaları, Ankara 2017)




[1]      Mehmet Görmez, “Klasik Oryantalizmi Hadis Araştırmalarına Sevk Eden Temel Faktörler Üzerine”, İslamiyat, C. 3, s. 1, Ankara 2000.

[2]      Bkz. Selahattin Sönmezsoy, Kur’an ve Oryantalistler, Ankara 1998, 28 vd.

[3]      Bkz. Viladimiroviç Vasilij Barthold, Asya’nın Keşfi Rusya’da ve Avrupa’da Şarkiyatçılığın Tarihi, çev. Kaya Bayraktar, Ayşe Meral, İstanbul 2000.

[4]      Bkz. M. Hamdi Zakzuk, Oryantalizm, çev. Abdülaziz Hatip, İzmir 1993.

[5]      Bkz. El-Mucemu’l-Mufehres, ed. Wensinck, İstanbul 1988.

[6]      Bkz. Sabri Hizmetli, İslam Tarihçiliği Üzerine, Ankara 1991, 120-140.

[7]      Brayan S. Turner, Oryantalizm, Kapitalizm ve İslam, çev. Ahmet Demirhan, İstanbul 1991.

[8]      M. Hamdi Zakzuk, 53 vd.

[9]      Bkz. Mustafa Sıbai, Müşteşrikler ve Hedefleri, çev. Kemal Çobanköylü, İstanbul 1971.

[10]    Muhammed el-Behiy, İslami Düşüncede Oryantalist Etki, çev. İbrahim Sarmış, İstanbul 1996, 29.

[11]    Edward Said, Oryantalizm, çev. Selahattin Ayaz, İstanbul 1989.

[12]    T. Carlyle, 94; Hitti, I, 252; İsmet Kayaoğlu, İslam Kurumlar Tarihi, Ankara 1985, 97.

[13]    Bkz. Meryem Cemile, İslam ve Oryantalizm, çev. Faruk Yılmaz, Ahmet Deniz, İstanbul 1989.

[14]    Bkz. Philip Hitti, Arap Tarihinin Mimarları, çev. Ali Zengin, İstanbul 1995, 11-13 vd.

[15]    Bkz. Henry Loast, İslam’da Ayrılıkçı Görüşler, çev. E. Ruhi Fığlalı, Sabri Hizmetli, İstanbul 1999.

[16]    Bkz. Adam Mez, X. Yüzyılda İslam Medeniyeti, çev. Salih Şaban, İstanbul 2000.

[17]    Bkz. Marshall Hodgson, İslam’ın Serüveni, çev. Heyet, İstanbul 1993.

[18]    Bkz. T. Carlyle, 94.

0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar