Böyle bir temelle sağlam bir İslam bilgisi kolay bir şekilde elde
edilebilir. Fakat bir misyonerin hazırlığının çok önemli bir bölümünü (şunlar
oluşturmalıdır): (a) İslam’ın ortaya çıktığı çevre, (b) Peygamberin hayatı ve
(c) Onun kutsal kitabı olan Kur’an hakkında bilgi. Yukarıdaki temelin aksine
bunlar zor ve anlaşılması güç çalışmalardır ve bunu gerçekleştirmek için
gerekli malzeme hiçbir şekilde iyi değildir. (a) Arabistan’ın ilk zamanları için
(Sir Charles Lyall’ın Ancient Arabian Poetry/Eski Arap Şiiri (Londra, 1885)
mükemmeldir ve çok dikkatli bir şekilde okunmalıdır. Doughty’un Arabia
Deserta/Arap Çölü (London, 1921) bugüne kadar Arabistan’da aynı hayatın nasıl
devam ettiğini anlatmaktadır ve Müslüman düşüncesini daha fazla anlama gücü
vermektedir. Yukarıda Nicholson’un bahsedilen tarihi de bu açıdan oldukça
önemlidir. (b) Muhammed’in hayatı hakkındaki standart kitap Muir tarafından
yazılan eserdir. Bunun yeni baskısı Weir tarafından yapıldı. (Edinburg, 1912)
Fakat bu eser, uzundur ve tarihsel bilgileri günümüzde tarihi tenkitlerle
tashih edilmiştir. Yine de denilebilir ki Hz. Muhammed’in hayatıyla ilgili
temel ve gerekli bilgiler oldukça azdır. Bu bilgiler de Britaniccanın 9.
baskısındaki “Mohammad” ve “Koran” maddelerinde mevcuttur. Yazar, 11. baskısı
kadar bize açık bir şekilde bilgi sunmamıştır. Johnstone’nin Muhammad and His
Power/Muhammed ve Onun Gücü (Londra, 1901)adlı kitabı basitçe okunabilir bir
taslaktır. (c) şıkkı için Kur’an’ın güvenilir bir çevirisi yoktur. Yeni
başlayanlar için Rodwell’in The Koran (Londra, 1909) adlı çevirisi iyi bir
çeviridir, bu çeviri dikkatlice baştan sona okunmalıdır. Fakat öğrenciler
tatmin edici bir Kur’an bilgisinin ancak, Arapça bilmek ile elde edilebileceğini
her zaman hatırda tutmalıdır. Dolayısıyla yaptığı çevirileri kontrol edebilmek
için Arapça öğrenmeye çalışmalıdır. Muhammedîlere misyonerlik yapan birisinin
onların kutsal kitabı okuyamaması abes olur ve onlar dahi bu kitapların ancak
orijinal metinlerinden okunabileceğini bilirler. Kur’an hükümleri konusunda
Hughes’in Dictionary of Islam/İslam Sözlüğü (Londra, 1885) adlı eseri içinde
Kur’an’ın hükümleri konusunda Gardner tarafından yazılan The Staties of Kuranic
Doctrine/Kuran Doktrini Çalışmaları (Londra, 1914) oldukça önemli ve önerilen
eserlerdir.
