Sanatçının fikirden, tarihçinin maddeden
hareket etmesi gerektiğini öne süren Ranke, rivâyetler arasındaki olası
kopuklukları hayal gücüyle tamamlamaya çalışanlar için önemli bir yol
göstermekteydi. Ona göre tarihçi, hâdisâtın bağlamını da gözeterek, haber
parçacıklarını bir araya getirebilmeli ve kendi görüşü olarak rahatlıkla
bunları sunabilmeliydi. Karşıt görüş olarak da hayt!, höyt! veya
müstehzî tebessümler şeklinde tepkilerle de karşılaşmamalıydı. Çünkü bu
tepkiler tarihçinin bütün hürriyet ve bağımsızlığını elinden alan talihsiz
ifadelerdi ve bunlara hiç gerek yoktu. Aksi halde hangi akımın temsilcisi ya da
öncüsü olduğuna dahi karar verilemeyen bir Albert Camus kolay yetişmiyor, üstelik
mihne tecrübesi nedeniyle olayların tarafımızdan çözümlenmesi gittikçe
daha zor bir hâl arz ediyordu.
Öte yandan Schiller, rivâyetlerdeki
unsurların saf şeklinin ortaya çıkarılmasını önemserken belki de Ranke’yle
benzer şekilde düşünmemişti. Çünkü Schiller öldüğünde Ranke henüz on
yaşlarındaydı. Ancak neticede her iki düşüncenin de nihâî sonucunda hakîkatın
elde edilebileceği umuluyordu. Gerçi zâhirde olan bilgi parçacıklarına göre
hareket eden birisi, olası bir hataya düşmemek ve bunun da bilinmeyen tehlikesi
ile yüzleşmemek için yargılarını bir başka hatalı haberle kapatma tehlikesini de
mutlaka yaşayacaktı. Bu durumda da bir Molla Kâsım çıkacak, sözlerini eğri
büğrü söyleme, diyerek gayrı epistemolojik bir yaklaşım sergileyebilecekti.
Schiller, Ranke ve Molla Kasım’dan elde
ettiğimiz verilere göre karanlıktaki gerçeğin gün ışığına çıkarılması eylemi
muhakkak sûrette klasik bir yaklaşımı değil, alternatif bir rivâyât
değerlendirme usûlünü gerekli kılmaktadır. Modern zamanların imgelerle örülü
anlatımlarına da atıfta bulunarak açıkça ifade etmeliyiz ki, tarihî olayları
bütünsel bir yaklaşım içerisinde tekâmülü ve inkişâfı göz ardı etmeden,
mucizevî ya da izah edilemez hâdisâtın hikmetinden suâl etmek tam da tarihçinin
ana vazifesini oluşturmaktadır. Alternatif rivâyet epistemolojisi de tam olarak
budur.
Vâkıa hikmetinden suâl olunmayan eylemlerin
mahlûkât ile bir ilgisi yoktur. Allah’ın yoktan var etmesini, bir başka
ifadeyle yaratmasını hikmetsiz eylemler bütünü olarak değerlendirmek herhâlde
tüm itikadî efkâr tarafından redd olunacaktır. Şu halde yaratılan her cümlede,
ki bunlara tarihî haberler de dâhil, mutlak sûrette bir hikmetin olduğu
görmezden gelinemeyecektir. Aksi hâlde mahlûkatın hikmetinden suâl
olunamayacağını beyânla Kur’ân’a açıkça ters düşülecektir. Özde ifade etmek
istediğimiz, şayet bir yerde hikmet varsa ondan muhakkak suâl olunacağıdır. Bu
sûretle eşyâ nuhâkeme edilir, kıyâs yapılır. Önermeler kurulur, sonuçlara
ulaşılır. Binâenaleyh Allah, akıllarını kullanmayanlara azap edeceğini, tefsire,
te’vîle mahal bırakmayacak, çok açık bir şekilde bizlere ulaştırmıştır. Âmennâ.
