Prof. Dr. Mehmet Azimli
Oryantalistler
İslam dünyasında öteden beri kötü niyetli araştırmacılar olarak algılanmıştır.
Gerçi, bu algılamayı haklı çıkaracak birçok çalışma bulunabilir. Ancak Batılı
ilim adamlarının İslam dünyasında algılandığı gibi kötü niyetli olduklarını -ki
içlerinde kötü niyetli olanları mutlaka vardır- farz etsek bile, bizim bilim
tarihimize hizmetleri inkar edilemez.
Burada
oryantalistlerin İslam tarihi alanında yaptıkları bazı çalışmalardan söz ederek
hem bu çalışmaların İslami ilimlere kazandırdığı katkılardan hem de Müslüman
alimlerin söz konusu çalışmalara karşı ortaya koydukları olumsuz tavırlardan
bahsetmek istiyoruz. Ne müsteşriklerin görüşlerinin tamamını ne de Müslüman
alimlerin yaklaşımlarını bütünüyle aktarmamız mümkündür. Bu nedenle, sadece bir
tarihçimizin -M. Asım Köksal- konuyla
ilgili görüşlerini örnek alarak mevzuu incelemeye çalışacağız. Bu örneği
aktarmaktan maksadımız, Batı’daki çalışmalara karşı İslam dünyasında bulunan ön
yargıya ve tedirgin (kuşkulu) tavra dikkat çekmek ve Batı’da yapılan çalışmalar
konusundaki tavrımızın nasıl olması gerektiğini belirtmektir.
Kısa Tarihçe
Oryantalistlerin
İslami konulardaki araştırmaları üç dönemde incelenebilir:
1. Oryantalizmin
çıkışından XIX. yüzyıla kadar yapılan çalışmalardır. Bu dönemde yapılan
çalışmaların genelde İslam’a saldırı amaçlı ve haçlı ruhunun tesiri altında tam
bir Hıristiyanlık bilinci
içerisinde yapıldığını müşahede ediyoruz.[1]
2. XIX. yüzyıl
ve XX. yüzyılın ilk dönemlerindeki çalışmalar ise, nispeten birinci döneme göre
ılımlı ancak yine de İslam’da bir eksik arama çabasının sürdürüldüğü dönemdir.[2] Bununla birlikte bu dönemde
çok orijinal çalışmaların meydana getirildiği ve bilimsel prensiplere büyük
ölçüde uyulduğu görülmektedir.[3]
3. Son dönem olarak
niteleyebileceğimiz çağdaş araştırmacıların çalışmaları ise, genel olarak
objektiftir diyebiliriz. Oryantalizmin tam akademik bir hüviyet kazandığı bu
dönemde bilimsel objektiflik daha ön plana çıkmış ve ideolojik yaklaşımlar
büyük oranda azaltılmıştır.[4]
İslami İlimlere Katkı
Oryantalizmin
İslami ilimlere katkılarına ilk elden verilecek bir örnek olarak, “Concordance”ı
zikredebiliriz. Bu eser sayesinde hadis alanındaki çalışmalar büyük bir
kolaylığa erişmiştir. Bu dev sistematik eser, yaklaşık 40 kişilik oryantalist
bir grubun titiz çalışması sonucu meydana getirilmiştir.[5]
Ayrıca İslam tarihi alanında yapılacak olan bilimsel
çalışmalarda mutlaka başvurulması gereken orijinal kaynakları ortaya çıkarıp
ilk baskılarıyla hizmetimize sunmuşlardır. Bu eserlerden birkaç tanesini burada
zikretmek istiyoruz: İbn Hişam’ın Siret’i, ilk defa 1860’da Wustenfelt tarafından neşredilmiştir. İbn Sad’ın Tabakat’ı 1904’de Liden’de E.
Sachau tarafından neşredilmiştir. Tarihu’t-Taberi’nin ilk olarak tam
neşri 1879-1900 yılları arası Leiden de Geoje tarafından yapılmıştır. İbnü’l-Esir’in el-Kamil’i ilk defa Tornberg tarafından ve Makdisi’nin Kitabü’l-Bed’ ve’t-Tarih’i, Claman tarafından Paris’te neşredilmiştir. İbn Nedim’in Fihrist’i 1872’de Leibzig de Gustave Fluel tarafından, Yakut el-Hamevi’nin Mucemu’l-Buldan’ı ilk defa
1866-1873 yıllarında Leipzig’de Wustenfelt tarafından neşredilmiştir.[6]
Yukarıda
zikredilen orijinal kaynaklara dair çalışmalara ilave olarak burada zikretmemiz
gereken bir diğer önemli çalışma da İslam Ansiklopedisi’dir. Bu çalışma,
İslam dünyasında ancak şimdilerde yapılan benzeri çalışmalara göre neredeyse
bir asır önce yapılmıştır. Günümüze kadar yazılmış Arapça eserler hakkında
bilgiler veren GAL’ı (Geschichte der Arabischen Litteratur)
hazırlayanlar da yine müsteşriklerdir. Kaybolmakta olan birçok el yazması
Arapça eseri toplayıp kurtulmasını sağlamışlar ve yine birçok esere tahkikler
yaparak neşretmişlerdir. Ayrıca, önemli sözlük çalışmaları da yapmışlardır.[7]
Yukarıda zikrettiğimiz çalışmaların, özellikle çağdaş
Müslüman alimlerin bilimsel çalışmalarına çok büyük katkı sağladığını
belirtmemiz gerekir. Bir hakkı teslim etme noktasında, onların mezkûr
çalışmalarının sayesinde, tarihimizde karanlıkta kalmış birçok olayı öğrenip
araştırma imkanına kavuşmuş olduğumuzu da itiraf etmemiz gerekir.[8]
Ön Yargı
İslam
dünyası, Batı’da yapılan İslam’la ilgili çalışmaların altında çoğunlukla bir
art niyet aramıştır.[9] Bu çalışmalar, genelde
sömürgeci güçlerin emri altında çalışan kişilerin İslam’ı kötülemek üzere
yaptıkları çalışmalar olarak görülmüştür.[10]
Bu ön yargı oryantalistlerin bilimsel bir şekilde İslam’ı incelemelerinde bile
kötü niyet aramaya neden olmuştur.[11]
Yukarıda
da kısaca bahsettiğimiz gibi söz konusu çalışmalar içinde kötü niyetle yapılmış
olanlar mutlaka vardır. Ancak, bu tür eserlerin mevcudiyeti, bilimsel ölçüler
çerçevesinde ele alınmış çalışmaların olduğunu reddetmemizi gerektirmez. Ayrıca
art niyetle yapılan ve bilimsel gerçekleri yansıtmayan çalışmalar, Batı’da da
itibar görmemiş ve bizzat Batılı ilim adamları tarafından eleştirilmiştir.[12] Burada şu önemli noktanın
da belirtilmesinde yarar görüyoruz. Bazı İslam alimleri, Batılı bilim
adamlarından bir Müslüman alimin İslami konulara olan yaklaşımına benzer bir
yaklaşım beklemişlerdir ki buna hakkımızın olmadığını düşünüyoruz. Önemli olan
onların yaptıkları çalışmaların bilimsel değerinin olup olmadığına bakmak ve
objektif bir değerlendirmede bulunmaktır.