Goldziher’in Vorlesungen (Heildberg, 1910) adlı eserinin İngilizce
çevirisi ne yazık ki henüz yayınlanmamıştır. Bu eser, Hz. Muhammed’in
kişiliğini ve düşüncesini, dünya nimetlerinden arınmış ve mistik düşüncelerinin,
mezhepsel ve güncel durumunu en iyi şekilde anlayan ve en yetkin teoloji ve
hukuk incelemesidir. Bu eser aynı zamanda orijinal kaynakları kullanabilen
ileri öğrenciler için dahi pek çok bilgiler içermektedir. Bu eserin Fransızca
çevirisi yeni yayınlandı. (Paris, 1920) Bu çeviri Almancası iyi olmayanlara da
tavsiye edilebilir. Çünkü Goldziher’in kullandığı Almanca pek de kolay
değildir. Kur’an’ın tefsir tarihi konusunda yapılan son çalışmalardan olan
Richtungen der Islamischen Koranauslegung (Leiden, Brill, 1920) çok önemli bir
eserdir, fakat henüz çevrilmemiştir. Sadece İngilizce okuyabilenler için daha
kısa bir çalışma olarak Snovak-Hurgronje tarafından yazılan Muhammedizm (New
York, 1916) ısrarla tavsiye edilebilecek bir kitaptır. Bu eser, çok değerli bir
çalışmadır ve önemli açılımlar sağlamaktadır. Bu yazar, tarafından Aspect of
Islam/İslam’ın Yüzü (New York, 1911), Muslim Theology/Müslüman Teoloji,
Jurispuridence/İçtihatlar, Constitutional Theory/Anayasal Teori (Londra, 1903)
ve The Religious Attitude and Life in Islam/İslam’da Dini Hayat ve Davranışlar
(Chicago, 1909) adlarıyla verilen üç kitap İslam’ın hukuki ve dini, gelişimini
açıklamak amacıyla yazılmıştır.
Fakat bu gelişmelerin felsefe ile bağlantısı detaylı bir şekilde
kurulmalıdır ve öğrenci özellikle bu noktada değerlendirme ve eleme yapmayı
öğrenmelidir. Böylece öğrenci Arap felsefesine dair ansiklopedilerimizde mevcut
bilgilerin büyük ölçüde yetersiz olduğunu keşfedecektir. Ancak o, felsefenin
önemli oranda ve güçlü bir şekilde Müslüman düşüncesinde büyük rol oynadığını
da keşfedecektir. O, şu anda eski bir kitap ve taslak olan, ancak hala
aşılamayan De Boers’in History of Philosophy in Islam/İslam’da Felsefe Tarihi
(Londra, 1911) nin E.R. Jones tarafından yapılan İngilizce çevirisinde buna
dair bilgiler bulacaktır. Öğrenci felsefe ile birlikte mistik gelişimi de ele
alabilecektir. Mistik Gelişim son zamanlara kadar dikkat çekmiş değildir. Oysa
mistisizm İslam için her zaman Hıristiyanlıktan çok daha fazla önemli olmuştur.
Mistisizm, İslam’da durağanlıktan panteizme kadar bütün formları ile ortaya
çıkmıştır. Günümüzde dindar bir Müslüman mutlaka bir tasavvuf kolu ile
ilgilidir. İşte bu yüzden tasavvuf, misyonerler için önemlidir. Bu konuda
Nicholson’un Mystics of Islam/İslam’ın Tasavvufu (Londra, 1914) adlı eseri çok
güzel bir başlangıç olacaktır ve Weir’in Shaikhs of Morocco/Morocco Şeyhleri
(Londra, 1904) adlı eseri de buna eklenebilir. Derviş kardeşliği ve tasavvufi
hayatın resmi ifadesidir. Bu konuda ise A. Le Chatelier tarafında ConFréries
Musulmanes du Hedjaz eseri ilk el bilgiler içermektedir.
Gerek acemice batıl inançlar olarak bildiğimiz gerekse de şimdilerde
folklor olarak isimlendirdiğimiz bilgi birçok açıdan mistisizmi temsil
etmektedir. Gerçek İslam bilgisi için bunlar birinci derecede önemlidir. Zaten
(Misyoner) öğrenci Lane’nin Binbir Gece Masalları’dan da bunu anlamış
olmalıdır. Bu, Müslüman dünyasının ciddiye aldığı gibi ciddiye alınmalıdır. Bu
konu üzerinde tam bir kitap Doutte’nin Magie et Religion dans I’Afrique du Nord
(1909)’dır. Zwemer’s Influence of Animizm on Islam/İslam Üzerinde Animizm’in
Etkisi (New York, Macmillian,1920) bu konunun belirli yönlerini açık bir
şekilde ortaya koymaktadır ve René Basset’in La Bordah du Cheikh el Bousiri
(Paris : Leroux. 1894) Muhammed hakkında etik ve efsanevi bilgilerin dikkatli
bir kombinasyonunu meydana getirmiştir.
