Ebû Ömer b. Dâvûd
Epey istismar edilen kavramlardan biri âlim
kavramıdır. Bu unvanı kullanarak insanları sömürenler, dünyasını mamur edenler,
hak etmediği saygıyı görenler var. Esasen “ilim sahibi” anlamında
kullanılmasına rağmen âbid bazı kimselere de çevrelerindeki insanlar tarafından
âlim sıfatı verildiğini rahatlıkla görüyoruz. Bir de allâme sıfatı var ki âlim
bilen ise, allâme çok daha fazlasını bilendir.
Eskinin âlimi ile günümüz âlimi arasında
ciddi farklar var. Geçmişte bu sıfatla nitelendirilen insanlar genellikle
günümüz pratisyen hekimlerine benzerler. Her konuda bilgisi olan… Bununla
birlikte bazı âlimler özellikle bazı konularda daha bilgili ya da uzman
olabiliyorlardı. Tefsir alanında uzman olan biri, hadis konusunda zayıf
olabiliyordu. Bu sebeple âlim sıfatı taşıyan insanların her konuda
derinlemesine bilgisi olan, her alanda söz sahibi bir kimse olduğunu düşünmek
yanlış olur.
Geçmişte ilim tahsilinin daha az dokümanla
ve daha yoğun bir şekilde metin ezberi suretiyle yapıldığını hatırlarsak âlimin
okuduğu ilimlerin temel metinlerini ezbere bilmesi beklenir. Bu metinleri
yorumlayıp üzerine bir şeyler koyan azdır. Böyle olduğu içindir ki her köy
imamı Gazzâlî, İbn Teymiyye ya da Râzî değil.
Günümüz eğitim sistemi geçmişten farklıdır.
Artık ihtisaslaşma ortaya çıkmış; kendi alanının âlimi olan bir şahıs yakın
dalın cahili olabilmektedir. Bilginin artması, bazı noktalarda yoğunlaşmayı
gerekli kılmıştır. Tıp tahsilinin ne kadar büyük bir değişiklik gösterdiğini
tahmin edebiliriz. Sosyal bilimler alanında uzmanlaşmak için alanı daraltmak
kaçınılmaz hale gelebiliyor. Bütün ömrünü sadece bir olayı veya dönemi, bir
köyü ya da grubu incelemeye ve onları anlamaya adayan kişiler var. Kuşkusuz
çalışma alanıyla ilgili konuşma hakkı öncelikle o alanda çalışana ait olmalı.
Yıllar önce ders anlatırken tarihî bir olay hakkında araştırmacıların
incelemelerini anlatıyordum. Bazıları rivayetlere yönelik eleştirilerde
bulunuyorlardı. Bunlar arasında geçmişte yaşamış âlimler olduğu gibi çağdaş araştırmacılar
da vardı. Bir öğrenci, konuyla ilgisi olacağına ihtimal vermediğim, ülkemizde
birçok taraftarı olan bir şahsın ismini vererek onun olayı kabul ettiğini
söyledi. Maalesef çoğu zaman ölçü ilmin kendisi değil kabuller olmaktadır.
Böylece aslında söylediklerinden herhangi bir ilmî derinlik olmayan biri âlim,
hatta allâme kabul edilmektedir.
Geçmişte eğitilmiş bazı zevatın
ilgilendikleri konularda derinlik elde ettiklerini, ama bazı konulardaki
bilgilerinin oldukça yüzeysel kaldığını, hatta bazı alanlarda bilgi sahibi
olmadıklarını müşahede ediyoruz. Geçmişte olduğu gibi her konuda bilgi sahibi
âlim dönemi geçmiştir. Şimdi kişinin bilgisini uzmanlık alanı belirlemelidir.
Öyle her konuyu bilen âlim yok artık. Gerçi geçmişte de yoktu, ama neyse…
0 yorum:
Yorum Gönder