[Yûnus Sûresi, 100]
Diğer bir husus da tarihî olayların
gerçekleştikleri dönemin şartları içerisinde değerlendirilmesi gerektiğidir. Tarihçi
bunu yaparken ön yargılarından kurtulmalı, ideolojik saplantılarını hareket
noktası olarak tayin etmemelidir. Aksi takdirde rivâyetlerde yer alan sahneleri
dahi saf ve lekesiz bir şekilde müşâhede edemeyecektir. Resûlullah’ın (as)
Yesrib’e hicretinden kısa bir süre sonra Müslüman toplumu tamamen örgütlediğini
ve bir devlet kurduğunu iddia etmek, kalbe huzûr verse de çok doğru bir
yaklaşım değildir. Zira bir devlet kurmak, hiçbir toplum için fıtrî bir haslet
olmadığı gibi o dönemde doğrudan böyle bir gayretin var olduğunu açıkça
söylemek de mümkün değildir. Devletlerin doğuşlarını sağlayan belli maddî
koşullar vardır ve bunların tekâmülüne giden süreçler, belli etkenler eşliğinde
farklı hızla ilerler. Kaldı ki Resûlullah’ın (as) ilk aşama toplumun ahlakî
yapısına vurgular yapması, hatta Medine’de birkaç yıl içinde hazırlanan
vesîkaya ümmetin tanımını yaparak başlaması da mezkûr tekâmül sürecine işaret
etmektedir.
Siyer anlatımlarının etkisini arttırabilmek
için özellikle her Ramazan ayında yeni kurgular geliştirmek, yazımızın
girişinde de değindiğimiz üzere, tarihçinin hayal dünyasında hoyratça gezinen rivâyet
parçacıklarıyla ilgilidir. Söz konusu durum elbette olmayan şeylerin haberlere
montajlanmasından ibâret de değildir. Ya da efendim söylediklerimizde kötü
bir şey yoktur, yaklaşımı hiç değildir. [Söylediklerimizde derken aslında
salladıklarımızda, uydurduklarımızda denmek isteniyordu. Ancak yazımızın rûhuna
uygun düşmeyeceği için bu tip argo sözcüklerden kaçınılmıştır.] Hikâye bu ya, Abbasîler
döneminde, Binbir Gece Masalları’nın ele ele tutuşup Bağdat sokaklarında
gezindiği bir günde halk halife Hârûn Reşîd’e gidip, Sultânım, Behlûl-ü Dânâ
sürekli bize nasîhatta bulunuyor, rahatsız oluyoruz. Bizim yaptıklarımızın ona
ne zararı var? Bizi kendi hâlimize bıraksın. Sonra her koyun kendi bacağından
asılır, gibi sözlerle Behlûl’ü şikâyet eder. Bunun üzerine halife, Behlûl’ü
yanına çağırtır, halkın isteğini bildirir. Behlûl-ü Dânâ hiç sesini çıkarmadan
sarayı terk eder. Birkaç koyun alıp keser ve koyunları bacaklarından mahallenin
köşe başlarına asar. Bunu gören halk gülerek, deliden başka ne beklenir,
yaptığı işler hep böyle zâten, diyerek alay eder. Aradan günler geçtikçe,
asılan hayvanlar kokar, bundan da bütün mahalle zarar görür. Kokudan durulmaz
hâle gelince, aynı kişiler Hârûn Reşîd’e gidip, durumu anlatırlar. Halife
tekrar Behlûl’ü çağırtıp, sorduğunda Behlûl, bir kötünün herkese zararı
olduğunu herhalde anladılar. Ben bir şey yapmadım, her koyunun kendi bacağından
asıldığını onlara gösterdim, şeklinde cevap verir.
Ranke, geliştirdiği usûlle bir rivâyetin
her yönden incelenmesini ve onun bütün öncüllerinin birbiriyle olan organik
münâsebetlerini de tasvîr edebilme imkânını sağlamıştır. Ona göre vak’a ya da
vâkılar içinde rastlanılan her rol sahibi şahsiyetin portresi de teferruatıyla çizilmeliydi.
Neticede Ranke, Tanrı’nın irâdesini tarihte aramak gerektiğine kanaat
getirmişti. Çünkü o da İlâhiyât eğitimi almıştı. Çok uzağa düşemezdi.
Azîz ve mübârek Ramazân ayının son
günlerini idrâk ederken, sözü Ranke’den açıp, Ranke’yle kapatmak da
cehâletimizin bir yansıması olarak değerlendirilmelidir. [Aman efendim!...]
👍👍👍👍👍
YanıtlaSil