Muhtelif Müslüman ülkeleri ve halkları üzerine yazılan kitaplar hakkında
yukarıda geçen bilgi için The Presentation Of Christianity To
Moslem/Müslümanlara Hristiyanlığın Sunumunu adlı eserin bibliyografyasına
bakılmalıdır. Çoklu referans veren Pamplet’in bibliyoğrafyasından
araştırılmalıdır. Fakat Lane’nin Manners And Customs Of The Modern
Egyptians/Modern Mısırlıların Gelenek ve Tarzları (London, Ward, 1890 Cheap Edition,
Dent. 3s. 6d.) gibi klasikleşmiş bir eser, her misyoner tarafından okunmalıdır
ve Burton’un A Pilgrimage to Al Madina and Mecca/Mekke ve Medine’de Bir Hac
(London, Bell. 7s.) adlı eseri de hayat ve dinsel törenler konusunda eşsiz bir
kitaptır. Browne’un Years Among The Persians/Farslar Arasında bir Yıl (London,
Black, 1895) İran hakkında çok önemli bilgiler veren bir kitaptır. Ve Daff
Gordon’un Latters Of Egypt/Mısır’dan Mektuplar (Londra, 1865 and 1875) adlı
eseri ile Madame Ruchdi Pacha’nın Harems et Musulmames d’Egypte (Paris, Juven,
1902) Müslüman Mısır’da Haremler kadınların hayatı, duygusal hususları
konusunda önemli eserlerdir. Morrier’in Haji Baba/Hacı Baba’sı (Londra) The
Persian/Farslardan daha çok kozmopolit bir kitaptır. Ve Bayle st. John’nun
Levantine Family (Londra, Baskısı yok, 1850) 70 yıllık olmasına rağmen ve bir
çeşit Hıristiyanlıkla ilgili olmasına rağmen bu güne kadar önemini
korumaktadır. Tüm bunlar belli ki “Lane”nin kitabı hariç, hikayeler kadar
kolayca okunur ve Müslüman dünyasının herhangi bir yerindeki (misyoner) öğrenci
bu kitapların kendi halkı için dahi geçerli olduğunu görecektir. Fakat bu
kitaplar hatta seyahat ve betimleme nitelikli kitapların tamamı için açıkça
belirtilmesi gereken bir farklılık söz konusudur. (Misyoner) öğrenci fark
edecektir ki; bir seyyah, bizzat gördüklerine dair yaptığı anlatımda bilginin
doğruluğu ihtimalleri yüksektir. Fakat ayrıntılı bilgi sunumuna gelince ister
bizzat kendisinin gördükleri, isterse konu hakkında başkalarının verdiği
bilgileri aktarma şeklinde olsun bu bilgilerin yanlış olması kuvvetle
muhtemeldir. Yanlış bilgi ve izahlara rağmen kendine güven duygusu Doğu’da her
yerde araştırıcı için bir tehlikedir. Pek çok vatandaş dahi Doğu da bunun
kurbanı olmuştur. Öyleyse tamamen güvenilir ve uygulama alanında test edilmiş
otorite kitaplar ile işe başlamak birinci derecede önemlidir. O, (misyoner
öğrenci) daha sağlam bilgiyi Avrupaî okullara gidenlerden daha ziyade eski
metotlarla eğitim gören yerli bilginlerden alabilir. Alanı ile ilgili dili iyi
bilmek de bir avantajdır. Bu şekilde ana metinlerin çevirilerini bütünüyle
okuyabilir. Bu dili iyi bildiğinde de mümkün olabildiğince bu dilde yapılmış,
yaygın kitapları okumalıdır. Bütün bu konuları İslam Dünyası, yabancı
dinleyicilerinin farkında olmaksızın sunumlar yapmış hala da devam etmektedir.
Her Misyoner merkezinin kütüphanesinde Leyden de çıkan Encyclopaedia of
Islam’ın ve Hasting’in Encyclopaedia of Religion And Ethics/Ahlak ve Din
Ansiklopedisi’nin bir nüshası bulunmalıdır.