Oryantalistleri
tümüyle kötü niyetli ve tek amaçları İslam’ı tahrip etmek isteyen kişiler
olarak görmek kanaatimizce doğru değildir.[13]
Yukarıda yaptığımız kategori çerçevesinde kötü niyetli olanlarla, bilimsel
çalışmalar yapanları birbirinden ayırt edip bu insanları çalışmalarına göre
değerlendirmek gerekir. Aksi taktirde, İslami bilimlere birçok değerli katkıda
bulunmuş olan bu insanlara haksızlık edilmiş olacaktır. Örneğin son yüzyılda
yaşayan Philip Hitti,[14] Henry Laoust,[15] Adam Mez,[16] Marshall Hodgson,[17] T. Carlyle[18] gibi müsteşriklerin
eserleri dikkatli bir şekilde okunduğu zaman, bu eserlerin sadece ilmi
gerçekleri tespit etmek amacıyla çoğunlukla ön yargısız bir şekilde yazıldığı
görülecektir. Hatta bu eserlerin, sanki Müslüman bir yazarın kaleminden çıkmış
gibi olduklarını bile söylememiz mümkündür.
Bu
kısa giriş ve açıklamalardan sonra, İslam alimlerinin sözünü ettiğimiz ön
yargılı değerlendirmelerine örnek olarak ele alacağımız M. Asım Köksal’ın
eserlerindeki görüşlerine ve değerlendirmesine geçebiliriz.
(Bkz.
Mehmet Azimli, Siyer Okumaları, Ankara 2017)
[1] Mehmet Görmez, “Klasik Oryantalizmi Hadis
Araştırmalarına Sevk Eden Temel Faktörler Üzerine”, İslamiyat, C. 3, s.
1, Ankara 2000.
[2] Bkz. Selahattin Sönmezsoy, Kur’an ve
Oryantalistler, Ankara 1998, 28 vd.
[3] Bkz. Viladimiroviç Vasilij Barthold, Asya’nın
Keşfi Rusya’da ve Avrupa’da Şarkiyatçılığın Tarihi, çev. Kaya Bayraktar,
Ayşe Meral, İstanbul 2000.
[4] Bkz. M. Hamdi Zakzuk, Oryantalizm,
çev. Abdülaziz Hatip, İzmir 1993.
[5] Bkz. El-Mucemu’l-Mufehres, ed.
Wensinck, İstanbul 1988.
[6] Bkz. Sabri Hizmetli, İslam Tarihçiliği
Üzerine, Ankara 1991, 120-140.
[7] Brayan S. Turner, Oryantalizm,
Kapitalizm ve İslam, çev. Ahmet Demirhan, İstanbul 1991.
[8] M. Hamdi Zakzuk, 53 vd.
[9] Bkz. Mustafa Sıbai, Müşteşrikler ve
Hedefleri, çev. Kemal Çobanköylü, İstanbul 1971.
[10] Muhammed el-Behiy, İslami Düşüncede
Oryantalist Etki, çev. İbrahim Sarmış, İstanbul 1996, 29.
[11] Edward Said, Oryantalizm, çev.
Selahattin Ayaz, İstanbul 1989.
[12] T. Carlyle, 94; Hitti, I, 252;
İsmet Kayaoğlu, İslam Kurumlar Tarihi, Ankara 1985, 97.
[13] Bkz. Meryem Cemile, İslam ve Oryantalizm,
çev. Faruk Yılmaz, Ahmet Deniz, İstanbul 1989.
[14] Bkz. Philip Hitti, Arap Tarihinin
Mimarları, çev. Ali Zengin, İstanbul 1995, 11-13 vd.
[15] Bkz. Henry Loast, İslam’da Ayrılıkçı
Görüşler, çev. E. Ruhi Fığlalı, Sabri Hizmetli, İstanbul 1999.
[16] Bkz. Adam Mez, X. Yüzyılda İslam
Medeniyeti, çev. Salih Şaban, İstanbul 2000.
[17] Bkz. Marshall Hodgson, İslam’ın Serüveni,
çev. Heyet, İstanbul 1993.
[18] Bkz. T. Carlyle, 94.
0 yorum:
Yorum Gönder