Gurbette, yapayalnız, hem de gayrimüslim bir ülkede oruç nasıl tutulur,
tecrübesi olanlar bilir… İnsan, en çok o günlerde bir dost, bir sırdaş,
kendisini anlayacak birilerini arar… Allah böyle dostların eksikliğini
vermesin. Özellikle Viyana’da bana dost olmuş, bazen dertlerimi paylaşmış, bana
yalnızlığımı unutturmuş dostlarımı hiç unutmayacak, onları, dualarıma ortak
edeceğim…
İşte Viyana yıllarımda, yine böyle bir Ramazan günüydü. Beni sıkça
arayanlardan Resul, yalnızlığımı gidermek için gelmişti. Oysaki ben, onun
ailesini fazla yalnız bırakıp benimle ilgilenmesini istemiyordum. Ama geldi
işte… “Hocam seni nereye götüreyim?” dedi. Ben de “bu Ramazan günü nereye
gidebiliriz ki?” diye sorunca, daha önce kendisiyle konuştuğumuz tarihçi Joseph von Hammer-Purgstall’ı hatırladım. “Resul!
Hammer’e gidelim mi?” diye sormamla birlikte Resul ayağa kalktı; “haydi
gidiyoruz” dedi ve Viyana’nın doğusunda bulunan Weidling’e doğru yola çıktık. Ve
tabi yolda giderken Tacettin’i almayı da unutmadık.
Arabayla yarım saat gittikten sonra, işte Weidling’teki
Katolik Mezarlığı’nın kapısı önündeyiz. Yüzerce mezar, üzerlerindeki Katolik
haçlarıyla sizi karşılıyor. Resul’le Tacettin daha önce geldiklerinden,
Hammer’in mezarını biliyor ve ona doğru ilerliyoruz. Birden, bu Katolik
mezarları içerisinde ne göreyim?
Üzeri Arapça harflerle yazılmış ve hiçbir yerinde
Hristiyanlığa dair bir emare bulunmayan Hammer’in mezarı!
Hayretler içerisinde kalıyorum: Kitabında[1]
tarihimiz aleyhinde o kadar çok yazan Hıristiyan Tarihçi Hammer’in mezarı bu
mu?
Bu hayretler dolu sorumda tabi ki haklıydım. Çünkü karşısında
durduğum mezar, bir Hıristiyan mezarından ziyade, bir Müslüman mezarına
benziyordu!
Ve donakalmış bir vaziyette, mezar taşının en başında, şu
âyet-i kerimeyi fark ediyor, dehşet içerisinde kalıyorum:
كُلُّ
نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ
“Her can ölümü tadacaktır.”
Hammer’in mezarında âyetler?!
Osmanlı Tarihiyle ilgili yazmış olduğu o muazzam eserin
sahibi demek ki bu mezarda yatan kişi!
Resul ve Tacettin duymadan, kendi kendime şöyle
mırıldanıyorum: Hammer Müslüman olmasaydı, mezar taşına bu ayetlerin
yazılmasını vasiyet etmezdi. Ve mezarında yatmakta olan Hammer’e sesleniyorum:
- Ey Hammer! Ey Çekiç[2]
adam! Muhtemelen hayatının sonunda imân ettin. İmân ettin amma, kitabında,
Osmanlı aleyhinde yazmış olduğun hususları düzeltmeye fırsat bulamadın! Bu
gördüklerimden sonra diyorum ki: İmân ettiysen eğer, Allah Te’âlâ günâhlarını
affetsin.
Birkaç fotoğraf çektikten
sonra, Hammer’den ayrılıyoruz.
Hammer’in içinde yatmış olduğu
Weidling Katolik Mezarlığı’nı geride bırakırken, Resul ve Tacettin’e diyorum
ki:
- Bu gördüklerimden sonra Hammer’e Fatiha okudum biliyor
musunuz?
İkisinden de bir ses çıkmadı;
Hammer’i, dünyada yaptıklarıyla ve inancıyla baş başa bırakıp ayrılıyoruz.
Viyana’da bir Ramazan günü de böyle
geçti…
Yüce Rabbim von hommer'e rahmet etsin. Yüce Rabbim İhsan sürreya hocamı muhafaza etsin inşaallah.
YanıtlaSilHammerin bıraktığı eserler güven duysun diye bu şekilde defnedilmiş olmasınlar mı.? Sonuçta Koca Osmanlı tarihini yazmış.
YanıtlaSilHep ikircikli yaklaşımlar. Net olarak ben Müslüman oldum diyemeden acabalarla bizi şüpheye düşürüyorlar. On sekiz cilt tarih kitabı yazmış birisi net olarak Müslüman oldum diyemez mi? Ki Müslüman olmak için dil ile ikrar kalp ile tasdik gerekli.
YanıtlaSil