Açıktır ki, yukarıda verilen çalışma taslağı uzun yıllar gerektirir.
Birinci aşamalar hariç bunları bölümlere ayırmak için hiçbir girişimde
bulunulmamıştır. Bunun dışında belirleyici olan olasılıklar ve deneyimlerdir.
Her şeye rağmen genç misyoner gözlem yapmak, olayları ve insanları olduğu gibi
görmek, etrafındaki dünyayı tanımak için bizzat bu dünyada yazılanlardan neyi
okuması gerektiğini öğrenmelidir. Eğer onun çalıştığı alanın dili Arapça ise
işleri daha basit olacaktır. Çünkü sadece bir dil ve edebiyat öğrenmeye
ihtiyacı olacaktır. Eğer alanın dili Arapça değilse, Arapçanın eğitim, teoloji,
bilim dili olduğunu ve ortaçağ Avrupa’sında Latincenin konumu neyse Arapçanın
da konumunun o olduğunu devamlı olarak hatırlamalıdır. Entelektüel bir konum
kazanmak istiyorsa karşılaşacağı durum temel olarak budur. Son olarak; yazarın
tecrübesi şudur ki; Misyoner eğitiminde daha önceki tecrübeleri kullanmak
hayati önem taşımaktadır.
DINLERIN ARAŞTIRILMASI
A.E Garvie D. D. Principal Of New College, Hampstead.
Dinlerin araştırılmasından iyi sonuçlar alabilmek için doğru metotlar
takip edilmesi zorunludur. Bu ekin amacı doğru metodu ortaya koymaktır. Bu
konuyu Tutors unto Christ (London, Milfort 1920) adlı kitapta ayrıntılı olarak
anlatmıştım. Bana ayrılan bu kısımda yapılabilecek olan şey, çok kısa bir özet
sunmaktır.
Dini inançlar hakkındaki gerçekler, dini tören ve kurumlar, betimleyici
tarihi çalışmalarla ele alınmıştır. Bir dinin kutsal kitabı ve tarihi
kaynakları varsa burada dinler tarihi bilim dalı takip edilmelidir. Bir din,
anıtlar, mabetler ve yapılar üzerinde bize bilgi veren yazılı kitabeler
bırakmışsa burada rehberimiz arkeolojidir. Yabani ve yarı-medeni kabilelerde
olduğu gibi din eğer yazılı kaynak bırakmamışsa seyyahlar, misyonerler, vesair
tarafından yapılan gözlemler antropoloji tarafın derlenir. Yabaniliğin ilk
insanlara daha yakın olduğu faraziyesi nedeniyle antropoloji, bazen insan
kökeni bilimi olarak da tanımlanır. İlk husus pek çok dinler tarihi
çalışmasından takip edilebilir. Burada bu çalışmalardan birine özellikle dikkat
çekmeliyiz. G.F. Moore’un The History Of Religions (Dinler Tarihi) (New York,
Seribner Edinburg T. Clark C. I 1914 C II, 1919) Mahalli dinlerin literatürü
ile ilgili çalışmalar bu ekte ele alınmıştır. Arkeolojinin bilgilerimize
yapabileceği katkılar Hasting’in Bible Dictionary (İncil Sözlüğü) adlı eserinde
muhtelif eski dinlere dair makalelerden öğrenilebilir. Yabancı misyon adayları
bu dinlerin hiçbiriyle ilgili olmayacaklarından burada detaylı referans vermeye
gerek yoktur. E.O. James Primitive Ritual and Brief/İlkel Tören ve İnanç
(Londra, 1917)adlı eseriyle antropolojiye çok kıymetli katkılarda bulunmuştur.
Javons’un Introduction To The History Of Religions/Dinler Tarihine Giriş
(London, 1896) adlı eseri de çok kıymetlidir. Bu kitaplar daha ileri çalışmalar
için en iyi başlangıcı sunmaktadır.
0 yorum:
Yorum Gönder