Meşhur
Fransız Kralı Napolyon, oldukça ilginç bir devlet adamıydı. Burada onun devlet
idaresinden, savaş taktiklerinden, Victor Hugo'nun onu, "Napoleon le
Grand"(Büyük Napolyon) veya "l'aigle"(kartal) olarak
adlandırmasından söz etmeyeceğiz. Ne var ki o, karizmatik yapısı, tavizsiz
devlet adamlığı, cesareti, ve bütün bunların yanında, okumayı seven, gerçekler
karşısında, yanlışta inat etmeyen bir “Komutan Kral”dı.
Biz
burada Napolyon hakkında ayrıntılı bilgilere girmeyecek, sadece günümüzde bile
Fransa’da “polemik konusu” yapılan bir özelliği üzerinde durmak
istiyoruz.
Napolyon
Müslüman oldu mu?
Napolyon’un
Müslüman olduğunu söyleyenler, onun Mısır’ı işgalinden sonra Müslüman
âlimlerine saygılı davrandığı, onlardan, İslâm hakkında bilgi aldığı, hatta musahabelerine
katıldığı konusunda bütün tarihçilerin hemfikir olduğuna dayanmaktadırlar ki,
tarihi belgeler de bunu kanıtlıyor.
İnsan
bir yerlerde yalnız kalınca/yalnız kalmaya mahkûm edilince, o yalnızlık
içerisinde ister istemez düşüncelere dalar, geçmiş günlerini, hatıralarını,
serüvenlerini, yanlışlarını, doğrularını düşünür ve onların bir muhasebesini
yapar. Bu olgu, bir katil için böyle olduğu gibi, bir yazar, bir tüccar, bir
eşkıya, bir siyaset adamı, bir kral için de aynıdır.
Bundan
dolayı diyoruz ki, Napolyon da bunlardan bir taneydi ve derdest edilip Sainte Hélène adasında kalmaya mahkûm edilince(1815-1821), o
da kendi geçmiş günlerini düşündü ve bu düşüncelerinden bir kısmını mektuplara
dökerek, dostlarıyla paylaştı. İşte bu paylaşımlardan/mektuplardan bir kısmı
bilâhare kitap olarak basıldı ki bunlar
“Correspondance de Napoléon, Journal
de Sainte Hélène” olarak bilinmektedirler.
Yaşımız ve imkânlarımız itibariyle
bu konuda kapsamlı bir araştırma yapmamız mümkün olmadığından, biz sadece bu
konuyu ilgili genç arkadaşlara bildirmek için bu satırları yazma ihtiyacını
duyduk. Ve diyoruz ki, konu, araştırılmaya değer!
Bundan
dolayıdır ki burada Napolyon’un semavi üç din olan Musevilik, Hıristiyanlık ve
İslâm hakkındaki birkaç görüşünü zikredecek, geri kalan bilgileri araştırmayı,
genç ve ilgili tarihçilere bırakacağız.
Napolyon,
şöyle diyor:
"Musa'ya
Allah'tan bir mesaj geldi. Fakat Yahudiler, kendilerini seçkin kabul ederek bu
mesajın sadece kendilerine geldiğini ilan ettiler…."
"
İsa, Allah'ın varlığı konusunda çok güzel şeyler söyledi. O dedi ki: Allah
tektir ve O'nu bütün kalbinizle sevmeniz gerekir. Komşularınızı da kendiniz
gibi sevmeniz gerekir”. Fakat İsâ'nın vefatından sonra, Roma'daki bazı
siyasiler, bu dinle, insanların büyük bir bölümünü kontrol altına
alabileceklerini düşündüler. Onun için de İsa'yı Allah'la aynı seviyeye
çıkarttılar, hatta O'ndan bir parça saydılar. Ardından da Allah'a ortaklar
yaptılar. Böylece “Bir'de Üç” diye bir şey yaptılar”.
İslâm
hakkında da şöyle demektedir:
"Tarihin
belli bir döneminde, Muhammed diye birisi ortaya çıktı. Ve bu adam, tıpkı
Musa'nın, İsa'nın ve onlardan önceki bütün Peygamberlerin dediklerini söyledi:
Sadece bir tek Tanrı vardır! İslâm'ın mesajı buydu. İslâm gerçek dindir! İnsanlar
okudukça daha çok akıllanacak, daha çok muhakeme edebilecek ve mantıkî
olacaklardır! Onlar putları terk edecek ve çoktanrıcılığa ait ritiülleri
terk ederek bir Tek Tanrı'nın var olduğunu kabul edeceklerdir! Ve netice
olarak, fazla bir zaman geçmeden, İslâm dünyaya hâkim olacaktır. İslâm,
özellikle putperestliğe saldırmaktadır: Allah'tan başka tanrı yoktur ve
Muhammed O'nun elçisidir. İşte İslâm Dininin temeli budur. İşte en temel nokta
burasıdır: Musa tarafından ilan edilen ve İsa tarafından da kabul edilen Din…
Allah'tan başka tanrı yoktur ve Muhammed O'nun elçisidir. Ben Müslümanım,
muvahhidim ve Peygamberi kabul ediyorum. Umarım ki çok geçmeden ülkenin/Fransa’nın
bütün âkil ve münevver insanlarını toplar, tek gerçek olan ve insanlara saadet
verecek biricik kaynak olan Kur'an'a/İslâm esaslarına göre bir rejim
kurarım".
Halk'ı Kontrol Etmek Için
YanıtlaSilYalnız başına adadayken diyor halkı kontrol etmek için olamaz
YanıtlaSilNapolyon'un masonik aklın kurguladığı birleşik devletlerden müteşekkil Süleyman Mabedinden idare edilen bir ideolojiyi realize etmek üzere Mısır seferine gönderdiliğinde kendisinin örgütlediği ideologlar ile mısırda islam fıkıh müktesebatı ile taışınca kurumlar üzerinden tepeden tavana toplum dizayn edici masonik ideoloji yerine fertden topluma doğru şahsiyet inşa edici fıkıh anlayışını tercih etti ve maliki fıkhından esinlenerek kod Napolyonu hazırladı. Masonlarla bu temel paraadigmatik farklılaşma dolayısı ile masonlar ile karşı karşıya geldi ve masonik devlet modeline savaş açtı. Fransız Cumhuriyetini yıkıp kendisini imparator ilan edecek bir süreç içerisinde girdi. Bu dönemde mason olan betoven bestelerdinden napolyonun adını çıkardı hatta annesi evlatlıktan reddetti. Masonlar napolyon'a ingiltere merkezli urulan ittifaklar ile savaş açtılar. Özellikle rold shiel'in ajanı olan napolyonun karısı Joséphine'in ajanlığı ile napolyon'un planlarını öğrenen masonlar napolyonun savaş açacağı yerleri önceden silahlandırarak napolyonu mağlup etdip tutukladılar. Masonlar ile bu çatışma sürecinde napolyon Müslüman olmuştu.
YanıtlaSil